Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Şeker (Diyabet) Hastalığı Tedavisi

Şeker Hastalığı Ameliyatı Hakkında
Şeker Hastalığı Ameliyatı Türleri
Şeker Ameliyatı Öncesi
Şeker Hastalığı Ameliyatı Sonrası
Sık Sorulan Sorular

Şeker hastalığı cerrahi operasyonu tip 2 diyabet hastaları için uygulanır. Metabolik cerrahiye dahil birçok ameliyat tipi, tip 2 diyabeti kontrol etmek için kullanılıyor. Türkiye’de ise doktorların tercih ettikleri cerrahi yöntemler farklılaşabiliyor. Ama neredeyse tüm operasyonlar diyabet hastalığının yanında; kolesterol, trigliserid, tansiyon ve bu fazla kiloları kontrol altına alır. Karaciğer yağlanması, diyabet hastalığı nedeniyle oluşan göz ile böbrek hasarları, ayak yaraları iyileşmeye başlar. Diyabet şu anda dünyada genel olarak aralarında obezite şikayeti olan kişilerin büyük bir kısmını kapsadığı 150 milyondan fazla insanı etkilemektedir. Bu sayının da hızla artması beklenmektedir. Diyabet hastalığı olan kişilerin %90'ından fazlası, obezite ile fazla kilo, fiziksel aktivite eksikliği, aile öyküsü ve ileri yaş ile ilişkili olan tip 2 formuna sahiptir. Pankreasın yeterli insülin üretemediği ve insülin rezervi az olan tip 1 diyabetin aksine, tip 2 diyabet olan hastalarda pankreas yeterli insülin üretir ve insülin rezervi yeterli orandadır, ancak bilinmeyen nedenlerden dolayı, vücut bu insülin rezervi ve insülini kullanılamaz. Diyabet nedeniyle körlük, kardiyoloji alanına giren kalp ve kan damarı hastalıkları, felçlik, böbrek yetmezliği, amputasyonlar ve sinir hasarı riski olarak ortaya çıkabilmektedir. Diyet ve yemek programları, egzersiz, oral antidiyabetik ilaç tedavisi ve güncel insilün tedavisi, diyabet hastalığını her zaman iyileştirmeyebilir.

Şeker Hastalığı Ameliyatı Hakkında

2015 itibariyle, ABD'de 30,3 milyon diyabet hastası vardı. Bu rakam nüfusun yüzde 9,4'ünü ifade ediyordu. Dünyada birçok ülkede ise bu durum ABD’deki verilere benzerdir. Diyabet 65 yaş üstü 4 kişiden 1'ini etkilemektedir. Yetişkinlerde ise vakaların yaklaşık yüzde 90-95'i tip 2 diyabetine sahiptir. 45 yaş ya da üzeriyseniz, ailede diyabet geçmişiniz var ise ya da obezite hastalığınız bulunuyorsa, tip 2 diyabet geliştirme olasılığınız daha yüksektir. Uzun süreli fiziksel hareketsizlik ve yüksek tansiyon gibi bazı ciddi sağlık sorunları da tip 2 diyabet geliştirme ihtimalini etkiler. Hamileyken prediyabet yaşadıysanız ya da gebelik diyabetiniz var ise, tip 2 şeker hastalığı yaşama riskiniz daha yüksektir. Diyabet olan insanlar bu hastalık kontrol altına alınmadığında başka organ alanlarında bile metabolik problemler yaşamaya başlar. Şeker hastalığı ile bağlantılı hastalıklar şöyle sıralanabilir: · Zamanla, aşırı yüksek kan şekeri · Kardiyoloji alanına giren kalp hastalığı · İnme · Böbrek hastalığı · Göz problemleri · Diş hastalıkları · Sinir hasarı · Ayak problemleri Diyabetle ilgili sağlık problemlerini geliştirme riskini azaltmak nedeniyle ne tür adımlar atabilirsiniz?

Şeker Hastalığı Nedir?

Diyabet, şeker hastalığı olarak da adlandırılan, kan şekeri yüksek olduğunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Kan şekeri ise temel enerji kaynağınızdır ve bu yediğiniz yiyeceklerden gelir. Pankreas tarafından yapılan bir hormon olan insülin, gıdalardan elde edilen glikozun enerji olarak kullanılmak üzere hücrelerinize girmesine yardımcı olur. Diyabet hastalığının ve bunun belirtileri metobolik olarak hissedilebilir. Bazen vücudunuz yeterince insülin yapmaz ya da insülin rezervleri iyi kullanmaz. Glikoz daha sonra kanda kalır ve bu hücrelerinize ulaşmaz. Zamanla kanınızda çok fazla glikoz olması ciddi sağlık sorunlarına riski olarak neden olur. Şeker hastalığının kesin tedavisi yoktur ama bunu yönetmek ile sağlıklı kalmak için adımlar atabilirsiniz. Şeker hastalığı, hastalara erken teşhis konulur ve bunun ışığında erken tedavi uygulanırsa kontrol altına alınabilir ve olumsuz sağlık sorunları önlenebilir. Hastalığın tedavisinde bunun gibi adımlar uygulanırsa devam eden ve takip edilen tedavi daha da hızlanabilir. Ayrıca erken atılacak bunun gibi adımlar hastalığın diğer organ alanlarına zarar vermesini geciktirebilir ya da engelleyebilir. İnsanların dikkatini çekmek için bu konuda sağlık kuruluşları TV ve radyo gibi mecralarda hastalara ithafen reklam ve haberler yayınlamaktadır.

Tip 1 Diyabet

Tip 1 diyabeti olan kişilerin vücudu insülin üretmez. Bağışıklık sisteminiz, pankreasınızda bulunan insülin yapan hücrelere saldırır ve bu kendi vücudumuzda bulunan insülin rezervi tahrip olur. Tip 1 diyabet genel olarak çocuklarda ve genç erişkinlerde teşhis edilir, ancak sadece belirli yaşlarda değil her yaşta görülebilir. Tip 1 diyabet hastalarının hayatta kalmaları için tedavileri süresince her gün insülin almaları gerekmektedir.

Tip 2 Diyabet

Tip 2 diyabet var ise, vücut insülini gerektiği gibi üretemez ya da kullanamaz. Tip 2 diyabeti olan kişiler her yaşta, hatta çocukluk döneminde bile geliştirebilirsiniz. Bunun ile birlikte, bu diyabet türü en sık orta yaşlı ve yaşlı kişilerde görülür. Tip 2 en yaygın diyabet türüdür. Metabolik cerrahisi yöntemlerinden olan şeker hastalığı cerrahi operasyonu tip 2 diyabet görünen hastalara uygulanır.

Maturity Onset Diyabet (MODY)

MODY ise kalıtsal bir diyabet şeklidir. Genlerden birindeki değişiklikten kaynaklanır. Tüm diyabet vakaları %5'e kadar MODY ile bağlantılı olabilmektedir. Tıpkı şeker hastalığı olan diğer insanlar gibi, MODY olan insanlar da kan şekeri seviyelerini düzenlemekte zorlanırlar. Bu bozukluk, her iki tiple karıştırılabilmesine rağmen, tip 2'den daha çok tip 1 diyabet durumuna benzer. Tip 1'de pankreas yeterince insülin üretemez ve serbest bırakamaz. Diğer taraftan, tip 2 diyabet hastaları genel olarak yeterince insülin yapar, ancak vücutları buna etkili olacak şekilde yanıt veremez (insülin direnci olarak bilinir). Tip 2 diyabet genel olarak fazla kilolu ve obezite hastası olmakla ilişkilidir, ama bu tip 1 diyabet ya da MODY için doğru değildir. Bunun ile birlikte, obezite önemli bir etkendir. MODY gen mutasyonuna sahip obezite hastalıklı bir kişi, obezite olmayan bir kişiden daha kısa bir süre önce diyabet semptomları geliştirebilir. MODY'nin ergenleri ve genç yetişkinleri etkileme olasılığı daha yüksektir, ancak sadece belirli bir yaşta değil her yaşta ortaya çıkabilir. Tıpkı diğer diyabet formları gibi, MODY de kardiyoloji alanına giren kalp ile damar hastalıkları, böbrek hastalığı ve körlük riski dahil olmak üzere vücutta komplikasyonlara riski olarak neden olur. Farklı genlerde meydana gelen değişikliklerin neden olduğu çeşitli MODY tipleri vardır. Doktorunuz gerekli tetkik ve muayeneyi yaptıktan sonra size hangi MODY tipinde yer aldığınızı söyleyecektir. Yine doktorumuz hala gelişen olumlu ya da olumsuz durumlar hakkında bilgileri bize en ince detayına kadar iletecektir. Hastalığın tedavisi, hangi MODY tipine bağlı olarak değişir. Örneğin, MODY 2 genel olarak doğru beslenme ve düzenli olarak egzersiz yapmakla yönetilebilir. MODY 1, 3 ie 4’ün tedavisi genel olarak sülfonilüre adı verilen bir ilaçla sağlanmaktadır. MODY 5 sıklıkla çeşitli tedavilere ihtiyaç duyar, çünkü kan şekeri seviyesine bağlı olmayan diğer tıbbi sorunlara neden olabilir. MODY 7-11 türleri için genler daha yeni keşfedilmiştir. Geliştirilen bu yöntemler sayesinde kimlere nasıl bir tedavi yöntemi uygulanacağı ortaya çıkmıştır. Bu MODY tiplerine sahip kişilerin, diğer MODY tiplerine sahip hastalarda da kullanılan tedavilere cevap vermesi muhtemeldir. MODY, dominant genetik bir durumdur; yani, MODY'ye neden olan gen mutasyonunun bir kopyasını miras alan kişilerin annelerinden ya da babalarından etkileneceği anlamına gelir. Etkilenen kişilerin gen mutasyonu boyunca çocuklarının her birine geçme şansı % 50'dir.

