Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Lupus (SLE) Hastalığı

Lupus (SLE) Hastalığı Hakkında
SLE Hastalığın Nedenleri
SLE Hastalığın Belirtileri
SLE Hastalığı Tanı Ve Teşhis Yöntemleri
SLE Hastalığı Risk Faktörleri
SLE Hastalığı Nasıl Önlenir
Sık Sorulan Sorular

Sistemik Lupus Eritematozus (SLE), bilinen adı ile Lupus hastalığı savunma sisteminde oluşan bozukluklar sonrasında kendini gösteren sistemik bir hastalık türüdür. Halk arasında “Kelebek Hastalığı” olarak bilinen SLE, bağışıklık sisteminin sağlıklı hücrelere saldırması sonrasında dokulara zarar vermesidir.

İnceleyen ve Onaylayan : Prof. Dr. Mehmet Soy

Lupus (SLE) Hastalığı Hakkında

SLE hastalığı, bağışıklık sisteminin vücuda ait olan dokuları tanımaması sonucunda bu sağlıklı dokulara karşı saldırıda bulunması ile ortaya çıkmaktadır. Altta yatan nedenlerin tam olarak bilinmemesi ile birlikte genetik yatkınlık, enfeksiyon, hormonlar, ultraviyole ışınlar ve bazı kimyasal maddelerin hastalığa neden olduğu düşünülmektedir.

SLE Hastalığı Nedir?

Sistemik Lupus Eritematozus, kronik bir hastalık olup, altta yatan nedeni bilinmeyen ve pek çok organ ile birlikte sistemi tutabilen bir bağ dokusu hastalığı olarak görülür. Nedeni belli olmayan eklem ağrıları, derinin özellikle güneşe maruz kaldığı bölümlerinde kızarmalar, ateş ve kilo kayıpları hastalığın belirtileri içerisindedir. Özellikle 15 ila 45 yaş aralığındaki kadınlarda sıklıkla görülen bu hastalık, burun sırtından itibaren yanaklara kadar uzanan ve güneş ışınları ile birlikte artan kızarıklıklar olarak kendini göstermektedir.

Ateş, kilo kaybı, eklem bölgelerinde ağrı – şişme gibi şikayetlere neden olabilen SLE; beyin, kalp, akciğer ve kemik iliği gibi pek çok organı etkilemektedir. Birçok organı etkileyebilen SLE, aslında 6 hastalığı ifade eden bir hastalık grubu olarak ele alınır. Bu nedenle hastalığın tanımlanmasında “Lupus” terimi kullanılmaktadır.

Sistemik Lupus Eritematozus

Tek bir hastalığı ifade etmeyen lupus içerisinde en büyük kısmı “Kelebek Hastalığı” olarak bilinen Sistemik Lupus Eritematozus yani SLE oluşturmaktadır. Bu tablo bağışıklık sisteminin vücuda ait sağlıklı dokuları tanımaması sonucunda onlara savaş açması ile oluşur. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte enfeksiyonlar, güneş ışınları (UV), ilaçlar, hormonlar ile birlikte kimyasal maddeler ile ilişkili olabildiği gibi genetik yatkınlık sonucu da ortaya çıkabildiği düşünülüyor. Bu unsurların etkisi sonucunda bağışıklık sistemi farklı işlevlerde bulunarak kendi dokularını tahrip etmektedir. Güneş ışınlarına maruz kalan kimsenin burun sırtı itibari ile yanaklarına doğru uzanan sivilcesiz deri koyulukları dışında herhangi bir iz bulunmaz. Bu tablo, lezyonun kelebek kanadına benzemesi nedeni ile “Kelebek Hastalığı” olarak anılmasına neden olur.

Kronik Kutanöz Lupus Eritematozus

Kronik Kutanöz Lupus Eritematozus (Diskoid LE, DLE veya KKLE) lupus formu genellikle spesifik olarak deri hastalığı olarak tanımlanır. Bu tablonun deri ile kısıtlı kalan formu genellikle yüz ve saçlı deride görülmekle birlikte kollar ile gövdede sınırları belirgin plaklar şeklinde lezyonlar olarak görülür.

Subakut Kutanöz Lupus Eritematozus

Subakut Kutanöz Lupus Eritematozus (SKLE) formu incelendiğinde deride yaygınlığı kısıtlıdır. Ancak ilerleyen süreler içerisinde yüzde 30 ila 50 oranında SLE’ye dönüşüm göstermektedir. Özellikle boyun çevresinde, sırt bölgesinde, gövde önünde ve kol bölgesinin dış yüzeylerinde plaklar halinde meydana gelir.

İlaç İlişkili Lupus

İlaç İlişkili Lupus formu pek çok ilaç ve kimyasal maddeye ilişkili olarak gelişir. Hidralazin, izoniazid, prokainamid ve nöbet önleyici ilaç türlerine bağlı olarak görülmesi nedeni ile doktor reçete etmedikçe ilaç kullanımı sınırlandırılmalıdır. Hastalığın gelişmesi evresinde ilaç kullanımının durdurulması veya kısa süreli tedavi sonrası düzelme gösteren bir tablodur. Ayrıca ciddi hasarlara yol açmayan ve organ tutulumuna neden olmayan bir formdur.

