Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Tüp Bebek Tedavisi

Tüp Bebek Tedavisi Türleri
Tüp Bebek Tedavisi Öncesi
Tüp Bebek Tedavisi Sonrası
Sık Sorulan Sorular

Halk arasında “kısırlık” olarak bilinen ve tıbbi adıyla infertilitenin söz konusu olduğu durumda çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin başvurdukları tedavi yöntemine tüp bebek tedavisi adı verilir. Kısırlık, toplumda 100 kişiden 15 ile 20’si arasında bireyde görülebilen bir rahatsızlıktır. Üreme fonksiyonunun yerine getirilememesi nedeniyle ortaya çıkan bu durumun nedeni doğrudan üreme organı ile ilgili belirli bir sorundan kaynaklanabileceği gibi daha fazla ve bağımsız faktörden de kaynaklanıyor olabilir. Rahatsızlığın teşhisine rağmen giderilmesi mümkün değilse ve kısırlık kalıcıysa bu durumda kişinin çocuk sahibi olması doğal yollardan olanaksız hale gelir. Çocuk sahibi olamamanın yarattığı psikolojik ve sosyolojik sorunlar nedeniyle kişiler tedavi yöntemlerine başvururlar ve bunlar arasında modern dönemin en yaygın tercih edilen türü tüp bebek tedavisi olarak bilinir. Kısırlık ile ilgili olarak yapılan çalışmalar neticesinde halen bu duruma neden olan faktör tam olarak bulunamamış ve ele alınan istatistiksel veriler değerlendirildiğinde, 100 kişiden 15 ile 20’si arasındaki grupta kadın ve erkek dağılımı arasında farklılıklar tespit edilememiş. Bu anlamda kısırlığın nedeni bulunmadan tedavisi mümkün olamayacağından dolayı, çocuk sahibi olmak için tüp bebek yönteminden faydalanmanın avantajlı olduğu söylenebilir. Tüp bebek tedavisi, uzman hekimlerin takibi sonucunda gerçekleştirilen, uzun soluklu bir tedavi olmakla beraber sağlıklı bir çocuk sahibi olabilmek adına kişinin tedavi öncesinde, sürecinde ve sonrasında dikkat etmesi gereken bir takım hususlar var. Bu hususlara uyulması durumunda tüp bebek tedavisi ile sağlıklı çocuk sahibi olabilmek mümkün.

İnceleyen ve Onaylayan : Doç. Dr. Mehmet Akif Sargın

Tüp Bebek Tedavisi Türleri

Tüp bebek uygulamasının başlanmasından önce tedavi görecek olan çiftlere dair bir takım sağlık raporları elde edilir. Sağlık bulguları ve gebelik öyküsünün incelenmesinin sonrasında tedavinin uygulanacağı protokolün belirlenmesine karar verilir.

Kısa Protokol

Kısa protokol sürecinde bir takım ilaçlar kullanılır ve bunlara antagonist ismi verilir. Antagonist ilaçlar, yumurtalıkları baskılama etkisini oldukça kısa sürede gösterirler ve bu nedenle de uygulamanın ismi kısa protokol olarak tabir edilir. Tüp bebek tedavisi süreci içinde kısa protokol uygulaması kapsamında; yumurtalıkların baskılanmasında kullanılan antagonist ilaçların ilk günlerinde ortaya çıkan etkilerinden faydalanmak adına gebelik isteyen anne adayının kanama süreci devam etmekte iken, yumurtalık baskılayan ve yumurtalık uyaran ilaçlar peş peşe kullanılır.

Ultrakısa Protokol

Tüp bebek tedavisi sürecinde adetin ilk gününde GnRHa’ya protokolün uygulanması başlanır. Üç günlük süre ile protokol uygulaması devam ettikten sonra uygulama durdurulur ve devam eden süreçte FSH ve Hmg sağlanarak uygulamaya devam edilir.

Mikrodoz Kısa Protokol

Kısa protokol uygulaması genellikle yumurta üretiminde sorun yaşayan ve yumurta sayısında verimsiz olan kadınlarda kullanılır. Mikrodoz ise bu durumun ileri seviyelerde söz konusu olduğu durumlarda tercih edilir. Burada eczaneden temin edilen ilaç tüp bebek servisinde sulandırılması ile tedavi devam ettirilir.

Uzun Protokol

Adet olunduktan sonra devam eden sürecin yirmi birinci gününde GnRHa tedavisi için uygulama başlanır ve devam eden sonraki adet kanamasının üçüncü günü içinde kan testi yapılarak, baskılamanın gerçekleşip gerçekleşmediği kanıtlanır. Eğer östrojen seviyesinde düşüş varsa baskılama gerçekleşmiş demektir. Baskılanma eğer uygunsa, uyarma aşamasına geçilerek tedaviye devam edilir ama GnRHa süreci de devam ettirilir. Öte yandan çatlatma iğnesinin uygulanması gereken tarihe dek tedaviye devam edilmesi gerekir. Bu aşamada da tüp bebek tedavisinin nasıl devam edeceği ve hangi protokolün gebe adayı için uygun olduğu tespit edilir.

GnRh Antagonistleri

Gebelik için tüp bebek tedavisi görecek olan kadının yumurtalarının erken aşamada çatlamasının önlenmesinde GnRh antagonistlerinden faydalanılır. Bu ilaçlar; cetrotide ve orgalutran olarak sıralanabilir.

Tüp Bebek Tedavisi Öncesi

Tüp bebek tedavisinden önce hem kadın hem de erkek bireyin bazı hususlarda hazırlık yapmaları gerekiyor. Bunlar hem sağlıklı sperm oluşumunu hem de sağlıklı yumurtlama sürecini destekleyecek unsurlar.

Hasta Hekim Görüşmesi

Gebelik için tüp bebek tedavisine başvurulacak için ilk aşamada doktorun anne ve baba ile ön görüşme yapması gerekir. İnfertilite durumu ile karşı karşıya kalan çift ile ilgili olarak doktor tarafından sağlık öyküsü alınarak kaydedilir. Bu hikayeye paralel olarak çiftlerden talep edilen test, film ve epikriz verileri ele alınır. Ardından hekim tarafından hem kadın hem de erkeğe çeşitli muayeneler yapılır ve ardından uygulanacak olan tüp bebek protokolü seçilir. Doktorun kadını muayene etmesinin ardından cerrahi bir uygulamanın gerekli olup olmadığı araştırılır ve eğer bir anatomik sorun söz konusu ise histeroskopi tekniğiyle cerrahi uygulama yapılır. Tedavi protokolü bu aşamada seçilirken, gebe kalacak olan kadının yaşı, yumurta kapasitesi, daha önce görmüş olduğu cerrahi operasyonlar, hormon düzeyi ve önceki tüp bebek denemelerindeki protokoller sıralanarak ilgili tedavide protokolün seçimi tamamlanır.

Yumurtalıkların Uyarılması

Gebelik için tüp bebek tedavisinde olumlu sonuç alabilmenin en önemli unsurlarından birisi de gebe kalmak isteyen kadının yumurtalıklarının çok sayıda yumurta üretebilmesi olarak değerlendirilir. Bu nedenle de kontrol altına alınan yumurtalıkların gelişimini arttırmak için uyarıcı ilaçlara başvurulur. Genellikle bu ilaçlar deri altı ya da kas içine uygulanan enjeksiyonlar olarak bilinir. Bu uyarı süreci 10 gün devam eder ve bu sürede yumurta gelişiminin takibi yapılır. Birkaç defa bu süreçte yapılan kontroller sonucunda ultrasonografi verilerine bakılarak eğer gerekli görülürse hormon seviyesine bakılarak ilaçlarda doz değişimine gidilebilir. Eğer tetkikler sonucunda östrojen azalması varsa süreç olağan ilerliyor anlamına gelir.

Yumurta Toplama İşlemi (OPU)

Yumurta gelişimine yönelik takip sürecinde eğer yumurtanın yeterli miktarda olgunlaştığı görülürse, en son gelişim aşamasının tamamlanması için enjeksiyon gerçekleştirilir. İlgili tedavi sürecindeki yumurtaların toplanması, son ilaç enjeksiyonundan sonraki 36. Saatte gerçekleştirilir. Bu aşamada gebelik düşünen anne adayının sakinleştirici ya da uyutucu ilaçlarla yatıştırılması veya anestezi uygulanması söz konusu olabilir. Bu işlemin süreci gelişim takibi aşamasındaki ultrasonografi gibi olur. Yalnızca bu süreçte ultrasonografi cihazının bağlı olduğu bir iğne vajenden geçirilerek, yumurtalıklardan yumurta toplanır. Otuz dakika süren bu işlem sonrasında ise alınan sperm hücreleriyle dölleme işleminin gerçekleşmesi söz konusu olur. Öte yandan yumurta toplama işlemi sonrasında 2-3 saat dinlenen çift taburcu edilir ve ilaçlar önerilerek çiftler bilgilendirilir.

