Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Skolyoz Hastalığı

Skolyoz Hastalığı Hakkında
Skolyoz Hastalığı Nedenleri
Skolyoz Hastalığı Belirtileri
Skolyoz Hastalığı Teşhis Ve Tanı Yöntemleri
Skolyoz Hastalığı Risk Faktörleri
Skolyoz Hastalığı Komplikasyonları
Skolyoz Hastalığı Nasıl Önlenir?
Sık Sorulan Sorular

Skolyoz; kişinin omurgasının sağa ya da sola eğiklik göstermesi durumunda tanısı konulan omurga eğriliği tanısıdır. Omurganın yapısal olarak belirli bir yöndeki eğriliklerle ilgili tanılar sıklıkla ergenlik döneminde koyulur. Eğrilik sorununun ciddi boyutlara ulaşmasından sonra yapılan tanılar ve istatistik verilerin incelenmesi bu rahatsızlığa dair bir takım standart görsel problemleri ortaya koymuştur. Skolyoz rahatsızlığı ile karşı karşıya kalan kişilerin omurgaları standart düzlükte değildir; normal şartlar altında omurgaya yan açıdan bakıldığında tam olarak düz değildir. Boyunda ve bel kısmında lordoz adı verilen hafif bir çukur; sırt bölgesinde ise kifoz adı verilen hafif bir kamburluk vardır ancak arka açıdan bakıldığında omurga düz görünmektedir. Skolyoz durumunda omurgaya arkadan bakıldığında sola veya sağa doğru bir eğrilik görülür. Rahatsızlık kimi zaman kifoz adı verilen ve omurgada öne eğilmeye sebep olan kifoz ile birlikte görülebilir.

İnceleyen ve Onaylayan : Doç. Dr. Aşkın Şeker

Skolyoz Hastalığı Hakkında

Skolyoz rahatsızlığı, sıklıkla büyüme döneminde keşfedilen bir rahatsızlıktır. Çeşitli sebeplerle omurların sağ ya da sol yönlü eğrilik göstermesi ya da kendi çapında dönmesi ile ortaya çıkan skolyoz; genelde küçük yaşlarda başlayarak, tedavi edilmemesi durumunda ilerleyen yaşlarda şiddetli problemlere yol açabilir. Toplum içinde görülme sıklığı genel anlamda %5’in altında kalan skolyoz, tıp dünyasında keşfedilmiş olan en eski omurga deformasyonlarından birisi. Rahatsızlığın başlangıç evresi doğumsal gelişimden kaynaklanan bozukluklara bağlanabilir veya gelişme çağında ortaya çıkabilir. Omuzda asimetrik görüntü ve sırtta kifoz, kalça boylarının eşitsizliği gibi tanılar ile kendisini belli eder ve durumu genelde aile tespit eder. Skolyoz durumundaki kişinin omurgası bir yöne doğru 10 dereceden fazla eğilme gösterir. Sağlıklı bir omurga yapısı sırt kısmından bakıldığında düzdür ancak skolyozda ise omurganın sağ veya sol yönlü eğim gösterdiği tespit edilir. Hastalık nedeniyle skolyozun kendi etrafında bir açı alması da söz konusu olduğundan, üç boyutlu bir deformasyon şeklinde tanımlanır. Öte yandan skolyoz ile birlikte gelişen farklı komplikasyonlar da dikkate alınır. Burada kalça yapısı, göğüs kafesi ve kürek kemiklerinin kayarak görsel bozukluğa neden olur. Henüz gelişme çağına girmiş olan çocuklarda bu durumun ortaya çıkması, esnek yapıda olan omurganın anormal bir yüklenme altında kalmasına ve netice olarak omurların deforme olmasına sebebiyet verir. Bu rahatsızlığın görülme sıklığı düşük olmasına karşın bu düşük istatistik içerisinde özellikle kız çocuklarında daha fazla ve yoğun olarak tespit edilir. Okul çağındaki çocukların %1.5 oranında skolyoz ile karşılaştıkları görülür. Ülkemizde ise 150 binden fazla çocuğun skolyoz ile karşı karşıya olduğu tahmin ediliyor. Anasınıfı dönemindeki erkek çocuklarda sıklıkla karşılaşılan skolyoz, ergenlik döneminde kızların büyüme hızına bağlı olmakla beraber daha yüksek olasılıkla karşılaşılır. Erken yaş grubunda genellikle şiddetli bir belirti göstermeyen skolyoz, bu dönemde çekilen röntgenler neticesinde genellikle tesadüfi olarak fark edilir. Kimi zaman ise ailenin çocuğun sırt bölgesindeki şekil bozukluğunu fark ederek doktora başvurması ile skolyoz tespit edilir. Omuz kısmı, kürek kemikleri, meme bölgesine ek olarak bel kıvrımlarında tespit edilen simetrik olmayan eğrilikler ilk teşhiste fark edilir. Zira bu dönemde belde ve sırt bölgesinde ağrılar da görülür. Ayrıca eğrilik seviyesindeki artışa bağlı olarak nefes alıp vermede güçlük gibi sorunlar da yaşanabilir.

Skolyoz Tipleri

Skolyoz rahatsızlığının gelişme gösterdiği dönem ve gelişme şekline göre tanımlanmış bazı tipleri vardır.

Konjenital (Doğuştan)

Sıklıkla omurga bölgesinde bir kusurun meydana gelmesine ya da yanlış kaynamış kaburgalara bağlı olarak gelişen skolyoz tipidir. Doğuştan skolyozdaki eğrilik, çocuk felci ile beyin felci durumları neticesinde meydana gelen eğriliğe benzer yapıda. Omurga bu tip skolyozda göğüs ya da bel kısımlarında yana doğru eğrilik gösterir. Rahatsızlığın teşhisi genellikle 0-3 yaş döneminde olur. Konjenital burada doğuştan anlamına gelir ve ilgili rahatsızlığın doğum öncesi dönemde meydana geldiğine işaret eder. Henüz anne karnındaki çocukların omurgasındaki gelişim, organlar ile beraber ilk 3 aylık evrede tamamlanır. Bu aşamada omurga yapısında anormallik meydana gelmesi yahut birleşik kalması durumunda omurlar asimetrik olarak büyür ve eğrilik olur. Bu şekil bozukluğunun hangi tipte olduğu ise omurga yapısının hangi kısmında ve ne yöne doğru eğrilik olduğu belirler.