Tip 1.5 Diyabet (LADA)

Yetişkinlerde latent otoimmün şeker hastalığı da denilen Tip 1.5 diyabet (LADA), tip 1 ve tip 2 diyabetin özelliklerini taşıyan bir sorundur. Tip 1.5 diyabet erişkinlik döneminde teşhis edilir. Tip 2 diyabet gibi aşamalı olacak şekilde belirlenir. Ancak tip 2 diyabetin aksine, LADA otoimmün bir hastalıktır ve diyet ile yemek programlarının düzenlenmesi yaşam tarzındaki değişikliklerle geri dönüşümlü değildir. Tip 1.5 diyabetiniz var ise beta hücreleriniz çok daha hızlı bir şekilde çalışmayı durdurur. Diyabet hastası olan kişilerin yüzde 10'unun güvende olduğu tahmin edilmektedir. Tip 1.5 diyabet yaygın olarak görülür ama tip 2 diyabet olarak yanlış teşhis edilebilir. Sağlıklı bir kilo aralığında iseniz, aktif bir yaşam tarzınız var ise ve tip 2 diyabet tanısı almışsanız, gerçekten sahip olduğunuzun LADA olma ihtimali vardır. Bu durumda doktorunuzun yaptığı tetkikler sonucu oluşan temel bilgi ve verileri ve doğru değerlendirmesi ve hangi oranda bu hastalık aşamasında olduğunuzu teşhis etmesi çok önemlidir. Doktorun, en ince ayrıntısına kadar yaptığı tetkikler sonucu, hastaya obezite olup olmadığı hakkında doğru teşhisi koyması diyabet tedavisi öncesinde büyük önem taşımaktadır. Tip 1.5 diyabet semptomları ilk başta gizlilik içinde olabilir. Bunlar şunları içerebilir; sık susuzluk, geceleri de dahil olmak üzere artan idrara çıkma, açıklanamayan kilo kaybı, bulanık görme ve sinirlerin karıncalanması. Tedavi edilmediğinde tip 1.5 diyabet (LADA), diyabetik ketoasidoza neden olabilir. Bu durum, vücudun, insülin yokluğundan dolayı şekeri yakıt olarak kullanamadığı ve yağ yakmaya başladığı bir durumdur. Bu, vücut için toksik olan ketonları üretir.

Gebelik Şekeri

Gebelikte diyabet bazı kadınlarda gebe kaldıklarında gelişir. Çoğu zaman, bu tip diyabet ve şeker hastalığı bebek doğduktan sonra kaybolur. Ancak, gebelik diyabet türünü yaşadıysanız, daha sonraki yaşamınızda tip 2 diyabet geliştirme şansınız daha yüksektir. Bazen hamilelik sırasında tanı konan diyabet aslında tip 2 diyabet durumudur. Bilim adamları, gebelik sırasında gelişen bir tür diyabet olan gestasyonel diyabet durumunun, genetik ve yaşam tarzı faktörleriyle birlikte gebeliğin hormonal değişimlerinden kaynaklandığına inanmaktadır. Gebelikte şeker hastalığı tedavisi ve doktor tarafından yapılacak kontrol çok önemlidir. Erken müdahale sayesinde ve diyabet tedavisinde uygun bilgi aktarımının gizlilik içerisinde doktor tarafından sağlanması konusu çok önemlidir. Doktorunuz devam eden aktif tedavi süreciyle ilgili gereken temel bilgi ve haberler, uygulanacak uygun yol yöntemler nedir ve ne kadar süreyi kapsayacak size kontrol sırasında gizilik içerisinde bilgi verecektir. Plasenta NIH dış bağlantısının ürettiği hormonlar, tüm gebelerde geç gebelik sırasında ortaya çıkan insülin direncine katkıda bulunur. Hamile kadınların çoğu, insülin direncinin üstesinden gelmek için yeterli insülin üretebilir, ancak bazıları ise üretemez. Gebelik diyabeti pankreas yeterince insülin yapamadığında ortaya çıkar. Tip 2 diyabet durumunda olduğu gibi, ekstra kilo gebelik diyabet durumuyla bağlantılıdır. Fazla kilolu ya da obezite hastası olan kadınlar hamile kaldıklarında zaten metabolik olarak insülin direncine sahip olabilirler. Gebelik sırasında çok fazla kilo almak da etkileyen bir unsur olabilir. Ailesinde şeker hastalığı öyküsü olması, bir kadının gebelik diyabetine yakalanma olasılığını artırır. Bu da genlerin bu hastalıkta rol oynadığını gösterir. Bu da genler, hastalığın neden daha sık Afrika kökenli Amerikalılarda, Kızılderililerde, Asyalılarda ve Hispanik / Latinlerde olduğunu da açıklayabilir.

Gizli Şeker( Pre Diyabet)

Prediyabet, birisinin “kan şekeri, normalden daha yüksek ancak diyabet olarak adlandırılacak kadar yüksek olmayan seviyeleri” olduğunda ortaya çıkar. Normal durumlarda gizli şekerin semptomları hafiftir ve hatta yoktur. Çoğu prediyabetli kişinin hiçbir semptomu yoktur. Doktorunuz, kan şekeri seviyelerinizin normalden yüksek olup olmadığını öğrenmek için kanınızı test edebilir. 45 yaşında ya da daha büyükseniz, özellikle fazla kiloluysanız ya da obezite hastalığınız bulunuyorsa, prediyabet testi yaptırmanız önerilir. Bu testler, kişinin metabolik durumları göz önünde bulundurularak hastalara doğru teşhis konmasında büyük etkiye sahiptir. Prediyabet sadece tip 2 diyabet geliştirme riskinizi arttırmaz, aynı zamanda kardiyoloji alanına giren kalp hastalığı ile felç riskini de arttırır. Bunun ile birlikte, şeker hastalığı olanlarda diyabetin ilerlemesi kaçınılmaz değildir. Çalışmalar, kilo kaybının ve prediyabetli insanlar arasında artan fiziksel aktivitenin, diyabeti önlediğini ya da geciktirdiğini ve kan glukoz seviyelerini normale getirebileceğini göstermektedir. Aslında, düzenli egzersiz vücudunuzdaki insülinin daha iyi çalışmasına yardımcı olabilir. Diyabet Önleme Programı olarak adlandırılan kapsamlı bir klinik araştırma çalışması, bir kişinin diyabet riskini azaltma yollarının olduğunu gösterdi. Yaşam tarzı değişiklikleri sanıldığından daha fazla etkiliyor. Prediyabetli kişilerin - tip 2 diyabet geliştirme riski yüksek olan - düzenli fiziksel aktivite ile düşük yağ oranı ve düşük kalorili diyet ve yemek programlarıyla kilo vererek risklerini keskin olacak bir şekilde azaltabileceği kanıtlandı. Kilo kaybının faydaları, çalışmanın başlamasından sonra en az 10 yıl sürüyor. Düşük yağlı, düşük kalorili bir diyet ve yemek programı uygulayarak ve düzenli egzersiz yaparak insanlar, prediyabetli olsalar bile diyabet riskini azaltabilirler.

