Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Prostat Kanseri Tedavisi

Prostat Kanseri Tedavisi Hakkında
Prostat Kanseri Tedavi Türleri
Prosta Kanseri Tedavisi Öncesi
Prostat Ameliyatı Sonrası
Sık Sorulan Sorular

Prostat kanseri, prostat adı verilen organda oluşan ve spermi oluşturup besleyen yuvarlak şekilli kanseri türüdür.

İnceleyen ve Onaylayan : Prof. Dr. Temuçin Şenkul

Prostat Kanseri Tedavisi Hakkında

Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanser tiplerinden biridir. Genellikle, prostat kanserlerinde ilerleyiş yavaş gerçekleşmektedir ve ciddi hasarlara sebep olmamaktadır. Buna ek olarak yavaş ilerleyen prostat kanseri türleri bulunsa da, agresif olarak ilerleyip hızlı yayılan prostat kanseri türleri de bulunmaktadır.

Prostat Kanseri Nedir?

Erken teşhis edilip, herhangi bir şekilde prostat dışına sıçramamış olarak saptanan kanserlerin tedavileri de oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Prostat kanseri erken evrelerinde belirtilere veya semptomlara neden olmayabilir. Daha ilerlemiş prostat kanseri, aşağıdaki gibi belirti ve semptomlara neden olabilir:

  • İdrar problemleri
  • İdrar akışının gücünde azalma
  • Semende kan varlığı
  • Pelvik bölgede rahatsızlık
  • Kemik ağrısı
  • Erektil disfonksiyon
  • Prostat kanserinin nedenleri açık değildir.

Prostat kanserinin başlama aşaması prostatta yer alan hücrelerin anormal hale gelmesi ile beraber başladığı bilinir. Anormal hücrelerin DNA'larındaki mutasyonlar, normal hücrelerden daha hızlı büyümelerine ve bölünmelerine neden olur. Diğer hücreler öldüğünde anormal hücreler yaşamaya devam eder. Anormal hücrelerin birikimi, yakın dokuları büyüyebilen ve istila edebilen bir tümör oluşturur. Ek olarak, bazı anormal hücreler vücudun diğer kısımlarına ayrılabilir ve (metastaz) yayılabilir.

Prostat Kanseri Nedenleri Nelerdir?

Prostat kanseri riskini artıran faktörler şunlardır:

Yaş: Prostat kanserine yakalanma riski yaşla birlikte artmaktadır.

Irk: Henüz belirlenmemiş nedenlerden dolayı, Afrikalı-Amerikalı erkekler diğer ırkların erkeklerinden daha yüksek bir prostat kanseri geliştirme riski taşımaktadır. Afrikalı-Amerikalı erkeklerde prostat kanserinin de agresif veya ilerlemiş olma olasılığı daha yüksektir.

Aile öyküsü: Ailenizdeki bir erkeğin prostat kanseri olması durumunda, riskiniz daha yüksek olabilir. Ayrıca, eğer meme kanseri (BRCA1 veya BRCA2) veya önemli bir aile öyküsü riskini arttıran bir aile öyküsü varsa, prostat kanseri riskiniz daha yüksek olabilir.

Obezite: Prostat kanserinden muzdarip obez erkeklerin, tedavi edilmesi daha zor olan ileri bir aşamada hastalığı geliştirmesi daha muhtemel olabilir.

Prostat Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Prostat kanserinin komplikasyonları ve tedavileri şunlardır:

Yayılan kanser (metastaz): Prostat kanseri, mesane gibi yakındaki organlara yayılabilir veya kan dolaşımına veya lenfatik sisteme kemiklere veya diğer organlara yayılabilir. Kemiğe yayılan prostat kanseri, kemik ağrısı ve kırıklara neden olabilir. Prostat kanserinin henüz yayılmadan tedavi edilmesi önemlidir. Bu yüzden hekimlerimiz erken teşhisin önemine dikkat çekerler. Ancak, prostat kanserinin yayıldıktan sonra tedavisi gitgide zorlaşacak, iyileşme sürecini uzatacak ve hasta açısından psikolojik baskıyı artıracaktır.

İdrar kaçırma: Prostat kanseri ve tedavisi üriner inkontinansa neden olabilir. İnkontinans tedavisi, sahip olduğunuz tipe, ciddiyetine ve zaman içinde iyileşme olasılığına bağlıdır. İlaçlar, probleme ve cerrahi tedavi seçenekleri arasındadır. Erektil disfonksiyon: Erektil disfonksiyon prostat kanseri veya tedavisi, örneğin cerrahi, radyasyon veya hormon tedavilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. İlaçlar mevcuttur, erektil disfonksiyonu tedavi etmek için ereksiyon ve ameliyatlara yardımcı olan vakum cihazları gerekir.

Prostat kanserini tespit etmek için semptomsuz sağlıklı erkeklerde test yapılması tartışmalıdır. Tıbbi kuruluşlar tarama testleri konusunda ve fayda sağlayıp sağlamadıkları konusunda hemfikir değildir.

Tıbbi kuruluşlar, 50 yaşını geçen her erkeğin prostat kanseri taramasından geçmesini ancak daha önceden risk faktörleri ile karşılaşan hastalarda ise daha önceden de bu testleri yaptırmaları gerektiğini bildirmektedir.

Öncelikle durumunuzu doktorlara aktardıktan sonra, tarama yaptırmanızın yararları ve risklerini tartışarak ilerleyiniz. Doktorunuz ile beraber kanseri tarama testlerinin sizler için uygun olup olmadığına beraber değerlendirebilirsiniz.

Prostat kanseri taraması testleri aşağıdaki gibi olabilir:

Rektumun dijital muayenesi: Dijital rektal muayenede, doktor rektumun yanında bulunan prostatı incelemek için rektuma bir yağlanmış eldiven parmağını sokar. Doktorlarınız yapılan ilk testlerde normal dışı durumlar ile karşılaşırsa daha detaylı tetkikler isteyecektir.

Prostat Spesifik Antijen Analizi: Koldan alınan kan testi örneği, prostat tarafından üretilen maddeye göre analiz edilir. Kan dolaşımında az miktarda prostat spesifik antijen olması normaldir. Bu testin sonucunda normal seviyesinden daha yüksek değerlere rastlanırsa, yine hekimler tarafından daha detaylı testler istenecektir.

Prostat spesifik antijenin dijital rektal muayeneyle birlikte analizi, prostat kanseri vakalarının erken evrelerinde tanımlanmasına yardımcı olur. Bu nedenle, prostat kanserinin saptanması için analizi çevreleyen tartışmalar devam etmektedir.

Yapılan ilk aşama testleri sonucunda normal dışı durumlar için doktorunuz prostat kanseri hakkında kesin tanı koymak için belli başlı testler önerecektir: Ultrason: Normal dışı durumlar farkedildiğinde doktorlar tarafından prostatınız hakkında detaylı bilgi edinmek amacıyla transrektal ultrason uygulayacaklardır. Ultrasonun ucunda yer alan prob, prostat görüntüsünü oluşturmak için ses dalgaları kullanmaktadır.

Prostattan doku örneği çıkarılması: Yapılan test sonuçlarında kanser bulgularına rastlanırsa, hekimiz tarafından uygulanması gereken bir prosedürdür. Prostattan biyopsi örneği almak için prostata sokulan ince bir iğne kullanılmaktadır. Alınan doku örnekleri, kanser hücrelerinin bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi amacıyla laboratuvar ortamında kontrol edilir.

Manyetik rezonans ile görüntülerin füzyonu: Halen dünya çapında gelişirken, manyetik rezonans görüntüleme giderek daha fazla kullanılmaktadır.

Prostat Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?

Biyopsi işlemi neticesinde kanser hücrelerinin varlığı kesinleştikten sonra kanser hücrelerinin hangi derecede olduğu kontrol edilir. Laboratuvar çalışanlarının görevi, kanser hücrelerinin varlığını tespit etmesi ve diğer hücrelerden ne kadar farklı olduğunu kanıtlamasıdır. Bu aşamada daha yüksek değerlere sahip olunan hastalarda, kanserin daha hızlı yayılmasına işaret etmektedir.

Prostat kanserlerini skorlayan mekanizmanın adı Gleason skorudur. Gleason skoru iki sayıyı birleştirir ve 2 (saldırgan olmayan kanser) ila 10 (çok agresif kanser) arasında değişebilir.

Bu testlere ek olarak genetik testlerde prostat kanserinin evrelerini değerlendirmek amacıyla kullanılmaktadır.

