Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Ses Kaybı Tedavisi

İnsanların birbirleri ile sağlıklı şekilde iletişim kurabilmesinin tek yolu ses olmasa da bunu en efektif ve hızlı şekilde gerçekleştirebilmek; iletilmek istenen düşünceye bazı duygusal yüklemeler yapmak ancak ses ile mümkündür. Sesin, genel iletişim kurallarına uygun şekilde çıkartılabilmesi bir dizi sosyal uyumu gerektirse de ham olarak sesin çıkarılması akciğerlere, solunum fonksiyonuna, ses tellerine, gırtlağa ve diğer üst solunum yolları elemanlarına bağlıdır. Bu bileşenlerin doğru şekilde kalibre edilmesi ile de kulağın alıştığı ses tonlarının çıkarılması mümkündür. Sesin çıkarılmasından kalibre edilmesine kadar geçen süreçte etkin olan elemanlardan herhangi birinin bir şekilde eksik olması, yıpranmış olması ya da hiç olmaması beraberinde ses kaybını getirmektedir.

Sesin hiç çıkmaması ya da herhangi bir deformasyondan dolayı az – yanlış çıkması beraberinde sosyal bazı sorunları getirir. Kendini doğru ve yeterli şekilde ifade edemiyor olmaktan gelen gelişim bozuklukları yaşın ilerlemesiyle beraber baskılanmış gibi görünse de birçok çocukluk çağı travmasını da oluşturur. Fiziki bir aksaklıktan dolayı konuşamıyor olmak, çocukların arkadaş ortamlarında ciddi sıkıntılar yaşamasına sebep olabilir.

İnceleyen ve Onaylayan : Op. Dr. Eda Aydın

Ses Kaybı Tedavisi Hakkında

Ses, nefesin akciğerlerden geçişi sırasında gırtlak bölgesinde daraltılmasıyla ve yönlendirilmesiyle ortaya çıkar. Soluk borusunun üzerine, uygun bir konuma oturmuş olan ses tellerinin konumuna göre de ses arzu edilen tonda ve frekansta çıkarılır. Sesin hangi frekanslar arasında olacağı, kalınlığı ve inceliği tamamen ses elemanlarının yapısı ile alakalıdır. Gün içerisindeki sosyal faaliyetlerin yürütülmesi sırasında tüm ses elemanların azami bazı şartları karşılaması yeterlidir. Ses, aşırı şekilde kullanılmadığı müddetçe bir insanın günlük ihtiyacını karşılayacak kadar sağlıklı şekilde çıkarılabilir. Ancak bazı insanlar işlerini ve sosyal yaşamlarını sesleri üzerine inşa ettiklerinden dolayı ses elemanlarının fazla kullanımına bağlı olarak ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlar günlük ve geçici olabileceği gibi uzun vadeli ve kalıcı da olabilir. Özellikle ses sanatçıları için katlanılmaz olan bu sorunlar mutlaka tedavi edilmesi gereken sorunlar arasında yer alır.

Ses Kaybı Nedir?

Ses, iletişimin sağlanması amacıyla kullanılan oldukça önemli bir araçtır. İnsanların sosyal yaşamlarında ve iş yaşamlarında başarılı olabilmeleri büyük oranda iletişim kabiliyetlerine; iletişim kabiliyetleri de seslerini kontrol edebilme kapasitelerine bağlıdır. Ses kaybı, sesin üzerindeki hakimiyetin kaybedilmesi de dahil olmak üzere sesin kısmen ya da tamamen ortadan kalkması durumudur. Ses kaybı geçici ya da kalıcı olabilir. Altı – yedi kadar ses elemanının birleşmesiyle ortaya çıkan ses, birleşen eleman sayısının fazla olmasından dolayı birçok hastalıktan, sorundan ve sendromdan doğrudan doğruya etkilenir.

Ses kaybı tıp dilinde afoni olarak adlandırılmaktadır. İlk anlamı tamamen sesin ortadan kalkması olsa da kısmi ses kayıpları da bu isimle adlandırılmaktadır. Afoni durumu ortaya çıktıktan sonra kapsamlı tedaviler gerekebilir. Çoğu zaman bir hastalık değil, belirtidir. Doğal olarak tedavi prosedürleri de tamamıyla ses kaybını ortaya çıkaran faktörleri kaldırmak üzerinedir.

Tam Ses Kaybı

Sesin bir anda ya da yavaş yavaş tamamen ortadan kalkması durumu tam ses kaybı olarak adlandırılmaktadır ki bu çoğu zaman oldukça ciddi bir sorun anlamına gelmektedir. Tam ses kaybında kişi sesini ya da sesin oluşmasında etkisi olan organlardan birini tamamen ya da kısmen kaybedebilir. Bu kaybın bir sonucu olarak da kişi istese dahi seslerin hiçbirisini çıkaramaz. Sese benzer hırıltılar ve nidalar çıksa da bunları kaliteli bir iletişim aracı olarak görmek mümkün değildir.