Şeker Hastalığının Evreleri Nelerdir?

Şeker hastalığının 4 gelişim aşaması vardır. Bu aşamalar nedir ve nasıl anlaşılır? Hastalık ilerlerken ilk aşamalarda bunu hastanın fark etmesi güçtür. Hastalara diyabet cerrahisi hakkında en iyi ve en güvenilir temel bilgi ise yine doktorlar tarafından verilecektir. Aşamalar şu şekilde sıralanabilir: · Reaktif hipoglisemi nedir ve belirtileri nelerdir? : Bu durum yemek yedikten 4-5 saat sonra kan şekerinin düşmesidir. Diyabet ortaya çıkmadan birkaç yıl önce hastalarda bu durumu yaşanır. Belirtileri arasında açlık, soluk ten, zayıflama, kolay sakatlanma, terleme, baş dönmesi ve kaygı gibi sorunlar vardır. · Hastalığın ikinci evresinde tokluk kan şekeri normalken açlık kan şekeri 90-126 mg/dl arasındadır. Tokluk kan şekeri nedir nasıl ölçülür ve açlık kan şekeri nedir ve nasıl ölçülür gibi soruların cevaplarını en yakın sağlık kuruluşlarından en ince ayrıntısına kadar alabilir ve ölçümlerinizi yapa bilirsiniz. · Üçüncü evrede tokluk kan şekeri de yükselmeye başlar. Bu ölçüm yemek yedikten 2 saat sonra şekerin 140-199 arasında olmasıdır. Bu prediyabet ya da gizli şeker denen durumu ifade eder. Bu hastalarda dikkat etmediklerinde yıllar içinde diyabet gelişir. Gizli şeker diyabete dönüşmese de, organ ya da organ alanlarına zarar verebilir. · Son evre ise, hastalara şeker hastası tanısının konulduğu evredir. Bu evrede açlık ile tokluk kan şekerleri değeri, normal sırının üzerindedir. Hastalara bu evrede doğru kontrol yapılması ve hastalığın ne boyutta olduğu hususunda doğru teşhis konulması çok önemlidir. Diyabet tedavisi sürecinde hastalara metebolik olarak neyin iyi geleceği konusu önemli olup gerekli temel bilgi gizlilik içerisinde doktoru tarafından aktarılmalıdır.

Şeker Hastalığının Nedenleri Nelerdir?

Şeker hastalığının tipleri vardır. Bunların bazı ortak nedenleri olsa da farklılaşan nedenleri vardır. "Bu tipler nedir? en fazla cevabı aranan sorulardandır. Bu soruya verilecek cevap ise, tip 1 ile tip 2 olduğudur. Öncelikle tip 1 diyabet, vücudun enfeksiyonla mücadele sistemi olan bağışıklık sistemi, pankreasın insülin üreten beta hücrelerine saldırıp tahrip ettiğinde ortaya çıkar. Bu konuda bilim insanları, tip 1 diyabetin genlerden ve hastalıkları tetikleyebilecek virüsler gibi çevresel faktörlerden kaynaklandığını düşünüyor. Şeker hastalığı cerrahisi gibi günümüzde birçok bilimsel çalışma tip 1 diyabetin nedenlerini ve hastalığı önlemek ya da yavaşlatmak için olası yolları belirlemek için çalışıyor. Doktorlar hastalara bu konuda hastalığı nasıl kontrol altına alacağını ne kadar süre tedavi göreceği en ince ayrıntısına kadar gizlilik içerisinde anlatacaktır. Tip 2 diyabet en yaygın diyabet şeklidir. Yaşam tarzı faktörleri ile genleri de içeren çeşitli faktörlerden kaynaklanır. Aşırı kilo, obezite ve fiziksel hareketsizlik en yaygın sebeplerden biridir. Fiziksel olarak aktif değilseniz ve fazla kilolu ya da obezite hastasıysanız, tip 2 diyabet geliştirme olasılığı daha yüksektir. Doktorlar obezite konusu açısından ekstra ağırlık bazen insülin direncine neden olur ve tip 2 diyabet hastalarında sık görülür kanısına varmıştır. Vücut yağının konumu da fark yaratır. Ekstra göbek yağı insülin direnci, tip 2 diyabet ve kalp ve kan damarı hastalığına bağlıdır. Kilonuzun sizi tip 2 diyabet için risk altında bırakıp bırakmadığını görmek için, bu Vücut Kitle İndeksi çizelgelerine bakın. Vücut kitle indeksiniz nedir ve ne kadar olması gerekmektedir, obezite için alınması gereken önlemler ya da tedavisi nasıl uygulanmalıdır, ne kadar sürede tedavisi geri dönüş sağlar ve kontrol altına alına bilir bu tarz soru cevaplarını doktorunuzdan alabilir gerekli temel bilgileri en ince ayrıntısına kadar gizlilik içerisinde öğrenebilirsiniz. Tip 2 diyabet genel olarak kas, karaciğer ile yağ hücrelerinin insülini iyi kullanmadığı bir durum olan insülin direnci ile başlar. Tüm bunların sonucunda vücudun, glikozun hücrelere girmesini sağlamak için daha fazla insüline ihtiyacı olur. İlk başta, pankreas, ilave talebe yetişmek için daha fazla insülin yapar. Zamanla, pankreas yeterince insülin yapamaz ve kan şekeri düzeyleri yükselir. Tip 1 diyabette olduğu gibi, bazı genler tip 2 diyabet geliştirme olasılığını artırabilir. Hastalık ailelerden aktarılma eğilimindedir ve bu bazı etnik gruplarda daha sık görülür. Afrika kökenli Amerikalılar, Kızıl derililer, İspanyollar ile Latinler gibi gruplarda daha sık görüldüğü saptanmıştır. Genler ayrıca bir kişinin fazla kilolu ya da obezite hastası olma eğilimini artırarak tip 2 diyabet riskini artırabilir.

Şeker Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Diyabet belirtileri artan susuzluk ile idrara çıkma, açlığın artması, yorgunluk, bulanık görme, ayaklarda- ellerde uyuşma ya da karıncalanma, iyileşmeyen yaralar, açıklanamayan kilo kaybı şeklinde sıralanabilir. Tip 1 diyabet belirtileri birkaç hafta içinde hızlı olacak bir şekilde başlayabilir. Tip 2 diyabetin semptomları genel olarak yavaşça gelişir. Fark edilmesi birkaç yıl sürebilir ya da fark etmeyeceğiniz kadar hafif olabilir. Tip 2 diyabetli birçok insanda semptom yoktur. Bulanık görme ya da kalp rahatsızlığı gibi diyabetle ilgili sağlık problemleri bulunan bazı hastalar bu metabolik belirtiler olana kadar bu hastalığa sahip olduklarını öğrenemezler.

Şeker Hastalığında Ameliyat Gerektiren Durumlar Nelerdir?

Şeker hastalığı cerrahi operasyonu ve tedavisi sadece tip 2 diyabet hastalarına uygulanır. Ama bu tüm tip 2 diyabet hastaları için cerrahi operasyonu bir seçenek olacak şekilde gösteremeyiz. Bu cerrahi operasyon ve ameliyat için hastada hangi özellikler arandığını şöyle sıralayabiliriz: · Tip 2 diyabet teşhisinin konulmuş olması · Pankreas insülin rezervlerinin korunması · Cerrahi müdahale dışındaki tedavi seçeneklerinin ile yaşam tarzı değişikliklerinin denenmesi ve başarısız olunması · Doku hasarını onarabilecek hastaların olması Kişilerin cerrahi müdahale seçeneklerini gündeme getiren bazı gelişmeler vardır. Bunlar nedir dersek hastalığın diğer organ alanlarına verdiği zararla ilgilidir diyebiliriz. Aşağıda sıralanan durumları yaşamaya başlayan kişiler için cerrahi operasyon seçeneği yukarıdaki hususlar esnetilerek düşünülür: · Hastalığın göz sağlığını kötü etkilemeye başlaması · Böbrek ile karaciğerde hasarın oluşması · Sinir hasarının başlaması