Prostat kanseri teşhis edildikten sonra, doktorlarınız kanserlerin büyüklüğünü ve ölçütünü hesaplayıp, gerekli gördükleri tedavi protokolünü uygulamaya koyarlar. Doktorunuz, kanserinizin prostatın ötesine yayılmış olabileceğinden şüpheleniyorsa, aşağıdaki görüntüleme taramalarından birini veya birkaçını önerebilir:

  • Kemik taraması
  • Ultrason
  • Bilgisayarlı tomografi taraması
  • Manyetik rezonans görüntüleme
  • Pozitron emisyon tomografi taraması

Prostat kanserinizi tedavi etme seçenekleri, kanserin ne kadar hızlı büyüdüğü, ne kadar yaygın olduğu ve genel sağlığınızın yanı sıra tedavinin potansiyel yararları veya yan etkileri gibi çeşitli faktörlere bağlıdır.

Düşük riskli prostat kanseri hastaları için acil tedavi veya ameliyat gerekli değildir. Bazı erkeklerde tedaviye ihtiyaç duyulmayabilir. Tedavi yerine doktorlar aktif izleme (sürveyans) sistemini uygulamaya koyabilirler.

Aktif izleme aşamasında kanserli hücrelerin izlenmesi için düzenli takip yapılması, düzenli kan testleri ve biyopsiler alınır. Eğer test sonuçlarınız kanser hücrelerinin varlığını ve ilerlediğini göstermekte ise, hekimiz bu süreci sizin adınıza en doğru şekilde yöneterek, gerekli durumlarda cerrahi müdahale yada radyasyon tedavisi uygulanır.

Aktif gözetim sistemini uygulanan hastalarda, kanserin yavaş ilerlemesi beklenen veya prostatın küçük bir alanında bu hücrelerin yer aldığı kişilerde uygulanır. Buna ek olarak yaşlı hastalar ve ameliyat edilmesinde risk bulunan hastalar içinde aktif izleme sistemi uygulanabilmektedir.

Aktif gözetim, kanserin bir test ile diğeri arasında büyüyeceği ve yayılacağı riskini ortaya çıkarır ki bu da kanseri tedavi etme olasılığını azaltacaktır.

Kalıtsal Faktörler

Genetik, prostat kanseri üzerinde oldukça etkilidir. Aile bireylerinde prostat kanserinden bahsediliyorsa, yüksek ihtimalle diğer bireylerde de görülebilmektedir.

Çevresel Faktörler

Çevresel faktörler de yine prostat kanseri üzerinde etkisi olan unsurlar arasında yer alır. Özellikle ırk, yaş ya da buna benzer unsurlar önem taşımaktadır.

Yaşın Etkisi

Prostat kanseri genellikle 40 yaş ve üstü bireylerde görülür; ancak daha 30 yaşındayken bu hastalık ile karşı karşıya kalan kişilerden bahsedilebilmektedir.

Irk

Irk, kanser üzerinde etkili unsurlardan biridir. Avrupa, Asya ya da Amerika’ya mensup erkeklerde görülme olasılığı ise çok daha yüksektir.

Beslenme

Beslenme, prostat kanseri konusunda çok büyük bir etken olarak değerlendirilmez; ancak aşırı yağlı ve protein yüklü gıdaların tüketilmesi de etkili olabilmektedir.

Prostat Kanseri Tedavi Türleri

Hastalık teşhisi ve evrelemesinden sonra, hekim tedavi seçeneklerini hasta ile tartışır. Hastalığın evresine ve diğer faktörlere bağlı olarak, prostat kanseri olan kişiler için ana tedavi seçenekleri şunları içerebilir:

  • Beklenen Davranış.
  • Ameliyat.
  • Radyasyon tedavisi.
  • Kriyocerrahi.
  • Hormon tedavisi.
  • Kemoterapi.
  • Aşılar.
  • Hedef Terapi

Bu tedaviler genellikle ayrı ayrı yapılır, ancak bazı durumlarda bunlar birleştirilebilir.

Her hasta için belirlenen tedavi seçeneklerine bağlı olarak, tıbbi ekip ürologlar, onkologlar, cerrahlar ve radyoterapistler gibi uzmanlar tarafından eğitilmelidir. Ancak, hemşireler, beslenme uzmanları, sosyal hizmet uzmanları, psikologlar ve diğer sağlık profesyonelleri gibi birçok başka profesyonel tedaviye dâhil olabilir.

Tedavi kararları vermek: İhtiyaçlarınıza en uygun kararı vermenize yardımcı olmak için tüm tedavi seçeneklerinin doktorunuzla ve olası yan etkileri ile tartışılması önemlidir. Bazı önemli hususlar şunlardır:

  • Hastalığın evrimi.
  • Hastanın yaşı ve yaşam beklentisi.
  • Diğer sağlık koşulları.
  • Hasta için tedavinin önemi.
  • Her tedavi tipi ile tedavi olasılığı.
  • Hastanın her tedavinin yan etkileri ile ilgili beklentisi.

İkinci bir görüş almak sizin hakkınızdır. Bu size daha fazla bilgi sağlayabilir ve seçtiğiniz tedavi konusunda daha emin olmanıza yardımcı olabilir.

Bir klinik çalışmaya katılmayı düşünmek. Bazı durumlarda, yeni tedavilere erişmenin tek yolu olabilir. Yine de, klinik çalışmalar herkes için uygun olmayabilir. Sizin için doğru olabilecek klinik çalışmalar hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, doktorunuzla konuşun.

Tamamlayıcı ve alternatif yöntemler göz önünde bulundurularak. Bu yöntemler vitaminler, otlar ve özel diyetler veya akupunktur veya masaj gibi diğer yöntemleri içerebilir. Tamamlayıcı yöntemler, düzenli tıbbi bakımınızla birlikte kullanılan tedavileri ifade eder. Medikal tedavi yerine alternatif tedaviler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden bazıları belirtilerinizi hafifletmekte veya kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilirken, pek çoğu bilimsel olarak kanıtlanmamıştır ve tavsiye edilmemektedir. Herhangi bir alternatif tedaviye başlamadan önce doktorunuzla konuşun.

Tedaviyi durdurmak için seçim yapmak. Bazı insanlar için, tedaviler artık kanseri kontrol etmediğinde, yeni tedavileri denemeye devam etmenin yararlarını ve risklerini tartmak zaman alabilir. Tedaviye devam ederseniz (ya da yapmazsanız), yaşam kalitenizi korumak ya da iyileştirmeye yardımcı olmak için yapabileceğiniz şeyler vardır. Bazı insanlar, özellikle hastalık ilerlemişse, tedavi edilmek istemeyebilir. Tedaviyi bırakmayı istemeye karar vermenin birçok nedeni vardır, ancak bu kararı vermeden önce doktorlarınızla konuşmanız önemlidir.

Acil Tedavi Gerektirmeyen Durumlar

Prostat kanserinde her zaman cerrahi müdahaleye ya da acil tedaviye gerek duyulmaz. Bu hususlar arasında kanserin iyi huylu olup olmadığı da yer alır. Prostat kanseri için gerekli tetkikler yapıldıktan sonra kanser ile alakalı ne tür bir tedavi yöntemi uygulanacağına dair detaylı bir biçimde karar verilir.

Radyasyon Terapisi

Radyasyon terapisi, bir tümör oluşturan kanserli hücrelerin büyümesini yok etmek veya önlemek için iyonlaştırıcı radyasyon kullanır. Radyasyona birkaç tipi vardır ancak en çok kullanılan (lineer yüksek enerjili hızlandırıcılar mevcut) elektromanyetik (X-ışınları veya gama ışınları) ve elektronlar bulunmaktadır. Radyasyon terapisi, ya harici radyasyon ışınlarıyla ya da brakiterapi olarak adlandırılan iç ışınla yapılabilir.

Radyasyon tedavisi farklı şekillerde kullanılabilir:

Prostat bezinde bulunan düşük dereceli tümörler için ilk tedavi olarak. Bu kanserli erkeklerin tedavi oranları radikal prostatektomi yapanlarla aynıdır.

Prostat bezi ve komşu dokular dışında gelişen tümörler için hormon tedavisiyle birlikte ilk tedavinin bir parçası olarak gerçekleştirilir.

Tamamen çıkarılmamış veya ameliyattan sonra tekrarlayan tümörleri tedavi etmek.

İleri kanseri tedavi etmek ve hastalığı mümkün olduğunca uzun süre kontrol altında tutmaya yardımcı olmak, semptomları önlemek veya hafifletmek.

