Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Alzheimer Tedavisi

Yaygın olarak 60 yaşından sonra sebebi tam olarak tespit edilemeyen bir şekilde beyin dokusunda ve hücrelerinde meydana gelen hasara bağlı olarak ortaya çıkan zihinsel ve sosyal becerilerde rutin işlevleri tahrip edebilecek bir durum olan Alzheimer, demans türleri arasında yer alır ve demansın en sık görülen türlerinden birisi olduğu bilinir. Ancak yine de Alzheimer, yaşlılık ile değil normal beyin gelişimi ile ilişkilendirilir. Alzheimer’ın ortaya çıkmasına neden olan faktör beyin hücrelerinin olağan zamanından daha önce ölmeye ve küçülmeye başlaması ile birlikte aktivite kaybının ortaya çıkması ile ilişkilendirilir. Bunama durumlarındaki gibi Alzheimer’da ilerleme geliştikçe hastanın rutin hayatında gerçekleştirdiği fiziksel ve sosyal aktiviteler zamanla bozulmaya başlar, hasta kendini ifade edemeyecek duruma gelebilir. Bu evrelerin de ötesinde Alzheimer etkisi ile birlikte hasta algı bozukluğu, hesap ve analiz yeteneğinin kaybı ve hatta psikolojik sorunlar ortaya çıkar. Bu bilişsel sorunların ilerlemesi ile birlikte Alzheimer hastada kendisine bakamayacak duruma geleceği seviyeye ulaştığında hasta artık bir yere veya birilerine bağlı olarak hayatını sürdürmek zorunda kalır.

Alzheimer genellikle 60 yaşından sonra ortaya çıkan bir rahatsızlık olmasına karşın, elde edilen istatistik bulgular bu yaştan sonra Alzheimer ile karşılaşılma oranının %10 olduğuna işaret etmektedir. Öte yandan daha ilerleyen yaş gruplarında; 80 yaş ve sonrasında %50 oran ile Alzheimer ile karşı karşıya kalınır. Kişide şiddetli olarak devamlılık gösteren ve tekrarlayan unutkanlık, hafıza karışıklığı olarak tanınan Alzheimer’ın her unutkanlık durumu ile karıştırılmaması gerekir. Günlük hayatta insanlar Alzheimer olmaksızın da sık sık unutkanlıkla karşılaşabilmekte ve yoğun hayatın verdiği karmaşa içerisinde birçok hafıza karmaşası yaşanabilmekte. Öte yandan olgun yaşta olmamasına karşın unutkanlık sorunu ile rahatsızlık boyutundaki sıklıkta karşılaşan kişilerde bilişsel bozukluk görülür ve bu kişilerin ilerleyen yaşlarda Alzheimer’a yatkınlıklarının daha fazla olduğu düşünülür. Bir kişide Alzheimer ile karşılaşılması yahut belirtilerin tespit edilmesi durumunda bu kişilerin bir uzman kontrolünde destek alması gerekir. Nörolojik kontroller, çeşitli laboratuvar testleri ve nöropsikolojik testler uygulanarak hastanın Alzheimer durumu, var olan bilişsel durumu, yitimin hangi boyutta olduğu ve ne yönde ilerlediği analiz edilir. Şiddetli Alzheimer riski ile karşı karşıya olan kişiler için eğer hekim tarafından uygun görülürse EEG, Manyetik Rezonans ya da PET taraması da uygulanabilir. Genel olarak her yaşta karşılaşılabilen unutkanlık, rutin yaşantı içerisinde aktivitelerde bozulma ile ilişkilendirilir ve beynin depolaması ile ilgili olarak ortaya çıkan bir sorun olarak tanımlanır. Hastalık kategorisinde yer almayan unutkanlık, bir hastalıkla da ilişkilendirilebilir. Eğer kişi tekrarlayan ve süreğen bir unutkanlık durumuyla karşılaşıyorsa bu durumda bir uzmana başvurarak kontrolünü talep etmesi önerilir. Öte yandan erken yaşlarda şiddetli unutkanlık gibi sorunlar DEHB ve benzeri psikiyatrik rahatsızlıklar haricinde bir takım nörolojik hastalıkların da işaretçisi olabilir. Günümüzde unutkanlığın Alzheimer dışında sıklıkla karıştırıldığı bir diğer unsur da demanstır.

Yaşanan unutkanlıkların tamamının demans ile ilişkilendirilmesi söz konusu değildir. Öte yandan unutkanlık durumu modern dönemde gençlerde de sıklıkla karşılaşılan bir rahatsızlık olarak tanımlanmakta. Modern dönemin getirdiği şiddetli stres, yoğun iş temposu, focus gerektiren işlere yoğun odaklanma ve diğer birçok uyaran faktörün etkisi nedeniyle unutkanlık ile karşılaşma yaşı bir hayli gerilemiştir ancak bu tip unutkanlıklar dönemsel olarak karşılaşılan ve doğal görülen unutkanlıklar. Kişi eğer bu tip bir unutkanlık ile karşı karşıya ise ancak yine de unutkanlığı gideremiyorsa bu durumda bir uzmandan destek alması gerekebilir. İşaret edildiği üzere eğer unutkanlığın şiddeti çok ileri seviyede ise bir uzman kontrolü önerilir ve uzman tarafından yaşanan unutkanlık bir demans mı yoksa sadece dönemsel bir sorun mu olduğu anlaşılır. Unutkanlık ile karşı karşıya olan kişi sıradan yaşantısı içerisinde bir takım aksaklıklar yaşıyor ancak bu aksaklıklar ilerleyen seyirde değilse ve hasta yaşlı ise takibine başlanır. Takip süreci sonrasında eğer hastada unutkanlık şikâyetinde artış gözlemleniyorsa ve hastalığın etkileri artıyorsa, hastanın yaşadığı bozukluk çevre tarafından seziliyorsa, bu defa uzman hekim tarafından kişiye hafif kognitif bozukluk tanısı konulur ve durum bunama öncesi tanısıyla takibe alınır. Eğer hasta artık sıradan yaşantısı içerisinde gerekli olan işlevleri yerine getiremiyor, sosyal çevresi ile ilişkilerinde şiddetli sorunlar yaşıyor, kendisini açıklayamıyor, hareketlerinde ve devinimlerinde aksaklıklar oluyor, duygu durum bozukluğu yaşanıyorsa, karakter özellikleri değişiyorsa, analiz ve yaratıcılık kabiliyetlerinde azalma varsa artık genel olarak demans yani bunama tanısı konulabilir. Hekimler genel olarak demans tanısı konulan kişilerin yaşadıkları durumun şiddetini önleyebilmeleri için sosyal yaşantısından uzaklaşmamasını, rutin fiziksel aktiviteler ve egzersizlerini devam ettirmesini ve bir hobi ile uğraşmasını önerir. Bu aktiviteler zihinsel fonksiyonların hareketliliklerini sağladığı gibi kaybolmasını da engeller. Tüm bu bilgiler ışığında modern dönemde Alzheimer’ın şiddetinin azaltılmasını, hastanın sosyal yaşantısını korumasını ve hayatını sağlıklı bir biçimde sürdürmesini sağlayan tedavi metotları geliştirilmiştir. Bu metotlar aracılığı ile Alzheimer tedavisine başlanan hastalarda, hastanın bilişsel açıdan daha fazla kayıp yaşamaksızın daha uzun süre bilinçli olarak yaşaması sağlanır.