Şeker Hastalığı Ameliyatı Türleri

  1. yüzyılın son yarısında, yüksek lipidler ile kolesterol gibi hastalıkların bağırsak baypas gibi cerrahi operasyon sayesinde tedavi edilip edilemeyeceğini görmek için cerrahi deneyler yapıldı. 1995'te Dr. Walter Pories ve araştırma ekibi bir makale yayınladı. Bu dönüm noktası makaleden bu yana, cerrahi müdahalenin özellikle yetişkin başlangıçlı ya da Tip 2 diyabet olmak üzere birçok metabolik hastalığın iyileştirilebileceğini gösteren birçok kanıt toplanmıştır. Günümüzde Metabolik cerrahi terimi diye adlandırılan, özellikle tip 2 diyabet olmak üzere kilo kaybı tedavilerini ve metabolik hastalıkları tedavi etme prosedürlerini tanımlamak için kullanılmaktadır. Metabolik cerrahi yöntemlerinden olan gastrik bypass (tüp mide) ve bilio-pankreas saptırma diyabetin kontrolünü ve tedavisini sağlamıştır. Bu cerrahi operasyon sadece vücut kitle indeksi 35’ten büyük olan obezite hastalarına yapılabilir. Bunun ile birlikte, obezite hastası olmayanlarda diyabetin kontrolüne duyulan ihtiyaç, gastrik bypass (tüp mide) yani obezite cerrahisi gerektirmeyen diyabet hastaları için ileal interposition cerrahi müdahalesinin ya da duodenojejunal bypass cerrahi müdahalesinin gelişimine neden oldu. Bu vücut kitle indeksi 30 ya da daha düşük olan tip 2 diyabetiklerde ya da fazla kilolu veya obezite hastası diyabetiklerde sleeve gastrektomi ile yapılabilir. Dünyada sadece birkaç merkez bu prosedürleri uyguluyor. Tip 2 diyabeti olan normal kilolu bireylerin % 80'inden fazlası, ameliyat sonrası 3-7 ay sonra diyabetin düzeldiğini görülmüştür. Benzer şekilde, obezite hastası olan diyabetiklerin % 85'inden fazlası cerrahi müdahale sonrası diyabet çözünürlüğüne sahiptir. Bu diyabet çözünürlüğü nedir ve ne kadar süreye bağlı değişir konusu doktorunuz tarafından size ameliyat sonrası iletilecektir. Diyabetin çözünürlüğü yaş, diyabet süresi, insülin alım süresine bağlı olarak değişebilir.

    Transit Bipartition

    Metabolik cerrahisi yöntemlerinden olan transit bipartition, tip 2 diyabet tedavisi için geliştirilmiş bulunan bir cerrahi yöntemdir. Bu cerrahi teknik, mide ile ince bağırsakların son 1 / 3'ü arasında, ince bağırsakların herhangi bir bölümünü atlamadan, bu bölümden geçen gıdanın ince bağırsak hormonlarını tetiklemesine ve diyabeti kontrol etmesine izin vermeden alternatif bir yol olarak bir bağlantı oluşturulmasını içerir. Öncelikle, metabolik cerrahisi altında uygulandığı bilinen bu cerrahi yöntem sadece tip 2 diyabet hastaları için uygun bir cerrahi prosedürdür. Cerrahi operasyon öncesi hastanın vücut kitle indeksi 30 ya da üzeri olmalıdır. Hastanın kalp hastalığı olmamalı ve insülin depoları, hastanın aktivitesi uygun bir seviyede olmalıdır. Metabolik cerrahisi altında obezite tedavisi amacıyla kapalı cerrahi işlem şeklinde gerçekleştirilen laparoskopik cerrahi yöntem kullanılarak yapılır. Bu cerrahi yöntem, karnın üzerinde 0,5 - 1 cm'lik 5 kesiler oluşturmak için robot kollarını kullanır. Bu cerrahi yöntemle, ameliyat yaklaşık 1 saat sürer ve ameliyat sırasındaki olası komplikasyonlar en aza indirilir. Ek olarak, metabolik cerrahisi altında uygulandığı bilinen bu cerrahi yöntem operasyon sonrası iyileşme hızını da arttırır. Ameliyat sonrası 3-4 gün içinde taburcu edilebilir ve 10 gün içinde işe dönmenizde bile bir sakınca yoktur. Ameliyat nedeniyle oluşabilecek sorunları herhangi bir sıklıkta olursa olsun gizlilik içerisinde haberler vererek dokturunuza iletmelisiniz.

    Bariatrik Cerrahi

    Bariatrik Cerrahi (obezite ile metobolik hastalıklar cerrahisi) bazı hastalarda diyabeti tedavi edebilir. Eskiden sadece obezitenin tedavisinde kullanılan bariatrik cerrahisi, şu anda sadece obezite şikayeti yaşayan bireylerde değil, aynı zamanda obezite olmayan, normal kilolu ya da orta kilolu kişilerde de tip 2 diyabetin tedavisi için kullanılmaktadır. 20.000'den fazla hasta üzerinde yapılan son bir araştırma, Roux-enY gastrik bypass (RYGB) cerrahisi müdahalesi yapılan hastaların % 84'ünün tip 2 diyabetlerinde tam iyileşme olduğunu gösterdi. Kan şekerlerindeki hızlı iyileşme ve diyabetik ilaç tedavisi durumunun azaltılması ya da ortadan kaldırılması, obezite ile metobolik hastalıklar cerrahisi takiben bir süre içerisinde, hatta önemli bir kilo kaybından önce bile görülür. Oral hipoglisemikler ya da insülin ile medikal tedaviye ihtiyaç duyan diyabetli bireylerin sayısı zaman içinde neredeyse yüzde 90'a ulaşırken, gastrik bypass (tüp mide) hastaları arasında medikal tedavi ihtiyacı yüzde 8'in altına düşmektedir. Bu sonuçlar normal vücut ağırlığı devam ettiği sürece tipik olarak yaşam boyunca kalıcıdır. Diyabetin çözünürlüğü normalleştirilmiş açlık kan şekeri ile glikosile edilmiş hemoglobin (HgA1C) konsantrasyonları ile ölçülür. Bazı cerrahi çalışmalar HbA1C'deki her yüzde 1 düşüşün, diyabetin uzun vadeli komplikasyonlarının yüzde 25 ila 45 oranında göreceli olarak azalmasına neden olduğunu gösteriyor. Beş yıldan daha az bir süredir daha hafif bir diyabet şekli olan, diyet ve yemek programlarıyla kontrol edilen ve cerrahi operasyondan sonra daha fazla kilo kaybı olan bireylerin diyabetleri daha yüksek ihtimalle son bulur. Metabolik cerrahisi altında uygulandığı bilinen bariatrik cerrahi diyabetin önlenmesinde önemli rol oynar. Obezite olmayan diyabetik hastalarda gastrik bypass yani tüp mide cerrahisi sonrası kilo kaybı, diyabet gelişme olasılığını yüzde 60 oranında azaltır. Metabolik cerrahisi altında obezite tedavisi amacıyla da uygulanan bariatrik cerrahi, diyabeti, belirsiz kalan mekanizmalarla kilo kaybından bağımsız olarak hafifletir. Roux-en-Y gastrik bypass cerrahisi işlemi, jejunumun başlangıç kısmının besinlerin akışından çıkarılması ile insülin sekresyonunun ve direncinin iyileşmesine yol açan çeşitli bağırsak hormonlarının üretimini değiştirerek hızlı kilo kaybı ile diyabeti geliştirir. Varsayım mekanizmasına rağmen, Roux-en-Y gastrik bypass yani tüp mide cerrahisi işlemi diyabeti kontrol altına almak için en güçlü cerrahi operasyondur. Tüp mide işlemi çeşitli hastanelerde yapılmaktadır. İnternet sitelerinde bulunan hastane rehberi bize hangi hastanelerin ne tür bölümleri olduğunu ve hangi tedavi yöntemlerinin uygulandığını ayrıntılı olacak bir şekilde anasayfa kısmında bile gösterir.

    İleal İnterposition

    Metabolik cerrahi yöntemlerinden olan ileal interpozisyon ise midenin hemen ötesinde 2 kısım ince bağırsağın (jejunum) arasına bir parça ince bağırsağın (ileum) son bölümünün girdiği bir işlemdir. İnce barsakların hiçbir kısmı çıkarılmaz ya da atlanmaz. Duodenojejunal bypass cerrahisi işlemi mide yerine duodenuma ince bağırsak anastamosisi yapılması dışında midenin bypassına benzer. Bu iki prosedür hastalara yemek için iyi bir mide hacmini verir.