Polio (çocuk felci)

Merkezi sinir sistemini deforme eden ve vücutta kasların işlevini kaybetmesine sebep olabilen bulaşıcı bir hastalık olan polio virüsü, solunum kaslarını, gırtlak dokusunu, sindirim borusunu, bağırsakları ve mesane kaslarını da hasara uğratabilir. Ayrıca vücutta beyinciğe zarar vererek; nefes alma, kan basıncı ve uyuma gibi otomatik işlevlerin yerine getirilmesine mani olabilir. Sıklıkla çocuk yaşlarda ve genç bireylerde görülen polio, geçmişte büyük salgınlar ile karşılaşılan bir rahatsızlık olarak tarihe geçmiş.

İdiyopatik Skolyoz

Yaygın olarak genç kızların karşılaştığı idiyopatik skolyoz, ergenlik çağında başlayan hızlı büyüme evresinde kendisini gösterir. Kalıtsal faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülen idiopatik skolyozda eğimin meydana gelmesine neden olan ve bunu tetikleyen unsurlar tespit edilememekte. Rahatsızlık aniden sağlıklı çocuklarda ortaya çıkabileceği gibi, beyin felci yaşayan, kas hastalığı olan veya çocuk felci geçiren çocuklarda meydana gelebilir. Ayrıca doğum sürecinde ortaya çıkan omurga anormalliği ve bağ dokularına yönelik hastalıklar da skolyoza neden olabilen faktörler. Erken ergenlik döneminde belirmeye başlayan skolyoz önce ağrı yapmadığı için farkına varılması zor olabilir bu nedenle de ailenin sık sık çocuğun omurga yapısını incelemesi gerekir. Öte yandan tespit edildiği anda bile skolyoz başlayalı birkaç yıl geçmiş olabilir. Skolyoz ergenlik dönemi sürecinde herhangi bir anda kendiliğinden başlayabilir. İdiyopatik kelimesi kaynağı bilinmeyen anlamına gelir ve burada ortaya çıkan skolyozun tetikleyicisi tam olarak nedeni tespit edilememekte.

Serebral Palsi

Anlamı kasıntılı felç olan serebral palsi, nöromüsküler skolyozu tetikleyen yaygın etkenler arasında yer alır. Bu rahatsızlığa sahip olan kişilerin %25’i omurga deformitesi yaşarlar. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte skolyozun ortaya çıkması riski de artar. Serebral palsi ile karşı karşıya kalan hastalara bakan sağlık personellerinin ve hasta yakınlarının, uygulanması gereken majör cerrahi operasyonlara karşı yoğun bir isteksizliği söz konusu olur ve hastalar hekime genellikle ağır deformasyonlar söz konusu olduğunda başvururlar. Serebral palsi nedeniyle skolyoz yaşayan hastalarda genel olarak yüksek açılara ulaşan eğrilik durumu ve fikse pelvik olur. Yoğun olarak eğrilikle karşı karşıya kalan hastalarda da ağır cerrahi operasyon kararı almak omurga cerrahı adına oldukça zor olur. İlgili durum ile karşı karşıya kalan hastanın öyküsünün detaylı olarak incelenmesi ve hastanın yakınları ile cerrahi operasyon ile tedavi uygulamasının riskleri ile birlikte faydaları da konuşulur. Serebral palsi ile karşı karşıya kalan hastaların skolyoz durumunun giderilmesi neticesinde hastanın ne denli fayda elde ettiğine dair prospektif bir bulgu olmadığı için tedavi sonucunun nasıl neticeleneceğini anlamak zor olmakta. Cerrahi operasyona karar verme sıklıkla hipotetik neticelendirmelerle olacaktır. Şiddetli eğrilikle seyreden skolyozun tedavisinde cerrahi müdahale yöntemi seçilebileceği gibi, konservatif yöntemlere de başvurulabilir. Ele alınan bu nedenlerden ötürü de iki uygulamanın da bir arada uygulandığı bir yolu izlemenin mantıklı olduğu düşünülür. Eğer skolyoz tedavisi ile fonksiyon arttırılacak ise cerrahi operasyona karar verilebilir ancak eğer cerrahi operasyon kararı verilmediyse, bu durumda da hastanın ailesine şiddetli deformitelerinde gelişebileceği aktarılmalı. Serebral palsi ile karşı karşıya kalan bireylerin fikse pelvik oblisite ile ve kalça eğriliği ile karşılaştığı görülür. Bu süreçte ise hangi problemin ilk olarak ortaya çıktığının tespiti zor olur ve paralel olarak hangisinin tedavi edileceğine karar vermek te doktor için zor olur. Kalçadaki rahatsızlık semptomatik bir durumda ilk olarak kalça tedavisi olur ancak asemptomatik bir durum varsa skolyoz tedavi edilir.

Nöromusküler Skolyoz

Nöromüsküler hastalıklar ile birlikte skolyoz ile karşılaşılması oldukça yaygındır. Nöromusküler hastalarda meydana gelen skolyozun nedeni genel olarak; beyinde, medulla spinaliste, periferik sinirlerde, nöromüsküler bileşke veya kas seviyesinde hastalıklardan dolayı oluşan kas dengesizliği olarak tanımlanır. Nöromusküler rahatsızlıklarda omurganın tamamını kapsayan uzun skolyozlar görülür. Bu tip skolyozlar leğen kemiklerinde bir tarafa devrilmeye yani pelvik çarpıklık durumuna neden olurlar. Kimi zaman idiyopatik skolyoz ile benzer özellikleri nedeni ile karıştırılan nöromusküler skolyozda kas hastalarının gövde kaslarının yük taşıyamamasından kaynaklı olarak gövdede çökme, dik duramama ve kifoskolyoz durumu meydana gelir. Eğer teşhisi konulan skolyoz türü nörolojik ise bu durumda ayrıntılı bir inceleme süreci gerçekleştirilmelidir. Hastada fiziksel açıdan kafa, el ve bel kabiliyetlerinin kontrolü ve yürüyebilme durumu incelenir. Bilhassa nöromusküler tipi skolyoz ile karşı karşıya kalan hastalarda yürüme kabiliyetinin operasyon öncesinde incelenmesi büyük önem arz eder. Eğer hastanın yürüme kabiliyeti sınırlı ise bu durumda gerçekleştirilecek olan operasyon sonrasında yürüme tamamen ortadan kalkabilir. Böyle durumlarda operasyonun ertelenmesine sık sık karar verilir. Eğer hastanın yürüyememesi söz konusu ise hasta oturarak veya yatar şekilde muayene edilir ve teşhis konularak tedavi sürecine geçilir.