Günümüzde Alzheimer rahatsızlığı ile karşı karşıya olup ciddi sosyal sorunlar ile karşı karşıya kalan kişi sayısı oldukça fazla olmakla beraber bu kişilerin ağırlıklı olarak farklı genel sağlık sorunları da olan yaşlılar olması, hastalığın yaratabileceği riskleri de şiddetlendirmektedir. Tedavi edilmeyen Alzheimer hastalarında görülen ani tutum değişiklikleri; evden kaçma, kaybolma, eve dönememe, çevresini tanımama ve zarar vermeye meyilli olma, depresyon, panik atak gibi durumların da ortaya çıkmasına neden olabilmekte. Bunama ile birlikte ortaya çıkan rahatsızlıkların en önemli sebebi arasında beyin dokusunun ve hücrelerinin zarar görmesidir. Ortaya çıkan hasar hücrelerin birbiri arasındaki iletişimini alakasız kılar ve beynin normal işlevlerini yerine getirmesi olanaksız hale gelir. Bu süreç başta küçük adımlarla ilerleyerek beyin sağlığında olumsuz etkilerle kendisini gösterirken bir süre sonra davranışsal ve ruhsal sorunların da ortaya çıkmasına sebep olarak kişide ciddi sorunlara yol açar. Beyin dokusu sayısı 100 milyardan fazla olan nöron isimli beyin hücrelerinden meydana gelir. Beyni oluşturan bu hücrelerin içsel ya da dışsal olarak pek çok faktör etkisi ile hasar görebilmesi mümkün. Beynin bütününü meydana getiren dokunun her yanı farklı bir fonksiyona sahiptir ve çeşitli bölgelerden meydana gelir. Bu alanların her birindeki farklı fonksiyonlar yaşamda önemli yere sahip olan fonksiyonlar olup, beyinde normal şartlar altında sağlıklı bir şekilde yerine getirilir. Bunlar arasında; yetenek, analiz, bilişsel davranış, konuşma, düşünme gibi fonksiyonlar yer alır ve kişinin bireysel ve sosyal hayatına yönelik davranışlarını şekillendirmesine olanak tanır. Tüm bu bölgelerde bulunan hücrelerin ve dokuların zarar görmesi halinde, bölgelere has özellikler de zamanla tahrip olur. Bunama ile ortaya çıkan hastalıkların her biri, değişik beyin fonksiyonlarında meydana gelen tahribata bağlı olarak ortaya çıkar. Alzheimer hastalığı bunlardan birisi olup, hipokampus isimli bellek sepeti adıyla da tanınan alanı etki altına alarak, bu bölgede yer alan nöronlar içinde kötü birikim alanları ve nöronlar arasında kötü protein birikimleri ile teşhis edilir.

Nöronlar içinde ve nöronlar arasında oluşan bu kötü huylu birikmeler, nöronların ve nöronlar arasındaki temasın deforme olmasına, dokuların küçülmesine sebebiyet vererek kendisini belli eden Alzheimer, unutkanlık ile kişide kendisini belli eder. Hipokampus dokusunda meydana gelen küçülme burada oluşan unutkanlığın temel nedenidir. Alzheimer sıklıkla genetik yatkınlığı olan kişilerde görülür ve bu anlamda şu ana dek Alzheimer hastalarından elde edilen bulgular neticesinde, hastalığın ilerlemesine altyapı oluşturan faktörler arasında ailede Alzheimer öyküsü ve ilerleyen yaş işaret ediliyor.

İnceleyen ve Onaylayan : Prof. Dr. Ufuk Utku

Alzheimer Tedavisi Türleri

Alzheimer nasıl oluşuyor henüz tam olarak ortaya konulmamasına karşın, hastalıkla ilgili olarak tedavi ve engelleme yöntemleri geliştirilmeye çalışılıyor. Yapılan çalışmalar sonucunda Alzheimer rahatsızlığı ile karşı karşıya olan kişilerin yaşadıkları unutkanlık problemi tam olarak engellenememekle beraber yaşanan beyinsel doku deformasyonunun önüne geçmeye yönelik geliştirilmiş etkili yöntemler var. Şimdilik tedavi yöntemi ile beraber hastalığın ortaya çıkmasını engelleyecek alternatif tedavi yöntemleri de kapsamlı olarak araştırılıyor. Alzheimer hastalığı olan hastalar için bazı araştırmalar yapılmaktadır bu araştırmalarda amaç hastanın beyin dokusunda olan iltihabı nasıl azaltabiliriz adına yapılan çalışmalardır. Yapılan bu araştırmalar sonucunda şimdilik araştırmacıların bulduğu iltihabı önleyici antienflamatuar dediğimiz ilaçların daha da geliştirilmesi ve gelecek hastalara umut ışığı olma adına bu çalışmalar devam etmektedir. Hafıza yitimi, davranışsal bozukluklar, insomnia ve öteki Alzheimer semptomlarının tedavisi için kullanılmakta olan bir takım ilaçlar var. Bu ilaçlar, hastalığın durdurulmasını sağlamamakta ancak ortaya çıkan semptomları bir süreliğine yavaşlatır. Bu ilaçların kullanımı semptomları bastırmada etkili olsalar da bir takım dikkat çekici yan etkilerinin olduğu da unutulmamalı. İki farklı sınıfta yer alan dört ilacın Alzheimer tedavisinde onaylandığı bilinir. Bu ilaçlardan kolinesteraz inhibitörleri, hastalığın ortaya koyduğu bilişsel belirtileri kaldırmak için kullanılmakta. İlaç ile sağlanan etki ile hastada öğrenme, bellek ve odaklanmada önem arz eden asetilkolin adlı kimyasal ileticinin deforme olması engellenir. Öte yandan tüm çalışmalara rağmen hangi ilacın hangi Alzheimer hastasında faydalı olacağı tam olarak kestirilemez bu nedenle de tedavi sürecinde hasta ile hekim arasındaki temas oldukça önemli. Hastanın sağlayacağı geri bildirimler neticesinde hangi ilacın hastaya daha iyi etki ettiği anlaşılmaya çalışılır ve bu konuda hasta yakınlarının da takipleri büyük önem taşır. Halüsinasyon, ajitasyon, insomnia benzeri hastalığa bağlı davranışsal ve psikiyatrik belirtilerin tedavisini bir arada sağlayan bir Alzheimer terapisi henüz çok yaygın değil. Bunun yanı sıra genel Alzheimer tedavisi için kullanılan ilaçların yanında, unutkanlık ve bilişsel bozukluk açısından vücudu destekleyecek bir takım ek ilaçlar da hastaya reçete edilebilir. Bunlar arasında E vitamini bilinen en yaygın ek ilaç tipi. E vitamini, antioksidan özelliği taşıyan ve sinir hücrelerinin güçlendirdiği düşünülen bir vitamin ve Alzheimer tedavisi ile ilişkilendirilmeye çalışılmakta. Şimdilik E vitamini ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda hastalarda düşük seviyede olumlu etkisi olduğu görülen E vitamini ayrıca kanı sulandıran ilaçlar ile etkileşime girebildiğinden, çok sık önerilmemekte. Öte yandan yapılan bir takım çalışmalar hormon replasman tedavisinin de Alzheimer ile ilgili olarak etkisinin önemli olduğunu açıklıyor. Araştırmalara göre menopoz sonrasında hormon replasman tedavisi ören kadınlarda Alzheimer riskinin daha düşük olduğu saptanıyor.