    Gastrik Bypass

    Metabolik cerrahi yöntemlerinden olan ve obezite tedavisinde sıkça kullanılan ve yer olarak midenin belirli bir bölgesinde uygulanan bu operasyonda cerrah, midenin üst kısmını kalanından ayırarak küçük, ince bir mide torbası elde eder. Yemek yediğinizde yiyecekler mide yapısındaki yer olarak küçük, ince bir alana gider ve ince bağırsağın üst kısmını atlar. Mide küçüldüğü ve ince bir yapıda olduğu için sonuç olarak daha çabuk doyarsınız. Midenin küçüklüğü ve ince oluşu nedeniyle daha az kalori ve besin alırsınız. Bu durumda hastanın kendi yemek alışkanlıklarını bile diyet benzeri bir düzenlemeye koyması faydalı olacak ve bu durumda bir uzmandan destek almak da önem arz edecektir. Uzmanlar obezite tedavisinde diyet gibi konularda kimlere ne gibi programların faydalı olacak olduğunu belirleyecektir. İnsanların % 80'i kadarı yer olarak mide bölgesinde uygulanan bu cerrahi operasyondan sonra hiçbir diyabet belirtisi göstermez. Ayrıca, diyabet belirtisinin yanı sıra mide küçüldüğü ve ince bir hal aldığı için hastalarda genel olarak fazla kiloların % 60 ile % 80'ini verilir. Ama midenin küçülmesinden sonra vücudunuz, eskisi kadar vitamin ile mineral ememez, bunun sonucunda da çöplük sendromu denen bir durum da dahil olmak üzere ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, metabolik cerrahi yöntemlerinden olan ve obezite tedavisinde yer olarak mide yapısında uygulanan bu ameliyat geri dönüşümlü değildir. Yani midenin küçültülmesinden sonra eski haline döndürülmesi mümkün değildir.

Şeker Ameliyatı Öncesi

Diyabet hastalığı cerrahi müdahaleden önce hastalarda metobolik açıdan ve tıbbi açıdan kapsamlı testler uygulanır. Uygun oldukları saptandıktan sonra operasyon planlanır ve hazırlıklar başlar. Metabolik cerrahisi kapsamında yapılacak cerrrahi müdahale sadece tip 2 diyabet hastalarına uygulanır. Bilinen bu durum nedeniyle hastanın hangi diyabet tipine sahip olduğu saptanmalıdır. Tip 1 diyabet belirtileri genellikle aniden ortaya çıkar. Diğer diyabet ile prediyabet semptomları daha yavaş bir şekilde ortaya çıktığından ya da belirgin olamayacağından fark etmesi zordur. Bu nedenle risk grubundaki kişilerin belirti fark etmeseler de bazı testleri düzenli yaptırmaları gerekmektedir. Vücut kitle indeksi 25'ten yüksek olan herkes, yaşına bakılmaksızın, yüksek tansiyon, anormal kolesterol düzeyleri, sedanter yaşam tarzı, polikistik over sendromu ya da kalp hastalığı öyküsü gibi ek risk faktörleri olan ve ailesinde diyabet olan herkes kan şekeri düzeyini metabolik olarak düzenli takip etmelidir. 45 yaşından büyük olanlara ilk kan şekeri taramasını almaları ve ardından sonuçların normal olduğunun haberi alınsa da, her üç yılda bir metabolik olarak taranmaları önerilir. Gebelik diyabeti yaşayan her kadının, üç yılda bir metabolik olarak diyabet taraması yaptırması tavsiye edilir. Prediyabet (gizli şeker) tanısı almış herkese her yıl metabolik olarak test yaptırması önerilmektedir.

Fizik Muayene

Kontrol ve fizik muayene sırasında hastanın metabolik olarak yaşadığı belirtiler, daha önce aldığı tedaviler ve genel sağlık durumunu değerlendirilir. Sürecin rehberi konumunda olan doktor hastanın durumuna göre bazı testler talep eder ve sonrasında bunları değerlendirmek için tekrar muayene uygulanır. Kontrol sonrası aktif tedavi süreciyle ilgili gerekli haberler doktor tarafından gizlilik içerisinde size iletilecektir. Bu haberleri ve bilgileri hastanın en ince detayını bile önemsemesi gerekir. Erken müdahale sayesinde gerekli kontrollerin aksatılmaması önemlidir.

Tetkikler

Cerrahi müdahale öncesinde hem hastalığın doğru teşhis edildiğinden emin olmak ve hastalığın durumunu nedir bunun değerlendirilmesi için metabolik olarak bir dizi test uygulanır. Ardından ameliyata yönelik testler yapılır.

Hemoglobin Testi (A1C)

Açlık gerektirmeyen bu kan testi, son iki- üç ay boyunca olan metabolik olarak ortalama kan şekeri seviyenizi gösterir. Hemoglobin kırmızı kan hücrelerine oksijen taşıyan bir proteindir ve testte buna bağlı kan şekeri yüzdesi ölçülür. Kan şekeri seviyeniz metabolik olarak ne kadar yüksek olursa, şekerle birlikte o kadar fazla hemoglobin elde edersiniz. İki ayrı tahlilde, % 6,5 ya da daha yüksek bir A1C düzeyi şeker hastası olduğunuzu gösterir. % 5.7 - 6.4 arasındaki bir A1C değeri prediyabet gösterir. 5.7'nin altında normal kabul edilir. A1C test sonuçları tutarlı değilse, test mevcut değildir veya A1C testini yanlış çıkaran bazı koşullarınız vardır.

Rastgele Glukoz Testi

Bu test için bir kan örneği rastgele bir zamanda alınacaktır. En son ne zaman yemek yediğinize bakılmaz ve desilitre başına 200 miligram- litre başına 11.1 milimol veya metabolik olarak daha yüksek bir rastgele kan şekeri seviyesi şeker hastalığını gösterir.

Açlık Kan Şekeri Testi

Bir gece oruçtan sonra bir kan örneği alınacaktır. Metabolik olarak 100 mg / dL'den düşük bir açlık kan şekeri seviyesi normal kabul edilir. Açlık kan şekerinin 100 ile 125 mg / dL olması prediyabet olarak kabul edilir. İki ayrı testte 126 mg / dL veya daha yüksek sonuçlar var ise diyabetiniz vardır.

Oral Glikoz Tolerans Testi

Bu test için, gece boyunca oruç tutarsınız ve metabolik olarak oruç kan şekeri seviyesi ölçülür. Sonra şekerli bir sıvı içersiniz ve sonraki iki saat boyunca kan şekeri seviyeleri düzenli aralıklarla test edilir. 140 mg / dL'den (7.8 mmol / L) düşük kan şekeri seviyesi normaldir. İki saat sonra 200 mg / dL'den fazla bir okuma diyabeti gösterir. 140 ile 199 mg / dL arasında bir okuma, prediyabet gösterir.

Kan Tahlili

Kan tahlili, örnek kan üzerinde gerçekleştirilen birçok testi kapsayan bir terimdir. cerrahi müdahale öncesinde de enfeksiyonları araştırmak, kan hastalıklarını tespit etmek ve pıhtılaşma sorunu olup olmadığına bakmak için kullanılabilir. Kan tahlili genellikle koldaki bir damardan alınan az oranda kan örneği kullanılarak gerçekleştirilir.

Akciğer Röntgeni

Metabolik cerrahisi yöntemleri altında uygulandığı bilinen diyabet tedavisinde cerrahi operasyon genel anestezi ile gerçekleştirildiği için solunum yollarında bir sorun olup olmadığı ciddi şekilde kontrol edilir. Akciğer röntgeni X ışınlarını kullanarak seçilen yer ve bölgedeki dokuların görüntülerini oluşturan bir testtir. Test e-nedeniyle özel bir hazırlık sürecine bile gerek yoktur. Kısa sürede ve ağrısız şekilde gerçekleştirilir. Röntgen birçok hastalığın teşhisi ve takibinde yaygın olarak kullanılır.