Tam ses kaybı ile çok nadiren karşılaşılır. Vakaların birçoğu, ses kullanımı canlarını yaktığı için ses çıkarmaktan kaçınır. Doğal olarak, kısmi ses kayıpları olsa dahi bunu tam ses kaybı gibi görmeye çalışırlar. Ancak tam ses kaybı ciddi tümörlerden, kanser vakalarından ya da travmalardan sonra ortaya çıkmaktadır. Genelde altında uzun süreli etkisi olan bir neden yatmaktadır. Birkaç saatliğine ya da günlüğüne tam ses kaybını çıkaran neden ise iltihaplı hastalıklardır.

Kısmi Ses Kaybı

Her insan belirli bir frekans aralığında ve güçte konuşur. Sessiz konuşulduğunda, ses elemanları değişik kullanıldığında ya da bağırıldığında sesin frekansında değişmeler olur. Değişmeler, normal kullanım aralıkları içerisinde ise sesin zarar görmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Ancak bağırırken ya da nida atarken ya da şarkı söylerken sesin frekansı belirli aralıkların dışına çıkarsa, ses normal aralıklarda olsa dahi ses elemanları herhangi başka bir faktör tarafından etkilenirse kısmi ses kaybı ortaya çıkar.

Kısmi ses kaybında sesin üzerindeki kontrol tamamen ya da kısmen kaybedilebilir. Ses olması gerekenden daha kalın ya da cırtlak çıkabilir. Aynı şekilde kesintisiz olması gereken seslerin arasına duraksamalar ya da buna benzer farklı ses kullanım metotları karışabilir.

Ses Kaybı Nedenleri Nelerdir?

Ses kayıpları ile insanlar hayatlarının bir döneminde mutlaka karşılaşılır. En güçlü sesler de en güçsüz sesler de çeşitli faktörlerden etkilenir. Bu faktörler çoğu zaman geçici ve kısmi ses kaybını ortaya çıkarsa da bazen kalıcı ve tam ses kaybı da söz konusu olabilmektedir. Ayrıca oldukça yaygın bir diğer durum da kalıcı kısmi ses kayıplarıdır. Ses kaybına neden olan faktörlerin birçoğu solunum yollarını, yemek borusunu, ses tellerini, gırtlağı ve ağız bölgesini etkisi altına almaktadır. Unutulmaması gereken nokta ses kayıplarının bir neden değil belirti olduğudur. Yani her ses kaybı spesifik bir sebepten dolayı ortaya çıkmaktadır. Ses kaybının tedavi sürecini şekillendiren yegane unsur da ses kaybının hangi nedenden dolayı ortaya çıktığıdır. Bazı ses kaybı nedenleri öylesine spesifik belirtiler ortaya çıkarmaktadır ki hastalığın tespitinde ses kaybının niteliği büyük önem taşımaktadır.

Yanlış Ses Kullanımı

Genetik faktörler ve doğuştan beri maruz kalınan çevresel faktörler; ses elemanları üzerinde travma yaratan durumlar ve diğer bazı faktörler sesin kullanım aralıklarını büyük ölçüde belirler. İleri yaşlarda sesin kullanımına yönelik eğitimler alınabilse de bu oldukça kısıtlı bir çevre için mümkündür. İnsanların birçoğu, çocukluk döneminde geliştirdikleri ses alışkanlıklarını devam ettirme eğilimindedir. Bu da sesin farklı bir aralıkta kullanılmaya çalışılması da dahil birçok yanlış kullanımın ses kaybına yol açmasına sebep olur. Sesin yanlış kullanımına bağlı ses kaybı genelde kısmi ses kaybını ortaya çıkarmaktadır. Ses kontrolünün kısmen kaybedilmesi gırtlaktaki geçici doku hasarlarından dolayıdır. Genelde birkaç saat içerisinde, nadiren de üç – dört gün içerisinde bu tür ses kayıpları kendiliğinden ortadan kalkar.

Ses Tellerinde Nodül veya Kist

Ses telleri oldukça hassas yapılardır. En ufak doku hasarı dahi sesin bir süreliğine kısmi de olsa kayıp yaşamasına sebep olur. Çeşitli genetik faktörlerden ya da çevresel faktörlerden dolayı ses tellerine çok yakın noktalarda nodül gelişmesi ve kist oluşması beraberinde ciddi ve kalıcı ses kayıplarını getirebilir. Nodüller ve kistler tam ses kaybına sebep olmasalar dahi sesin kullanım aralıklarını ciddi manada daraltabilirler. Sesin yoğun kullanımı sonrasında, kalıcı olarak ortaya çıkabilen ses kayıpları genelde nodül kaynalıdır.