İlaç Tedavisi

Bunama tedavisine başlanırken hem hastanın hem de hekimlerin bilmeleri gereken en kritik nokta, uygulanan bu ilaçların mortalite seviyesini düşürmediği ve hastalığı geri döndürmediğidir. Bu anlamda da farmakolojik tedavi ile hastada tamamı ile bir çözüm elde edilmesi söz konusu olmaz. Bu yönden tedavinin uyumluluğunun ve sürekliliğinin sağlanabilmesi adına hem hasta hem de yakınları tedavi ile ilgili olarak bilgilendirilmeli. İlaçların bir takım olumlu etkileri, kişinin yaşam kalitesinde ve rahatsızlık seviyesinde stabilize elde etmek olup hastalığın ilerlemesini yavaşlatarak, Alzheimer hastasının rutin aktivitelerini daha uzun süreyle tek başına gerçekleştirebilmesini sağlamaktır. Öte yandan hastada psikiyatrik ve kişisel davranış sorunlarını düşürerek, bakımevine yerleştirilmeyi daha ötelemek, bakıcı yükünü azaltmak bu tedavinin genel olumlu yönleri arasında yer alır. Tedaviye ne kadar erken başlanacak olursa bu olumlu etkiler o kadar fazla görülür. Bu farmakolojik tedavilerin kritik yönlerinden birisi de uygulanan ilaçların düşük dozda başlayarak, dozun adım adım artırılmasıdır. Adım adım doz artırımı ile gastrointestinal yan etkilerin azaltılması sağlanır çünkü bu yan etkiler Alzheimerda en sık görülen yan etkiler olarak bilinir. Son dönemlerde tıp dünyasındaki gelişmeler ile beraber alzheimer hastalığının tedavisi için onayı bulunan bazı ilaçlar bulunur. Bu ilaçların yardımı ile hastalıkta geri çekilme gerçekleşecektir. An itibariyle kullanımı devam eden farmakolojik Alzheimer tedavi araçları arasında ise donepezil, rivastigmin ve galantamin yer alır. Alzheimer hastalığının ilk aşamalarında ve orta seviye olarak bahsedilen seviyelerinde mutlaka bu ilaçlar kullanılarak tedavi sağlanmaya çalışacaktır. Orta ve yüksek seviyede memantin tek başına ya da kolinesteraz inhibitörleri ile birlikte kullanılabilir. Farmakolojik açıdan Alzheimer’ın tedavisinde diğer alternatif kanallar üzerinde de incelemeler yapılırken; antioksidanlar arasında ginkgo biloba ve piracetam gibi ajanların bir takım olumlu etkilerinin olduğu ortaya çıkarılmış olsa da bu ajanların bir faydasının olmadığına işaret eden analiz sonuçları da gündeme getirilmiş. Alzheimer’ın önüne tam olarak henüz geçilebilmiş olmamakla beraber, tedavisi klinik araştırmalar ve geliştirmeler devam etmektedir. Şu ana dek bu alternatif farmakolojik materyaller arasından Faz III aşamasına gelmiş olan gama sekretaz inhibitörü olan tarenflurbil bu anlamda diğer tiplere göre daha fazla sonuç vermiş olup, gelecekte kullanışlı olarak Alzheimer tedavisinde tercih edilebilecek bir ajan olarak değerlendirilmekte. Alzheimer hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar üç seviyede değerlendirilir ve her ilaç türü farklı bir tedavi için uygulanır. Hastalığın ilk etabında hem hasta hem de hasta yakınları bilgilendirilir. Bu seviyede iken hastanın unutkanlığı ve kafa karışıklığı için etkili olacak ilaçların kullanımları sonlandırılır. Hasta bu aşamada devamlı olarak kontrol altında tutulur. Hasta bu etapta unutkanlığı nedeniyle bir takım davranışsal sorunlar yaratabilir; ocağı açık bırakmak, evden haber vermeden ayrılıp kaybolmak gibi. Bu nedenlerle de hastanın ilk aşamada mutlaka kontrol altında tutulması gerekir. İkinci etapta artık ilaç tedavisine başlanır. Bu aşamada hastaya ilk olarak asetilkolinesteraz inhibitörleri verilir. Uygulanan bu ilaçların hastalığın seyrini değiştirmediği bilgisi hastayla ve yakınları ile paylaşılır. Bu ilaçlar hastanın yaşam kalitesini artırmaya destek sağlar. Bu ilaç grubunda sıklıkla asetilkolin oranını arttıran kolinesteraz inhibitörlerinden faydalanılır. Donepezil, rivastigmin ve galantamin bu ilaçlar arasında yer alır. Kolinesteraz inhibitörleri ilk kullanılma başlandığında hastada belirtilerde hızlı bir gerileme görülebilir ancak yine de ilerleyen dönemde hastanın kötüleşebilmesi de mümkün. Genel anlamda bu ilaçlar 3-7 ay içerisinde genel etkisini gösterirler ancak hastalık çok ilerlemişse hiç etki göstermeyebilmeleri de mümkün. Kullanılan bu ilaçlar ile hastadaki agresif ve sivri davranışların azaltılması hedeflenir. Bir takım yan etkileri bulunan bu ilaçlar bulantı, kusma ve ishal hissi yaratabilir. Bu yönden ek olarak verilen bir diğer ilaç ise rivastigmin olarak bilinir. Kapsül, flaster ve solüsyon tipi olan bu ilaç ile ilaç alma güçlüğü yaşayan ya da ilaç almayı reddeden hastalara destek sağlanır. İlaç sabah ve akşam 1.5 mg doz ile başlar. Vücudun ilaca uyum sağlaması için doz artışı sürekli olarak devam ettirilir. Bu ilaç yemeklerle birlikte alınır; sıvı tipte olanı suya veya meyve suyuna katılarak hastaya verilebilir. Hastalığın tedavisinde başvurulan bir diğer ilaç da donepezil. Tablet şeklinde olabilen ve ağızda dağılan farklı formlarda ilaçtır. İlaç 5 mg doz ile başlar ve ilk ay tamamlandıktan sonra 10 mg’a yükseltilir. Bir diğer ilaç tedavisi yöntemi ise galantamindir. 4-8-16-24 mg şeklinde katlarda dozları bulunur ve tedaviye en düşük dozdan başlanarak belirli periyotlarla artış saplanarak maksimum 24 mg’a yükselme sağlanır. Alzheimer rahatsızlığı üçüncü evreye ulaştığında hastanın destek tedavisi görmesi gerekir. Bu aşamada hastanın beyinsel fonksiyonlarında şiddetli kayıplar görülür ve hasta hırçınlaşarak depresyon belirtileri gösterir. Sanrılar görülen evre de bu evre olarak bilinir. Bu aşamada ketiapin, haloperidol, risperidon, olanzapin, sitalopram, sertralin ve fluoksetin gibi ilaçlara başvurulur.