Prostat kanserinin tedavisinde kullanılan iki tip radyoterapi vardır: Eksternal radyoterapi ve Brakiterapi (iç radyasyon tedavisi).

Radyoterapi, dış radyasyon kaynağından prostat bezine odaklanır. Her tedavi sadece birkaç dakika sürer, artı hasta konumlandırma süresi değişkendir. Prosedürün kendisi ağrısızdır. Tedaviler 6 ila 7 hafta boyunca haftada 5 gün verilir. Farklı radyoterapi teknikleri şunlardır:

3D Konformasyonel Radyasyon Tedavisi: Üç boyutlu konformal radyoterapi konturu şekillerde olabilir radyasyon ışınlarının birden üniforma yoğunluğunu sağlayan tümörün üç boyutlu görüntü oluşturmak için bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme ya da pozitron emisyon tomografisi ve transferler planlama bilgisayar tarafından satın görüntüleri kullanır. Belirli güvenlik marjları ile tedavi hedef alanı. Bu teknoloji, tedavi sırasında iyi kontrol sağlar ve hastalara, sağlıklı dokulardan radyasyona daha az maruz kaldığında, hastalara yeterli radyasyon dozunu sağlar.

Modüle Yoğunluğun Radyoterapi (IMRT): IMRT, yüksek hacimde radyasyonun hedef hacme uygulanmasına çok etkili bir şekilde izin veren ve komşu normal dokulardaki dozu en aza indiren son derece hassas bir diğer eksternal radyoterapi modalitesidir. IMRT'nin hedefi, hedef hacme daha yüksek bir radyasyon dozunu konsantre etmek ve normal dokuları kurtarmaktır. Radyasyon dozu, her radyasyon ışınının alt bileşenlerinin yoğunluğunun modüle edilmesi veya kontrol edilmesiyle tümörün üç boyutlu şekline uymak üzere tasarlanmıştır. Bu nedenle, hedef tümörde yüksek bir radyasyon dozu kullanılırken, bitişik normal dokuların radyasyon maruziyetini azaltması ve tedaviye toksisitesini azaltması beklenmektedir. Bu şekilde, kısa ve uzun vadeli yan etkiler azalır.

Görüntü Rehberli Radyoterapi (IGRT): Her bir radyoterapi uygulamasından önce, tedavi makinesinde gerçek zamanlı görüntüler oluşturulmasını ve tümörün her gün ışınlama alanı içinde olabildiğince doğru olmasını sağlayarak gerçekleştirilir. Solunum hareketleri, bazı organların doldurulması veya boşaltılması, hatta bir gününden diğerine konumlandırmada küçük değişiklikler ortaya koyar.

Volumetrik Modülasyonlu Tedavi (VMAT): VMAT, arkuat şeklindeki alanlarda IMRT kullanımından oluşur, hedef hacim etrafındaki doz konformasyonunda daha fazla etkinlik göstererek, komşu normal organları önemli ölçüde korur, son derece hızlı bir tedavidir. Tedavi süresinin kısaltılması, hastalara daha fazla konfor sağlamak ve tedavi seansı sırasında hareketlerinin olasılığını azaltmak anlamına gelir.

Stereotaktik Radyoterapi: Bu teknik, belirli bir alanda yüksek dozda radyasyon dozu sağlamak için gelişmiş görüntüleme teknikleri kullanmaktadır. Bu teknikte, her seansta yüksek doz radyasyon uygulanır, böylece tedavi sadece birkaç gün içinde gerçekleştirilir.

Proton Işınlı Radyoterapi: Yolları boyunca enerjiyi serbest bırakan X-ışınlarından farklı olarak, protonlar geçirdikleri dokulara çok az zarar verirler ve enerjilerini hedef organda serbest bırakırlar. Teoride, bu, proton ışınından gelen radyasyonun, prostatın yakındaki normal dokulara daha az hasar vermesi için daha fazla radyasyon sağladığı anlamına gelir. Bununla birlikte, stereotaktik radyo cerrahiden daha güvenli veya daha etkili olup olmadığını değerlendirmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

Bağırsak Sorunlarının Olası Yan Etkileri: Radyasyon tedavisi rektumu tahriş edebilir ve proktit olarak adlandırılan, bazen dışkıda kanla birlikte ishale neden olabilen bir duruma neden olabilir. Bu problemlerin çoğu zamanla kaybolur, ancak nadir durumlarda bağırsak fonksiyonu normale dönmez.

Radyasyon tedavisi, sistit denen bir duruma yol açan mesaneyi tahriş edebilir. Hasta daha sık idrar yapar, idrar yaparken yanma hissine sahip olabilir ve idrarda kan bulabilir. Üriner problemler genellikle zamanla iyileşir, ancak bazı erkeklerde asla gitmezler. Bazı erkekler, tedaviden sonra idrar tutamama geliştirir, ancak genel olarak bu yan etki, ameliyattan sonra daha az sıklıkta görülür.

İktidarsızlık: Birkaç yıl sonra, radyoterapi sonrası iktidarsızlık oranı yaklaşık olarak ameliyat sonrası ile aynıdır.

Ereksiyonlarla ilgili sorunlar genellikle radyoterapiden hemen sonra meydana gelmez, ancak zamanla yavaş yavaş gelişir. Bu, iktidarsızlığın hemen gerçekleştiği ve zamanla gelişebileceği ameliyattan farklıdır.

Yorgunluk: Radyasyon tedavisi, tedavinin bitiminden birkaç hafta veya ay sonra dayanabilen yorgunluğa neden olabilir.

Lenfödem: Prostatın yakınındaki lenf düğümleri radyasyondan zarar görürse, lenf bezi zamanla bacaklara veya genital bölgeye boşalır ve şişlik ve ağrıya neden olur. Lenfödem genellikle tamamen ortadan kalkmayabilir, ancak fizik tedavi ile tedavi edilir.

Dış Hüzme Radyasyonu

Radyasyon tedavisi, X-ışınlarının veya kanser hücrelerini yok etmek için yüksek güce sahip diğer partiküllerin kullanılmasıdır. Prostat kanserini tedavi etmek için radyasyon terapisi vermek konusunda uzmanlaşmış doktorlara radyasyon onkologu denir. Bir rejim veya radyoterapi programı, genellikle, belirli bir süre boyunca uygulanan belirli bir miktar tedaviden oluşur.

Bu en yaygın radyasyon terapisidir. Radyasyonu, vücudun dışında bulunan bir makineden yönetir. Gerekirse, vücudun geniş bölgelerini tedavi edebilir.

Bir lineer hızlandırıcı veya "Linak" adı verilen bir makine, radyoterapi X-ışını ya da foton ışıma ışını oluşturur. Özel yazılım kanserli hücrelerin yakındaki sağlıklı doku dokunmadan tümöre işaret etmek yöneltmek izin ışının boyutunu ve şeklini ayarlar.

Çoğu tedavi haftanın her günü birkaç hafta boyunca verilir. Baş, boyun veya beynin radyoterapisi için, anatomik destekler veya plastik hasırdan yapılmış maskeler, insanların tedavi sırasında hareketsiz kalmasına yardımcı olmak için kullanılır. Harici ışın radyoterapisi türleri şunlardır:

Üç boyutlu konformal radyoterapi (üç boyutlu konformal radyasyon tedavisi, 3D-CRT) vardır. Kanserin üç boyutlu ayrıntılı görüntüleri genellikle bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ile üretilir. Tedavi ekibi bu görüntüleri radyoterapiyi daha doğru bir şekilde hedeflemek için kullanır. Çoğu zaman, bu, daha yüksek dozda radyasyon tedavisini güvenle kullanabilmeleri ve aynı zamanda sağlıklı dokuya zarar verebilmeleri anlamına gelir. Bu yan etki riskini azaltır. Örneğin, baş ve boyun kanseri için radyasyon tedavisi genellikle ağız kuruluğuna neden olur; ancak, 3D-CRT ağız kuruluğu neden olur tükürük bezlerinde zarar, sınırlayabilir.

Yoğunluk modülasyonlu radyasyon tedavisi (IMRT): Bu radyoterapi daha karmaşık bir 3D-CRT türüdür. IMRT'de olarak, kirişin radyasyon şiddeti, her kiriş aynı yoğunluğu kullanan geleneksel 3D-CRT, farklı olarak, değişir. IMRT tümöre saldırır ve sağlıklı dokuları geleneksel 3D-CRT'den daha doğru bir şekilde önler.