OPU Komplikasyonları

Yumurta toplama işlemi olarak tüp bebek sürecinin doğal aşamalarından birisi olan OPU esnasında çok ender olmakla birlikte bir takım komplikasyonların gelişebilmesi mümkün. Çok düşük bir sıklık oranı ile görülen bu komplikasyonlardan bazıları; yumurtalık kanaması, vajen bölgesindeki kanama ve pelvik enfeksiyon olarak sıralanmıştır.

Döllenme (Fertilizasyon)

OPU işleminin ardından toplanmış olan yumurtalar arasından olgun olanlar tespit edilerek, inkübatör içinde uygun bir sıcaklıkta 2-4 saat bekletildikten sonra döllenme işlemine geçilir. Bu aşamada erkekten mastürbasyon yaparak sperm vermesi istenir. Eğer erkek sperm veremiyor ya da azospermi durumundaysa erkekten mikro TESE uygulaması ile sperm temin edilir. Artık yumurtaların döllenmesi için hazırlık tamamlanır. Döllenme uygulamasının ardından embriyo oluşur ve embriyo rahim içinde gelişerek bebek meydana gelir. Döllenme uygulaması alternatif iki yol ile gerçekleştirilebilir. In-vitro Fertilizasyon yöntemi ile erkekten alınan sperm hücreleri yumurta hücresinin yakınına bırakılır ve bu spermlerden birisi yumurtayı kendiliğinden dölleyebilir. Bu yöntem klasik tüp bebek tedavisi yöntemi olarak bilinir ve bu işlemde her yumurta hücresi için 50-100 bin arasında sperm verilmesi hedeflenir. Diğer yöntem ise mikroenjeksiyon yöntemidir. Bu yöntem ile yalnızca bir spermin mikroskobik yöntemlerle bir yumurtaya verilmesi sağlanır ve döllenme tamamlanır. Mikroenjeksiyon yöntemi modern dönemde daha yaygın olmakla beraber döllenme olasılığı daha fazla olur. Mikroenjeksiyon ile tüp bebek tedavisine uygun olan yumurta hücreleri Metafaz-II aşamasında olurlar. Metafaz-I aşamasındaki yumurtalar olgunluk açısından tamamlanmamış olduğundan döllenme amacı ile kullanılamazlar.

Embriyo Transferi

Tüp bebek operasyonu aşamalarından döllenme tamamlandıktan sonra belirlenen sayıda embriyonun anne rahmine yerleştirilmesi sağlanır ve bu uygulama embriyo transferi olarak adlandırılır. Transfer işlemini izleyen 12 günlük süreçte yapılacak olan gebelik testiyle de gebeliğin gerçekleşip gerçekleşmediği test edilir. Bu uygulama aşaması döllenmeden 2 ile 5 gün sonra yapılır. Embriyonun yapısı bu dönemde 4 ya da 8 hücreli formda olur. Öte yandan 5 veya 6. güne kalan embriyonun içi boşluklu bir yapı alır ve bu hale blastokist ismi verilir. Kimi ender hallerde 5-6. günlerde de transfer gerçekleştirilebilir ancak bu uygulamaya blastokist transferi ismi verilir. Embriyo transferi işlemi 5-10 dakikalık bir operasyon ile gerçekleşir. Ağrısız ve rahatsızlık oluşturmayan bir operasyon olduğu için anesteziye gerek kalmaz. İşlemin tamamlanmasından kısa bir süre sonra hastaneden taburcu olunur. İşlemin yapılması için jinekoloji masasında muayene pozisyonuna geçilerek spekulum yerleştirilir bunun öncesinde de rahim ağzı özel sıvılarla temizlenir. Embriyologun laboratuvardan getirdiği embriyolar bir kateter aracılığıyla rahim içine yerleştirilir. Kaç embriyonun rahime yerleştirileceğinin kararı ise temel bir takım kritere göre belirlenir. Fazla sayıda embriyo transferinin ikiz ya da üçüz bebek riski olduğundan sakıncalı kabul edilir. Öte yandan genç yaşta ve kaliteli embriyosu olan gebe adaylarına az sayıda embriyo transfer edilir ve yaşı ileri olan, embriyo kalitesi düşük olan gebe adaylarına ise daha fazla sayıda embriyo transferi yapılır. Eğer transferi gerçekleştirilecek olan embriyonun dış kısmındaki zona tabakası kalınsa, lazer yöntemi ile zona inceltilmesi yapılır ve ardından transfer yapılır. Embriyo transferi sonrasında eğer kalan kaliteli embriyolardan gelecekte faydalanılmak isteniyorsa dondurmak suretiyle bunlardan faydalanılabilir. Embriyo transferi sürecinde sıklıkla progesteron ilaçları önerilir ve kullanım şekli hekim tarafından açıklanır. Verilen ilaçlar kapsül, vajinal jel ya da enjeksiyon olarak verilebilir. Ayrıca vitamin ve farklı ilaçlar reçete edildiyse bunların da dikkatli olarak kullanılması gerekir. Embriyo transferi gerçekleştikten 12 gün sonra hamilelik testi yapılabilecek aşamaya gelinir. Hemen ardından tekrar 10 ile 14 gün arasında geçen bir zaman diliminde ise bebeğin ultrason ile görüntülenebilmesi mümkün olur. Embriyo transferi uygulaması esnasında eser miktarda leke veya kanama görülebilir ve bu durum sıklıkla aynı gün kendiliğinden son bulur ancak eğer kanama şiddetinin fazla olduğunu gözlemliyorsanız hekime başvurulması gerekir. Yine transfer uygulamasından sonra düşük şiddette kasık ya da bel ağrısı da olabilir ve bu durum karşısında doktor önerisi olmaksızın ağrı kesici kullanılmaması gerekir. Embriyo transferi aşamasından sonra doktor müsaadesi verilene kadar cinsel ilişkiye girmemek gerekir. Eğer 12 günlük süreç sonunda gebelik testinden olumlu sonuç alınmamışsa cinsel ilişkiye girilebilir ve eğer gebelik ortaya çıkarsa doktorun izni gelene kadar cinsel ilişki yasaklanır. Gebelik sürecini izleyen aşamalarda 2-3 aylık periyotta gebeliğin büyümesinde olumsuzluk görülmüyorsa cinsel ilişki yasağı ortadan kalkar.

Transfer Sonrası İlaç Tedavisi

Embriyo transferinden sonra sıklıkla hormon ilaçları doktor tarafından reçete edilir ve kullanım şekli, dozu, sıklığı doktor tarafından hastaya tarif edilir. Bu ilaçların yanında ayrıca vitamin ilaçlarının da kullanımı gereklilik söz konusu olduğunda önerilir. Bu ilaçların tarif edilen şekilde düzenli olarak kullanılması tedavi sürecinin sağlıklı ilerlemesi ve verilerin doğru bir şekilde izlenebilmesi için oldukça önemlidir.

Gebelik Testi

Embriyo transferinin tamamlanmasından 12 gün sonra kan aracılığıyla hamilelik testi gerçekleştirilir. Hasta tarafından kullanılan ilaçların adet kanamasında gecikmeye yol açması söz konusu olduğundan, adetin gecikmesi durumunda direkt olarak akıllara gebe kalındığı gelmemesi gerekir. Hamilelik testinin yapılması ve sonuca bakılarak durumun öğrenilmesi gerekir. Eğer kanda hamilelik sonucu pozitif olarak saptanmış ise ultrason uygulaması için 10 gün beklenir ve ultrason ile hamilelik kesesi görüntülenerek, yerleşen embriyo sayısı görüntülenebilir. Bu aşamada 2 veya 3 embriyo görülebilir ancak bu aşamada doğal olarak yerleşebilen embriyolar daha sonra kaybolabilir.