Mezenkimal Doku Hastalıkları

Mezenkimal kök hücre, erişkin duruma gelmiş olan kök hücre olarak bağ dokularda yer alır. Vücudun çeşitli işlevlerini süreğen bir şekilde yerine getirebilmesi için bu kök hücrenin gerekliliği büyük önem arz eder. Bir bağ dokuda yer alan kök hücre hasarlı bir dokuya geçerek burada iyileşmeyi ve onarımı sağlar. Hasarlı hücrelerle kaynaşabilme yeteneği olan bu kök hücreler, dokularda destek işlevi gören stroma hücresinin temelini oluşturur. Bu dokuda bir rahatsızlığın meydana gelmesi ve enfeksiyon durumunda, kaslarda ve bağ dokularda meydana gelen hasar neticesinde vücutta gövde bölümünde meydana gelen işlevsizlik omurgalarda kaymalara ve netice olarak da skolyoza sebebiyet verebilir.

Postravmatik Skolyoz

Ortaya çıkan bir kaza veya hasar sonrasında yaşanmış olan travmaya bağlı olarak omurgada bir kırılma veya aşınma meydana geldiğinde, omurga belirli işlevleri yerine getirilemeyecek şekilde olumsuz etki altında kalabilir. Böyle bir durumda ortaya çıkan skolyoz, posttravmatik skolyoz olarak adlandırılır ve teşhisi bir olaya bağlı olması nedeniyle genellikle kolaydır. İlgili travmayı yaşayan hasta bu durumla, düşme, çarpma, darbe alma, cerrahi operasyon gibi nedenlerle karşılaşabilir. Bu nedenle de skolyozun ortaya çıkma sebebi ve süreci tespit edilebilir olacağından muayene ve tedavisi de bir nebze daha hızlı bir şekilde gerçekleşerek daha ciddi sorunlara evrilmeden müdahale edilmesi sağlanabilir.

Metabolik Nedenlere Bağlı Skolyoz

Gaucher hastalığı gibi vücutta zararlı yağların bazı organlarda aşırı birikmesinden kaynaklanan metabolik hastalıklar neticesinde skolyoz ile karşılaşılabilir.

Dejeneratif Skolyoz

Kişinin yaşlanması nedeniyle omurgaların eskimesi ve yıpranmasına bağlı olarak ortaya çıkan skolyoz tipi olarak tanımlanır. Sıklıkla elli yaş üzeri kişilerde karşılaşılan bu tip skolyozda, osteoporoz gibi etkenlerin ortaya çıkması ile karşılaşma söz konusu olur. Zira elli yaş grubunda ortaya çıkan osteoporozun skolyozun ilerlemesine neden olması da mümkün. Osteoporoz, halk arasında kemik erimesi olarak bilinen rahatsızlıktır ve omurga kemiklerinde meydana gelen erime ve kalsiyum eksikliği nedeniyle ortaya çıkan güçsüzlük skolyozun tetikleyicisi olabilir. Bu tip skolyoz ile sıklıkla bel bölgesinde görülmekle beraber boyun ve sırt kısımlarında da karşılaşılabilir. İleri seviyedeki dejeneratif skolyoz durumunda omurga sağlamlığında hasar meydana gelebilir ve denge bozuklukları teşhis edilir. Dejeneratif skolyoz durumunda hasta kişinin hareket yeteneği büyük ölçüde kısıtlanarak ağrılı bir süreç yaşanabilir.

Skolyoz Hastalığı Nedenleri

Skolyozun teşhis edilen nedenleri genel anlamda skolyozun da tipini belirleyici özelliğe sahip olur. Skolyozun ortaya çıkmasına sebep olan faktörlerin bulunamaması durumunda ise idiyopatik skolyoz teşhisi konularak hastalığa geniş çaplı bir müdahale süreci uygulanır. Sıklıkla karşılaşılan skolyoz nedenleri arasında; kas hastalıkları ve travmatik nedenler yer alır. Kas hastalıkları nedeniyle ortaya çıkan skolyoz genellikle kas dokularının görevlerini yerine getirememesi nedeniyle gövdenin yük taşıyamaması ve omurganın baskı altında kalarak eğrilmesi söz konusu olur.

Doğumsal omurga kemik yapısı bozuklukları

Anne karnında iken ilk üç aylık evrede organların ve omurganın oluşumu tamamlanır. Bu süreçte omurga yapısında meydana gelebilen anormallikler ise doğum sonrasında skolyoz teşhisi ile sonuçlanır. Genellikle böyle bir durumdaki kemik yapısındaki bozukluklarının teşhisi 3 yaşa kadar sürebilir. Ebeveynlerin gelişim sürecindeki bebeğin kemik yapısını sıklıkla kontrol etmesi ve belirli periyotlarda muayeneye götürmesi, skolyozun erken teşhisinde bu anlamda önemli bir rol oynar.

Kas Hastalıkları Kaynaklı Skolyoz

Nöromusküler hastalıklar nedeniyle meydana gelen skolyozlar bu tiptir ve bu tip skolyozun genel sebebi kas ve sinir hastalıkları olarak tanımlanır. Kas hastalıkları genel olarak tıbbi literatürde çocukluk döneminde görülmeyen ve ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan hastalıklar olduğu düşünüldüğünde, nöromusküler skolyozun da ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan tipte bir omurga eğriliği olduğu anlaşılır. Bu şekilde oluşan skolyozda omurga eğriliğinin şiddeti hızlı bir şekilde ilerlemesi söz konusu olduğundan solunum güçlüğü gibi problemlerle karşılaşılabilir. Tedavi sürecinde skolyoz korsesi giyilmesi hasta için büyük avantaj sağlar.