Gırtlak ve Tiroid Kanseri

Akciğerlerden gelen kontrolsüz havanın kontrol altına alınmasından ve ses telleri arasından geçirilmesinden büyük oranda gırtlak sorumludur. Gırtlak, tiroid bezleri tarafından da baskı altına alınan oldukça düz bir yapıdır. Boru benzeri olmasından dolayı içerisinde ya da dışarısında ortaya çıkan baskı unsurları gırtlağın iç yapısını değiştirir. Sesin kalıcı olarak bozulmasına sebep olan bu değişimler kanser vakalarının habercisi de olabilmektedir. Ayrıca gırtlak ve tiroid kanserlerinin tedavisi de kısmi ya da kalıcı ses kayıplarını beraberinde getirebilmektedir.

Gırtlak ve tiroid kanserleri, kanserli dokunun büyüklüğüyle doğru orantılı olarak ses üzerinde etki gösterirler. Kanserli doku büyüdükçe seste hırıltı ve çatallanma artar. Kanserin teşhisinde geç kalınırsa sesin kullanımı üzerindeki kontrol tamamen kaybedilebilir.

Ses Tellerinde Sinir Felci

Sesin anlaşılabilir şekilde ortaya çıkmasında ses telleri çok önemlidir. Oldukça hassas yapılar olmaları ses tellerini daha da özel bir konuma sokar. Ses tellerinin beyinle ortak olarak çalışabilmesi, ses tellerine kadar inen sinir uçları sayesinde mümkündür. Çeşitli çevresel faktörler, nörolojik sorunlar ve bazı hastalıklar ses tellerine inen sinir uçlarının felç geçirmesine sebep olabilir. Felç, sesin üzerindeki kontrolün tamamen ya da kısmen ortadan kalkmasına sebep olabilir. Akciğerlerden oldukça güçlü şekilde gelen havanın ses telleri arasından geçişi doğru şekilde organize edilemez. Ses tellerinden birisi veya ikisi aynı anda açık kalabilir. Ses tellerinin sinir felcine bağlı olarak aldıkları konum oldukça önemlidir çünkü sorunun teşhisinde bu konumun ortaya çıkardığı ses kullanılır. Ses tellerinde meydana gelen felcin ses kısıklığı haricindeki diğer belirtisi de yutkunma güçlüğüdür.

Geniz Akıntısı, Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları ve Gırtlak İltihabı

Sesi baskı altına alan unsurlar arasında en büyük yüzdeye iltihaplı hastalıklar sahiptir. Üst solunum yollarını, soluk borusunu, akciğerleri, gırtlağı ve diğer tüm ses elemanlarını etkisi altına alan hastalıklar sesin akciğerden çıkışı sonrası şekillendirilmesi sürecini bozmaktadır. İltihaplı dokunun dil hareketlerini, gırtlak hareketlerini ya da ses tellerinin hareketlerini kısıtlaması sonucu ses tamamen ya da kısmen ortadan kalkabilir. İltihaplı hastalıklara bağlı ses kayıpları genelde hastalığın ikinci – üçüncü gününde; hastanın duruma bağlı olarak ortaya çıkar ve yaklaşık olarak bir gün civarında etkisini sürdürür. Sesin tamamen kaybedilmesi ile tamamen geri kazanılması anlık olarak gelişmez. Hasta, sesi üzerindeki kontrolü parabol eğrisine benzeyen bir süreç sonunda, yaklaşık beş gün içerisinde kazanır.

Ses Tellerine Gelen Darbeler

Boğaz, korumalı bir bölge gibi görünse de esasen oldukça korumasızdır. Ses tellerinin üstündeki boğaz dokusuna gelen her türlü darbe anlık ses kayıplarını ortaya çıkarabilir. Bu kayıplar içerideki dokunun durumuna göre birkaç dakika ile birkaç ay arasında sürebilir. Ses tellerinin fiziki olarak yıpranması ya da yakın dokuların darbeden sonra ses telleri üzerinde baskı oluşturması ses kayıplarının başlıca sebepleridir.

Ses Kaybı Belirtileri Nelerdir?

Ses kısıklığı bir neden değil, belirtidir. Doğal olarak belirtinin belirtileri de oldukça sınırlıdır. Uzun süreli ve kalıcı ses kayıplarının en net belirtisi sosyal yaşamda ve iş yaşamında ortaya çıkan gelişim problemleridir. İletişim kabiliyetinin kısmen de olsa azalması, kişinin genel yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Ses kayıplarında dört farklı değişkenden bahsedilebilir: Kalıcı, geçici, kısmi ve tam. Ses kaybının bu dört değişkenin hangi bölgesinde yer aldığı çok önemlidir. Ses kısıklığına yani ses kaybına sebep olan faktör ses kısıklığının niteliği üzerinden de anlaşılabilir. Sesin kaybedilmesine etki eden faktöre göre boğazın orta – ön bölgesinde yanma, yutkunmada zorluk gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Ses Kaybı Tedavi Türleri