Sigarayı Bırakmak

Tüp bebek tedavisi görecek olan kadının, üreme ile ilgili olarak bir sorunu olduğundan dolayı, hormon seviyesi incelemesi yapılır. Anne olmak isteyen tüp bebek tedavisi görecek olan kişi sigara kullanmaktaysa sıklıkla yumurtalıkları ile ilgili olarak olumsuz tetkik sonuçları ile karşılaşılır. Kadınlarda yumurtalığın önemi kadar, erkeklerde ise sperm üretiminin önemi var. Bu bağlamda tüp bebek tedavisine başvuracak olan erkek adayda sigara kullanımı varsa sperm üretimi büyük ölçüde olumsuz etkilenir ve kısırlık söz konusu olur. Bilindiği üzere tüp bebek tedavisine kısırlıkla alakalı bir problem olduğunda başvurulur ve kısırlık annede ya da babada söz konusu olabilir. Ayrıca ileri yaşta olan kişilerde meydana gelen hormonal değişimler ve anatomik şartlar sebebiyle de hamilelik olmayabilir. Sigara kullanan kişilerde tüp bebek tedavisinin olumsuz sonuç vermesi bir yana rutin hamileliğe dahi ciddi zararlar verebilir. Çünkü sigara östrojen hormonuna hasar veren bir kimyasal içerir. Ayrıca sigara yalnızca hormonları değil, kadınlarda yumurtalıkların da olumsuz etkilediği biliniyor. Özellikle ilerleyen yaş grubundaki adaylarda tüp bebek tedavisinin olumlu sonuç ihtimali %30’un altında olduğundan, sigara kullanımı ile bu oranın daha da aşağıya çekilebileceği unutulmamalı. Ortaya konulan bulguların, sigara kullanan kişilerde yumurtalık ve sperm yapısına hasar verdiği yönünde olması nedeniyle tüp bebek tedavisi ile hamilelik düşünülüyorsa, tedaviden en az 3 ay öncesine kadar sigara kullanımının kesin olarak bırakılması gerekir. Burada amaç hamilelik olduğundan, tedaviyi olumsuz etkileyebilecek en ufak faktör dahi ortadan kaldırılmaya çalışılır ve sigara bunlar arasında ilk sıralarda yer alır. Yine ortaya konulan bulgular arasında sigara tüketen kadınların birçoğunun erken yaşta menopoza girdikleri ve doğurganlık kayıpları yaşadıkları bilinir. Öte yandan erkeklerde de sigara kullanan kişilerin, kullanmayan kişilere göre sperm kalitelerinde düşüş olduğu gözlemlenmiş. Bu kapsamda uzmanlar tarafından elde edilen bulgulara göre tüp bebek tedavisinde başarılı sonuç elde edilebilmesi için hem anne hem de babanın sigara tüketimini tedaviden 3 ay önce bırakması gerekir. Erkekler ile alakalı olarak ortaya konulan başka bir çalışma içerisinde, sigara kullanan baba adaylarının sperm kalitelerinin zayıflamasının yanında sperm sayısında da azalma olduğu gözlemlenmiş Bu kapsamda da tüp bebek tedavisi için gerekli olan sperm üretiminin yerine getirilememesi, tedavi sürecini olumsuz etkiler.

Folik Asit Takviyesi

Vücudun doğal olarak ihtiyacı olan ve genetik yapının bir kısmını meydana getiren nükleik asidin oluşturulmasında gerekli olan temel bileşen olarak bir B9 vitamini formu olan folik asit karşımıza çıkar. Folik asit, B12’ye benzer kompleks yapıda bir vitamin olan folik asit, kırmızı kan hücresini meydana getirme, duyma kabiliyetinin yitirilmesini engelleme ve hamilelik döneminde bebeğin sağlığını korumada gerekli olur. B9 vitamini türevi olan folat ve folik asit, vücutta oldukça gerekli. Alyuvar üretimini sağlamanın yanında, DNA ve RNA’ların onarılması ve sentezlenmesini sağlar, hücre bölünmesini ve büyümesini destekler, duyma kaybını engeller. Gebelik dönemindeki kadınların folik asit ihtiyaçlarını karşılamaları büyük önem taşır. Çünkü folik asit bebeğin beyin ve omurga yapısında doğum öncesi meydana gelebilecek deformiteleri önler ve gelişime yardımcı olur. Bilhassa gebelik düşünen kadınların hamilelik öncesinde folik asit takviyesi yapması, gebelik sürecinde bebeğin sağlıklı gelişimini desteklemede önemli rol oynar. Bu nedenle de gebelik öncesindeki 1 yıllık periyotta folik asit takviyesinin faydası çoktur. Gebelik döneminde ve gebelik öncesinde folik asit açısından zayıf olan kadınlarda fetüste otizm spektrum bozukluğuna sebep olabilir ancak bu tamamen kanıtlanmış değil. Yine yakın tarihte yapılan çalışmalarda folik asit açısından desteklenen gebelik düşünen kadınların bebeklerinde yarık damak ve tavşan dudak riski azalıyor. Yine uluslararası anlamda yapılan bir çalışma sonucunda, yeni doğan bebeğin deformite veya ölüm ile karşılaşmasını engellemek adına hamilelik sürecinde ya da hamilelik öncesinde folik asit tüketiminin önemli olduğu bulgusu elde ediliyor. Gebelik öncesinde başlayan takviyenin, gebeliğin ilk 4 haftasında sürdürülmesi büyük bir avantaj. Miktar bazında incelendiğinde hamile kalma ihtimali olan her kadının folik asit desteğine devam etmesi önerilir. 14 yaş sonrasında günlük 400 mikrogram folik asit ve gebelik süresinde 600 mikrogram folik asit tüketimi faydalı olarak bildiriliyor. Emzirme döneminde ise bu miktarın günlük 500 mikrogram da kalması öneriliyor. Yine yapılan başka bir çalışmaya göre ise gebelik öncesi 1 senelik sürede folik asit takviyesi alan kadınların erken doğum riskinin yüzde elli altında kaldığını kanıtlıyor ve bebeğin omurilik gelişiminde folik asitin önemini ortaya koyuyor. Doğal olarak folik asit alımı sağlamak için; brokoli, kuşkonmaz, karnabahar, yumurta sarısı, fırında patates, lahana, böbrek, süt, ıspanak, bezelye, ay çekirdeği, papaya, kiwi, portakal gibi gıdaların düzenli tüketilmesi önerilir.

Protein İçerikli Beslenme

Tüp bebek tedavisi görecek olan çiftlerde özellikle anne adaylarının beslenme programında ciddi değişiklikler yapılır. Bu anlamda tüm uzmanlar, anne adaylarının karbonhidrat içeren besinlerden uzaklaşmasını ve protein ağırlıklı beslenmesini tavsiye eder ve buna göre bir diyet programı reçete eder. Yapılan araştırmalar sonucunda transfer öncesi ve sonrası dönemde beslenme konusunda gösterilen hassasiyetin, sürecin başarılı olmasında olumlu etkileri olduğu tespit ediliyor. Karbonhidrattan uzaklaşan ve protein ağırlıklı gıdalarla besin düzeni oturtan tüp bebek adayları gebelik sürecinde ve doğum sürecinde birçok avantaja sahip oluyor. Protein ağırlıklı beslenme hem doğumda kolaylık hem de doğum sonrasındaki iyileşme sürecinde kolaylık sağlıyor. Burada işaret edilen diyet programının zayıflamaya değil beslenmeye yönelik olduğu bilinmeli ve proteinin vücutta iyi bir depolanma sürecine girmesi sağlanmalı. Bu anlamda protein ağırlıklı beslenme diyeti öncesinde alanında uzman bir diyetisyenden ya da tüp bebek alanında hekimlik yapan doktorlardan diyet önerisi alınmalı. Doğum öncesi ve doğum sürecinde beslenme anne ve bebeğin sağlığı ve bebeğin gelişimi için büyük ölçüde önem arz ettiğinden diyetisyen desteği almak faydalı olur. Rutinde bir kadının ihtiyacı olan protein tüketimine ek olarak günde 10 gram daha fazla protein tüketmesi, işaret ettiğimiz yönlerden yeterli desteği sağlar. Yani günlük et tüketiminin 1-2 porsiyon arttırılması yeterli olur. Alınacak olan proteinin vücutta tam olarak kullanılabilir kaynaklardan yani hayvansal kaynaklardan alınması gerekir.