Bağ Dokusu Hastalıklarına Bağlı Skolyoz

Osteogenezis imperfekta, Ethers Danlos, Marfan Sendromu ve benzeri bağ dokusu hastalıkları sebebiyle meydana gelen skolyoz türü olarak bilinir. Bağ dokusu vücudun dokularını bir arada tutmaya yarayan ve destekleyerek bağlayan yapılardır. Kemik, kıkırdak, tendonlar, ligamanlar, yağ dokusu ve damar çeperi gibi yapılar vücutta birer bağ dokusu işlevi görür. Bu yapılarda meydana gelen enfeksiyon hastalıkları ve deformasyonlar nedeniyle kas yapısının güçsüzleşmesi ve bağ dokularının hasar görmesi omurgalarda kaymaya sebep olabilecek güçsüzlükleri doğurur.

Travmalara Bağlı Skolyoz

Bir kaza, çarpma, düşme, hasar veya cerrahi operasyon sonrası omurgalarda meydana gelen hasar sonucunda ortaya çıka skolyozlar bu gruba girer. Posttravmatik skolyoz olarak bilinen bu tipin ortaya çıkışına neden olan faktör genellikle kolay tanımlanır ve müdahale edilmesi daha kolay olur.

Skolyoz Hastalığı Belirtileri

Vücudumuzun görüntüsünde önemli bir yeri olan omurga kemiklerinde meydana gelen eğriliklerin fiziksel belirtileri genellikle hastalığın teşhisinde oldukça önemli yere sahip. Bu noktada yan açıdan bakıldığında belirli bölgelerde çıkık ve belirli bölgelerde girintili görünen omurga kemiklerinin, arka taraftan bakıldığında ise tamamen düz görünmesi gerekir. Öte yandan eğer arkadan bakıldığında omurganın belirli bir bölgesinde sağa ya da sola doğru eğrilik varsa bu durumda skolyoz ile karşı karşıya kaldığı anlaşılır. Bu tip fiziksel belirtilerin yanı sıra skolyozun vücudun iç yapısında yarattığı bir takım olumsuz etkiler de olur. Bunlar da omurga kemiklerinin doku ve organları eğrilik nedeniyle baskı altında bırakmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Ayrıca skolyozda belirtilerin kişiden kişiye ve rahatsızlığın şiddetine göre değişiklik gösterebildiği unutulmamalı.

Ağrı

Skolyozun yaygın belirtileri arasında yer alan ağrı durumu, omurgaların zamanla kaymaya başlaması ve şiddetlenmesi ile olur. Kemik yapının zorlanması nedeniyle ortaya çıkan ağrı kimi zaman çeşitli bel ağrısı türleri ile karıştırılabilir ancak bu tip kronik ağrı durumlarının mutlaka bir röntgen aracılığıyla incelenmesi gerekir.

Görüntü Bozuklukları

Skolyoz rahatsızlığının en doğal belirtisi olmakla beraber tüm hastalarda bu belirtinin ortaya çıktığı görülür. Başlangıç aşamasında küçük eğriliklerle kendisini gösteren ve bu dönemde anlaşılamayabilen skolyoz, bir süre sonra omurganın belirli bölgelerden sağa ve sola doğru kavis almasıyla kendisini iyice belli eder. Bir diğer yandan kol ve bacak boylarında eşitsizlik ve kalça yüksekliğinde asimetri olması durumunda da skolyozun olduğu görülür. Yine omuz boyundaki dengesiz görüntü de skolyozun belirtileri arasında yer alır.

Solunum Bozuklukları

Omurga kemiklerinde meydana gelen deformasyon nedeni ile göğüs kafesinin baskı altında kalması akciğerlerin sıkışmasına ve solunum bozukluğunun ortaya çıkmasına sebep olabilir. Öte yandan kalp üzerinde de basınç oluşabileceği gibi bu durum da yine nefes alıp vermede yetersizlik hissi ve nefessiz kalmaya neden olabilir.

Nörolojik Şikayetler

Omurgaların bir ucu vücudun otomatik fonksiyonları gerçekleştirmesini sağlayan omurilik ile bağlantılı olduğu için omurga yapısında meydana gelen şekil bozukluğu ve eğrilik beyincikte hasara yol açabilir. Bu durumda ise ortaya nörolojik rahatsızlıklar çıkar. Uyku sorunu, el göz koordinasyon bozuklukları gibi otomatik davranışlardaki bozuklukların olması durumunda skolyoz şüphesi gelişebilir.

Skolyoz Hastalığı Teşhis ve Tanı Yöntemleri

Skolyozun teşhis edilmesinde görüntüleme tekniklerine sık başvurulmasına rağmen ilk tespit göz ile yapılan fiziksel muayene ile sağlanır. Genelde çocuk yaştaki kişilerde görülen bu hastalığın göz ile saptanması oldukça kolaydır. Teşhisi yapılmak istenen kişi dik pozisyondayken omurgası boylu boyunca incelendiğinde orta noktadaki kayma direkt olarak göze çarpar. Ayrıca kişinin bacakları dik pozisyondayken öne doğru eğilmesi de omurgadaki eğriliğin açıkça ortaya çıkmasını sağlar. Bazı skolyoz vakalarında bu eğimin gözle görülemiyor olmasından ve kesin tanı ihtiyacının olmasından dolayı görüntüleme tekniklerine sıkça başvurulur. İlk kullanılan görüntüleme tekniği mutlaka röntgendir. Sonrasında ise tedavi yönteminin kesinleşmesiyle birlikte kemik sintigrafisi, BT, MR teknikleri de kullanılabilir. Tüm tekniklerde amaç eğriliğin boyutunu belirlemek, sebebini ortaya çıkarmaktır.