Ses kayıplarının tedavisi doğrudan belirtinin tedavisi amacıyla değil, ses kaybını da ortaya çıkaran sebebin tedavi amacıyla uygulanırlar. Hastanın durumuna, ses kaybının boyutuna, ses kaybını ortaya çıkaran faktöre ve tetkiklere göre sadece takip, beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, sıcak – soğuk uygulamalar, ilaç tedavisi, cerrahi tedavi ve kemoterapi ile radyoterapi uygulamalarından yararlanılması mümkündür. İlaçlı tedaviye kadar denenecek tedavi yöntemlerinde amaç ses kaybının kısmen de olsa giderilmesi; hastanın konuşma ve yutkunma sırasındaki şikayetlerinin azaltılmasıdır. Daha çok üst solunum yolları enfeksiyonlarına ve yanlış ses kullanıma bağlı ses kayıplarının giderilmesinde bu yöntemler kullanılmaktadır. Nodüller, kistler, kanserler, travmalar ve diğer sebeplerde ise ilaç, cerrahi ve diğer kanser tedavi yöntemleri tercih edilmektedir.

Ses Egzersizleri

Bazı durumlarda, özellikle de gırtlağa doğru geniz akıntısının akması ya da gırtlağın iç dokusunu iltihaplı bir yapının kaplaması durumunda ses kısıklığını ortadan kaldırmanın yegane yolu ses egzersizleridir. Düşük güçten başlayan ve gırtlaktan çıkarılan seslerin çeşitli boğaz hareketleriyle birkaç dakika kadar yapılması sesin üzerindeki kontrolü artırmaktadır: Dik bir pozisyonda iken kafa tam karşıya bakacak şekilde konumlandırılır. Ağız tamamen kapalı iken burundan alınan nefeslerden sonra sabit bir ses frekansı nefes tükenene kadar çıkartılır. Bu hareket yüz sağa ve sola bakarken de tekrarlanır. İlk partinin bitmesinden sonra kafa öne ve yukarı kaldırılarak aynı hareket tekrarlanır. Sesin daha da kuvvetlenmesinden sonra aynı döngü ağız tamamen açıkken de yapılır. Özellikle sesin kuvvetlendirilmesi amacıyla atımlı ses egzersizleri de yapılabilir. Ağız yarım açılarak “A” ya da “O” sesi kesik kesik yüksek şiddette söylenebilir. Bu, gırtlağın iç dokusunu kuvvetlendiren bir egzersizdir.

İlaç Tedavisi

Ses kısıklığının ortaya çıkmasından sonra ilaç tedavisi genelde üst solunum yolu enfeksiyonlarının, gırtlak enfeksiyonlarının ve akciğer hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Gırtlaktaki tiroit bezlerinin aşırı büyümesi durumunda da bazı ilaç tedavileri uygulanabilir. Ses kısıklığına bağlı acıların ortadan kaldırılması amacıyla da pastil benzeri kapsüller günlük olarak alınabilir. Antibiyotik olarak reçete edilen ilaçların kullanım süresi genelde üç haftadır. İlacın daha ilk haftalarında ses kısıklığı tamamen ortadan kalkar. Hormon bazlı ilaçlarda ise yıllar süren kullanın söz konusudur. Ses elemanları üzerinde baskı kuran yapıların küçülmesiyle ses kısıklığı ortadan kalkar ki bu da üç ile dokuz ay arasında sürebilir.

Cerrahi Tedavi

Kısmi ya da tam ses kaybına boğaz bölgesine alınan darbeler ile kistler, tümörler, nodüller ve bademcik büyümesi sebep olabilmektedir. Bademcik büyümesi kronik olmadığı müddetçe cerrahi olarak müdahale edilmesi pek tercih edilmese de diğer ses kısıklığı sebeplerine çoğu zaman cerrahi müdahale gerekmektedir. Cerrahi müdahale kanserli dokunun ya da ses kısıklığına sebep olan faktörün tamamen çıkarılması üzerine kurgulanmış durumdadır. Çok nadiren, ciddi fonksiyon kayıpları ortaya çıkacaksa kısmi temizlik söz konusudur. Gırtlak kanseri ve tiroid kanserinde hızlı bir gelişim söz konusu ise hayatın kurtarılması amacıyla ses çıkarma kabiliyetinin feda edilmesi de mümkündür. Cerrahi müdahale çoğu zaman boğazın önünden açılan delik yardımıyla yapılmaktadır.

Kemoterapi ve Radyoterapi

Birkaç haftadan daha uzun süre boyunca ses kısıklığına sebep olan faktörler genelde kistler, nodüller ve tümör yapılarıdır. Hastanın ilgili şikayetler ile başvurmasından sonra yapılan tetkikler ışığında ses kısıklığına sebep olan faktörün tümör yapısı olduğu tespit edilirse cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi arasında tercih yapılmaktadır. Bazı durumlarda iki tedavi yönteminin beraber kullanılması söz konusudur. Kemoterapi ve radyoterapi kanserli dokunun tamamen ortadan kaldırılması amacıyla, cerrahiden önce küçültülmesi amacıyla ya da cerrahiden sonra kalmış olabilecek kanserli hücrelerin tamamen yok edilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Boyun bölgesinin beyne oldukça yakın olması ve hassas olmasından dolayı radyoterapi uygulamalarında çok daha özel ve kalibre edilmiş teknikler kullanılmaktadır.