Estrofem Kullanımı

Doktorun reçete etmesi ile kullanılabilecek bir ilaç olan estrofem; embriyonun anne rahmine tutunmasına yardımcı olan bir ilaç. Estrofemin kullanımı gebeliğin oluşmasına katkı verir ve bunun yanında erken menopoz ya da menopozdan dolayı ortaya çıkan ruhsal bozuklukları tetikleyen östrojen yetmezliği ve bununla ilişkili olan kemik erimesinin engellenmesinde kullanılır. Estrofem, seks hormonu olarak kadınlarda hamilelik döneminde plasenta tarafından, yumurtalık ve adrenal bezlerden üretilir. Estradiol bu anlamda kadının üremesi için en gerekli hormon olarak bilinir ve cinsellik için gerekli olur. Ayrıca doku ve organ sağlığı üzerinde de etkisi görülür. Büyüme hormonu görevi taşıyan estrofem; vajina, fallop tüpleri, endometrium ve servikal bezler için gerekli olur. Rahim kas tabakasında da myometrium büyümesini destekler. Bu yönden gebelik esnasında estrofem kullanımı gebeliğin süreğenliğini, embriyonun sağlıklı tutunmasını destekler.

Tüp Bebek Tedavisi Sonrası

Tüp bebek tedavisinde uygulama aşamalarının tamamlanmasından ve gebeliğin doğrulanmasından sonra hassasiyet gösterilmesi ve doktor tavsiyelerinin izlenerek, gelişimin desteklenmesi önem taşır. Özellikle annenin bu dönemde önerilen ilaçları ve vitaminleri düzenli bir şekilde kullanmaya devam etmesi, cinsel ilişki yasağına uyması ve fiziksel yorgunluktan kaçınması gerekir. Yine alkol kullanımı ve sigara kullanımının da olmaması gerekir. Tedavi sonrasında rutin dışı olarak gelişebilecek bir takım durumlarda söz konusu olabilir. Bunlar tedavi sürecinde gerçekleştirilen uygulamalar, ilaç kullanımı ve kişisel genel sağlık sorunlarını tetikleyen faktörler olabilir. Tedavi sürecinin başarısız sonuçlanması da tedavi sonrası sürece dahildir.

Tüp Bebek Tedavisinde Başarısızlığın Sebebi

Gebelik için tüp bebek tedavisi sürecinde anne ve babadan alınan üreme hücrelerinin laboratuvar ortamında bir araya getirilmesi söz konusu olur. Bu döllenmenin ardından da bebeğe dönüşmeye müsait bir embriyo oluşur ve ardından bu embriyoların kültür ortamlarında tutulması ve beslenmesi sağlanır. Sonuç olarak gebeliğe hazır hale gelen embriyo anne rahmine transfer edilir ve kullanılamayanlar ise dondurulma yöntemi ile gelecek kullanımlar için saklanır. Gebelik uygulaması için embriyo transferi son aşamadır ancak bu aşamada başarı oranı kadar başarısızlık da söz konusu olduğundan, buna neden olan faktörlerin incelenmesi gerekir. Genel yargıya göre 3 kez uygulanan kaliteli embriyo transferine karşın gebelik söz konusu olmuyorsa ve ayrıca totalde 10 taneden daha fazla embriyo kullanımına karşın gebeliğin oluşmaması, tüp bebek tedavisinde başarısızlığa işaret ediyor. Ancak tıbbi açıdan tüp bebek uygulamasının bir sakıncası yoktur ve bir ya da birkaç başarısızlık tekrarlı başarısızlık olarak görülmeden tekrar tedaviye başvurulması önerilir. Tüp bebek tedavisi sürecinde yaşanan olumsuz sonuçların 3 farklı derecesi var. Bunlardan ilki olan birincil sebepler kalitesiz embriyo oluşumu, hatalı ilaç tedavisi ve embriyonun hatalı ortamlarda beslenmesi ve buna ek olarak embriyo zarında yaşanan kalınlaşma ile tanımlanır. İşaret edilen bu olumsuzluklar, tüp bebek uygulamasının başarısız sonuçlanmasında büyük bir etken olmakla beraber, ilerleyen denemelerde bu hususlardaki aksaklıkların giderilmesi gebeliğin oluşması için olasılığı artırır. Birincil sebeplerin yanında bir de ikincil sebepler vardır ki; bunlar genellikle anne adayından kaynaklanan sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Anne rahminin iç duvarında deformasyonlar, miyomlar ve polipler, enfeksiyona bağlı yapışıklık, pıhtılaşma bozukluğu ve otoimmun sistemindeki bozukluklar bunlar arasında yer alıyor ve bu durumların sonucunda da tüp bebek tedavisi başarısızlıkla sonuçlanıyor. İkincil nedenlerden kaynaklanan tüp bebek tedavisi başarısızlıklarının incelenmesi ve anne rahminden kaynaklanan sorunların giderilmesi gerekir. Bu sorunlar ortadan kalkmaksızın tüp bebek tedavisinden başarılı sonuç alma olasılığı bir hayli düşük olduğundan, tüp bebeğin gelişimine engel olan faktörün giderilmesi için operasyon ve tedavi süreci başlatıldıktan sonra ve bu sorunlar giderildikten sonra tüp bebek tedavisi uygulanmalı. Tüp bebek tedavisindeki başarısızlıklarda bir diğer grup ise üçüncül sebeplerdir ve yine tedavi edilebilir özellikler taşıyan sebeplerdir. Çikolata kistleri, tüpte yaşanan aksaklıklar üçüncül sebeplerde yer alır. Enfeksiyon nedeniyle fallop tüplerin yapışık olması ya da geçmişte gerçekleştirilen bir cerrahi uygulama sonucunda tüplerde hasar oluşması genellikle karşılaşılan üçüncül sebepler arasında yer alıyor. Tüplerin tıkanıklığı, sıvı birikimi yapması ve sıvının yumurtalıklara kaymasından dolayı tüp bebeğin tutunması zorlaşacaktır ve tedavi başarısızlıkla sonuçlanabilir. Tüp bebek tedavisindeki başarısızlıklarda sıralanan bu üç genel faktör anne ile ilgili olmakla beraber baba adayından dolayı da ortaya çıkabilecek sorunlar var. Baba adayının sperm kalitesinin düşük olması, sperm sayısının yetersiz olması ve kalitesiz genetik unsurlar söz konusu ile oluşturulan embriyoların da kalitesi düşecek ve böyle bir durumda embriyo anne rahmine tutunamayacak ve tüp bebek tedavisi başarısızlıkla sonuçlanabilir. Tüm bu sıralanan başarısız tüp bebek uygulamalarının neticesinde anne ve baba adayının öncelikle morallerini yüksek tutmaları ve uygulamanın tekrarlanabilir olduğunu unutmamaları gerekir. Öncelikle ilk tüp bebek tedavisinde olumsuz sonuç alan anne baba adayları, bu duruma neden olan faktörlerin tespiti için muayene olurlar ve tetkiklerin tamamlanmasının ardından, başarısız tüp bebek uygulamasına sebep olan faktörler tespit edilerek giderilmesine odaklanmalı.

Tüp Bebek Tedavisinde Oluşabilecek Komplikasyonlar

Tüp bebek tedavisi, tıbbi bir uygulama süreci olarak ilaç kullanımı, enjeksiyon ve anestezi gerektiren bir operasyon olarak gerçekleştirilir ve uzman hekimler tarafından takip edilir. Uygulamaya başlamadan önce anne ve baba adayına bir takım testler yapılarak, uygulama sürecinde oluşabilecek tüm risklerin teşhis edilmesi hedeflenir ve ortaya çıkabilecek komplikasyon riski azaltılır. Unutulmaması gereken ise tüm tetkiklere rağmen, kompleks bir yapı olan insan vücudunun, tüp bebek tedavisi sürecinde umulmadık reaksiyonlar verebileceği. Bu noktada eğer tüp bebek tedavisi sürecinde ve sonrasında herhangi bir olumsuzluk ile karşılaşırsanız en kısa sürede hekiminize başvurmanız önerilir.