Donepezil

Yalnızca tablet olarak ya da evess (ağızda dağılan) formu bulunan bir ilaçtır. Donepezil kullanımında ilk etapta günde 1 defa kullanılan 5 mg’lık dozla başlanır ve ardından 1 aylık periyodun sonunda kontroller yapılarak 10 mg’lık formunun kullanımına başlanır. Türkiye’de kullanılmamakla beraber diğer bir takım ülkelerde 23 mg’lık formu da bulunan donepezil ilaçlar yüksek dozda kullanıldığında daha şiddetli yan etki yaratabilmekte. Öte yandan yapılan çalışmalar sonucunda daha yüksek dozda donepezil kullanımının düşük doza kıyasla bilişsel fonksiyonlarda belirgin bir olumlu etkisi olmadığı gözlemlenir. Donepezilin yaygın olarak karşılaşılan yan etkileri arasında; insomnia, bulantı, kusma, kramp, ishal ve iştahsızlık yer alır.

Rivastigmin

Alzheimer tedavisinde yaygın olarak başvurulan ilaçlardan birisi olan rivastigmin, kapsül, flaster ya da solüsyon formları ile temin edilir. Flaster tipi ve sıvı formdaki rivastigmin, ilaç kullanımında güçlük yaşayan ya da ilaç kullanımını reddeden hastalarda tercih edilmektedir. Alzheimer tedavisinde rivastigmine günde iki defa (sabah-akşam) alınan 1.5 mg doz ile başlanır. Tedavi başladıktan sonra hastanın ilacı tolere etmesi durumunda doz artışına başlanabilir. Bu yönden doz artışına 4 haftada bir günde 3 mg artış ile sabah ve akşam alınan 6 mg doza kadar çıkılır. İlaç yemeklerle beraber alınır. İlacın sıvı formunun su, soda ya da meyve suyu ile hastaya verilebilmesi de mümkün. Bu ilacın yaygın yan etkileri arasında; kusma, bulantı ve iştah eksikliği yer alır.

Galantamin

Alzheimerın tedavisinde kullanılan farmakolojik tedavilerden birisi de galantamin tedavisidir. Güncel olarak 4-8-16-24 mg’lık sürümleri mevcuttur. İlacın 4 ve 8 mg’lık tabletleri ile beraber 8-16-24 mg’lık uzatılmış salınımlı kapsül tipleri de var. İlaç ilk aşamada sabah ve akşam alınmak üzere 4 mg’lık tabletle başlanır veya uzatılmış salınımlı olmak üzere 8 mg’lık dozla da başlanabilmesi mümkün. 1 aylık periyod sonunda yapılan kontroller ile birlikte uygun şartlar sağlanmışsa 16 mg doza çıkılabilir. İlacın günlük maksimum kullanım dozu 24 mg’dır. Galantamin de diğer Alzheimer tedavisinde kullanılan ilaçlar gibi yemeklerle beraber kullanılır. Galantamin kullanımında diğer Alzheimer tedavilerinde olduğu belirgin bir takım yan etkiler söz konusu olur. Bunlar; sersem hissetme, kalp ritminde yavaşlama, bulantı, ishal, kusma ve iştahsızlık olarak sıralanabilir.

Memantin

Tedavi aracı olarak diğer ilaçlardan farklı olan memantinin piyasada 10 mg’lık tablet ve damla türleri bulunur. Damla formunda pompa aracılığı ile takriben 5 mg’lık ilaç temin edilir. Günde 1 defalık 5 mg doz ile başlanır. Her hafta 5 mg’lık artış ile beraber ay sonunda sabah akşam 10 mg dozuna erişilir. Bu ilacın yaygın yan etkileri arasında; tansiyon yüksekliği, sersemlik, kabız, baş ağrısı görülür.