Ses Kaybı Tedavi Öncesi

Ses kısıklığının kısmi ya da tam olması tedaviden önceki süreci değiştirir. Ses kayıplarının yaklaşık olarak yüzde seksen kadarı hiçbir tedavi ihtiyaç duymaz. Uygun ortam koşulları sağlanır ve uygun sıvılar tüketilirse birkaç gün içerisinde kendiliğinden geçer. Ancak birkaç günden daha fazla ve özellikle üç haftadan daha fazla süren ses kayıplarında tedavi öncesi süreç çok önemlidir. Hastanın şikayetlerinin alınması, fiziki olarak muayene edilmesi ve tanının kesinleştirilmesi amacıyla laboratuvar testleri uygulanması standart bir prosedürdür. Her insanın sesinin belirli bir karakterde olması yapılacak tetkiklerin hasta özelinde bazı ortalama değerler ışığında değerlendirilmesini mecburi kılmaktadır. Yani bir hastada oldukça sorunlu görülebilecek tetkikler bir diğer hastada oldukça normal olarak kabul edilebilmektedir.

Fizik Muayene

Ses telleri boğazın ön tarafına yakındır. Etrafını saran dokuların da hassas olması ses kısıklığına sebep olabilecek faktörlerin boğazın dışına da belirti verilmesine sebep olur. Bazen bu belirtiler ilk bakışta anlaşılamaz ancak uzman bir hekimin hafifçe bastırmasıyla şişlik, tıkanma, öksürük, nefeste daralma ve buna benzer belirtiler bir anda gelişebilir. Doktorun fiziki muayenesi sırasında görülen durumlar ses kısıklığının sebebinin anlaşılmasında oldukça önemlidir. Ayrıca fiziki muayene sırasında üst solunum yolu enfeksiyonları, gırtlak hastalıkları, tiroid fonksiyonları, akciğer fonksiyonları ve ses telleri de değerlendirilir. İlk aşamada hastalık öyküsü, gözlem ve fiziki muayeneden hareketle yapılan değerlendirme eğer şüphe oluşursa ikinci aşamada tetkikler ile doğrulanır.

Tetkikler

Ses kısıklığı oldukça net bir belirtidir. Sesin belirli bir süre boyunca sabit çıkarılması sırasında duyulan hırıltılar ve diğer sesler dahi ses kısıklığının sebebinin anlaşılmasında oldukça etkilidir. Ancak ses kaybının altında yatan sebeplerin bazen tam olarak anlaşılması mümkün olmaz ki böyle durumlarda da laboratuvar testlerine başvurulması mecburidir. Tetkiklerin amacı ses kısıklığına sebep olmuş olabilecek faktörlerin en olası olanından başlayarak elenmesidir. Kesin sebep bulunana kadar da basitten başlayarak daha karmaşığa doğru tetkikler devam eder.

Akciğer grafisi, akciğer hastalıklarının keşfinde kullanılır. Özellikle sesin güçsüzleştiği vakalarda doğrudan akciğer grafisi talep edilebilir. Böylece iltihaplı hastalıklar ya da diğer sorunlar kolayca tespit edilebilir. Üst solunum yollarının, özellikle de sinüzit boşluklarının incelenmesi amacıyla sinüzit filmleri istenebilir. Ses kısıklığına tok ve gırtlaktan gelen sesler eşlik ediyorsa sinüzitlerin değerlendirilmesi oldukça önemlidir.

Eğer ses kısıklığı bahar dönemlerinde ortaya çıkıyorsa alerjik reaksiyonların araştırılması gerekebilir. Birçok metabolizma hastalığının ileri seviyelerinde kalıcı kısmi ses kayıpları ortaya çıkmaktadır. Eğer böyle bir durum var ise metabolizma hastalıklarına yönelik kan testleri gerçekleştirilebilir.

Fiziki muayene sırasında gırtlak bölgesindeki bir kitleden şüphelenilirse BT ve MRI yöntemlerinden yararlanılabilir.

Eğer kitle söz konusu ise ve kötü huylu olduğu düşünülüyorsa biyopsi yapılabilir.

Çeşitli endoskopik testler, oksijen testleri ve ses testleri de ses kısıklığının sebebinin belirlenmesinde kullanılmaktadır.