Hiperstimülasyon Sendromu

Tüp bebek tedavisi sürecinde gerçekleşebilecek olan hiperstimülasyon sendromu, hayati tehlike arz edebilecek boyutlara ulaşabilen bir sonuçtur ve tedavinin en ciddi komplikasyonu olarak bilinir. OHSS’nin gerçekleşme şekilleri; hafif, orta ve ağır şiddetlerde olabiliyor. Genellikle OHSS’nin ağır şiddette gelişmesi olasılığı %1-2 olarak değerlendirilir. Bu oran özellikle yumurtalıkları ilaç uygulamalarına aşırı yanıt veren ve yüksek sayıda yumurta toplanan hastalarda artış gösterir. Sendroma ilişkin şikayetlerle yumurtanın toplanmasından 4-5 gün sonra karşılaşılır. Hafif şiddette ağrı ve şişkinlik hissi sendromun ilk belirtileri olur. Kasık bölgesinde ve karında ağrı, şişkinlik hissi, kusma, solunum güçlüğü, idrar azalması ve idrarın renginin koyulaşması gibi şikayetler devam eden süreçte seyreder. Bu durumun nedeni karın içi bölgede sıvı birikmesi ve yumurtalıkların fazla büyümesinden kaynaklanır. Durumun tespit edilmesi için folikül takibi yapılır ve önlem alınabilmesi için yakın ultrason takibi ve kanda östrojen tetkikleri gerçekleştirilir. Eğer sendrom belirtileri ortaya çıkarsa, uygulamaya hazırlanan embriyolar saklanmak üzere dondurularak, bir sonraki ay endometrium hazırlanarak tedavinin uygulanması tercih edilebilir. Öte yandan sendrom belirtileri seyrederken gebeliğin oluşması durumu sürecin şiddetini arttırabilir.

Karın İçi Kanama

Tüp bebek tedavisinin uygulanması sürecinde kanama ile karşılaşılabilmesi mümkün. Bunlardan transfer uygulaması esnasında görülen kanama günübirlik olarak gerçekleşir ve kısa sürede sona erer. Öte yandan gebeliğin başlamasının veya uygulamanın tamamlanmasının ardından meydana gelen iç kanamalar da olabilir. Özellikle gebelik sürecinin desteklenmesi için tedavi öncesi ve sonrası kullanılan ilaçlar kanamaya neden olabilir. Kanama teşhisi sonrasında kolaylıkla bu durum giderilebilir.

Alerjik Reaksiyon

Yalnızca tüp bebek değil normal gebelik sürecinde de alerjik reaksiyonlar karşılaşılması olası komplikasyonlar olarak değerlendirilir. Anne vücudunun gebelik sürecine geçişi ile beraber vücutta hassasiyet büyük ölçüde artar ve otoimmun sistemi dış faktörlere karşı daha hızlı ve şiddetli yanıt vermeye meyilli olur. Bu durum nedeniyle de alerjik reaksiyonların görülme olasılığı artar. Anne halihazırda alerjik bir bünyeye sahipse, tedavi süresince antihistaminik kullanımı desteklenerek, olası alerjik reaksiyonların bastırılması sağlanır.

Enfeksiyon

Gebelik için tüp bebek tedavisine başvurulduğunda; yumurta toplama ve embriyo transferi gibi işlemler esnasında, kadının vücuduna uygulanan cerrahi uygulamalar ve ayrıca vücutta zaten bulunan ancak aktif hale gelmemiş bakterilerden kaynaklı olarak enfeksiyon riski her zaman var. Özellikle yumurta toplama aşamasında sıklıkla karşılaşılan enfeksiyon problemi, yumurtalıklarda görülüyor. %1 olasılıkla karşılaşılan bu durum hayati riske neden olmaz. Uzman hekimler tüp bebek tedavisi süresince ilgili anne adayının önerilen ilaçları doğru bir şekilde kullandığından emin olarak, buna göre tedavi sürecinde antibiyotik önererek, enfeksiyonların önlenmesini sağlarlar. Kimi hallerde ise laparoskopik yöntemlerle apseli bölge temizlenir ve şiddetli enfeksiyon vakalarının önüne geçilir.

Anesteziye Bağlı Olumsuzluklar

Bebek sahibi olabilmek adına tüp bebek tedavisi gören birçok kişinin aklını karıştıran konu anestezi uygulaması olarak karşımıza çıkar. Anestezi sürecine bağlı olarak olumsuzlukların ortaya çıkabileceği gerçeği mevcut. Öncelikle uzman hekim tarafından anestezi işlemi öncesinde hastaya bilgi verilir ve tetkikleri incelenir. Anestezi uygulanmadan önce hatanın en az 6 saatlik periyotta hiçbir şey yememiş ve içmemiş olması gerekir çünkü eğer anestezi sürecinde mide dolu olursa, kasılma neticesinde mide sıvısı ağza gelerek solunum borusuna baskı yaparak olumsuzluklara neden olabilir. Anestezi uzmanı bu süreçte uygulama sonrasında hastanın yanında bekleyerek olası risklere müdahale eder. Anestezi uygulaması hastanın kolu veya el sırtından açılan damar yolu ile gerçekleştirilir ve hasta uyku haline geçer. Bunun nedeni ise hastanın uygulama esnasında ağrı hissetmemesini sağlamaktır.

Tüp Bebek Tedavisinde Kadın Yaşının Önemi

Başarılı bir tüp bebek operasyonunun en kritik hususlarından birisi kadının yaşı. Kadın yaşının ilerlemesi ile uygulama için gerekli olan sayıda yumurta elde edilmesi zorlaştığı gibi ilerleyen yaşla beraber yumurta kalitesi de düşmekte. Bu yönden bebek sahibi olmak için tüp bebek tedavisine başvuracak olan çiftlerin bu uygulama konusunda yaş konusunda dikkat etmesi gerekir. Uygulamanın en önemli şartları anneden sağlıklı ve yeterli sayıda yumurta alabilmek olduğundan mutlaka ilerleyen yaşa bırakmaksızın eğer tüp bebek düşünülüyorsa erken tedaviye başvurulmalı. Kadınlarda doğurganlık kabiliyetinde zayıflama 35 yaş sonrasında azalmakta ve 38 yaş sonrasında ise büyük ölçüde hızlanmakta. 40 yaşına ulaşan kadınlarda ise bu yaştan itibaren tüp bebek ile gebe kalma olasılığı %20’nin altına inmekte. Öte yandan tüp bebek uygulaması ile bu yaş sınırından sonra transfer sağlanırsa ve gebelik olumlu sonuçlansa da düşük olasılığı artmakta. Bir kadının en verimli doğum dönemi 25-34 yaş olarak istatistiksel verilerle açıklanır ve bu olasılık 35-40 yaş arasında şiddetli bir düşüş sürecine girer.

Tüp Bebek Tedavisi Sperm Analizi İçin Değerler

Tüp bebek tedavisinin olumlu sonuç vermesinde bir diğer önemli faktör, babadan gelecek olan sperm kalitesi. Sperm sayısının ve kalitesinin yüksek olması, başarılı tüp bebek tedavisi ve sağlıklı bir bebeğin dünyaya getirilebilmesi için önem taşır. Bu noktada uzman hekimler, döllenme uygulamasına geçilmeden önce mutlaka babadan mastürbasyon yolu ile alınan spermler üzerinde tetkikler yaparak analizler ortaya koyar ve belirli değerler üzerinden yorumlama yaparak, tüp bebek tedavisi için uygunluğu inceler. Bu anlamda genel sperm analizlerinde beklenen alt limit sonuçlar; Volüm > 1.5 ml, Konsantrasyon > 15 milyon/ml, Toplam Hücre > 39 milyon, Motilite (Hareketlilik) - % 45, Morfoloji (Normal Şekil) - % 4, pH 7.2-8, Canlılık - % 75, Beyaz Kan Hücreleri ml'de 1 milyondan az olmalı.

Sık Sorulan Sorular

Tüp Bebek Tedavisi Başarı Oranları

İnfertiliteden dolayı bebek sahibi olamayan anne ve baba adaylarının tüp bebek tedavilerine ilişkin veriler istatiksel olarak yorumlandığında, tüp bebek ile gebelikte başarı oranının özellikle yaşa göre değiştiği gözlemleniyor. Tüp bebek ile gebelikte 30 yaş altı hastalarda başarı oranı %60, 35 yaş civarında %40, 40 yaş üzerinde ise %15 olarak değerlendiriliyor. Bu oranlar tedavinin sadece 1 defa denendiği koşullar için geçerli olup, tüp bebek tedavisi tekrarlanabilen bir operasyon olduğundan, tekrarlayan tedaviye yönelik istatistik veriler incelendiğinde başarı oranının dördüncü denemede %90’a kadar çıktığı görülüyor. Öte yandan ilk denemede başarısızlık olmasından sonra, bu duruma neden olan faktörlerin tetkikler aracılığıyla tespit edilmesinden sonra ilaçlar ve operasyonlarla giderilmesi, tedavinin bir sonraki uygulanmasında yüksek oranda başarılı sonuçlanmasını sağlıyor.

Tüp Bebek Tedavisinde İkiz Bebek Sahibi Olunabilir mi?