Egzersiz

Demans neticesinde Alzheimer ile karşı karşıya kalan hastaların yaşam kalitesinin yükselmesi ve rutin günlerinin daha iyi geçmesi adına bir takım aktivitelerden faydalanmak gerekir. Bu aktiviteler hem hastanın genel sağlığına hem de psikolojik sağlığına büyük ölçüde katkı sağlar. Alzheimer nedeniyle unutkanlık ile karşı karşıya kalan hasta yaşadığı deneyimler ile hafızasında güncel verilere sahip olabilir ve ayrıca beyin fonksiyonlarını işleterek hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Alzheimer hastası için başvurulacak olan egzersiz ve aktiviteler hastaya göre belirlenir. Bu anlamda hastanın değişken ruh haline ve kendi becerilerine uygun olan aktivitelerin ve egzersiz tiplerinin belirlenmesinde hasta yakınlarına büyük görev düşer. Tercih edilecek olan aktiviteler ile hastanın özgüveni desteklenir. Burada amacın kesin olarak bir sonuç almak olmadığı anlaşılmalı ve uygulamaları yürütülürken hastanın başarısız olması durumunda asla reaksiyon verilmemeli. Alzheimer’ın ilk aşamalarında hastalar gelen tavsiyelere ve yönlendirmelere karşı daha açık olurlar ancak ilerleyen aşamalarda hastanın yüreklendirilmesi zor olabilir. Bu anlamda etkinliği destekleyecek olan hasta yakınının sabırlı ve anlayışlı olması gerekir. Hastada Alzheimer ile birlikte ortaya çıkan davranışsal bozukluklar can sıkıntısından ya da boş vakit geçirmekten kaynaklanabilir. Bu anlamda hastanın gün içerisinde meşgul edilmesi ile gününün daha verimli geçmesi sağlanabilir. Böylelikle hastanın ortaya koyduğu negatif davranışlar azaltılabilir ve ortadan kaldırılabilir. Düzenli olarak günlük periyotlarda hastanın yönlendirildiği etkinlikler ile hastanın kaybetmemiş olduğu becerileri de kullanması sağlanır ve kendileri ile ilgilenebilmelerine olanak tanır. Bu uygulamalar ek olarak hasta yakınının da hasta ile yakınlaşmasına imkân tanır. Genel anlamda kolay aktiviteler ilk etapta tercih edilmeli. Hasta yaşı nedeniyle eğer bunama anlamında ilerliyorsa burada basit aktiviteler devamlı olarak sürdürülmeli. Seçilecek olan egzersiz ve aktivite hastanın dikkatini çekebilmeli ve ilgilenebileceği bir egzersiz ya da aktivite olmalı. Zorlayıcı ve komplike seçenekler elenmelidir. Alzheimer hastalarının odaklanma sorunları nedeniyle bir işe veya aktiviteye konsantrasyonları genelde kısa sürer bu nedenle kısa süreli etkinlikler daha eğlenceli olur. Hasta ile şakalaşmak hatta beraber eğlenecek basit etkinlikler yapmak bu yönden etkili sonuç verir. Kimi Alzheimer hastalarının daha önce sahip oldukları okuyabilme, enstrüman çalabilme, dekorasyon ya da dikiş gibi yetenekleri halen var olabilir ve bu anlamda biraz teşvik edilmeleri onların bu yeteneklerini kullanarak vakit geçirmelerine yeterli olur. Günlük olarak yürüyüş yapmak (mutlaka bir yakın eşliğinde) hastaya en iyi gelecek egzersiz aktivitesidir. Hasta yürüyüş sürecinde çevresindeki olayları ve nesneleri sorgular ve rutin beyin fonksiyonlarını kullanmaya devam eder böylelikle de kayıp riski azalır. Hasta egzersiz sürecinde müzik de dinleyebilir. Egzersiz sırasında dinlenen bir müziği ezberleme davranışı da özendirilebilir, şarkıya eşlik etmeleri önerilir. Hasta ve hasta yakını için sık sık açık havada vakit geçirmek ve aktivite yapmak oldukça etkili bir motivasyon desteği sağlar. Ortam değişikliği hastada olumlu bir etki yaratacak ve sosyal anlamda kaybetmeye meyilli olduğu değerleri hatırlamasına fayda sağlayacaktır. Alzheimer hastalarında yaygın olarak görülen davranışsal bozukluklar arasında agresyon ve hırçınlık vardır. Bu davranışlar genellikle hastanın içine kapanması ve boş vakit harcamasından kaynaklandığından hastanın gün içinde fiziksel aktivite ile yorulması ona iyi hissettirir. Öte yandan evcil hayvanlar ile temasta Alzheimer hastalarında genellikle olumlu bir tepki alınır. Yumuşak bir dokuyu okşamak ve bir canlı ile temas kurmak hastaya iyi hissettirir. Tüm bunlar beyin egzersizinin bir parçası olarak hastayı tedavi sürecinde büyük ölçüde destekler.

Psikolojik Destek

Alzheimer hastalarında ilaç tedavisine eşlik eden psikolojik destek hastanın yaşam kalitesini yükseltmede ve hastalığın ilerleme seviyesini belirgin şekilde azaltmada faydalı olmakta. Sıklıkla ilerleyen yaş gruplarında görülen Alzheimer’ın etkisi ile hastada ortaya çıkan davranışsal bozuklukların önlenmesi hastanın yaşam kalitesini arttırır. Agresif tutumlar, gün içinde yaşanan ruhsal değişimler, davranışsal bozukluklar, bilişsel bozukluklar, halüsinasyonlar ve insomnia gibi faktörlerin bastırılarak kontrol altına alınmasında hastaya bir takım terapiler uygulanır. Bu terapiler ile hastanın doğru ile yanlış ayrımını yapmada yaşadığı güçlükler önlenmeye ve çevresel faktörleri algılama şekli yönetilmeye çalışılır. Kimi durumlarda Alzheimer hastaların hali hazırda yaşadıkları çevreyi bir anda yabancılıkla karşıladıkları ve reddettikleri görülür. Bu tip durumlarla özellikle ilerleyen Alzheimer vakalarında karşılaşılır. Erken teşhis sonrasında hastanın psikolojik destek görmesi, ilerleyen aşamalarda bu tip sorunların yaşanmasını engeller. Öte yandan Alzheimer için grup veya bireysel psikolojik terapi gören hastalar aynı zamanda bir sosyalleşme içerisinde olacaklarından pozitif bir takım ruhsal etkilerle de karşılaşırlar.