Kullanılan İlaçların Hekim İle Paylaşılması

Düzenli verilen veya düzensiz kullanılan ilaç tedavisi, besin ve bitkisel takviyeleri, vitamin desteklerini metabolik cerrahisi yöntemleri altında yeni uygulanacak cerrahi müdahale öncesinde hastanın doktora bildirmesi gerekmektedir. Verilen bu ilaçlardan bazıları kan sulandırıcı özellik taşıması nedeniyle ameliyatta ciddi riskler taşıyabilir. Bu verilen ilaçlar nedir dersek bunlara aspirin, hipertansiyon ilaçları, E vitamini gibi ilaçlar kan sulandırıcı ilaçlar örnek gösterilebilir. Bunların dışında ameliyatta kullanılan ilaçlarla etkileşime girebilecek ya da çeşitli şekillerde risk oluşturabilecek ilaç ve takviyeler de vardır. Bu neden ile hasta kendi kullandığı ilaç ve ürünleri eksiksiz olarak bildirmelidir. Bunlardan bazıları doktor kontrolünde sınırlanabilir. Sınırlamalar sonrası size temel bilgi verilerek yeni kullanacağınız ilaçlar nedir ve ne kadar oranda kullanılmalıdır, aktif tedavi süreciyle ilgili gerekli haberler ya da haberleri sürecin rehberi konumunda olan doktor size söyleyecektir. Cerrahi müdahale sonrası hastalığın tedavisi amacıyla kullanılan yeni ilaçların herhangi bir beklenmeyen belirtileri durumunda da kontrol amaçlı yine doktora bilgi vermek önemlidir.

Hastanın Tıbbi Öyküsü ve Değerlendirilmesi

Şeker hastalığı ameliyatı için en önemli hususlardan biri hastanın cerrahi müdahaleye uygun olmasıdır. Bazı etkenler nedeniyle ameliyat iptal edilebilir ya da ertelenebilir. Bunun ile birlikte her şeker hastası farklı değerlendirilir ve ameliyatı ona göre planlanır. Yapılan tetkikler ışığında hasta için en uygun yeni tedavi planı çıkarılır. Örneğin kalp sorunları yaşayan bireylerin ameliyattan önce tedavi edilmesi ya da ameliyatının iptal edilmesi söz konusu olabilir.

Ameliyat Yöntemi ve Tedavi Sürecinin Değerlendirilmesi

Yapılacak ameliyatın yöntemi genellikle doktorun eğitim ve tecrübe sahibi olduğu yöntemle belirlenir. Hasta için en uygun olacak yöntemler doktorların yönlendirmesiyle bulunur. Yeni yapılan geniş tetkikler, hastanın genel sağlık durumu hakkında temel bilgi verir. Cerrahi operasyonun gerekli olup olmadığı, hastanın bu işlemden avantajlı çıkma durumu bilgi alınarak değerlendirilir.

Ameliyata Hazırlık

Cerrahi müdahaleye hazırlık sürecinde doktor ve hastane çalışanları süreç ve yeni uygulanacak adımlar için hastayı yönlendirir. Önceki dönemde hastanın geçmiş sağlık sorunları, kendi kullandığı ilaçlar hakkında basit de olsa doktora temel bilgi vermesi gerekmektedir. Özellikle kalple ilgili bir problem var ise buna ciddi anlamda değinilmelidir. Ayrıca hastanın bilinen bir alerjisi var ise doktora bildirilmelidir. İşlem öncesi çeşitli enfeksiyon hastalıkları geçirilebilir. Nezle gibi küçük görülen hastalıklar olsa da hasta bu vücut direncini düşüren sorunları doktora bildirir. Kadınların menstruasyon dönemleri cerrahi operasyona engel olmaz.

Ameliyat Öncesi Sigara ve Alkol Tüketimi

Cerrahi müdahaleden önce mümkün olan en kısa sürede sigara kullanımı bırakılmalıdır. Aksi takdirde sigara nedeni ile ameliyat sırasında solunumla ilgili ciddi sorunlar doğabilir. Benzer şekilde ameliyattan en az bir hafta önce alkol kullanımı bırakılmalıdır. Alkol genel anestezi sırasında verilen ilaçlarla etkileşime girebilir ve vücut direncini düşürür.

Şeker Hastalığı Ameliyatı Sonrası

Cerrahi müdahale süresi uygulanan yönteme ve hastanın durumuna göre değişir. Bazı işlemler ortalama 1-2 saat sürerken bazılar 4-5 saat sürer. Tüm işlemler genel anestezi altında uygulanır ve hasta genel anestezi nedeni ile bu işlemin bilincinde değil, bir tür uyku halindedir. Ameliyata motivasyon ve iyi bir psikolojiyle giren ve sonrasında da bunu sürdüren bireylerin iyileşme dönemi çok daha kolay geçer.

Ameliyat Günü

Operasyon günü hasta anestezi uzmanıyla görüşür. Var ise gerekli küçük testler yapılır. Hastaya ameliyat önlüğü giydirilir. Geri kalan tüm giysi ve takıları çıkarılır. Yani ameliyata girerken makyaj ve ojenin bile olmaması gerekmektedir. Hastaya damar yolu açılır ve ameliyata alınır. Cerrahi müdahale bitiminde hasta anesteziden uyandırılır. Gerekli genel kontrolleri yapılır ve normal odaya alınır.

Ağrı

Hastalara cerrahi müdahale yapıldığı gün hasta verilen ilaçların ve anestezinin etkisinde olacak. Yani genel bir ağrı sıkıntısı hastada olmayacaktır. Sonraki dönemde de gerekli ağrı kesiciler kullanıldığı sürece genel ve ciddi bir sorun yaşanmaz. Hastalar kendi açısından beklenmedikleri bir belirti hissetmeleri nedeni ile doktorlara gizlilik içerisinde danışabilir.

Ayağa Kalkma ve Hareket Kabiliyeti

Cerrahi müdahale sonrası hastalarda genel metobolik olarak düzelme başlar ve normal odaya getirildikten sonra kendi fiziki durumlarını iyi hissettikleri en kısa sürede ayağa kaldırılırlar. Bunun nedeni genel dolaşımı düzenlemek ve pıhtı riskini en aza indirmektir. Hastada metabolik olarak yaşanılan belirtileri ve herhangibi bir sorun varsa erken olarak tedavisi sürecinde doktora bildirmek gereklidir. Yani bu yapılmazsa hastada devam eden ve takip edilen tedavisi için olumsuz sonuçların doğmasına neden olur.

Beslenme

İlk gün diyabet hastalarının genel olarak bol bol su içmesi önerilir. Hastalarda ilk günlerde genel susuzluk hissini az yaşarlar ve bu durum yeterince su içmemeye neden olabilir. Gerekirse günlük olarak içilen su miktarını kaydedebilirsiniz. Ya da miktarı belli bir şişeyi gün içinde bitirme hedefi koyabilirsiniz. Hastada yaşanılan belirtileri ve herhangi bir sorun varsa erken olarak devam eden ve takip edilen tedavisi sürecinde doktora bildirmek gereklidir. Yani bu yapılmazsa hastada zaman içerisinde devam eden ve takip edilen tedavisi için olumsuz sonuçların doğmasına neden olur. Bu belirtileri yaşayan hastalar zaman geçirmeden erken olarak rehberi konumundaki doktora başvurmalı ve kontrol olmalıdır. Hastada kontrol sonrasında gerekli haberleri gizlilik içerisinde doktor etkili şekilde iletecektir.

İlaç Kullanımı

Ameliyat günü hastanın kullanması gereken tüm ilaçlar cerrahi müdahale hastane personeli tarafından verilir ve genel kontrol edilir. Bunun dışında hastanın veya yakınının önerisiyle genel yeni bir ilaç alınmamalıdır. Taburcu olurken evde kullanılması gereken ilaçlar genel olarak yeni reçete edilir.

Gözetim Süresi

Ameliyat olan diyabet hastaları uygulanan cerrahi işlem açık yapıldıysa daha uzun, eğer yapıla cerrahi işlem kapalıysa daha kısa süre hastanede kalmaları gerekmektedir. Bu süre 2-5 gün arasında değişebilir. Bazı yöntemlerde daha uzun da olabilir. Kontroller yapıldıktan sonra bir problem görünmüyorsa hasta taburcu edilir. İyileşme sürecine evde devam eder ama sık sık kontrole gelir.

Psikoloji

Hastada ilk gün yorgun ve halsiz hissedilebilir. Bu bir süre için oldukça normal ve beklenen bir durumdur. Genellikle hastanın devam eden tedavisinde etkili iyileşme fark edildikçe sahip olunan motivasyon da artar. Hastaların tedavisinde yakınlarının bu süreçteki etkili desteği önemlidir.