Tüp bebek tedavisi ile hazırlanan döllenmiş yumurtalar embriyo haline geldikten sonra anne rahmine yalnızca bir tane yerleştirilmez. Birden fazla embriyo yerleştirilerek, bunlardan en az bir tanesinin anne rahmine tutunarak, gebeliğin başlaması hedeflenir. Uygulama esnasında yerleştirilen embriyo sayısı arttıkça ikiz ve hatta üçüz bebek olasılığı da artar. Dolayısıyla, tüp bebek tedavisi ile ikiz bebek sahibi olabilmek mümkün.

Tüp Bebek Tedavisinde Mevsim Başarıyı Etkiler mi?

Tüp bebek tedavisi ile ilgili olarak ortaya konulan veri analizleri kapsamında mevsim şartlarının, gebelik sonucu üzerinde olumlu veya olumsuz bir etkisi olmadığı anlaşılıyor. Bu anlamda yılın her mevsiminde, tüp bebek tedavisine başvurmak ve gebelik beklemek mümkün. Bu noktada anne ve baba adaylarında oluşabilecek hassasiyet, mevsimsel hastalıkların gebelik sürecinde ortaya çıkması ve bu nedenle de gebelikte aksi bir etkinin oluşması olabilir. Bu noktada özellikle ilkbahar alerjilerine ve kış aylarında yaşanan gribal enfeksiyonlara yakalanmadan gebelik geçirmek için tüp bebek tedavisinde tarih ayarlaması yapılabilir.

Tüp Bebek Uygulamasında Düşük Riski Var mı?

Gebelik sürecindeki her anne adayının en büyük korkusu, düşük ihtimali. Bu noktada özellikle tüp bebek tedavisi ile hamile kalan kadınlarda, düşük korkusu daha fazla. Ortaya konulan sonuçlara göre tüp bebek tedavisinde düşük olasılığı, normal yollarla meydana gelen gebeliğe göre daha fazla ve bunun nedeni de hormonal faktörlere bağlanır. Doğal yolla meydana gelen hamilelikte, tek bir yumurta anne rahminde büyürken bu yumurtaya bağlı oranda hormon üretimi gerçekleşir. Tüp bebek tedavisinde ise anne karnında tek seferde 10-15 yumurta yerleştirilmesine bağlı olarak daha fazla hormon üretimi gerçekleşir. Bu durumda progesteron hormonu, üretilen östrojene karşı yetersiz kaldığında düşük riski de artar ancak tedavi sürecinde destek verilerek, progesteron hormonu takviye edilir ve bu şekilde de düşük riski doğal hamilelik ile aynı seviyeye getirilir.

Tüp Bebek Tedavisinde Başka Hastalıklar İçin İlaç Kullanılabilir mi?

Tüp bebek tedavisine başlamadan önce uzman hekim tarafından hem anne hem de baba adayının kapsamlı tetkikleri yapılır. Olası tüp bebek gebeliğine hazırlık sürecinde ve gebeliğin gerçekleştiği durumlarda doktor tarafından sıkı takip devam eder. Bu noktada hekim ebeveynlerden herhangi birisinin sahip olduğu hastalık nedeniyle kullandığı ilaçları değerlendirerek, kullanımının devam edip edemeyeceğine karar verir. Ayrıca yine gebelik sürecinde ortaya çıkabilecek hastalıklar için ilaç kullanılıp kullanılamayacağına uzman hekim karar verir. Gebeliği tehlikeye atabilecek ilaçların kullanılması ise önlenir.

Tüp Bebek Tedavisinde Kullanılan Yumurta ve Sperm Eşlerin Kendisine Ait Olmak Zorunda mıdır?

Yasal olarak infertilite nedeniyle tüp bebek tedavisine başvuracak olan ebeveynler, yalnızca kendilerine ait olan sperm ve yumurtalarla tüp bebek tedavisinden faydalanabilirler. Bu anlamda operasyonu gerçekleştiren uzman hekimler ve laborantlar uygulama aşamasında sık sık kimlik kontrolü tekrarlarlar ve bu uygulamada farklı çiftlerin embriyoları ile karıştırılabilme olasılığı sıfırdır.

Yardımlı Yuvalama Nedir?

Tüp bebek uygulamasında embriyo transferi sonrasında eğer embriyo zarı belirli bir kalınlıktan fazla olursa, bu durumda gebeliğin oluşması ihtimali de azalır. Böyle bir durumun tespit edilmesi ile embriyo zarında delik açılması ve kalın zar nedeniyle bölünme olasılığının düşmesinin önüne geçilmesi lazer yolu ile sağlanır ve işleme yardımlı yuvalama adı verilir.

Şişmanlık Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Etkiler mi?

Aşırı şişmanlık durumu yalnızca gebeliği değil genel sağlığı da olumsuz etkileyen bir faktör. Bilhassa şişman kadınlarda adet düzeninin dengesizliği, yumurta sayısında azlık ve yumurta kalitesinde düşüklük görülür. Diğer yandan aşırı kiloluğa bağlı olarak testosteron hormonu daha fazla olabilmekte ve kadınlık fonksiyonu zayıflamakta. Bu şartlar altında tüp bebek tedavisi genellikle başarısız sonuç verir ve gebelik gerçekleşse dahi düşük olasılığı artar. Erkekler açısından da aşırı kiloluğa bağlı olarak sperm kalitesinin düştüğü ve sperm sayısının yetersiz olduğu görülmekte. Bu faktörler tüp bebek tedavisinin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesinde önemli bir yere sahip olduğundan genellikle aşırı kilolu ve obezite ile karşı karşıya olan kişilerin, tüp bebek tedavisi öncesinde obezite tedavisi görmesi önerilir.

Sigara ve Alkol Kullanımı Tüp Bebek Tedavisinde Başarısızlık Getirir mi?

Sigara ve alkol kullanımı doğurganlık fonksiyonlarında hem erkekler için hem de kadınlar için zararlıdır. Bu anlamda tüp bebek tedavisine başlanmadan önce anne ve baba adaylarının en az 3 ay önceden sigara ve alkol kullanmayı bırakmaları gerekir. Gebeliğin meydana gelmesinden sonra da anne adayının kesinlikle sigara ve alkol kullanımı yasaklanır. Her iki unsur da gebelikte düşüğün gerçekleşmesine sebep olabilecek faktörlerdir ve başarısızlığa yol açabilir.

Tüp Bebek Tedavisiyle Doğan Bebeklerde Sağlık Problemleri Olabilir mi?

Tüp bebek tedavisi sürecinde yumurtalıkların uyarılması için ilaçlar kullanılır ve gereklilik görülürse diğer yöntemlere başvurulur ancak bu yöntemler yalnızca yumurtanın laboratuvar ortamında sağlıklı bir şekilde döllenmesini sağlamak için uygulanır. Uygulama tamamlandıktan sonra embriyo anne rahmine taşınır. Bu açıdan bakıldığında sadece döllenme işlemi harici olarak gerçekleştirilir ve gebelik başladıktan sonra süreç normal gebelikle benzer şekilde ilerler. Bu nedenle de hem normal gebelik hem de tüp bebek ile gebelik süreci başladıktan sonra şartlar eşit olarak değerlendirilir. Tüp bebek tedavisine başlamanın amacı infertilite olduğundan, gebelik sürecindeki bebek sağlığı ile infertiliteye neden olan sebepler arasında bağlantı genellikle bulunmaz.

Çiftler Tüp Bebek Tedavisine Ne Zaman Başvurmalıdır?

1 sene süresince düzenli ve korunmasız olarak cinsel ilişkiye girilmesine karşın hamile kalınamamışsa, ilk aşamada bu alanda uzman bir hekime başvurulur. İnceleme süreci ilk olarak sperm testi ile başlar ve sperm analizi yapılarak infertiliteye neden olabilecek durumlar araştırılır. Bir yandan da kadında adet düzeni, hormon verileri ve rahim filmi incelemesi yapılır. Tahliller ve sonuçlar neticesinde de gebelik için hangi yola başvurulması gerektiği kararlaştırılır.

Tüp Bebek Tedavisinin Maliyeti Nedir?

Özel hastanelerde yapılacak olan tüp bebek tedavilerinin maliyeti 5 bin TL ile 8 bin TL arasında değişmekle beraber devlet hastanelerinde yapılan tüp bebek uygulamalarında raporlu olan hastalar bin 500 TL ile 2 bin TL arasında katkı payı ödemek suretiyle tedaviden faydalanabilmekteler.

Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olunursa Tekrar Uygulanabilir mi?