Ses Kaybı Tedavi Sonrası

Ses kaybına sebep olan faktörler düşünüldüğünde çok azı ciddi bir tedavi süreci gerektirmektedir. Genelde ortam şartlarının uygun hale getirilmesi ve uygun sıvıların tüketilmesiyle ses kısıklığı ortadan kalkmaktadır ancak bazı ses kısılmaları oldukça uzun sürelidir. Tedavi, ses kısıklığına sebep olan faktörü ortadan kaldırsa da sesin yerine gelmesi belirli bir zaman alabilir. Ayrıca kemoterapi, radyoterapi ya da cerrahi uygulamalardan sonra da gırtlak bölgesi oldukça hassaslaştır. Ses kalitesinin korunması, ses üzerindeki kontrolün tam olarak sağlanabilmesi için tedaviden sonraki süreçte birçok faktöre dikkat edilmelidir.

Sigara ve Alkol Kullanımı

Ses kısıklığına yönelik tedaviye başlamadan hemen önce sigaranın tamamen bırakılması gerekir. Sesin tamamen pürüzsüz ve kaliteli çıkabilmesi; akciğerlerden gelen nefes gücünün kontrollü bir şekilde aktarılabilmesi ancak tortu olmayan bir gırtlak sayesinde mümkündür. Sigara tüketildikçe solunum yollarında tortu bırakan, doku hasarları oluşturan ve ileri seviyelerde de yaralar çıkaran bir maddedir. Sigaraya tedavi tamamlandıktan sonra da kesinlikle başlanmamalıdır. Özellikle kanser tedavilerinden sonra içilen tek bir sigara bile kanserin tekrar riskini ciddi manada artırmaktadır.

Alkol ise sigara kadar zararlı olmasa da kan damarlarının genişlemesine sebep olduğu için tedaviden sonra bir – iki ay kadar içilmemelidir. Eğer kanser tedavisi görülmüşse alkol tüketimi doktor iznine tabidir. Tedaviden iki ay sonra günde bir kadehi geçmeyecek kadar alkol tüketilmesi ses kısıklığına sebep olmaz. Dikkat edilmesi gereken husus soğuk içkilerin ses telleri ve gırtlak üzerinde ciddi bir baskı oluşturacağıdır.

Sesi Doğru Tonda Kullanmak

Her insanın ses aralıkları bellidir. Fiziki yapıdan hareketle belli olan bu fiziki sınır, ses kısıklığı tedavisinden sonra bir miktar daralabilir. Tedaviden sonra en azından iki – üç ay kadar sesin aşırı yorulmaması faydalı olacaktır. Sürekli kısık, orta ya da yüksek tonlarda konuşulmamalıdır. Fiziki sınırların tekrar normal haline dönebilmesi için ses tüm bu perdeler arasında hareket ettirilmelidir. Acele ya da nefessiz konuşmak gibi hatalara düşülmemelidir. Ne olursa olsun yapısal hasar verebilecek çığlıklar atılmamalıdır. Ayrıca ses kısıklığı kronik ise sesin kullanımına yönelik eğitim alınması da faydalı olacaktır.

Sıvı Tüketiminin Artırılması

Ağızdan başlayan ve akciğerlere kadar devam eden ses elemanlarının büyük bir kısmı nemsiz kaldıkları durumda ciddi manada sorun yaşamaktadır. Ses kaybı tedavisinden sonra boğaz ortalama on dakikada bir hafif olarak ıslatılmalıdır. Bu ıslatma kaliteli ve ılık bir su ile yapılırsa çok daha faydalı olacaktır. Alınan sıvının tükürük ile karışarak aşağı doğru akması birçok ses elemanının on – yirmi dakika kadar nemlenmesini sağlayacaktır. Ayrıca ses kısıklığı kronik olanların kuru havası olan ortamlarda kalmaması da önemlidir. Bu amaçla odaya nemlendirici tarzı cihazlar alınabilir.

Fiziki Ortamın Düzenlenmesi

Ses kısıklığını ortaya çıkaran faktörlerin birçoğu ortam şartları ile alakalıdır. Çok sıcak ya da çok soğuk hava, nemsiz hava, ani hava değişiklikleri ve tozlu çalışma ortamı genelde kısmi olarak ses kısıklığını ortaya çıkarmakta; ilgili şartlar devam ettiği müddetçe de ses kısıklığı kronik hale gelmektedir. Ses kısıklığı tedavisinden sonra ortam şartlarına azami özen gösterilmelidir. Dengeli bir ortam ses kısıklığının tekrar yaşanmasını engelleyecektir. İklimlendirilmiş bir ortamda bulunmak, toz gibi partiküllerden uzak durmak, sigara içilen ortamlara girmemek başlıca fiziki alan düzenlemeleridir. Özellikle kanser tedavilerinden sonra bu düzenlemelere özen gösterilmelidir.