Proton ışın tedavisi: X-ışınları yerine, bu tedavi protonları kullanır. Bir proton pozitif yüklü bir parçacıktır. Yüksek güçle, protonlar kanser hücrelerini yok edebilir. Protonlar, tümöre doğru yönlendirilir ve spesifik radyoterapi dozunu biriktirir. Röntgen ışınlarından farklı olarak, radyasyon terapisi tümörün ötesine genişlemez, bu da yakın sağlıklı dokulara verilen zararı sınırlar. Şu anda, doktorlar bazı kanser türlerini tedavi etmek için proton terapisini kullanıyor. Bu terapi nispeten yenidir ve özel cihazlar gerektirir. Bu nedenle, tüm tıp merkezlerinde mevcut değildir.

Görüntü kılavuzluğunda radyasyon tedavisi (IGRT): Bu terapi türü, doktorun tedavi boyunca hastanın görüntülerini almasını sağlar. Bu görüntüler daha sonra tedaviyi planlamak için kullanılan görüntülerle karşılaştırılabilir. Bu, tümöre daha iyi bir yönelim sağlar ve sağlıklı dokuya verilen zararı azaltmaya yardımcı olur.

Stereotaktik radyoterapi: Bu tedavi, küçük bir tümör bölgesine yüksek ve kesin bir radyasyon tedavisi dozu verir. Hasta hareketsiz kalmalıdır. Hareketleri sınırlamak için kafa destekleri veya bireysel vücut kalıpları kullanılır. Bu terapi genellikle tek veya birkaç tedavide uygulanır. Bununla birlikte, bazı hastalar birkaç tedaviye ihtiyaç duyabilir.

Brakiterapi

Brakiterapi doğrudan prostat içine yerleştirilen küçük radyoaktif tohumlar kullanır. Brakiterapi erken evre prostat kanserli erkeklerde yaygın olarak kullanılır.

İki tip prostat brakiterapi vardır:

Kalıcı Brakiterapi (Düşük Doz Oranı - LDR): prostat kanseri tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Bu yaklaşımda, radyoaktif materyalin tohumları, ciltten skrotum ve anüs (perine) ve prostatın arasına sokulan ince iğneler içine yerleştirilir. İğneler çıkarıldıkça tohumlar bırakılır ve haftalarca veya aylarca düşük dozda radyasyon salgılar.

Geçici Brakiterapi (Yüksek Doz Oranı - HDR): Bu teknikte iğneler prostat içine boş (radyoaktif madde içermeyen) yerleştirilir ve yerleştirildikten sonra, radyoaktif malzeme ile kateterler iğnelerin içinden geçirilir. Tedavinin sonunda, kateterler çıkarılır. Radyasyon Önlemlerinin Olası Yan Etkileri: Kalıcı brakiterapi (LDR) geçiren hastalar, ilk birkaç hafta veya tedavi ayları boyunca hamile kadınlar ve küçük çocuklarla uzun süreli temastan kaçınmalıdır. Eğer seyahat ediyorsanız, doktorlara tedavi hakkında bir rapor isteyip istemediğinizi soralım, çünkü düşük radyasyon seviyeleri havaalanlarındaki tespit sistemleri tarafından yakalanabilir. Bazı tohumların hareket edebileceği küçük bir risk de vardır. HDR brakiterapisinden sonra bu önlemler gerekli değildir, çünkü radyasyon tedaviden sonra vücutta kalmaz.

Bağırsak sorunları: Brakiterapi bazen rektumu tahriş edebilir ve proktit olarak adlandırılan bir duruma neden olabilir. Rektal ağrı, yanma ve ishal gibi bağırsak problemleri olabilir, ancak ciddi uzun süreli problemler nadirdir.

Üriner İnkontinans: Şiddetli idrar kaçırma sık görülen bir yan etki değildir. Ancak bazı erkeklerde idrar tahrişinden dolayı sık idrara çıkma veya diğer semptomlar görülür. Bu tedaviden sonraki ilk birkaç haftada daha kötü olma eğilimindedir ve zamanla iyileşir. Nadiren, üretra aslında kapanabilir ve bir kateter veya ameliyatla kanalize edilebilir.

Ereksiyon Problemleri: Bazı çalışmalarda ereksiyon problemlerinin oranının brakiterapiden sonra daha düşük olduğu gösterilmiştir, ancak diğer çalışmalar oranların harici ışın radyoterapisi veya cerrahiden daha düşük olmadığını göstermiştir. Hasta daha genç, tedaviden sonra iyileşme olasılığı daha yüksektir.

Hormon Terapisi

Androjen yoksunluğu tedavisi veya androjen baskılama tedavisi olarak da adlandırılan hormon tedavisi, vücuttaki erkek hormonları (androjenler) seviyesini azaltmayı amaçlamaktadır.

Ana androjenler testosteron ve dihidrotestosteron (DHT): Vücuttaki çoğu androjen, testisler tarafından üretilir, ancak adrenal bezler de az miktarda üretir. Androjenler prostat kanseri hücrelerini büyümeye uyarır. Androjen seviyelerini azaltmak veya prostat kanseri hücreleri üzerinde hareket etmelerini önlemek, tümörlerin büyük oranda küçülmesine veya bir süre daha yavaş büyümesine neden olur. Bununla birlikte, sadece hormon tedavisi prostat kanserini tedavi etmez.

Hormon tedavisi birkaç durumda kullanılabilir:

Hasta ameliyat veya radyoterapi yapamazsa veya hastalık bu prosedürlerle tedavi edilemezse kanser zaten prostatın ötesine yayılmıştır.

Kanser ameliyat veya radyasyon sonrasında tamamen iyileşmemiş veya relaps olmamışsa.

Radyoterapinin tamamlayıcısı olarak, hastanın relaps riski yüksektir.

Radyoterapi öncesinde tümörün boyutunu azaltmaya ve tedaviyi daha etkili hale getirmeye çalışılır.

Prostat kanserini tedavi etmek için birkaç hormon tedavisi vardır:

Bilateral Orşiektomi (Cerrahi Kastrasyon): Her iki testisin cerrahi olarak çıkarılmasını içerir. Cerrahi bir prosedür olmasına rağmen, ana etkisi hormonaldır. Bu prosedürde testisler çıkarılır, çoğu androjen (testosteron ve DHT) üretilir. Bu hormon tedavisi denir çünkü testosteron üretiminin ana kaynağını ortadan kaldırır.

LHRH (Kimyasal Kastrasyon) Analog Terapi: Bu tedavi, testosteron seviyesinde bir düşüşe yol açan lutinize edici hormon salgılatıcı hormon reseptörü agonisti olarak adlandırılan bir ilacın uygulanmasından oluşur. LHRH analogları deri altında küçük implantlara enjekte edilir veya yerleştirilir. Kullanılan ilaca bağlı olarak, aylık veya yıllık olarak uygulanabilirler. Mevcut LHRH analogları, leuprolide, goserelin, triptorelin ve histrelin içerir.

Degarelix: İleri prostat kanserini tedavi etmek için kullanılan bir LHRH antagonistidir. Her ay cildin altına bir enjeksiyon olarak verilir ve testosteron düzeyini hızla azaltır. En sık görülen yan etkiler, uygulama bölgesinde (ağrı, kızarıklık veya şişlik) ve artan karaciğer enzim düzeylerinde problemlerdir.

CYP17 inhibitörü: LHRH agonisti ilaçlar hala küçük miktarlarda üretebilir, prostat kanseri hücrelerinin kendileri de dahil olmak üzere testis, ancak diğer vücut hücreleri androjenlerin üretimi bloke eder ve bu nedenle, tümör büyümesini uyarabilir. Abirateron, vücuttaki androjenlerin üretimini engelleyen CYP-17 enzimini bloke eder. Bu ilaç günlük olarak ağızdan verilir.

Testosteron Üretimini Durduran İlaçlar

Genel olarak, hormonlar söz konusu olduğunda, kadın bağlamında ve hormon replasman tedavisinin başlatılıp başlatılmayacağıdır. Bununla birlikte, hormon seviyeleri de erkekler için önemli bir sorun olabilir ve erkeklerde testosteron seviyelerini düşürmek için ilaçlar kullanılabilir. Bazı hastalarda testosteron düzeylerinin düşürülmesi prostat kanserinin büyümesini yavaşlatıp yavaşlatabilir.

LHRH Analogları: Lutinize edici hormon salgılayan hormon ilaçları (LHRH analogları), testosteron miktarını enjeksiyon veya küçük yama ile yapılan testislerle azaltarak çalışır. Başlangıçta, seviyeler önemli ölçüde düşmeden önce artacaktır.