Tüp bebek tedavisinde, döllenme aşamasında çok sayıda embriyo laboratuvar ortamında döllenir ve bunlar arasından belirli sayıda embriyo anne rahmine transfer edilir. Kalan embriyolar ise anne baba adayının onayı ile dondurulmak suretiyle özel şartlar altında laboratuvarlarda saklanır ve tedavinin başarısız olması durumunda bir sonraki tüp bebek uygulamalarında kullanılmaya hazır halde bekletilir. Tüp bebek tedavisinin başarısız olması durumunda tekrar uygulama yapılabilir. Üstelik ilk uygulamada başarısızlık olması durumunda, buna neden olan faktörlerin tespiti kolaylaşacağı için ilgili olumsuz faktörlerin ortadan kaldırılması da kolaylaşır ve tekrarlayan uygulamaların başarı oranı artar.

Tüp Bebek Tedavisinin Anneye Zararlı Olduğu Durumlar Nelerdir?

Tüp bebek uygulaması belirli aşamalardan oluşur ve bu aşamalarda annenin belirli ilaçları kullanması ve uygulama esnasında bir takım operasyonlara dahil olması gerekir. Bu ilaçlardan ve operasyonlardan kaynaklı olarak komplikasyonların meydana gelebilmesi mümkündür ancak modern dönemde bu riskler büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır. Alerjik reaksiyon, enfeksiyon ve hiperstimülasyon sendromu ve karın içi kanama bu komplikasyonlar arasında yer almakla beraber gebeliğin başlamasından itibaren tüp bebek ile normal gebelik arasında anne sağlığı açısından bir fark kalmamakta.

Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanabilir?

Tüp bebek tedavisi uygulamalarında başarısız sonuç ortaya çıktığında, bu duruma neden olan faktörlerin tespit edilebilmesi kolaylaşır ve bir sonraki uygulamalar için başarı oranını artıracak ilaç ve operasyon müdahaleleri yapılır. Bu anlamda tüp bebek tedavisinde uygulama sınırı bulunmamakla beraber, bu yöntem ile bebek sahibi olunup olunamayacağı yönündeki teşhisler uzman hekim tarafından konularak aileye bildirilir ve alternatif yöntemlere başvurulur.

Tüp Bebek Tedavisi Adetin Kaçıncı Günü Başlar?

Tüp bebek uygulaması sürecinde yumurta geliştirici tedavi, genellikle adetin üçüncü gününde başlatılır ancak bu tarihler âdetin ikinci ve beşinci günleri arasında da belirlenebilir. Yumurta baskılama tedavisi ise daha önce başlar ve sıklıkla adetin başlamasından bir hafta önce tedaviye başlanır.

Tüp Bebek Tedavisi Kaç Gün Sürer?

Tüp bebek tedavisi belirli bir takım aşamaların geçirilmesi ile tamamlanır ve her aşama belirli bir süre periyodunda tamamlanır. Sıklıkla tüp bebek uygulamasına başvuran anne ve baba adayları, çalışıyor oldukları yahut il dışından tedaviye geldiğinden, tedavinin ne kadar süreceği merak edilir. Erkek aday açısından süre bir nebze daha serbesttir çünkü sadece ilk görüşme, muayene ve döllenme aşamasında tüp bebek uygulaması için ortamda bulunması yeterli olur. Anne adayının bu konuda zaman külfeti daha fazla olur çünkü uygulamanın tüm aşamalarında bulunması gerekir. Hastanede yatış verilmez ancak her uygulama takip edilerek bir diğerine geçilir. Bu yönden aşamalar; ilk aşama bir gün, ikinci aşama 15 gün, üçüncü aşama ikinci aşamanın tamamlanmasından sonra yarım saatlik uygulama sonrasında bir-iki saatlik dinlenme sonrasında tamamlanır ve dördüncü aşama ise üçüncü aşamanın tamamlanmasından iki-üç gün sonra gerçekleşir. Dördüncü aşamanın tamamlanmasından sonra 12-15 gün içinde tüp bebek merkezine gidilerek gebelik testi yapılır ve sonuç öğrenilir.

Tüp Bebek Tedavisi Gören Nasıl Beslenmelidir?

Tüp bebek tedavisi süresince bu konuda uzman olan diyetisyenler tarafından özel listeler oluşturulur. Annenin kan değerlerini, başarıyı artıracak şekilde değiştirecek bu beslenme listelerinin azami özenle uygulanması oldukça önemlidir.

  1. Paketlenmiş, dondurulmuş, koruyucu içeren gıdalardan uzak durulmalıdır. Tüketilen bütün besinler olabildiğince doğal ve taze olmalıdır.
  2. Karbonhidrat, protein ve yağ dengesi iyi kurulmalıdır. Bir türden fazlaca besin almak ve diğerlerini azaltmak zararlıdır. Süreç boyunca eğer gerekirse vitamin ve mineral destekeri de alınmalıdır.
  3. Beslenme alışkanlıkları ideal kiloya ulaşacak veya onu koruyacak şekilde dizayn edilmiş olmalıdır.
  4. Kafein tüketimi minimuma düşürülmelidir. Özellikle kahve ve eğer tüketiliyorsa siyah çay bırakılmalıdır.
  5. Hamile kalma şansının artırılması için günde en az bir saat güneşte yürünmelidir. Ayrıca gerekiyorsa ağızdan D vitamini takviyesi alınmalıdır.
  6. Deniz ürünlerinin tüketimi artırılmalı ancak abartılmamalıdır. Her ne kadar beslenme listesi anneye yönelik oluşturulsa da babanın da beslenmeye dikkat etmesi önemlidir. Sperm kalitesini artırılabilmek için beslenme alışkanlıkları yine uzman bir diyetisyen gözetiminde düzenlenmelidir.

    Tüp Bebek Tedavisi Oruç Bozar Mı?

    Tüp bebek tedavisinde başarının anahtarı beslenme düzenidir. Düzen o kadar iyi ve değişmez şekilde kurulmalıdır ki vücut hangi saatte ne olacağını bilmelidir. Oruç uzun saatler boyunca aç kalmayı, uzun süre aç kaldıktan sonra da bir anda besin tüketimini zorunlu kılar. Tüp bebek tedavisi görenlerin oruç tutmaması ilk tercihtir. Eğer bir şekilde oruç tutuluyor ise de tüp bebek tedavisinin gerçekleşeceği gün niyet edilmemelidir. Tedavi sırasında yapılan uygulamalar, verilen enjeksiyonlar ve alınan vücut sıvıları orucu bozmaktadır. Bu konuda yine de uzman bir dini kuruma danışmak faydalı olacaktır.

    Tüp Bebek Tedavisinde Ağrı Olur Mu?

    Tüp bebek tedavisi sırasında, özellikle de enjeksiyon gerçekleştirilen günlerde ağrı olması oldukça normaldir. Bu ağrı enjeksiyon bölgesi ile sınırlı ve geçicidir. Yaklaşık olarak üç – dört saat içerisinde ağrı hiçbir müdahaleye gerek kalmadan ortadan kalkar. Daha uzun süren ağrılarda ise annenin psikolojik durumu oldukça etkilidir. Herhangi bir dengeyi bozmamak amacıyla doktor tavsiyesi olmadan ağrı kesici kullanılmamalıdır.

    Tüp Bebek Tedavisinde Hamilelik Nasıl Anlaşılır?

    Tüp bebek tedavisi çeşitli seanslardan oluşur. Anne veya baba adayının problemlerine göre belirlenen tedavi prosedürlerinin son aşamasında yumurta transferi yer alır. Yumurta transfer edildikten sonra hamilelik için beklenmeye başlanır. Genelde ikinci haftanın sonunda kan testi gerçekleştirilerek hamilelik tespit edilir. Ayrıca bu döneme kadar da adet kanaması olmayacaktır. Kan testinin pozitif olmasından sonra ise aynı normal hamileliktekine benzer belirtiler birinci – ikinci aydan itibaren ortaya çıkmaya başlar.

    Tüp Bebek Tedavisinde Karın Şişliği Olur Mu?

    Tüp bebek tedavisi sırasında, enjeksiyonlardan sonra ağrı ile beraber görülen belirtilerden birisi şişliklerdir. Bu şişlikler enjeksiyonlara ve annenin psikolojik durumuna bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Enjeksiyon noktalarını merkez alan veya karna doğru yayılan bu şişlikler annenin pozitif bir düşünceye girmesiyle beraber bir gün içerisinde tamamen yok olur. Eğer yok olmayan ya da gelişim gösteren bir şişlik söz konusu ise mutlaka doktora başvurulmalıdır.