Riskler, Yan Etkiler, Komplikasyonlar

Her ameliyat gibi şeker hastalığı ameliyatlarının da bazı riskleri vardır. Ama bunları en aza indirmek için gerekli tüm önlemler alınır. Fakat ameliyatta ve sonrasında hastanın dikkat etmesi gereken hususlar da riskleri yönetmek konusu nedeniyle ciddi öneme sahiptir.

Enfeksiyon

İşlemden sonra kesi açılan yer iltihaplanabilir. Bu kısa sürede müdahale edilmesi gereken bir durumdur ve iyileşmeyi kötü etkileyebilir. İşlem sonrası dönemde hastaya gerekli antibiyotikler reçete edilir ve dikkat edilmesi gereken hijyen kuralları anlatılır. Bunlara uyulmadığı takdirde enfeksiyon yaşanması olasıdır.

Ödem

Operasyonun yapıldığı yer ve bölgede az oranda ödem oluşabilir. Bunun zamanla oluştuğu yer ve bölgede geçmesi beklenir. Geçmeyen ve arttığı gözlemlenen bir şişlik var ise doktora başvurmak gerekir.

Kanama

Dikişlerde kanama olması hareket ederken dikkatli olmamaktan kaynaklanabilir. İyileşmeyi kötü etkileyebilir. Anormal bir durum fark edildiğinde zaman kaybetmeden doktora başvurup kontrol edilmesini sağlamak gerekir.

Alerjik Reaksiyonlar

İşlem sonrasında kullanılan ilaçların bazıları karşı alerji geliştirmek mümkündür. Hastanın daha önceden bildiği bir alerjisi var ise bunu önceden doktora bildirmelidir. Sonradan fark edilen bir durumsa alerjiye sebep olan ilacın bırakılması gerekir. Onun yerine başka bir ilaç reçete edilir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Cerrahi operasyon sonrası istenmeyen durumların yaşanmaması ve hızlı, rahat bir iyileşme dönemi geçirmek için hastanın dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunlara uyulmadığında çeşitli komplikasyonlar yaşanabilir ve iyileşme süreci uzayabilir.

Duş Alma

İşlemden bir gün sonra ılık suyla duş almak mümkün olur. Fakat hekim aksini söylerse bu durum değişir. Duş alırken dikişlerin olduğu yer ve bölgeye nazik davranmak gerekir. Dikişlerin oluştuğu yer ve bölgenin aşınması komplikasyona neden olabilir.

Cinsel İlişki

İşlemden sonra en az hafta boyunca cinsel ilişki önerilmez. Bu süreden sonra hasta kendini iyi hissediyorsa, dikkat ederek ve darbeler kaçınarak cinsel ilişkiye girebilir.

Dikişler

Bu tip ameliyatların çoğunda alınması gereken bir dikiş kullanılmaz. Estetik dikişler birkaç hafta içinde emilir ve kaybolur.

Ağır Kaldırma ve Zorlanma

Kesilerin açıldığı ve dikişlerin olduğu yer ve bölgenin hızlı, sorunsuz iyileşmesi için hastanın ilk dönemlerde ağırlık kaldırmaması gerekir. Ayrıca hareket ederken dikkatli davranması ve zorlama yapmaması önerilir. Aksi takdirde dikişlerin atması, kanama veya dikişlerin olduğu yer ve bölgede fıtık gibi ciddi sorunlar yaşanabilir. Özellikle ilk 10 buna ayrıca özen göstermek gerekir.

Buhar Banyosu ve Solaryum

Bu tip aktivitelerin hastanın metabolik sistemine iyi gelmeyeceğinden tam olarak iyileşmeden yapılması önerilmez. Ayrıca yara izleri iyileşmeden uygulanan solaryum yaranın olduğu yer ve bölgede kalıcı cilt lekeleri oluşmasına neden olur. Ayrıca yara iyileşmesini kötü etkiler.

Ameliyat Sonrası Beslenme ve Diyet

Ameliyattan sonraki ilk dönemlerde yorgunluk ve iştahsızlık yaşanır. Fakat bu durum 1-2 ay içinde geçer. Kişilerin bu süreçte diyetisyen desteği alması uygun yemek ve diyet programları sürdürmeleri faydalı olur. İşlem sonrası sadece ilk dönemde ishal görülebilir. Bu durumda su içmek daha fazla önem taşır. Bireylerin operasyon sonrasında sağlıklı bir beslenme programı oluşturması ve bunu her daim takip etmesi gerekir.

Ameliyat Sonrası Sigara ve Alkol Tüketimi

Cerrahi operasyon sonrasındaki ilk dönemde sigara ve alkol kullanmamak gerekmektedir. Sigara yara iyileşmesini kötü etkiler ve metabolik olarak hasta vücudu kötü etkileneceğinden iyileşme süresini uzatabilir. Alkol kullanılan ilaçlarla etkileşime girebilir, vücut direncini kötü etkiler ve iyileşmeyi sekteye uğratır. Bunlara başlama süresi hakkında doktorunuza danışın.

Ameliyat Sonrası Spor ve Egzersiz

Ameliyattan sonraki ilk dönemde hastalarda yorgunluk ve bitkinlik hissi ortaya çıkar. Fakat yine de evin içinde küçük yürüyüşler yapmaları, oturdukları yerden küçük egzersizler yapmaları önerilir. bu hem vücut kaslarına hemde metobolik olarak formuna iyi gelecektir. İyileşme ilerledikçe aktivite artırılır. Fakat zorlayıcı spor ve egzersizlerden uzak durmak gerekmektedir. Ameliyattan 1-2 ay sonra yürüyüş, yüzme ve hafif, zorlayıcı olmayacak şekilde pilates yapılabilir. Ancak operasyon sonrasında hastanın vücudunu metabolik olarak zorlamaması gerekmektedir.

Doktor Kontrolleri

İlk 3 ay hekim kontrolleri çok sık olacaktır. Bunları takip etmek ve aksatmamak, hastadının tedavisi açısından önemlidir. Sonrasındaki kontroller, herhangi bir ciddi sorun yoksa ve iyileşme seyrindeyse daha seyrek gerçekleştirilir. Hasta beklenmedik bir sorun yaşarsa kontrol tarihleri dışında da doktora başvurmalıdır. Hastanın devam eden tedavisinde belirtilere göre yeni uygulanacak yöntemler nedir ve ne kadar süre alacağı gibi temel bilgi ve haberler doktor tarafından hastaya erken olarak iletilecektir.

İyileşme Süreci

Hastalarda ameliyat sonrasında iştahsızlık, yorgunluk hissedebilir. Fakat açlık hissetmese bile bireylerin önerilen yemek ve beslenme programına uyması ve yeteri kadar su içmesi tedavisi açısından önemlidir. Tedavi sonrasında da sağlıklı bir beslenme ve yemek programı oluşturması gerekmektedir. Bu yemek ve beslenme programı hastanın metabolik formunu korumasına yardımcı olacaktır. Bu yemek ve beslenme programının içeriği nedir ve ne kadar süre uygulanacağı konusu sadece doktorlar ve diyetisyenler tarafından gerekli haberler hastaya verilecektir.

Sık Sorulan Sorular

Şeker Hastalığında Ameliyat Olmak Şart mı?

Tip 2 diyabet hastalığı öncelikle hareketli yaşam, beslenme düzeni ve ilaçlarla kontrol altına alınır. Ameliyat ilk seçenek değildir. Ancak bazı durumlarda hastanın tedavisi için başka bir çözüm yolu bulunmamaktadır. Özellikle hastalığın, obezite ile birlikte görülmesi veya hastalığın diğer organ alanlarına zarar vermeye başlaması durumunda sadece ameliyat gündeme gelir. Hastanın ameliyata uygun olup olmadığına, metabolik değerlendirmeler sonucunda karar verilir.

Ameliyatın Süresi Ne Kadar?

Birçok diyabet ameliyatı 4-5 saatte tamamlanır. Ameliyat yöntemi ve hastanın metabolik durumuna göre bu süre kısalıp uzayabilir. Doktorunuz tahmini süre nedir ve ne kadar sürmektedir size bildirecektir.

Ameliyat Sonrası İyileşme Süreci Ne Kadar?

Kişilerin tamamen normal yaşantısına dönmesi yani metabolik formunu geri kazanması 6 aylık bir süreci kapsar. Metabolik formun normalleşmesi hastanın beslenme düzenine ve yapacağı egzersizlere bağlıdır. Fakat bir buçuk aydan sonra günlük aktivitelerde ciddi bir sorun yaşamaz hale gelebilirler. Hekim kontrolleri ilk 3 ayın sonunda seyrekleşir. Ameliyat tedavisi sonrasında, hastanın doktorunun verdiği önerilere en ince ayrıntısına kadar uyması gerekmektedir.