GnRH antagonistleri: Degareliks gibi gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) antagonistlerinin kandaki testosteron miktarını azaltarak çalıştığını iddia etmektedir. İlaç enjekte edilir.

Yan etkileri: Testosteron düşürücü ilaçların yan etkileri arasında, bunlarla sınırlı olmamakla birlikte, cinsel dürtü, yüksek tansiyon, baş dönmesi, bulantı, kabızlık, ağrılı idrara çıkma ve taşikardi sayılabilir.

Östrojen ve anti-androjenlerle devam ederse doktorunuza başvurun.

Geçmişte, testosteronu azaltmak için yaygın olarak östrojen (kadın hormonu) kullanılmıştır; . Bununla birlikte, yan etkileri nedeniyle nadiren kullanılır. Antiandrojenler, vücudun herhangi bir androjen (erkek hormonu) tipini kullanmasını önler.

Testosteronun Kanserli Hücrelere Ulaşmasını Engelleyen İlaçlar

Günümüzde anti kanser tedavisi, kanser hastalarının yaşam kalitesinin yanı sıra, daha iyi tedavi arayışında çeşitli değişiklikler, yenilikler ve yeni kaynaklar sunmuştur. Bunun bir örneği oral ilaçların uygulanmasıdır.

Onkolojideki oral ilaçlar kemoterapötik ilaçlar, hormon tedavisi veya hatta hedeflenmiş ilaçlar (immünoterapiler veya biyoterapi) olarak sınıflandırılabilir. Bu terapötik modaliteler ilaç etki mekanizmasında farklılık gösterir.

Oral kemoterapi, hücre çoğalması ile müdahale bir bütün olarak vücut üzerinde hareket eden ve kanser hücreleri ve ayrıca sağlıklı hücreler üzerinde hareket edebilir bir ilaçtır.

Testislerin Alınması İçin Ameliyat (orşiektomi)

Orşiektomi, vücuttaki testosteronun çoğunu üreten testislerin cerrahi olarak çıkarılmasıdır.

Cerrahi bir prosedür olmasına rağmen, orşiektomi hormonal tedavi olarak kabul edilir; çünkü amacı testosteron üretimini durdurmaktır.

Genellikle testis kanseri için bir tedavi olarak yapılır. Testis, enfeksiyon veya yaralanma nedeniyle ciddi şekilde hasar görmüşse de gerekli olabilir. Penis bu ameliyattan etkilenmez. Skrotum (testislerin bulunduğu deri çantası) ameliyattan sonra bozulmadan kalır.

Çıkarılmış bir testiste sahip olmanız, vücudunuz hakkında farklı hissetmenizi sağlayabilir. İşlemden önce veya sonra bir terapistle konuşmanız yararlı olabilir. Bazı durumlarda, daha sonra yapay bir testis (bir protez) yerleştirmek mümkündür. Durumunuzda bunun olası bir seçenek olup olmadığını görmek için doktorunuzla konuşun. Testisler prostat kanseri nedeniyle çıkarıldığında, doğurganlığı etkilenebilir.

Reçetesiz ilaçlar, sigara ve diğer ilave ilaçları dahil tüm ilaçlar hakkında doktorunuza söyleyin. Örneğin günlük varfarin, klopidogrel ya da aspirin gibi herhangi bir antikoagülan (kan inceltici) alınıyor ise uzmanlar bunları bilmelidir. Ameliyat öncesi bu ilaçların bir kısmını üstlenerek durdurmak gerekebilir.

Ameliyattan önceki son sekiz saat içinde kahve, su ya da benzer sıvılar içmeyin. (Bazı ilaçları almanız söylendi ise, az miktarda su ile alabilirsiniz).

Ameliyat yaklaşık bir saat sürüyor. Aynı gün eve dönebilir ya da hastanede bir veya daha fazla gece geçirebilirsiniz. Kol veya elin bir damarına (intravenöz çizgi veya IV olarak adlandırılır) bir çizgi çizilir. Bu hat ile sıvı ve ilaç (antibiyotikler gibi) gönderilecektir.

Ameliyat sırasında ağrı hissetmekten kaçınmak için genel anestezi uygulanacaktır. Anestezi, ameliyat sırasında derin uykuya benzer bir duruma sokacak bir ilaçtır. Nefes almanıza yardımcı olması için boğazınıza takılı bir tüpünüz olabilir. Kasıkta bir kesik (kesik) yaparlar.

Testis çıkarılır ve testis kanserinde kanser varsa, spermatik kordon da çıkarılabilir. Kordon sinirler, arterler ve spermin testislerden çıktığı bir tüp içerir.

Ameliyatın sonunda, insizyon (kesik) dikişlerle veya zımbalarla kapatılacaktır. Bir takip ziyareti sırasında doktor daha sonra dikişleri veya zımbaları çıkarmak zorunda kalabilir.

Belli riskler ameliyat sonrasında ortaya çıkabilir. Bunlar:

  • Kanama (kan transfüzyonu gerekebilir)
  • Enfeksiyonlar
  • Bölgedeki sinirler, kan damarları, yumuşak dokular ve organlarda hasar
  • Kısırlık
  • Hormon seviyelerinizdeki değişiklikler
  • Anestezi riskleri (anestezist bu riskleri sizinle tartışacaktır)
  • Kanserin yeniden oluşma ihtimalidir.

Prostatın Alınması İçin Ameliyat

Prostat kanseri tanısı konmuş olan hastalarda prostat bezinin büyümesi nedeniyle ameliyata karar verilebilir. Bu durumun temel amacı ise kanserin diğer organlara da yayılmasını önlemektir.

Karının İnsizyonla Açılması

Prostat kanseri teşhisi konmuş olan kişilerde insizyon ile karın bölgesinde ufak bir kesi açılır. Bunun temel nedeni ise prostat bezinin çıkarılması içindir. Hasta zaten ameliyat esnasında genel anestezi ile uyutulduğundan dolayı kesi ile ilgili herhangi bir ağrı ya da acı hissetmez; ancak ameliyat yerinde uyandıktan sonra sancılara rastlanabilir.

Anüs ve Testis Torbasının Arasında İnsizyon Açılması

Karın bölgesine açılan insizyon ile aynı niteliği taşır. Prostat kanseri ameliyatında hastaların testis ile anüsü arasında kesi uygulaması gerçekleştirilir. Tüm bu işlemler genel anestezi altındayken yapılır. Hastalar yine karın insizyonunda olduğu gibi acı ya da ağrı hissetmez.

Ameliyata Yardımcı Olarak Bir Robot Kullanılması

Bazı prostat kanseri ameliyatlarında robotik cerrahi kullanılabilir. Robotik cerrahi aşamasında mikroskop özelliği bulunan kameralı robot sistemler kullanılır. Bunların temel amacı ise kanserli olan hücreleri çok daha yakından gözlemleyebilmek ve ameliyatı detaylı bir şekilde uygulayabilmektir.

Prostat Dokusunun Dondurulması

Kriyoterapi olarak da adlandırılan kriyocerrahi veya dondurularak lokalize prostat kanserinin tedavisinde kriyoablasyon kullanılır.

Kriyoterapi bazen erken evre prostat kanserini tedavi etmek için kullanılır. Çoğu doktor, prostat kanseri için ilk tedavi olarak kriyoterapi kullanmaz; ancak bazen radyasyon tedavisi sonrasında hastalığın nüksünü tedavi etmek için bir seçenek olabilir. Bu prosedür bölgesel veya genel anestezi altında hasta ile gerçekleştirilir.

Bu yaklaşımda, doktor, transrektal ultrasonla yönlendirilen, anüs ve skrotum arasındaki deriden birkaç boş prob yerleştirir. Soğuk gazlar iğnelerden sokulur ve prostat bezini tahrip eden buz topları oluşur. Prostat dokusunun komşu dokulara zarar vermeden imha edildiğinden emin olmak için, görüntülere ultrason eşliğinde eşlik eder. İşlemden sonra hastanın iyileşmesi sırasında mesanenin boşalmasını sağlamak için yaklaşık 3 hafta boyunca bir kateter tutulur.

Kriyocerrahi radikal prostatektomiden daha az invazivdir. Ancak, prosedürün cerrahi veya radyoterapi ile karşılaştırılması, kriyocerrahinin uzun süreli etkinliği hakkında pek az şey bilinmektedir. Radyasyon tedavisine sahip olan erkeklerde yapıldıysa, kriyocerrahinin yan etkileri daha kötüdür.