Alzheimer Tedavisi Öncesi

Alzheimer hastalığının teşhisinin konulması ve tedavinin başlamasından önce bir takım kontrollerin ve tetkiklerin yapılması gerekir. Alzheimer’dan önce demans tanısı konulur. Bunama tanısının konulması için de hafıza kaybının yanı sıra afazi, apraksi, agnozi ve planlama bozukluğu gibi bir takım bulguların tespit edilmesi gerekir. Demans tanısı konulan kişiye daha sonra Alzheimer hastalığının belirtilerini taşıyıp taşımadığı yönünde incelemeler uygulanır. Burada Alzheimer tanılarının bir veya birden fazlasının olup olmadığı, bu tanıların hangi yoğunlukta olduğu incelenir. Bunamaya neden olabilecek diğer faktörler araştırılır. Farklı bir rahatsızlık söz konusu değilse demansa bağlı olarak gelişen Alzheimer’in olduğu anlaşılır. Alzheimer rahatsızlığına ilişkin kesin tanı beyin biyopsisi ya da otopsisi ile yapılabildiğinden genellikle kesin Alzheimer tanısı yaşam boyu konulamayabilir. Alzheimer tanısı için genellikle tam kan sayımına, Manyetik Rezonansa ve tomografik görüntülemeye başvurulur. Ayrıca nöropsikolojik sorgulamalar da Alzheimer tanısı koyabilmede faydalı bir inceleme yöntemi. Tedavi öncesinde hasta yakınlarından ve hastadan alınan bir takım bilgiler tanının konulmasında fayda sağlar. Şiddetli unutkanlık, davranışsal bozulmalar, gün içerisinde yaşanan ruhsal ani değişimler gibi.

Hastanın Durumunun Analiz Edilmesi

Alzheimer ile karşı karşıya olan hastanın hangi seviyede olduğu ve ilerlemenin ne yönde olduğu, hastalığın kişide hangi yönden ağırlıklı etki gösterdiği incelenir. Davranışsal bozukluklar, agresif tutumlar, unutkanlık ve unutma sıklığı çeşitli testlerle ölçülür. Ardından beyin kontrolleri gerçekleştirilir ve doku ve hücrelerde meydana gelen deformasyona sebep olan faktörler analiz edilerek Alzheimer’ın demansa bağlı olarak oluştuğu ispatlanmaya çalışılır.

MR

Alzheimer’ın teşhis edilmesinde başvurulan yaygın radyolojik yöntemlerden birisi Manyetik Rezonans ile beyin görüntülerinin elde edilmesi ile olur. Manyetik Rezonans görüntüleme ile beynin hipokampus dokusunda meydana gelen bir deformasyon veya küçülme olup olmadığı incelenir. Unutkanlık ile karşılaşılan vakalar bir hekime başvurduklarında tanı konulabilmesi için yaygın olarak MR’a başvurulur. Modern dönemde ise ASL MR adlı yeni bir yöntem ile Alzheimer’ın çok erken evrelerde dahi tespit edilebilmesi mümkün olmakta. Klasik MR teknikleri ile beyinde oluşan tümörler, kanamalar, tıkanıklıklar ve küçülmeler tespit edilebilmekte. Ancak unutkanlığa neden olacak küçülmeler ancak ilerleyen aşamalardaki tetkikler ile görüntülenebilmekte. ASL MR yönteminde ise daha erken teşhis konulabildiği gibi Alzheimer seviyesinde unutkanlık yaşanmamasına karşın bir takım bulgular saptanabiliyor.

Kan Testleri

Modern dönemde geliştirilen kan testleri ile artık Alzheimer riski taşıyan kişiler daha erken evrede teşhis edilebiliyor. Yapılan testlerle A Beta 42 değerinin kanda yüksek seviyelerde olduğunun tespit edilmesi kişinin Alzheimer riski ile karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. Bunun haricinde hastanelerde gerçekleştirilen bir takım kan kontrollerinde Alzheimer’a neden olabilecek faktörler ve Alzheimer oluşumunun söz konusu olup olmadığı kapsamlı incelemeler sonucunda anlaşılabiliyor.

Hastaya Uygun Tedavi Yönteminin Seçilmesi

Alzheimer ile karşı karşıya kalan vakalarda meydana gelen bunama belirtileri kişiden kişiye farklı olarak semptomlar gösterir. Burada ortaya çıkan unutkanlık şiddetli bir etki olmasına karşın kişinin psikolojik açıdan da gösterdiği bir takım belirtiler ve fonksiyonel sorunlar vardır. Bu anlamda hastaneye başvurulduğunda hastanın bilişsel ve kişiliksel açıdan incelenmesi gerekir. Hastanın ortaya koyduğu tabloya bağlı olarak izlenecek olan tedavinin şekli, süreci ve eğer ilaç tedavisi öneriliyorsa dozaj ve kullanım şekli belirlenecektir. Öte yandan hastanın ihtiyaca bağlı olarak psikoterapi ve çeşitli klinik terapilerden de geçmesi önerilir.

Alzheimer Tedavisi Sonrası

Alzheimer hastalarının tedavisi başladıktan sonra hastalığın tamamen geçmesi beklenmez çünkü Alzheimer’a neden olan beyinde meydana gelen doku küçülmeleri ve nöron hasarı henüz ilaçlar ile geri çevrilememekte. Öte yandan tedavi süreci başladıktan sonra olumlu etkiler çok kısa sürede kendisini gösterebilmekle beraber bu etkiler daha sonra kaybolarak şiddetli kayıplar da yaşanabilmekte. Tüm bu faktörler nedeniyle da hastanın yoğun bir şekilde yakından takip edilmesi ve hastalığın tedavisinde ilaç kullanılıyorsa ne gibi yan etkilerin oluştuğu incelenmelidir. Alzheimer tedavisinde kullanılan ilaçların belirli bir doz seviyesine çıkarıldıktan sonra aksi bir öneriye kadar yaşam boyu kullanılması gerekir. Bu ilaçlar belirgin yan etkileri olan bir takım kimyasallardan oluştuğundan hastanın takibinin yapılması ve bir takım tahlillerin belirli periyotlarda tekrarlanması gerekir.

Kontrol Süreci

Alzheimer tanısı konulduktan sonra tedaviye başlayan hastanın hem hasta yakınları tarafından hem de tedaviyi başlatan hekim tarafından kontrol edilmesi gerekir. Bu kontrollerin sebebi hem hastanın başvurulan tedavi yöntemine uygunluk gösterip göstermediğini anlamak hem de hastanın gidişatının ne yönde olduğunu anlamak içindir. Hasta kullanılan ilaçlara aşırı reaksiyon veriyor ve yan etkiler hastanın genel sağlığında bir takım olumsuz etkilere yol açıyorsa, ilaç değişikliğine gidilebilir. Bu anlamda hastadan alınacak olan bilgiler de büyük önem taşır. Bu anlamda hasta yakınlarının hastanın ilaç kullanımı sürecinde gösterdiği değişimleri kaydetmesi ve not etmesi gerekir. İlk aşamada ilaç tedavisi hızlı reaksiyon gösterebilir veya hiç etki göstermeyebilir çünkü Alzheimer tedavisinde başvurulan ilaçların genel etki periyodu 3-7 ay olarak belirlenir. İlaçlar ile uyum gösteren hastaların 7 aylık süre sonunda hastalıkta stabiliteye eriştikleri genel olarak gözlemlenir. Pek tabii ki bu süreçte ilaç tedavisine paralel olarak hastanın psikolojik destek ve egzersiz yollarına da başvurması gerekir.