Skolyoz hastalığına maruz kalan hastalar genelde çocuk yaşta olduğundan dolayı radyasyondan etkilenmemeleri için özel olarak önlem alınması, ancak zorunlu durumlarda görüntüleme tekniklerine başvurulması gerekir.

Röntgen

Vücutta bulunan katı dokuların şekillerinin ve bu dokular üzerinde bulunan sorunların tespit edilmesi için en çok kullanılan yöntemlerden bir tanesi röntgendir. Röntgen kemiklerle ilgili görüntülemeyi yaparken X-Işınlarından yararlanır. X-Işınları radyasyon içerdiğinden dolayı gerekmedikçe kullanılmamalıdır.

Skolyoz da omurganın eğri olmasını ifade eden bir hastalık olduğundan dolayı, teşhisinin kesin olarak yapılmasında öncelikli olarak en az masraflı olan röntgen tekniğinden yararlanılır. Genelde yapılan bu testten sonra cerrahi müdahalenin şekillenmesine kadar geçen sürede başka teste ihtiyaç duyulmaz. Omurgadaki eğriliğin incelenmesi sürecinde de altı aylık periyotlarla tekrarlanabilir.

Kemik Sintigrafisi

Damar yoluyla enjekte edilen kimyasal maddelerin görüntüleme teknikleri sayesinde incelenmesi esasına dayanan, skolyoz vakalarında da sıkça kullanılan gelişmiş görüntüleme tekniklerinden bir tanesidir. Enjekte edilen sıvı kemik dokusunun yoğunluğuna göre değişen şekillerde görüntü verdiğinden dolayı kemiğin kaydığı, kırıldığı, şekil değiştirdiği bölgeler milimetrik olarak görüntülenebilir. Enjekte edilen sıvı yaklaşık olarak iki ile üç saat arasında kemik dokusunu etkisi altına alabiliyor olmasına rağmen genelde sıvının verilmesinden on dakika sonra başlayıp; elli dakika sonrasına kadar varan ideal görüntüleme süresi vardır. Bu süre içerisinde hastadan en net görüntüler elde edilebilir. Tekniğin istenilen sonuçları verebilmesi için görüntü alma süreci boyunca hastanın olabildiğince az kımıldaması, mümkünse hiç kımıldamaması gerekir.

Bilgisayarlı Tomografi (CT)

Röntgen ile yapılan görüntülemede istenilen detay seviyesine ulaşılamadığı takdirde BT taraması ile görüntüler elde edilir. Elde edilen görüntüler röntgene göre çok daha kaliteli olmasından dolayı, röntgenin işe yaramadığı durumlarda ilk tercih olarak kullanılır. Skolyoz hastalarının omurga eğrilikleri büyük ve gözle dahi tespit edilebilir olduğundan dolayı ilk olarak BT ile başlanmaz.

MR

MR’dan önce kullanılan tekniklerin skolyoz tanısı için oldukça yeterli olmasından dolayı çoğu zaman MR çekilmesine gerek kalmaz. Ancak tedavi sürecinde netleştirilmesi gereken noktalar bulunduğu takdirde nadiren bu görüntüleme tekniğine başvurulur. Her ne yöntem kullanılırsa kullanılsın amaç omurga eğriliğinin formunu ve derecesini öğrenmek ana amaçtır. Skolyozun derecesinin ve formunun anlaşılmasında kullanılan temel teknik Cobb açısıdır. Elde edilen veriler ışığında tanı konulur ve konulan tanıya göre tedavi yöntemi ve süreci netleştirilir.

Skolyoz Hastalığı Risk Faktörleri

Skolyoz hastalığının ortaya çıkmasına neden olabilecek ve yüksek olasılıkla tetikleyen bir takım belirlenmiş faktörler var. Bu faktörler genel anlamda doğal olarak kişinin doğuştan sahip olduğu özellikler olduğundan genellikle skolyozun engellenmesinde bu faktörlere sahip kişilerin alacağı önlemler etkili olur.

Yaş Faktörü

Skolyozun ortaya çıktığı yaş genellikle skolyozun tipiyle de ilişkili olur. 0-3 yaş arası grupta görülen skolyoz; konjenital skolyoz olarak tanımlanır. Sıklıkla anne karnında gelişen omurga bozukluklarının doğum sonrasında gelişme sürecinde belirtilerini gösterdiği tür olarak bilinir. Skolyozun en yaygın olarak karşılaşıldığı yaş grubu ise ergenlik dönemindeki çocuklar olarak belirlenir. Bu dönemde gelişme aşamasında olan omurgaların hatalı bir şekilde büyümesi ve buna bağlı olarak ortaya çıkan şekil bozukluğu skolyozun en sık karşılaşıldığı tür olarak bilinir. 50 yaş sonrasında karşılaşılan skolyoz ise genel olarak kemik erimesi adı verilen rahatsızlık ile bağlantılı olarak ortaya çıkar ve bu dönemde yaşlanan omurgaların kalsiyum eksikliği yaşaması nedeniyle güçsüz kalmasına bağlı olarak eğriliğin oluştuğu ortaya konulur. Ele alındığı üzere her yaş grubunun skolyoz riski olmakla beraber en sık karşılaşılan dönem ergenlik dönemi olarak tanımlanır.

Cinsiyet Faktörü

Omurgada meydana gelen eğrilik durumu yanı skolyoz, kız çocuklarında erkek çocuklara kıyasla 5-8 kat daha fazla görülür ve kız çocuklarında skolyozun daha fazla olmasına neden olan faktörün teşhisi henüz ortaya konulamamış.

Genetik Faktörler

Skolyozun ortaya çıkmasına ilişkin genetik faktörlerle ilgili bir bağ kesin olarak ortaya konulmamış olmasına karşın kalıtsal bazı özelliklerin skolyozu tetikleyecek olan faktörleri aile bireylerine taşıdığını açıklamaya çalışan buluşlar var. Burada skolyoza neden olan genetik faktörlerin ortaya konulması ise büyük önem taşır. Çünkü kas hastalıkları ve nörolojik bir takım rahatsızlıkların genetik yatkınlık göstermesi, bu rahatsızlıkların birkaç jenerasyon sonra dahi olsa ortaya çıkması, skolyozun da ortaya çıkmasına neden olabilir.