Sık Sorulan Sorular

Ses kısıklığı oldukça yaygın bir problemdir. Her insanın yılda bir kez veya birkaç yılda bir kez karşılaşıyor olması bu sorunun göz ardı edilmesine sebep olur. Ancak ses kısıklığına sebep olan bazı faktörler oldukça ciddidir. İnsanların aklında ses kısıklığına dair sorunlar ve soru işaretlerinin spesifik başlıklar altında cevaplandırılması, tedavi süreçlerine hızlıca başlanması açısından oldukça faydalı olacaktır.

Ses kısıklığı için ne yapmak lazım?

Ses kısıklığının ya da kısmi ses kaybının ortaya çıkmasından sonra yapılacak ilk şey boğazı kurutmayacak ılık sıvıların tüketilmesidir. Boğazın bir bez ile sarılması yanlıştır. Bu, gırtlağı dışarıdan baskı altına aldığı için ses kısıklığına sebep olan bazı faktörlerin birikim göstermesine sebep olabilir. İlk aşamada boğaz nemlendirildikten sonra ortam şartları uygun hale getirilmelidir. Eğer üst solunum yolları enfeksiyonuna yönelik belirtiler var ise istirahate geçilmelidir. Eğer ses kullanımından kaynaklı bir ses kısıklığı söz konusu ise ses dinlendirilmelidir. Ses kaybı üç günde daha uzun sürüyor ve şiddeti azalmıyorsa mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Ses teli hastalıkları nelerdir?

Kısmi, tam, geçici ya da kalıcı ses kayıplarının ortaya çıkmasında gırtlak ve ses teli hastalıkları da önemli bir yer tutmaktadır. Ses telleri oldukça ufak yapılar olsalar da birçok hastalığı da maruz kalabilirler. Ses tellerinin hareketlerini beyin ile koordine eden sinir uçlarında felç gelişebilir.

Ses telleri, akciğerlerden gelen sesi açılıp – kapanarak ve ufak bir aralıktan geçirerek sesin çıkmasını sağlarlar. Ses telleri üzerinde oluşan fiziksel yarıklar sesin kontrolsüz olarak çıkmasına sebep olabilir. Ses tellerinin ve ses tellerine yakın noktaların enfeksiyon hastalıklarına tutulması.

Gırtlak ve ses teli üzerindeki kanserli dokular da ses kayıplarını ortaya çıkarabilmektedir.

Ses bozukluğu nedir?

Ses bozukluğu, kişinin fiziki özelliklerinden ve eğitiminden; geçmiş ses deneyimlerinden bağımsız olarak ses şiddetinin, direncinin ya da frekansının değişmesi olarak tanımlanabilir. Yani kişinin alışılan sesi dışında bir sesi sürekli ve istemsiz olarak çıkarmaya başlaması ses bozukluğudur. Genelde geçici bazen de kalıcıdır.

Ses kısıklığının psikolojik nedenleri nelerdir?

Beyin ile ses telleri çok sayıdaki sinir ucu ile birbirine doğrudan bağlıdır. Beyin doğrudan ses telleri dışında, ses tellerine etki edebilecek dokuları da sinir uçları yardımıyla etkilemektedir. Doğal olarak psikolojik durum üzerinde meydana gelen ani ya sürekli değişiklikler ses tonu, şiddeti ve sürekliliği üzerinde etki oluşturmaktadır. Duygusal bir an, stresli bir süreç ya da psikolojik bir travma ses kısıklığını ortaya çıkarabilmektedir. Psikolojik kaynaklı birçok vakada üzüntüye bağlı olarak boğazın ön tarafında yumru tarzı bir oluşum hissedilir ki bu gırtlağın ve ses tellerinin kasılmasından dolayı ortaya çıkar. Yumrunun oluşmasından sonra ses üzerindeki kontrol büyük ölçüde kaybedilir.

Ses kısıklığına ne iyi gelir?

Ses kısıklığının ortaya çıkmasından sonra öncelikle boğazın sürekli olarak nemli tutulması faydalı olacaktır. Nem kaynağının soğuk, kafeinli, alkollü ya da asitli olmaması tercih sebebidir. Bir bardak ılık süt veya su en iyi tercihtir. Sonrasında ise nemli bir ortama geçilmelidir. Ortam sıcaklığının ne çok soğuk ne de çok sıcak olması iyi değildir. Eğer mümkünse bitkisel kürler uygulanabilir.

Ses kısıklığı ilaçları nelerdir?

Ses kısıklığının tedavisinde boğazı rahatlatan ilaçlar kullanılır. Geneli nane ve mentol ağırlıklı olan bu basit ilaçlar birkaç saatliğine boğazı ferahlatır. Eğer enfeksiyon hastalıkları söz konusu ise antibiyotikler üç hafta boyunca kullanılır. Hasta, hiçbir reçete ihtiyaç duymadan pastil de kullanabilmektedir.

Ses kısıklığı nasıl tedavi edilir?