Çoğu erkek, iğnenin yerleştirildiği bölgedeki ağrının yanı sıra prosedürden bir ya da iki gün boyunca idrarda kan gösterir. Penis veya skrotumda şişlik de yaygındır.

Donma, ağrıya, yanma hissine ve mesaneyi ve bağırsağı sık sık boşaltmaya ihtiyaç duyan mesane ve bağırsakları da etkileyebilir; ancak çoğu erkek zamanla bağırsak ve mesane fonksiyonunu tekrar kazanabilir.

Donma, prostata yakın sinirlere zarar verebilir ve kriyocerrahi geçiren erkeklerde iktidarsızlığa neden olabilir. Kriyocerrahi sonrası erektil disfonksiyon, radikal prostatektomiden sonra daha sık görülür.

İlk tedavi seçeneği olarak kriyocerrahi yapan erkeklerde idrar kaçırma nadirdir, ancak radyasyon tedavisi gören erkeklerde sık görülür.

Rektum ve mesane arasındaki fistül, kriyocerrahi sonrası erkeklerin% 1'inden daha azında oluşabilir. Bu nadir fakat ciddi komplikasyon idrarın rektuma sızmasına neden olur ve sıklıkla onarım cerrahisine ihtiyaç duyar.

Ultrason Kullanarak Prostat Dokusunun Isıtılması

Bu durum ameliyat aşamasında uzmanlar tarafından gerçekleştirilen bir uygulamadır. Prostat bezinin yapışık olması ya da zor ayrılacağının düşünülmesi gibi durumlarda uzmanlar tarafından gerçekleştirilir. Prostat kanseri olan her kişide bu tür bir işlem gerçekleştirilmez.

Kemoterapi

Kemoterapi, intravenöz veya oral yolla uygulanan kanseri yok eden ilaçlarla tedavidir. Sistemik kemoterapi diğer organlara yayılması (metastaz) olan tümörler için bu potansiyel olarak yararlı bir tedavi hale vücutta kanser hücrelerini ulaşmak için kan akışı uygulanır.

Bazen hastalık yaygınsa ve hormon tedavisi yanıt vermiyorsa kemoterapi kullanılır. Son zamanlardaki araştırmalar, kemoterapinin hormon tedavisi ile birlikte verildiğinde yardımcı olabileceğini göstermiştir.

Kemoterapi erken prostat kanseri için standart bir tedavi değildir, ancak bazı çalışmalar çalışıyoruz için ameliyattan sonra kısa bir süre için uygulanan eğer yararlı olabilir olmadığını doğrulamak.

Prostat kanserinin tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları şunlardır:

  • Dosetaksel.
  • Kabazitaksel.
  • Mitoksantron.
  • Estramustin.

Çoğu durumda, prednizon ile kombinasyon halinde dosetaksel ile kemoterapi başlatılır. Hastalık yanıt vermezse, kabazitaksel ile tedavi başlatılır. Her iki ilaç da hayatta kalmayı arttırır, bu da tümör büyümesini yavaşlatabilir ve semptomları azaltabilir, böylece daha iyi bir yaşam kalitesi elde edilir. Yine de kemoterapi ile prostat kanserini tedavi etmek pek olası değildir.

Kemoterapi, her tedavi süresi ile vücudun iyileşmesini sağlamak için bir dinlenme periyodu ile döngü halinde verilir. Her kemoterapi döngüsü genellikle birkaç hafta sürer. Kemoterapötik ilaçlar hızla bölünen hücreler üzerinde etkilidir, bu yüzden kanser hücrelerine karşı kullanılırlar. Ancak, bu tür kemik iliği gibi vücuttaki diğer hücreler, ağız ve bağırsak ve saç foliküllerinin astar da hızla bölmek iken. Bu hücreler, yan etkilere yol açan kemoterapiden de etkilenir.

Kemoterapinin yan etkileri, uygulanan ilaçların tipine ve dozuna ve tedavi süresine bağlıdır. Bu yan etkiler şunları içerebilir:

  • Alopesi (saç dökülmesi).
  • Ağızda iltihaplanma.
  • İştah kaybı.
  • Mide bulantısı ve kusma.
  • İshal.
  • Beyaz kan hücrelerinin azalmasına bağlı enfeksiyonlar.
  • Trombositlerin azalmasına bağlı hemorajiler veya hematomlar.
  • Kırmızı kan hücrelerinin azalmasına bağlı yorgunluk.

Bu yan etkiler genellikle kısa dönemdir ve tedavinin bitiminden sonra yok olma eğilimindedir. Ayrıca, kemoterapinin neden olduğu yan etkileri önlemek veya azaltmak için tedavi sırasında kullanılan ilaçlar da vardır.

Yukarıda belirtilen risklerin yanı sıra, bazı yan etkiler bazı kemoterapi ilaçlarıyla daha sık görülür, örneğin:

Docetaxel ve cabazitaxel bazen ciddi alerjik reaksiyonlara neden olur. Bu reaksiyonları önlemeye yardımcı olmak için her tedaviden önce ilaçlar verilir. Bu ilaçlar ayrıca, ellerde veya ayaklarda uyuşukluk, karıncalanma veya yanma hissine neden olabilen periferal nöropatiye de neden olabilirler.

Mitoksantron, birkaç yıl sonra nadiren lösemiye neden olabilir. Estramustin, kan pıhtılaşması riskini artırabilir.

Kemoterapi sırasında herhangi bir yan etkiniz varsa, doktorunuza derhal bildirin, böylece sorunu daha da kötüleşmeden tedavi edebilir. Bazı durumlarda ilaç dozlarının ayarlanması gerekebilir veya tedavinin kötüleşmesini önlemek için tedavi geçici olarak askıya alınabilir veya durdurulabilir.

Alternatif Tıp

Prostat kanseri ile mücadele eden kişiler için birtakım alternatif tıp yöntemlerinden de söz etmek mümkün olabilir. Kanserli hücrelerin yayılmasının biraz da moral ile alakalı olduğu düşünüldüğünde farklı alanlara yönlendirmeler ile de hastalığın üstesinden gelinebilmektedir.

Sanat Terapisi

Beyin, zihin, beden ve davranış arasındaki etkileşimlere ve duygusal, zihinsel, sosyal, ruhsal ve davranışsal faktörlerin sağlığı etkileyebileceği araçlara odaklanırlar. Örnekler: Yoga, Meditasyon, Solunum Teknikleri, Calatonia, Yönlendirilmiş Görünüm, Namaz, Hipnoz, Gevşeme Teknikleri, Müzik Terapisi, Sanat Terapisi bunlar arasında yer alır. Uzmanlar tarafından bu tür eylemlere yönlendirme oldukça yaygındır.

Meditasyon

Prostat kanseri zaman içinde yayıldıkça kişiler bu durumu zihinlerinde de büyütmeye başlar. Bu durum ise kaygının yanı sıra kansere bağlı umutsuzluklara yol açabilir. Bu tür durumlar için ise genellikle meditasyon tavsiye edilir.

Egzersiz

Kanser ile mücadele etmek isteyen kişiler için uzmanlar tarafından sunulan pek çok egzersiz de rahatlıkla uygulanabilir. Bu durum hastaların çok daha iyi hissetmesine olanak sağlar.

Rahatlama Teknikleri

Rahatlama teknikleri hem zihinsel hem de fiziksel olabilir. Yapılacak bir yoga ya da pilates hem vücudu hem de kişinin ruhunu rahatlatmayı amaçlar. Çok daha basit aktiviteler ile de bu durum sağlanabilmektedir.

Radikal Prostatektomi

Çeşitli tümör desen tiplerinden sadece% 15 ila% 20 en agresif türleri temsil eder. Diğer kanserler gibi prostat devamını teşhisinde gecikme nedeniyle metastaza neden olur, zaman içinde teşhis edilmelidir.

Ameliyat kontrendikasyonları, lokal ve uzak hastalıkların boyutu ile ilişkili olabilir. Lokal olarak ilerlemiş hastalığı olan hastalar ameliyat için iyi bir aday değildir ve başka bir yerde (karın ve kemikte lenf nodu metastazları) hastalıkları da ameliyat edilmemelidir, ancak güncel bir akım, bazı durumlarda bile, birkaç vakada bile cerrahi müdahaleyi göstermektedir. Bunun nedeni, son zamanlarda yapılan çalışmaların, bu hastalarda, özellikle de işitme alanında hayatta kalma ve yaşam kalitelerini iyileştirme avantajının olduğunu göstermiştir.