Skolyoz Hastalığı Komplikasyonları

Omurgada meydana gelen eğrilik nedeniyle gövde içerisinde geniş bir alana sahip olan omurganın diğer organlar üzerindeki etkisi, sinir sisteminde meydana gelen doku hasarı gibi durumlar rahatsızlığın peşinden gelen bir takım komplikasyonları açıklar. Bunların haricinde skolyozun giderilmesinde başvurulan cerrahi operasyon sonrası da bir takım komplikasyonların ortaya çıkabilmesi mümkün.

Ameliyat Sonrası Komplikasyonlar

Skolyoz ameliyatı, omurgalar gibi vücudun çoklu bölgesiyle temas halinde olan ve sinir sistemi ile ilişkili bir bölge olması nedeniyle kapsamlı bir operasyon olarak gerçekleşir. Modern dönem teknikleri ile oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştirilen ve estetik açıdan skolyozun ortadan kaldırılarak omurganın düzenli görünmesini sağlayan bu operasyonlarda çeşitli yöntemler ve uygulamalar gerçekleştirilir. Birçok hasta ve hasta yakını ise bu operasyon sonrasında ortaya çıkacak olan komplikasyonları uygulanacak olan yönteme bağlı olarak merak eder. Sıklıkla karşılaşılan soru ise ağrı durumudur. Omurgalar üzerinde gerçekleştirilen operasyon sonrasında meydana gelecek olan ağrı kişiden kişiye farklılık gösterir. Ortaya konulan bulgulara göre kimi hastalar operasyon sonrasında ağrı hissetmediğini ifade ederken, bazıları ise ağrı yaşadığını ifade ediyor. Bu durumun kişinin ağrı eşiğine bağlı olarak geliştiği düşünülüyor. Öte yandan skolyozun ortaya çıkmasına neden olan faktör bir felç veya kas sendromu ise burada operasyon öncesinde kısıtlı yürüme fonksiyonu var ise operasyon sonrasında bu yetinin tamamen kaybolması da söz konusu olabilir. Bu tip komplikasyonların gelişme olasılığı ve şekli ile ilgili olarak hasta ve yakınlarının ilgili operatörden bilgi alması ve buna göre operasyona dahil olması önerilir. Öte yandan operasyonun getireceği fayda ile rutin hal arasındaki farklılık hesaba katılarak karar verilmeli.

Skolyoz Hastalığı Nasıl Önlenir?

Skolyoz kendisini başlangıç evresinde belli etmeyen bir rahatsızlık olmasına karşın, çocuk yaşlardan itibaren alınacak olan bazı önlemler omurga eğriliğinin engellenmesinde faydalı olabilir. Ergenlik dönemindeki çocukların belli başlı bazı hususlarda dikkatli olmaları ve ilerleyen yaşlardaki kişilerin de kemik rahatsızlıklarına dair bazı konularda hassas olmaları gerekir.

Erken Teşhis

Skolyozun ortaya çıkmaya başladığı ilk evrelerde tespit edilmesi, hastalığın tedavi edilmesi ve giderilmesinde oldukça büyük avantaj sağlar. Henüz eğrilik gelişiminin %10’luk evresine kadar ulaşmış olan skolyozun durdurulması bu evrede daha kolay olur. Özellikle ailelerin ergenlik çağının bitimine kadar çocukların sırt bölgesinde, kalçalarında, omuzlarında ve bacak boylarında bir bozukluk olup olmadığını erkenden teşhis etmesi, rahatsızlığın ilerlemesinin durdurulması ve oluşan eğriliğin giderilmesi için büyük fayda sağlar. Yine kas ve doku rahatsızlıklarından kaynaklanan skolyozun da başladığının fark edildiği anda bir uzman hekimden destek alarak müdahale edilmesi, skolyoz kaynaklı komplikasyonların yaşanmasını engellemede faydalı olur.

Sportif Faaliyetler

Özellikle 8-9 yaş grubunda omurgaları gelişmekte olan çocukların sportif faaliyetler aracılığıyla omurgalarını aktif tutmaları ve direnç kazanmasını sağlamaları skolyoz oluşumu riskini azaltmakta. Genetik unsurlarla sıklıkla bağdaştırılan ancak tespit edilemeyen skolyozun seyrinin giderilmesi için omurgaların aktif bir şekilde egzersizlerle ve hareketlilikle hafifletilmesi mümkün.

Beslenme

Özellikle gelişim dönemindeki çocuklarda ortaya çıkan skolyozun önlenmesinde etkili olan bir unsur da omurga kemiklerini güçlendirmeye destek olan kalsiyum. Kalsiyum sağlamak adına ise çocukların gelişim dönemlerinde yeterli miktarda süt ve süt ürünleri ile beslenmeleri gerekir. Yine kas ve doku hastalıklarında da protein, kalsiyum, potasyum ve demir içeren besinler tüketmek skolyoz oluşumuna karşı omurgaların ve kemiklerin güçlü kalmasını sağlayan bir unsur olur.

Sık Sorulan Sorular

Skolyoz Tedavi Edilebilir mi?

Özellikle erken teşhis edilen skolyoz rahatsızlıkları modern dönem teknikleri ile oldukça başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor. Bu anlamda gerek cerrahi operasyonlar ve gerekse skolyoz ile karşı karşıya kalan kişi için sağlanan fizik tedavi teknikleri rahatsızlığın büyük ölçüde ortadan kalmasını sağlıyor. Ancak skolyoz tedavisi sonrasında cerrahi operasyonun tamamlandığı aşama itibariyle omurganın %100 kullanımında bir miktar azalma olduğu görülür. Bu durum normal karşılanan bir eksiklik olarak tıp literatüründe yer alır.

Anne Karnında Skolyozu Saptamak Mümkün mü?

Ultrason görüntüleri ile çocuğun omurga yapısının genel anlamda görüntülenebilmesi modern araçlar ile oldukça mümkün. Bu bağlamda da anne karnındaki bebeği omurgasında hatalı bir gelişim veya eğrilik olup olmadığı, skolyoza dönüşebilecek bir kemik kaynamasının olup olmadığı tespit edilebiliyor. Ancak bu tip incelemeler yoğun bir ultrason süreci gerektirir ve ebeveynlerin bu konuda hassas davranmaları gerekir.