Hastanın Yapması Gerekenler

Alzheimer hastada unutkanlıkla beraber asosyalliğe ve davranışsal bozukluklara sürükleyen bir rahatsızlıktır. Bu anlamda Alzheimer tanısı konulan hastanın ilaç tedavisi ile birlikte bir takım egzersizler ve aktiviteler ile rutin hayatını sürdürmesi gerekir. Alzheimer nedeniyle bir işte çalışamayacak olan hastanın gün içerisinde çokça boş vakti olur ve genellikle bu boş vaktinde yalnız kalır. Böyle bir durumda hasta hem fazla enerjisini atamaz hem de sosyalleşememe sebebiyle depresyona sürüklenebilir. Bu durum hastada hırçın ve agresif davranışları da tetikler. Bu nedenle öncelikle hastanın sosyal çevresinden ve aile yakınlarından destek görmesi gerekir. Hastanın unutkanlık ve davranışsal bozukluk gibi durumları anlayışla karşılanmalıdır. Hasta mümkün mertebede günlük olarak düzenli egzersiz yapmalı ve çevre ile iletişimini koparmamalı. Hastanın genel sağlığına uygun olmak kaydıyla bir takım oyunlar oynanabilir ve aktiviteler gerçekleştirilebilir. El becerisi ve zihinsel beceri gerektiren oyunlar ile hastanın Alzheimer ilerlemesi yavaşlatılabilir. Öte yandan fotoğraf çekmek, fotoğraflarla ilgili işlerle uğraşmak, eğer hastada mevcutsa el becerilerine yönelik işlerin devam ettirilmesi hasta açısından birçok olumlu etkiye sahiptir. Hastanın Alzheimer seviyesine bağlı olarak tercih edilebilecek aktivite ve egzersizlerle ilgili olarak hastanın takibini gerçekleştiren hekim tarafından önerilebilir. Hasta içine kapanmamalı ve günlük yaşantısına devam etmeli.

Sık Sorulan Sorular

Alzheimer Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Alzheimer hastalığı beyinde belirli bir bölgedeki doku ve hücrelerin tahribatı ile ortaya çıkar. Hastalık eğer tedavi edilmezse bu tahribat ilerler ve geri dönülemez ciddi nörolojik hastalıklara sebebiyet verebilir. Alzheimer ilerler ve hasta bir süre sonra sosyal olarak hayattan tamamen kopabilir.

Alzheimer Tedavisi Neye Yöneliktir?

Alzheimer tedavisinde hastalığın tamamen durdurulması ya da rahatsızlığa neden olan unsurların geri çevrilmesi mümkün olmaz. Tedavinin amacı hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve mümkün mertebede yaşam kalitesini artırmaya yöneliktir. Alzheimer hastalarında yaygın olarak görülen bilişsel ve kişilik bozuklukların engellenmesi için de Alzheimer tedavisi büyük önem taşır.

Tedavide Kullanılan İlaçların Yan Etkileri Nelerdir?

Alzheimer tedavisinde kullanılan ilaçlarda yaygın olarak görülen yan etkiler; bulantı, kusma, sersemlik, tansiyon yüksekliği, ishal, kabız, baş ağrısı ve kalp ritminde yavaşlama olarak sıralanabilir.

Alzheimer İlerler Mi?

Beyin dokusunda meydana gelen bir rahatsızlık olan Alzheimer, tedavi edilmediğinde hızlı bir şekilde ilerleme kaydedebilir. Ayrıca tedavi uygulamasına başlanılmasına karşın Alzheimer küçük seviyelerde ilerlemeye kaydetmeye devam edebilir. Total bir amneziye kadar ulaşabilen komplikasyonlarla karşılaşılabilir.

Alzheimer’ın Bitkisel Tedavi Yöntemleri Var Mı?

Günümüzde yapılan çalışmalar neticesinde bir takım vitamin ve antioksidanların Alzheimer üzerinde olumlu etkileri olduğunu göstermekte ancak aynı etkiler bir takım çalışmalarda reddedilmektedir. Bu anlamda Alzheimer tedavisi için alternatif ve bitkisel yöntemlerden ziyade mutlaka uzman bir hekim kontrolünde tedaviye başlanılması önerilir.

Tedavi Sonrası Hasta Tamamen İyileşebilir Mi?

Alzheimer tedavisinin hastalığı geri çevirebilme veya tamamen giderme gibi bir etkisi olmaz. İlaç tedavisi ile hastadaki hastalık seviyesinin stabil kılınması ve ilerlemesinin engellenmesi hedeflenir. Bu anlamda güncel teknikler ile hastanın tamamen iyileştirilebilmesi söz konusu değildir. Bu anlamda çalışmalar devam ettirilmekte olup gelecekte Alzheimer’ın tamamen ortadan kaldırılabilmesine imkân tanıyan bir takım tedavi yöntemlerinin üzerinde yapılan çalışmalar umut vaat etmektedir.

Tedavi Ne Zaman Olumlu Sonuç Vermeye Başlar?

Alzheimer tedavisinde güncel olarak kullanılan ilaçlar genellikle kullanıma başlandıkları anda bir takım olumlu etkileri hızlı şekilde gösterebilirler ancak ilacın genel etkisinin hastada etkili olabilmesi 4 ile 7 ay arasında mümkün olur. Bu süreç mutlaka uzman hekim tarafından bir takım kontrollerle takip edilmeli ve hastanın uygulanan tedaviye uyum gösterip göstermediği incelenmeli. Bu yönden hastanın ve hasta yakınlarının tedavi başladıktan sonra ilaçların etkisinin ne yönde olduğunu analiz etmeleri ve hekime bildirmeleri önerilir.

Hastalığın Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Alzheimer tedavisi için kullanılan ilaçlar hastalığı stabilize etmeye yöneliktir ve yaşam boyu kullanılması gerekir.

Alzheimer Hastalarına Antidepresan Önerilir Mi?

İlaç tedavisine başlanacak olan Alzheimer hastalarının ilk etapta antidepresan ve uyku ilacı gibi nörolojik etkileri olan ilaçları bırakmaları önerilir. İlaçlar bırakıldıktan sonra Alzheimer ilaçlarının kullanılmasına başlanır. Bu aşamadan sonra eğer hastada şiddetli depresif bozukluk ve kişilik bozukluğu görülüyorsa psikiyatri önerisi ile bazı düşük dozajlı antidepresanların kullanımına başlanabilir.