Birincisi, bir hasta dijital dokunmatik daha sağlam veya sertleştirilmiş bölgelerde, yani anormallik tespit yalnızca durumlarda belirtilen biyopsi ile prostat kanseri, sahip olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Prosedür hem hastaya hem de bunu yapan doktora daha fazla konfor ve güvenlik sağlamak için lokal anestezi veya sedasyon ile yapılır.

Prostat kanseri, büyük bir hastalığın meydana gelmesi için 10 yıldan fazla zaman alabilen uzun süreli bir hastalıktır. Bu nedenle, görüntüleme testleriyle vaka şiddetini değerlendirmek gerekir.

Slimmer hastaları her zaman açık cerrahi ile daha kolay çalıştırılır. Ancak, elbette, obez hastalar, daha güvenli ve daha görünür olan robotik cerrahi ile daha iyi tedavi edilir.

Açık ameliyat: Açık cerrahi beceri ve yetkinlik gerektirir, bu nedenle tüm cerrahi kez gerçekleştirmek için güvenlik yoktur. Cerrahın deneyimine göre kesikler daha büyük veya daha küçük olabilir.

Perianal: Perineal prostatektomi perine erişimi ile yapılır ve karın prostat cerrahi aletlerle erişim için çok derin olduğu için de obez hastalarda endikedir.

Laparoskopik ve Robotik Ameliyat: Bu iki tip trokaterlerin geçişi için birkaç küçük kesinti gerektirir. Genellikle üretra sıkıştırarak nedeniyle iyi huylu prostatik hiperplazi adlandırılan iyi huylu büyüme prostatik idrar yolu açıklığı için kullanılmaktadır.

Prosta Kanseri Tedavisi Öncesi

Ameliyat Sırasında Oluşabilecek Komplikasyonlar

Prostat kanseri ameliyatı sırasında bazı komplikasyonların oluşmasından bahsedilebilir. Bu komplikasyonlar uzmanlar tarafından kontrol altına alınmadığı takdirde ciddi durumlardan da bahsedilebilir.

Kanama

Kanama, ameliyat esnasında en sık görülebilen komplikasyonlar arasında yer alır. Bu komplikasyon sırasında uzmanlar gerekli kontrolleri drenler aracılığı ile gerçekleştirir. Ameliyathanede hazırda bulunan ekip kanamayı durdurmak için tamponlar kullanır. Hastaların kan sulandırıcı ilaçlardan ya da benzer içeriklerden mutlaka uzak durmaları gerekir.

Barsak Yaralanması

Barsak yaralanmaları prostat kanseri ameliyatında yaygın olarak görülmez; ancak anüs ve testisler arasında yapılan kesilere müdahale edilirken bazı yaralanmalardan söz edilebilir. Bu nedenle hastalar gerekli gördüklerinde robotlara ihtiyaç duyabilirler.

Amboli

Amboli, bir kan damarındaki herhangi bir tıkanıklık (piston olarak bilinir) olarak tanımlanır. Amboli genellikle kan pıhtılarının bir şeklidir, ancak başka nesnelerin kan dolaşımına girebildikleri durumlar da vardır. Amboliler vücutta birçok yerde ve çoğu yerde, genellikle ciddi ve potansiyel olarak yaşamı tehdit edici bir şekilde ortaya çıkabilir. Prostat kanseri ameliyatlarında da bu durumdan söz edilebilir.

Üreter Yaralanması

Üreter yaralanması, herhangi bir abdominal pelvik işlemin olası bir komplikasyonudur. Bununla birlikte, aortoiliak cerrahisinde nadiren tanımlanmıştır. Karın bölgesine açılan kesiler esnasında hastalar bu tarz durumlar ile karşı karşıya kalabilmektedir.

Obturator Sinir Yaralanması

Prostat kanseri tedavisinde obturator sinir yaralanmasına rastlanılabilir. Cerrahi yönden açılan kesiler sinirlerin tahrip olmasına neden olabilmektedir. Bu durum ise ilerleyen dönemde orgazm olamama ya da penisin ereksiyon olamaması gibi sebeplere yol açabilir.

Ameliyat Sonrasında Oluşabilecek Riskler

Prostat kanseri ameliyatı sonrasında hastaların bazı riskler ile karşı karşıya kalması söz konusu olabilir. Bu riskler hayati riskler oluşturmaz; ancak kişilerin hayatını olumsuz yönden etkileyebilir.

İleus

Paralitik ileus, bağırsak duvarının normal kasılma hareketlerinin geçici bir yokluğudur. Karın cerrahisi ve bağırsak hareketlerine müdahale eden ilaçlar yaygın bir nedendir.

Şişkinlik, kusma, kabızlık, kramp ve iştah kaybı meydana gelir. Tanı radyografi ile konur. İnsanlar yemek ya da içmek için hiçbir şey almazlar ve bazen ince bir emiş borusu burun içinden mideye geçer. Bağırsak tıkanıklığı gibi, ileum bağırsak içeriğinin geçişini engeller. Mekanik obstrüksiyonun aksine nadiren rüptüre neden olur. Prostat kanseri nedeniyle ameliyat olan kişilerde bu duruma sıklıkla rastlanabilir.

Anastomoz Kaçağı

Özellikle diyabet hastası olan kişilerde bu tür durumlara sıklıkla rastlanır. Prostat kanseri tedavisi esnasında hastaların durumları uzman ekip tarafından kontrol edilir. Herhangi bir kaçak durumunun söz konusu olması durumunda ise müdahale sağlanır.

Uzamış Lenf Kaçağı

Uzamış lenf kaçağı ile ilgili tüm kontroller ameliyat esnasında sağlanır. Lenf bölgesinden hava kaçağı oluşması durumu bu şekilde adlandırılır. Hastalarda çok büyük komplikasyonlardan söz edilmez.

Yara Yeri Enfeksiyonu

Prostat kanseri tedavisi esnasında eğer bir kesiden söz ediliyor ise yara yerinin ilerleyen dönemlerde enfeksiyon kapması gibi durumlardan bahsedilebilir. Pansuman devamlı olarak doktorlar tarafından sağlanır; ancak hastaların da mutlaka dikkat etmeleri gereken hususlar bulunmaktadır. Aksi takdirde çok daha büyük komplikasyonlardan söz edilebilir.

Ameliyat Sonrası Geç Dönemde Oluşabilecek Riskler

Prostat kanseri ameliyatı sonrasında pek çok kişinin kaygı yaşadığı durumlardan bahsedilebilir. Bu durumlar ise pek çok erkeğin yaşamak istemeyeceği sorunlar arasında yer alır.

İdrar Kaçırma

İdrar kaçırma, prostat kanseri ile mücadele eden kişilerin sık sık başına gelmektedir. İdrar kaçırma sorunu yaşayan kişiler ameliyattan 20 gün sonrasına kadar bu sorun ile mücadele etmek durumunda kalır. Ancak şu da bilinen bir gerçektir ki kegel egzersizleri ile bu durum tamamen sonlandırılabilmektedir.

Sertleşme Bozukluğu

Ereksiyon problemi prostat kanseri ameliyatından sonra en çok rastlanılan sorunlar arasında yer alır. Hastaların sertleşme yaşayabilmeleri için mutlaka bir psikologdan destek almaları gerekir. Hatta pek çok hasta ameliyat sonrasında tamamen sertleşme sorunu yaşamakta ve bu konu ile alakalı net bir destek sağlayamamaktadır.

İdrar Yolu Darlığı

Prostat kanseri tedavisi sonrasında idrara çıkmakta zorluklar yaşanabilmektedir. Kesik kesik ve az idrar yapmanın temel nedeni idrar yolunun daralmasından kaynaklanmaktadır. Pek çok hasta ameliyat sonrasında idrar yolu daralması ile karşı karşıya kalmakta ve idrara eskisi kadar kolay çıkamamaktadır.

Yara Yeri Fıtığı

Prostat kanseri tedavisi gören kişilerin yara yerlerinde fıtık gibi sorunlar oluşabilmektedir. Hastalarda fıtık görülmesi durumunda ise daha farklı tedavi yöntemlerine başvurulur. Bu alanda uzman olan doktorlar fıtığı kontrol altına alarak tedavisini gerçekleştirebilmektedir.

Prostat Ameliyatı Sonrası

Prostat ameliyatı sonrasında hastaların ve uzmanların yerine getirmesi gereken birtakım sorumluluklardan söz edilmektedir. Bu durumlar tam olarak yerine getirilmediği takdirde belli problemler ortaya çıkabilmektedir.