Hangi Sportif Faaliyetleri Skolyoz Tedavisinde Rol Oynar?

Çeşitli ekstensiyon egzersizleri ile skolyozun tedavisine yönelik oldukça iyi bir destek sağlanabiliyor. Bunlar arasında üst gövde, kol-bacak ekstensiyonları yer alır. Üst gövde ekstansiyonu da karın altına yastık yerleştirilir ve eller arkada bağlanarak gövdenin kaldırılmaya çalışılması hedeflenir. Kol-bacak ekstansiyonunda ise ağız aşağı bakacak seviyede eğildikten sonra zıt kol ve bacaklar kaldırılmaya çalışılır; sırasıyla her ikili zıt kol ve bacak kaldırılarak dengede durulması gerekir. Diğer çalışmalar arasında ise orta sırt döndürüp germe, sırt-belden yana eğilme, esnetme hareketi gibi standart egzersizler yer alır. Orta sırt egzersizinde hastanın ellerini iki uç noktaya uzatması ve göğsünü yere yakın tutması gerekir. Sırt ve bel egzersizlerinde, baş üzerinden sağ ile sol ve sol ile sağ kola uzanılmaya çalışılır. Esnetme egzersizinde bir el ile baş tutularak diğer el ile bel desteklenir ve gerginlik hissedilene kadar başın arkaya eğilmesi gerekir; aynı hareketin diğer taraftan da uygulanması gerekir. Gelişmiş egzersizler arasında ise levator skapula germe, hamstring germe ve rotasyon hareketi yer alır.

Skolyoz Neden Daha Çok Kızlarda Görülür?

Skolyoz ile ilgili olarak ortaya konulan istatistiksel veriler rahatsızlığın gelişme dönemindeki kız çocuklarda daha fazla görüldüğünü ortaya koymakla beraber bu durumun nedenini açıklayan bir bulgu henüz ortaya konulamadı.

Skolyoz Hastalığının Ameliyatsız Tedavisi Mümkün müdür?

Skolyozun belirli bir aşamadan sonra cerrahi operasyonla düzeltilmesi mümkün olmadığı gibi, belirli bir aşamadan önce ameliyatsız olarak tedavisi yapılabiliyor. Bu uygulamaların başarı oranı yüksek olmasına karşın %100 bir düzelme ve kalıcılık henüz bilimsel olarak vaad etmemekte. Bu uygulamalar arasında; fizik tedavi uygulamaları, egzersizler ve skolyoz korsesi yer alıyor.

Skolyoz Hastası Kadınlarda Hamilelik Dönemi Nasıldır?

Gebelik ile skolyoz arasında olumsuz bir ilişki olmamakla beraber gebelik skolyozda ilerlemeye neden olmaz. Ancak skolyozun ilerlemesi gebelik sonrasında bu sürece bağımsız olarak ilerleyebilir. Ortopedistlerin ortaya koydukları bu bulgulara karşın bir takım skolyoz hastası gebenin omurga yapısında doğum sonrasında bozukluk ve eğrilikte olağandışı ilerleme tespit edildiğine yönelik çok ender bulgular da var.

Skolyoz Kalıtsal Bir Hastalık mıdır?

Skolyozun kalıtsal olarak aktarıldığına dair çalışmalar oldukça fazla olmakla birlikte doktorların büyük ölçüde inanışları da hastalığın genetik faktörlere dayandığı yönünde ancak yine de genetik ile skolyoz arasındaki bağlantı kesin olarak ortaya konulamamış durumda. Halen devam eden araştırmalar ile genetik bağlantıların tespit edilmesi durumunda, skolyoza yönelik olarak erken tedavi yöntemleri geliştirilebilir.

Skolyoz Tedavisinde Alternatif Tıp Önerilir mi?

Skolyoz rahatsızlığı omurgaları ve dolayısı ile hem beyincik hem de sinir sistemi ile ilişkili olan bir rahatsızlık olduğu için uzman hekimler tarafından doğru teşhis edilerek, doğru bir şekilde tedavi edilmesi gerekir. Alternatif yöntemlerle müdahale edilen skolyozun ciddi nörolojik sorunlara ve felç, yürüme kaybı gibi ciddi problemlere yol açabileceği unutulmamalı.

Bebeklerde Skolyoz Hastalığı Nasıl Tespit Edilebilir ?

Bebeğin sırt yapısında omurganın belirgin olarak sağa ya da sola eğik duruyor olması, kalça boyunun, omuz boyunun ve göğüs kafesi düzenin eğri olması skolyoz belirtisi olarak değerlendirilebilir. Öte yandan basitçe bir şüphe ile skolyoz varlığı düşünülüyorsa derhal bir röntgen çekilmesi gerekir.

Skolyoz Tedavisinde Korse Kullanımı Ne Kadar Etkilidir?

Başlangıç aşamasından belirli bir açıya kadar ilerleyen skolyozların tedavisinde korse tedavisi ile çok büyük başarılar elde edildiği görülür. Özellikle fizik tedavi ve egzersiz yöntemleri ile desteklenen korse kullanımında skolyozun ilerlemesinin durdurulması ve hatta gerilemesinin sağlanması mümkün olabiliyor.

Skolyoz Tedavi Yöntemleri Nedir ?

Skolyozun tedavisinde modern yöntemler; korse tedavisi, fizik tedavi, egzersiz yöntemi ve cerrahi operasyon olarak sıralanır. Bu yöntemler rahatsızlığın ilerleme seviyesi, teşhis edildiği andaki durumu ve hastanın sağlık durumuna göre tercih edilirler ve uzman hekimler tarafından uygulanarak takip edilirler.

Skolyoz Hastalığı Askerlik Muafiyetine Neden Olabilir?

Beden hareketlerinin kullanımını belirli bir ölçüde kısıtlayan ve ciddi eğrilik bozuklukları durumunda skolyoz hastalığı nedeniyle askerlikten muafiyet alınabilir.