Şeker Hastalığı Ameliyatında Ölüm Riski Var mı?

Yapılan her ameliyatta ölüm riski vardır. Bu riskler doktorlar tarafından hastalara ameliyat öncesi kesinlikle bildirilmeli ve hastanın onayı alınmalıdır. Fakat bu ameliyat için risk çok nadir görülen bir durumdur. Hastanın ameliyata metabolik açıdan uygun olması gerekmektedir.

Şeker Hastalığı Ameliyatı İçin Hekim Tercihi Nasıl yapılır?

Diyabet hastalığı ameliyatını yapan doktorların sayısı fazla değildir. Bu işte tecrübeli ve eğitimli cerrahlar işlemleri gerçekleştirir. Ameliyat yönteminin tercihi de belirleyici olur. Diyabet belirtileri görülen hastalara, güvendikleri ve sağlıklı iletişim kurdukları doktorları tercih etmeleri önerilir. Hastalığın tedavisi için doğru hekim tercihi oldukça önemlidir.

Ameliyatta Başarı Oranı Nedir?

Bu tip ameliyatları %80 üstü başarı gösterir. Hastalara sonraki yaşamlarında da dikkatli davranması tavsiye edilir. Gerekli kontrol ve dikkatin sağlanması başarılı sonuçların kalıcı olmasını sağlar. Burada cerrahın deneyimi ve hastanın metabolik açıdan uygun olması önem taşır.

Şeker Hastalığının Görülme Sıklığı Nedir?

Şeker hastalığı dünya genelinde çok yaygın bir hastalıktır. Özellikle 40 yaşın üzerindeki kişilerde çok sık görülür. Bazı coğrafyalarda ve ailesinde diyabet hastalığı olanlarda risk daha yüksektir. Bazı ülkelerde 40 yaş üstü 6 kişiden biri şeker hastasıdır. Bunların dışına obezite hastalarında görülmesi daha muhtemeldir. Bu gibi durumlarda hastalığın tedavisi için gerekli kontrol iyi yapılmalı, metabolik durum iyi analiz edilmelidir. Bu süreçte doktorunuzdan gerekli temel bilgi ve veri paylaşımını en ince ayrıntısına kadar gerçekleştirmeniz gerekmektedir. Hasta ve hekim arasındaki doğru iletişim, temel bilgi aktarımı, süreçle ilgili haberler ve hastalığın tedavisi için önemli bir yer tutmaktadır.

Şeker Ameliyatı İçin Bir Yaş Sınırı Var mı?

Şeker hastalığı ameliyatı için genellikle 18 yaşından büyük olmak aranan bir özelliktir. Fakat hastalara hekim ile birlikte karar vermeleri önerilir. Şeker hastalığı tedavisi için üst yaş sınırı belirtilmemiştir ancak burada hastanın genel sağlık durumu etkili olur. Kişilerin metabolik direnci, hastalara cerrahi operasyon uygulanıp uygulanmaması konusu açısından oldukça önemli olup doktorların dikkat etmesi gereken noktalardandır. Hastaya uygulanacak kontrol ve tetkik sonrası yeni metabolik direnci ölçülebilir.

Özel Hastanede mi Yoksa Devlet Hastanesinde mi Ameliyat Olmalıyım?

Ameliyatların başarısı sadece özel ya da devlet hastanesi kıstasıyla saptanamaz. Ameliyatı yapan birçok hekim devlet hastanelerinde de görev yapmaktadır. Burada önemli olan cerrah ve ameliyatta uygulanacak cerrahi yöntem tercihi nedir bunun belirlenmesidir. Cerrahi işlemler tüm hastanelerde benzer şekilde yürütülür. Hastanelerin internet sitelerinde galeri olarak hangi doktor ile çalıştıkları sayfa sayfa açıklanmış ve görselle desteklenmiştir. Kişinin bu konuyu iyi araştırması ve bilmesi önemli olup kendisinin yararına olacaktır.

Şeker Hastalığı Ameliyat Fiyatları Ne Kadar?

Şeker hastalığı ameliyatı ve cerrahi işlemi fiyatları birçok etkene göre değişir. Bu değişikliğin nedeni nedir ve ne kadar fark etmektededir konusu doktor ve hastanenin fiyat politikası, şehir ve özel ya da devlet hastanesi tercihi fiyatta etkili olur diyebiliriz. Ayrıca hastanede ne kadar süre kalınacak, kontrol ve tetkiklerin fiyata etkisi nedir bunlar değişebilir. Çünkü kontrol ve tetkik fiyatları hastaneden hastaneye farklılık gösterebilir. Diyabet tedavisinde ciddi oranda sorulan ne kadar ve nedir tarzındaki sorularınıza en net temel bilgi başvurulan kurumdan öğrenilebilir.

Ameliyat Olmazsam Ne Olur?

Şeker hastalığı tedavisi için ameliyat çoğu zaman zorunlu değildir. Kimlere cerrahi işlem uygulanabileceği konusu ve erken müdahale durumları nedir doktorunuz belirtecektir. Fakat yaşam ve sağlık kalitesini artırmak için ya da diğer tedaviler etkili olmadığı durumlarda ihtiyaç halini alır. Ameliyat olmayan hastalarda bu durum diğer yöntemlerle kontrol altına almaya çalışır. İşe yaramadığı görülüyorsa ameliyat için şartlar zorlanır ve hastaya operasyon uygulanır.

Şeker Hastalığında Ameliyat Kesin Çözüm mü?

Tip 2 şeker hastalığı ve onun getirdiği birçok ciddi sağlık sorunu tedavisi ameliyat ile keskin şekilde tersine çevrilebilir. Bu en etkili genel yöntemlerden biridir. Fakat sağlıklı kalabilmek için ameliyat sonrasında da genel hareketli yaşam, diyet, sağlıklı beslenme ve gerekiyorsa vitamin takviyeleri gibi konulara özen göstermek gerekir.

Diğer Sağlık Sorunlarım Ameliyat Olmama Engel Olur mu?

Bazı ciddi sağlık sorunları ameliyata genel olarak engel olabilir ya da ertelenmesine yol açabilir. Bunların başında kalp rahatsızlıkları gelir. Kalp ile ilgili ciddi sorunlar yaşanıyorsa ilk olarak bunun genel tedavisine başlanır. Tedavisi gerçekleştirilebiliyor ya da kontrol altına alınabiliyorsa ameliyat gerçekleşir. Ancak kontrol altına alınamaması durumunda ameliyat genel risk taşıdığı için gerçekleşmeyebilir. Bunu öğrenmek için gerekli genel tahlillerin yapılması gerekir. Diyabet hastalığı komplike bir hastalık olduğundan çeşitli birimler ve bölümler ile sizin tahlil tetkik bilgileri genel olarak paylaşır. Örneğin; kardiyoloji, üroloji veya iç hastalıklar gibi. Bu konuda gerekli haberleri doktorun hastalara, temel bilgiyi en ince ayrıntısına kadar aktarması ve konuya ilişkin haberleri iletmesi gerekmektedir.

Ameliyat Sonrasında Normal Hayatıma Ne Zaman Dönerim?

Ameliyattan bir buçuk ay sonra zorlayıcı olmayacak şekilde günlük rutine dönülür. Fakat hala dikkat edilmesi gereken durumlar vardır. Çünkü hastalığın tedavisi uzun bir süreç almaktadır. Bu doğrultuda, 3 ay sonra vücut ameliyat sonuçlarına uyum sağlamaya başlar ve 6 ayın sonunda ciddi bir sorun olmazsa tedavi tamamlanır.

Aşırı Kilolu Veya Obezite Hastası Olmak Ameliyata Engel midir?

Obezite cerrahisi ile şeker hastalığı cerrahisinin ortak noktaları vardır. Vücut kitle indeksinin ameliyata uygun olan obezite hastaları ameliyata alınır. Fakat vücut kitle indeksi bunun çok üzerinde olan obezite teşhisi konulmuş hastalarda, öncelikle yemek programlarının düzenlenmesi, diyet ve egzersiz tedavisi ile bu indeksi gerekli aralığa azaltır. Ardından doktorun onayı ile obezite veya kilolu hasta ameliyata alınır.