Onkolojik Değerlendirme

Onkolojik değerlendirmeler ameliyat sonrasında ameliyatı gerçekleştiren hekimler tarafından sağlanmaktadır. Hastanın ameliyatının başarısı, sonrasında yaşanabilecek sorunlar ve genel durum ile alakalı kritikler bu dönemde gerçekleştirilmektedir. Hastaya dair belli tetkikler sağlanmakta ve sonrasında ilaçlar reçete edilmektedir. Hastaların kontrol için gelecekleri rutin dönemler de bu aşamada gerçekleştirilir.

Hastanın Vücut Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi

Vücut fonksiyonları, prostat kanseri olan hastaların ameliyat sonrası değerlendirme sürecinde değerlendirmeye alınmaktadır. Bu dönemde idrarın durumu, idrarın rengi, tuvalete çıkmada zorluk yaşanıp yaşanmadığı gibi durumların yanı sıra diğer vücut fonksiyonları da değerlendirilmektedir.

Prostat Kanseri Hastalarının Yaşam Süreleri

Prostat kanseri olan kişiler ameliyattan sonra yaklaşık olarak 10 sene daha hayatlarına devam edebilmektedir. Bu durum hastanın ne kadar kendisine bakabildiği ya da uzmanların yönergelerine ne kadar uyduğu ile de yakından alakalıdır. Çünkü kanser zaman içinde nüksedebilir. Bu gibi durumlar ile karşılaşmamak için ise kesinlikle rutin kontroller aksatılmamalı ve ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır.

Ameliyat Sonrası İyileşme ve Taburculuk Süreci

Prostat kanseri ameliyatı yaklaşık olarak 5 saat süren zorlu bir ameliyattır. Elbette bu durum robotik ameliyatları kapsamaz. Hastalar en az 5 gün hastanede konuk edildikten sonra evlerine taburcu edilir. 20 günlük süre ile sonda kullanımı gerçekleştirilir. 1 hafta içerisinde ise pansumanın değiştirilmesi ve ameliyat yerinin kontrol edilmesi için uzman doktorlar ziyaret edilir.

Prostat Hastalarının Yaşam Tarzı

Prostat kanseri ameliyatı sonrasında hastaların uzunca bir süre ağır kaldırmaktan uzak durmaları gerekir. Meşakkatli bir ameliyat olan prostat kanseri ameliyatı hastaların yaşam sürelerinin uzatılmasına yardımcı olmaktadır. Bu nedenle beslenme ve psikolojik destek de bu dönemde oldukça önem arz eder.

Sık Sorulan Sorular

Prostat kanseri olan ya da prostat kanseri şüphesi ile karşı karşıya kalan kişiler pek çok soru sormaktadır. Bu sorular ve soruların yanıtları ise aşağıda yer almaktadır.

Prostat Kanseri Ameliyatları Kaç Saat Sürer?

Prostat kanseri ameliyatları en az 5 saat süren ameliyatlardır. Robotik ameliyatlar ise daha kısa sürelidir.

Prostat Kanseri Cerrahisi Tedavi İçin Kesin Çözüm Olur mu?

Prostat kanseri ameliyatları büyük oranla kanserin yenilmesi için çözümdür; ancak bazı hastalar ameliyat sonrasında da kanseri yenemez. Bu tip hastalara ise kemoterapi ya da radyoterapi gibi tedavi yöntemleri uygulanır.

Prostat Kanserinde Cerrahi Müdahale Hangi Evrede Yapılır?

Prostat kanseri sonucunda prostat bezi tamamen büyümüşse ve diğer organlarda da kanserli hücre çoğalımı gerçekleşmeye başlamışsa cerrahi müdahale uygulanır.

Prostat Kanserinin İlaçla Tedavisi Yapılabilir mi?

Prostat kanseri ilaçla tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır; ancak bu noktada temel amaç, hastaların prostat bezinin küçültülmesini sağlamaktır. Bu tarz durumlarda ameliyattan önce ilaçla tedaviye başvurulabilir.

Prostat Kanseri Hastalar Tedavi Edilmezse Kaç Yıl Yaşar?

Prostat kanseri hastaları tedavi olmadıkları takdirde en fazla 5 sene yaşamaktadır. Ancak bu durum hastaların durumlarına göre de farklılık gösterebilmektedir.

Prostat Kanseri Hangi Yaşlarda Görülür?

Prostat kanseri genellikle 40 yaş ve üstü olan kişilerde görülmektedir.

Prostat Kanserinin Lazerle Tedavisi Mümkün müdür?

Evet mümkündür. Hastalar için lazer ile yapılan prostat kanseri tedavilerinden bahsedilmektedir.

Prostat Kanseri Hastaların Yaşam Alanı Nasıl Olmalıdır?

Prostat kanseri hastalarının rahat bir ortamda yaşamaları tavsiye edilmektedir. Her yönden istedikleri gıdaları alabilmeleri ve mutlaka iyi bir şekilde bakılmaları gerekir.

Prostat Kanseri Hastalar Spor Yapabilir mi?

Prostat kanseri hastalarının spor yapmasında herhangi bir sorun yoktur; ancak ağır kaldırmaktan mutlaka uzak durmaları gerekmektedir.

Prostat Ameliyatlarının Maliyeti Nedir?

Prostat ameliyatları SGK tarafından karşılanmaktadır. Bu nedenle çok maliyetli ameliyatlar değildir.

Prostat Ameliyatlarını Hangi Doktorlar Yapar?

Prostat kanseri ameliyatları üroloji alanında uzmanlaşmış cerrahlar tarafından yapılmaktadır.

Prostat Ameliyatlarında Hangi Cihazlar Kullanılır?

Prostat ameliyatı yapılırken hastalar için belli cihazlar kullanılır. Ultrason ve bilgisayarlı mikroskobik kamera sistemi bunlar arasında yer alır.

Prostat Ameliyatları Kişinin Yaşam Kalitesi Ne Yönde Etkiler?

Prostat ameliyatı sonrasında hastalar idrar yapma konusunda zorluk yaşayabilecekleri gibi sık idrara çıkma gibi sorunlar da yaşayabilmektedir.

Prostat Ameliyatlarından Sonra Hastalarda Cinsel Özgüven Kaybı Oluşur mu?

Hastaların büyük bir kısmı ameliyattan sonra iktidarsızlık sorunu ile karşı karşıya kalır. Bazı hastalar ise ilaçla ya da psikolojik destek ile bu durumun önüne geçebilir.

Prostat Ameliyatı Sonrasında İdrar Yapımında Problem Oluşur mu?

İdrar yapma konusunda zorluklar yaşanabilir. Özellikle sık idrara çıkma ya da hiç idrar yapamama gibi problemler ile sıklıkla karşılaşılmaktadır.

Prostat Kanseri Ameliyat Sonrasında Kendini Tekrar Eder mi?

Prostat kanseri ameliyat sonrasında hastaların yeniden kanser ile karşılaşmaları söz konusu olabilir. Bu durum ameliyatın ne kadar başarılı geçtiği ile de yakından alakalıdır.

Prostat Ameliyatının Ölüm Riski Var mıdır?

Ameliyatın riski oldukça düşüktür. Risk oranı ise hastadan hastaya değişiklik göstermektedir.

Prostat Kanseri Olan Hastaların Kısırlık Riski Var mı?

Prostat kanseri ile karşı karşıya kalan kişilerde kısırlık riskinden bahsetmek söz konusudur.

Prostat Kanserinde Sağ Kalma İstatistikleri Nedir?

Ameliyattan sonra hayatını kaybeden kişi sayısı oldukça azdır; ancak bu ameliyattan sonra hastalar en fazla 10 sene yaşamaktadır.

Prostat Kanseri Kemiğe Sıçrarsa Ne Olur?

Bazı kanser türlerinin kemik metastazı yapma ihtimali yüksektir ki bunlardan birisi de prostat kanseridir. Prostat kanserlerinin orta – ileri evresinde tedaviye başlanmazsa kemik metastazının gerçekleşme ihtimali katlanarak artar. Genelde kalça kemiklerine gerçekleşen bu sıçramadan sonra çeşitli belirtiler ortaya çıkar ve kanser tedavisinin niteliği değişir. Sıçramadan sonra kanserli kemikte çok şiddetli ağrılar görülür ve kemikler yapısal anlamda bozularak kırılır.

İlgili Bölümler
İlgili Ameliyatlar
İlgili Hastalıklar