Skolyoz Hastalarının Kaçınması Gereken Durumlar Nelerdir?

Omurgada travma yaratacak olan darbelerden şiddetle kaçınmak ve buna neden olabilecek spor aktivitelerinden uzak durmak gerekir. Kambur oturmak, hareketsiz kalmak, sigara ve alkol kullanmak, uyuşturucu madde kullanmak skolyoz hastalarının şiddetle kaçınmaları gereken unsurlar olarak karşımıza çıkar.

Skolyoz Hastaları Engelli Raporu alabilir mi?

Skolyoz hastalığına ilişkin engelli raporu alabilinmesi, skolyozun eğim açısı ve neden olduğu komplikasyonlara bağlı olarak belirlenir. Yürüme ve gövde hareketlerinde işlevsizliğe yol açan omurga eğrilikleri engelli raporu alınmasına neden olan durumlar olarak biliniyor. Engel raporunun alınması, skolyoz hastasına yönelik olarak konulan teşhislere bağlı olur ve hekimlerin belirli bir oranda engele neden olan skolyoz komplikasyonu tespit etmesi durumunda engelli raporu alınır.

Skolyoz Tedavisinde Kullanılan İlaçlar Nelerdir ?

Skolyoz hastalarının tedavisinde kullanılan ilaçlar ile skolyozun kontrolü sağlanmaya çalışılırken ayrıca komplikasyonlarında engellenmesi hedeflenir. Bu anlamda skolyozdan kaynaklanan ağrılar ve eklem ağrılarına yönelik olarak antienflamatuar ilaçlar ve aşırı ağrı durumlarında kortikosteroidler kullanılır. İlaçların kullanımına yönelik olarak kararı muayeneyi gerçekleştiren doktor karar vererek reçete edecer ve semptomların bastırılmasına yönelik olarak kişinin genel sağlığına uygun ilaçlar ile tedavi başlar.

Skolyoz Hastaları Ameliyat Sonrası Spor Yapabilir mi?

Skolyoz hastası bireylerin tedavi süreçleri ameliyat ile sonuçlandıktan sonra bu bölgede platin ve vidaların bulunacağı unutulmamalı. Bu nedenle omurga bölgesini zorlayacak egzersiz ve spor aktivitelerinden doktor tavsiyesi ile serbestlik verilene kadar uzak durmak ve bu bölgeyi travmalardan korumak gerekir. Ancak skolyoz ameliyatı sonrası iyileşme süreci devam ederken belirli bir aşamadan sonra doktor tavsiyesi ile yapılacak olan egzersizler hem vücudun genel sağlığını korumak adına fayda sağlayacak hem de omurgadaki bozukluğun giderildikten sonra bu bölgede güç kazanılmasını sağlayacaktır. Birçok skolyoz hastası operasyon olamadıkları durumlarda da doktor tavsiyesi ile başlayan egzersiz programları ile rahatsızlığın şiddetlenmemesini ve bir miktar gerilemesini sağlayabiliyor.

Skolyoz hastalığı hangi bölüme gidilir?

Skolyoz yani omurga eğriliği tanısı ve tedavisi için hastanelerin ortopedi ve travmatoloji bölümüne başvurulmalıdır. Burada yapılan fiziksel muayeneden ve uygulanan görüntüleme tekniklerinden sonra hastalığın tedavi sürecine de aynı bölümde devam edilecektir. Eğer ameliyatlı bir çözüm söz konusu ise ortopedi konusunda uzman cerrahlar da sürece destek vermektedir.

Skolyoz hastalığı kaç yaşında ortaya çıkar?

Omurga sistemi doğumdan itibaren sürekli olarak gelişir ve kendini yeniler. Gelişme döneminin en yoğun olduğu dönem ergenlik öncesidir. Birçok sebebe bağlı olarak ortaya çıkan skolyoz da kendisini bu çağda gösterir. Skolyoz hastalığı genel olarak on – on dört yaşları arasında göstermektedir ancak çok daha erken ya da geç başlangıçlar da söz konusudur.

Skolyoz hastalığı genetik midir?

Çok yakın bir zamana kadar skolyoz hastalığının genetik faktörlerden kaynaklandığı düşünülmüyordu. Ancak son on yıldır yapılan çalışmalar bazı genetik bozuklukların skolyoz gelişme riskini önemli ölçüde artırdığını göstermektedir. Yani günümüz için konuşacak olursa evet, skolyoz hastalığı genetik faktörlere bağlı olarak da gelişmektedir. Yine de asıl sebepler doğuştan değil sonradan etkili olanlardır.

Skolyoz hastası çalışabilir mi?

Skolyoz ilerleyici bir hastalıktır. Bir anda omurganın eğrilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Gelişim çağında başlayan bozulma üç boyutlu olarak uzun süreler boyunca devam eder. Bu süreler boyunca çalışılması mümkündür ancak bir süre sonra omurga en ufak bir yükü dahi taşıyamaz hale gelir. Skolyoz tanısı konmuş hastalar ise omurgayı yormayacak şekilde çalışabilmektedir.

Skolyoz hastalığı olan evlenebilir mi?

Skolyoz farklı eğim derecelerine sahip olabilir. Derecelerin diğer kemiklerde etki yapması da söz konusudur. İleri seviye skolyoz hastalarında ciddi görüntü bozuklukları olduğundan dolayı evlilik güçtür. Yasal olarak bir engel yoktur. Kısacası eşlerin birbirini bu şekilde kabul etmesi gerekmektedir. Skolyoz olanların bu hastalığı çocuklarına da bulaştırma ihtimali vardır ancak yüksek değildir.

Skolyoz hastalığı tedavi edilmezse ne olur?

Omurga eğriliği yalnızca duruş bozukluğunu ortaya çıkarmaz. Üç eksenli omurga kaymasının bir sonucu olarak iç organlar da daralmaya başlar. En büyük etki akciğerlerde hissedilir. Bu sebepten ötürü tedavi edilmeyen ilerleyici skolyoz vakalarında solunum yetmezliği gibi hastalıklar ortaya çıkmaktadır.

İlgili Bölümler
İlgili Ameliyatlar
İlgili Tedaviler