Ses kısıklığının tedavisi genelde sıvı tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi ve ortam şartlarının düzenlenmesi ile yapılır. Daha kompleks sorunlarda (enfeksiyon hastalıkları gibi) ilaç tedavisine başlanır. Eğer kist, nodül veya tümör söz konusu ise cerrahi uygulamalar tercih edilir. Son aşamada ise kemoterapi ya da radyoterapi tümörün ortadan tamamen kaldırılması amacıyla kullanılabilir.

Ses kısıklığı için hangi doktora gidilir?

Ses telleri ve bağlı yapıların neredeyse tamamı üst solunum yollarında olduğundan dolayı ses kayıplarına KBB doktorları bakmaktadır. Eğer üç günü aşan bir ses kaybı söz konusu ise kulak, burun ve boğaz doktoruna gidilmelidir.

Ses kısıklığına iyi gelen bitkisel tedavi yöntemleri nelerdir?

Ses kısıklığının ortaya çıkmasından sonra maydanoz, ılık su ve nane ile hazırlanan bir sıvı posasından süzüldükten sonra sabahları ılık olarak içilmelidir.

Ses kısıklığı terapisi nedir?

Ses kısıklığı terapisi, ses kısıklığını kronik olan yaşayan hastaların ses kullanımlarını düzenlemek amacıyla yapılan ve yaklaşık olarak üç ay süren; ilaçlı tedavileri, psikolojik destekleri ve fiziki bazı uygulamaları içeren terapidir.

Ses kısıklığı kaç gün sürer?

Ses kısıklığı genelde birkaç saat ile iki gün arasında sürer. Üç günü aşan ses kayıplarında doktora başvurulmalıdır.

Ses kısıklığı için hangi çay içilmelidir?

Birçok bitki çayı ses kısıklığına ya da kısmi ses kaybına iyi gelmektedir. Yeşil çay, adaçayı ve ekinezya çayı ses kısıklığına iyi gelen çaylardır.

Ses kısıklığı sebepleri nelerdir?

Ses birçok farklı yapının ve organın beraber çalışmasıyla ortaya çıkar. Bu yapılarda ve organlarda meydana gelen sorunlar da beraberinde kısmi ya da tam ses kayıplarını ortaya çıkarabilir.

  • Üst solunum yolu enfeksiyonları.
  • Nodüller, kistler ve tümörler.
  • Yoğun ve uzun süreli sigara kullanımı.
  • Boğaz travmaları.
  • Yemek borusu hastalıkları.
  • Nörolojik hastalıklar.
  • Psikolojik hastalıklar.

Ses kısıklığı en çok kimlerde görülür?

Ses kısıklığı, sesini fazlaca kullanılan ve bu kullanımla da hayatını idame ettirenlerde daha sık görülür. Ayrıca bağışıklık sistemi zayıf olan insanlar da üst solunum yolu enfeksiyonlarına açık olmalarından dolayı ses kayıpları ile sıkça karşılaşmaktadır. Soğuk ortamlarda sık bulunanlar, soğuk içecekleri sürekli içenler, dondurma yiyenler ve bağırarak konuşanlar da ses kısıklığı açısından risk grubundadır.

Ses kısıklığını önlemek için neler yapılmalıdır?

Ses kısıklığı ile her insan hayatının bir döneminde mutlaka karşılaşır. Özellikle sesi ile hayatını idame ettirenlerin ses kısıklığını ve kaybını önlemesi çok önemlidir. Bu açıdan da yapılması gerekenler şunlardır:

  • Boğaz sürekli olarak nemli tutulmalıdır. Bunun kaliteli ve ılık bir su ile yapılması idealdir. Ancak bazı kıvamlı sıvılar da çok daha uzun süre boyunca boğazı nemli tutmaktadır ki yumurta sarısı tam olarak bu işe yaramaktadır.
  • Ağız, diş, dil, gırtlak, ses telleri ve yemek borusuna zarar verebilecek her türlü besinden ve içecekten uzak durulmalıdır. Özellikle asitli içeceklerin tüketimi sıfırlanmalıdır.
  • Boğazda alerjik reaksiyon gelişmesine sebep olabilecek ortam koşulları minimuma indirilmelidir. Toz, polen ve sigara dumanı olan ortamlar hemen terk edilmelidir.
  • Gırtlağa, ses tellerine ve akciğerlere sürekli ve kalıcı zarar veren sigara bırakılmalıdır.
  • Ağızın kapatılmasıyla yapılan gırtlak hareketleri yapılmamalıdır. Boğazdaki balgamın ya da yumrunun temizlenmesi için alttan üste doğru basınç uygulanmamalıdır.
  • Ses kontrollü kullanılmalıdır. Uzun ya da şiddetli konuşmalar esler verilerek devam ettirilmeli; arada da sıvı tüketilmelidir.
  • Nefes, gırtlak ve ağız kullanımı konusunda eğitim alınması da faydalı olacaktır.
İlgili Bölümler
İlgili Ameliyatlar
İlgili Hastalıklar