Erken Teşhisin Faydaları Nelerdir?

Alzheimer hastalığı beyin dokusundaki hasardan kaynaklanarak ilerleyen bir hastalıktır. Erken teşhis edilen Alzheimer vakalarında ilaç tedavisine başlandığında, henüz küçük ilerleme kaydetmiş olan doku hasarı bu seviyede stabilize edilir ve hastalığın ilerlememesi sağlanır. Erken teşhis edilen vakalar genellikle daha geç şiddetli semptomlar ile karşılaşırlar. İlaç tedavilerinde sağlanan etki hastalığı geri döndürücü etkiye sahip değildir ancak ilerlemeyi büyük ölçüde durdurmaya yararlar.

Demans Ve Alzheimer Arasındaki Farklar Nelerdir?

Demans bir semptomdur ve Alzheimer hastalığı sebebiyle ortaya çıkar. Bu iki terim birbirlerine sıklıkla karıştırılmakta olmasına karşın ikisi arasında büyük bir fark var. Demans geri çevrilebilen ve ileri yaş grubunda ortaya çıkan bilişsel bozuklukları ifade eden bir terimdir ve “bunama” anlamına gelir. Demans kavramının içerisinde hafıza güçlüğü başta olmak üzere birçok olgu vardır. Alzheimer hastalarında ise demans olgusu gelişir ve hastalığın semptomları demans olarak belirir.

Alzheimer Hastaları Nasıl Beslenmeli?

Yapılan bir takım bilimsel araştırmalarda E vitamininin faydalı bir antioksidan olarak Alzheimer üzerinde bir takım olumlu etkileri olduğunu ispatlar nitelikte. Bu anlamda Alzheimer hastalarının E vitamini içeren besinleri tüketmeleri önerilir. Bunun yanı sıra ceviz, fındık, fıstık gibi beyin sağlığında olumlu etkileri tespit edilmiş kuruyemişleri tüketmeleri faydalı olacaktır. Genel sağlık açısından ilerleyen yaş grubunda görülen Alzheimer, bu dönemdeki birçok hastalıkla da ilintili olabilir. Bu anlamda hastanın aşırı tuz tüketiminden kaçınması, bol su tüketmesi gerekir. Sebze, meyve ve balık tüketimi ile alınacak olan bir takım yağ asitlerinin de beyin sağlığı üzerinde etkili olduğu ve Alzheimer gibi hastalıkların ilerlemesinde önleyici rol oynadığı biliniyor.

Alzheimer Hastalarının Sigara Ve Alkol Kullanmaları Sakıncalı Mıdır?

Sigara ve alkol kullanımı kan aracılığıyla beyne taşınan oksijen oranına zarar verdiği gibi beyinsel birçok fonksiyon üzerinde zararlı etkiye sahiptir. Bu anlamda Alzheimer hastalarının kati suretle sigara ve alkol kullanmamaları önerilir. Bilhassa alkolün hızlı ve şiddetli bir şekilde beyin hücrelerinde hasar yaratması nedeniyle Alzheimer’ın ilerlemesinde hızlanmaya neden olduğunu düşündüren bir takım bulgular var. Hali hazırda beyin dokusunda küçülme ve nöron hasarı olan Alzheimer hastası kişinin, bu anlamda beyin sağlığına negatif etki olasılığı olabilecek her türlü faktörden kaçınması gerekir.

Tedavi Gören Hastalar Araba Kullanabilirler Mi?

Alzheimer rahatsızlığında unutkanlık kimi zaman ataklarla kendisini gösterebilir. Ne zaman ve ne şekilde bilişsel bir kayıp yaşanacağı kestirilemez ve unutma anında hasta kaybolma durumu ile de karşı karşıya kalabilir. Neyin ve nasıl unutulacağının bilinmediği Alzheimer’da tedavi görülüyor olsa da hastalık gerilemez sadece stabilize edilir. Bu nedenle de tedavi gören Alzheimer hastalarının araba kullanmamaları tavsiye edilir. Eğer böyle bir girişim olacaksa da mutlaka bir yakının eşliğinde ve kontrolünde araba kullanması tavsiye edilir.

Alzheimer Tedavisi İçin Hangi Bölüme Gidilir?

Alzheimer çok yönlü ve mücadele edilmesi oldukça güç bir hastalıktır. Hastalık süresi boyunca hastalığın kontrol altında tutulabilmesi için uzman desteği mutlak gereklidir. Tedavi amacıyla ilk olarak psikiyatri kliniğine başvurulur. Hastalığın teşhis edilmesi ve evre olarak tespit edilmesinden sonra ise geriatrik psikiyatri uzmanları hasta ile ilgilenir. Tedavi kaynağa yönelik değil de semptomlara yönelik olduğundan dolayı süreklilik söz konusudur.

Alzheimer Tedavisi Neden Yok?

Alzheimer kaynağını beyinden alan oldukça kompleks bir hastalıktır. Zihni ve fiziki sorunlar beraber görülür. Hastalığının kaynağının beyinde olması, hastalığa dair bilgilerin de kısıtlı olmasına sebep olur. Doğal olarak bilginin az olmasından kaynaklı da tedavinin geliştirilmesi oldukça güçtür. Günümüzdeki tedavilerin tamamı hastalığı kontrol altında tutmaya ve geciktirmeye yöneliktir. Hastalık ortaya çıktıktan sonra tamamen ortadan kaldırılması gibi bir durum söz konusu değildir. Bunu aşabilmenin yolu ise beyin hastalıkları konusundaki bilgi birikiminin artırılması ile mümkündür. Tedaviye yönelik girişimler günümüzde dahi hızla devam etmektedir.

Alzheimer Tedavisi Bulunabilir Mi?

Alzheimer hastalığının kaynağına ve tedavisine yönelik olarak ilaç firmaları, üniversiteler ve araştırma laboratuvarları tarafından sürekli denemeler gerçekleştirilmektedir. Bilimsel dergilerde belirli bulgular tartışmaya açılarak kolektif bir sonuç ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. Günümüzde hastalığa dair kesin bir tedavi bulunmasa da oldukça umut verici çalışmalar vardır. Bilim insanları yaklaşık olarak on – yirmi yıl içerisinde hastalığa kesin çözüm bulunacağına inanmaktadır. Yani evet, Alzheimer tedavisi bulunabilir.

İlgili Bölümler
İlgili Hastalıklar