    Tüp Bebek Tedavisinde Dış Gebelik Olur Mu?

    Dış gebelik tanım olarak embriyonun rahim dışına yerleşmesini ifade eder. Normal bir birleşmeden sonra hamilelik süreci başlayacaksa embriyo tüplerde döllendikten sonra rahime doğru hareket eder. Bu sırada hareket sorunundan dolayı tüplerde kalması ile dış gebelik gerçekleştirilir. Tüp bebek tedavisinde ise bu süreç tamamen kontrollü olarak idare edilmektedir. Embriyo özel bir alet yardımıyla rahmin iç yüzeyine özel olarak yerleştirilmektedir. Sonrasında ise izlenmektedir. Kas hareketlerine bağlı olarak tüp bebek tedavisinden sonra da embriyonun tüplere yerleşmesi söz konusudur ancak bu oldukça düşük bir ihtimaldir.

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Yumurta Kullanılır?

    Yumurta döllemesi yapılmadan önce kaliteli yumurta ve kaliteli sperm arayışı yapılır. Annenin yumurta sayısı sınırlı olduğu için alınabilecek maksimum yumurta sayısı da sınırlıdır. Amaç olabildiğince çok yumurta toplamaktan ziyade az ancak kaliteli yumurta toplamaktır. Gebeliği başlatmak için tek bir yumurta yeterlidir. Ancak şansı artırmak amacıyla ilk etapta on kadar yumurta alınarak bunlardan en kaliteli birkaç tanesi ayrılır. Bunlardan bir tanesi ilk deneme için kullanılırken diğer iki tanesi dondurularak diğer girişimlere saklanır.

    Tüp Bebek Tedavisi Saç Döker Mi?

    Tüp bebek tedavisi sırasında üreme fonksiyonunun yeniden kazanılması amacıyla çeşitli ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçların yan etkilerinden birisi hafif saç döküntüsüdür ancak anne adaylarının birçoğunda bu yan etki ile karşılaşılmaz. Asıl saç dökülme sebebi, tedavi süresi boyunca içinde olunan yüksek stres seviyesidir. Stres unsurlarının ortadan kaldırılması ile saç dökülmesi de durmaktadır. Eğer kitlesel bir saç dökülmesi söz konusu ise doktor ile konuşulmalıdır.

    Tüp Bebek Tedavisi Caiz Midir?

    Tüp bebek konusu Dünya’da tartışmalı olmakla birlikte ülkemizde bu konu üzerinde uzlaşmaya varılmış durumdadır. Yenilikçi ve oldukça uygun bir tedavi yöntemi olan tüp bebek tedavisinin caiz sayılabilmesi için belirli şartlar aranır:

  7. Yumurta ve sperm nikahlı eşlere ait olmalıdır,
  8. Gebelik doğal yollarla gerçekleştirilemiyor olmalıdır,
  9. Taşıyıcı rahim uygulaması ile değil, nikahlı eşin rahminde embriyo barınmalıdır. Eğer buradakilerden farklı bir değişken söz konusu ise tüp bebek tedavisinin caiz olup olmadığı üzerine dini kurumlardan fikir alınabilir.

    Tüp Bebek Tedavisi Kanser Yapar Mı?

    Tüp bebek tedavisi sırasında üreme kapasitesinin artırılması ve kaliteli yumurtaların bulunabilmesi için çeşitli hormon tedavileri uygulanır. Bu hormon tedavileri sırasında verilen ilaçların yumurtalık, mesane ya da rahim kanseri oluşturması söz konusu değildir. İki hastalığın etki ve etkilenme mekanizmaları birbirinden oldukça farklı olduğundan dolayı tüp bebek tedavisi – kanser arasında ilişki kurabilen tıbbi bir çalışma olmamıştır. Eğer tüp bebek tedavisinden sonra bir kanser oluşumu gözlenmiş ise bunun sebepleri başka yerlerde aranmalıdır.

    Tüp Bebek Tedavisinde Sigara Ne Zaman Bırakılmalıdır?

    Sigara hem solunum fonksiyonlarını, hem dolaşım sistemini hem de üreme kapasitesini ciddi şekilde etkileyen maddelerdendir. Yapılan çalışmalar yoğun sigara kullanımı ile kısırlık arasında yüksek bir ilişki tespit etmiş durumdadır. Gebeliğin başlamaması üzerine gerçekleştirilen tüp bebek tedavilerinden hemen önce sigara tamamen bırakılmalıdır. Bu konuda herhangi bir hafta sınırı vs. söylemek dahi yanlıştır. Gebelik problemlerinin ilk görülmeye başlandığı dönemlerde dahi sigaranın bırakılmasında geç kalındığını söylemek mümkündür.

    Tüp Bebek Tedavisinde İğnelere Ne Zaman Başlanır?

    Tüp bebek tedavisi süresince birbirinden farklı olan ve farklı amaçlar güden çeşitli iğneler kullanılır. Her hastada her iğnenin kullanılması ya da kullanım metodunun aynı olması söz konusu değildir. Hastanın sorunlarına yönelik kullanım gerçekleştirilir. İlk aşamada hastanın yumurta kalitesini artırmak amacıyla hormon iğneleri kullanılır. Tedaviye bu iğneler ile başlanır. Sonrasında ise yumurta toplama işlemi gerçekleştirilir. Dış ortamda doğru şekilde döllenen yumurtalar yerleştirildikten sonra da kaliteli şekilde gelişmelerini sağlamak için çeşitli iğnelerin kullanımı devam eder. Kısacası tüp bebek tedavisinde iğnelere tedaviyle birlikte başlanır ve döllenmeden sonra da bir süre devam edilir.

    Tüp Bebek Tedavisinde Neden Kan Sulandırıcı Kullanılır?

    Tüp bebek tedavisinde kan sulandırıcıların kullanımı oldukça tartışmalı, bilimsel dayanağı bir türlü bulunamamış tedavilerdir. Amaç gebe kalma ihtimalinin artırılması olsa da anlamlı farklar elde edilememiştir. Birçok merkez kan sulandırıcı kullanmaktan kaçınmaktadır ancak bazı tüp bebek merkezleri de kan sulandırıcıları tedavinin bir noktasında mutlaka monte etmektedirler. Kanlanmanın artırılması sayesinde gebe kalma ihtimalinin artacağı düşünülmektedir.

    Tüp Bebek Tedavisi İçin Evli Olmak Şart Mı?

    Tüp bebek sahibi olmak isteyenler belirli kanunlara tabidir. Kanunlara göre de resmi nikahlı olmayan çiftlerin tüp bebek tedavisine başvurması mümkün değildir. Aynı şekilde, tüp bebek tedavisi uygulayan doktorların da mesai saatleri dışında bu tedaviyi gerçekleştirmeleri yasaktır. Yani hem resmi kanallardan hem de gayri resmi kanallardan evli olmayan çiftlerin tüp bebek yaptırması engellenmiş durumdadır. Bu durumda olan çiftler tüp bebek için yurtdışı klinikleri tercih etmektedir.

    Tüp Bebek Tedavisi Kilo Aldırır Mı?

    Yumurtaların büyütülmesi amacıyla verilen, yumurtalar yerleştirildikten sonra da süreci desteklemesi amacıyla verilen hormon ilaçları iştah açmaktadır. Eğer uzman bir diyetisyen tarafından bu konular da düşünülerek oluşturulan diyet listesine uyulmazsa tüp bebek tedavisi süresince kilo almak mümkündür. Anne adaylarının bu konuda çok dikkatli olması gerekmektedir çünkü kilo alımı gebe kalma ihtimalini düşürmektedir.

    Tüp Bebek Tedavisinde Nelere Dikkat Edilir?

    Tüp bebek tedavisi tek taraflı gibi görünse de esasen eşlerin beraber götürdüğü bir süreçtir. Bu süreç dahilinde her iki eşin de birbirine olabildiğince destek olması gerekir. Tedavi süresi boyunca stres unsurlarının tamamı kesin olarak hayattan çıkarılmalıdır. Eğer gerekiyorsa psikolojik destek de alınmalıdır. Ayrıca beslenmeye ve mümkünse hafif spor egzersizlerinin yapılmasına da özen gösterilmelidir. Sürecin yapay bir şekilde geliştiği hissiyatı kesinlikle oluşturulmamalı, içerisinde bulunulan durum ve sorunlar daha en baştan kabul edilmelidir.

İlgili Bölümler
İlgili Hastalıklar