Neonatal Lupus

Neonatal Lupus “Yenidoğan Lupusu”dur. Yenidoğan lupusu, annede bulunan bazı antikorların plasenta aracılığı ile bebeğe geçişinin söz konusu olduğu nadir bir formdur. Ancak bu antikorlara sahip olan pek çok anne, yenidoğan lupuslu bebek dünyaya getirmez ve yenidoğan lupusu SLE hastalığı olmayan annelerde de görülebilir. Bu lupus formu diğerlerinden farklılık gösterir. Genellikle 3 ila 6 ay içerisinde herhangi bir etki bırakmadan kaybolur. En yaygın belirtisi ise doğumdan birkaç gün ila hafta sonrasında güneşe maruz kalınması ile birlikte deride döküntü oluşmasıdır.

Overlap (Çakışma) Sendromları

Overlap sendromları hastalığın tüm formlarının yüzde 5’lik dilimini oluşturur. Bu hastalık formunda başka bir hastalık bulguları ile birlikte lupus varlığı görülür ve en yaygın görülen lupus türü ise SLE hastalığıdır.

SLE Hastalığının Teşhisi

SLE hastalığı teşhisinde ilk olarak diğer hastalıkların dışlanması gerekir. Tabloda kalan diğer ağrı ve ateş bulguları ile beraber kan ve idrar testleri yapılır. Bulguların ve belirtilerin aynı anda gözlemlenmesi nadirdir. Bu nedenle SLE hastalığı teşhisi güçleşir. SLE hastalığının teşhisinde 11 maddelik bir kriter bulunur. Bu kriterler ışığında hastada en az 4 maddenin bulunması ile teşhis konulabilir. Kelebek döküntüler, ışığa karşı hassasiyet, diskoid lupus, mukozal ülserler, artrit, plörit, böbrek tutulumu, merkezi sinir sistemi ve kan hücresi bozuklukları, immünolojik bozukluklar ve antinükleer antikorların varlığı SLE hastalığının teşhisinde yardımcı olur.

SLE Hastalığının Yaygınlığı

SLE hastalığı tüm ırklarda görülen bir türde olsa da özellikle Hispanik, Amerika ve Asya bölgelerinde daha yaygın görülür. Avrupa’da yaklaşık olarak tüm hastaların yüzde 15’lik dilimine 18 yaş öncesinde SLE teşhisi konulmuştur. 5 yaş öncesi görülen vakalar nadir olmakla birlikte ergenlik öncesi başlaması da sık görülmez. 15 ila 45 yaş aralığındaki doğurgan kadınlar bu hastalıktan etkilenirler.

SLE Hastalığın Nedenleri

SLE hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir. SLE hastalığı, bağışıklık sisteminin yabancı bir madde ile vücudun kendi dokusu ve hücreleri arasındaki farkı ayırt edememesi sonucunda oluşan bir otoimmün hastalıktır. Ancak vücudun savunma sisteminde bu anormal tepkilerin neden geliştiği hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bu tabloda bağışıklık sistemindeki bozulmalara bağlı olarak başka maddeler ile birlikte vücudun hücreleri de yabancı olarak algılanır ve otoantikorlar üretilmesi ile hücrelere saldırılır. Böylece bozulmalar sonucunda bazı organlarda iltihabın oluştuğu bir reaksiyon gelişir. Eklem, deri ve böbrekler bu organlar arasında ilk sıradadır. Reaksiyon gelişen bölgelerde oluşan iltihaplar ise; ısınma, kızarma, şişlik ve bazı bölgelerde hassasiyet olarak kendini gösterir. İltihap belirtilerinin uzun süreli devam etmesi halinde dokularda hasarlar oluşur ve normal işlevlerini yitirirler. Bu nedenle hastalığın ilk tedavisi iltihabın azaltılmasına yöneliktir.

Hormonal Faktörler

Yapılan araştırmalarda Lupus’a sebep olan faktörler içerisinde hormonal etkenler de bulunuyor. Ayrıca çevresel ve bağışıklık sistemi faktörlerinin bir kombine halinde ele alındığını da söyleyebiliriz. Ergenlik döneminde karşılaşılan hormonal düzensizliklerin hastalığı tetiklemesi nedeni ile özellikle ergenlik döneminde hormonlardan kaçınılmalıdır. Özellikle hormonal faktörler tablosu içerisinde kadın cinsiyeti önemli bir risk faktörüdür. Cinsiyet hormonlarından östrojen hormonu antikor üretimini arttırması nedeni ile hastalığı tetikler.

Genetik Yapı

Bağışıklık sistemindeki bozulmaların nedeni net olarak bilinmemekle birlikte genetik yatkınlığın hastalığın ortaya çıkmasında etkili olduğu düşünülmektedir. Yapılan araştırmalarda bazı gen yapılarının (HLADR2 ile HLADR3) SLE hastalığı ile ilişkili olduğu görülmüştür. Kadınlarda erkeklere oranla 10 kat fazla görülen bu hastalık, doğurgan çağdaki kadınları etkiler.

Çevresel Faktörler

Çevresel faktörler içerisinde bazı virüs enfeksiyonlarının hastalığın zeminini oluşturduğu düşünülür. CMV(sitomegalovirüs) ile EBV (enfeksiyöz mononükleoz) hastalıkları ise bu viral hastalıklar arasındadır. Ayrıca ultraviyole ışınlar, sigara kullanımı ve stres de hastalığı tetikleyen çevresel faktörler içerisinde ele alınır.

SLE Hastalığın Belirtileri

SLE hastalığının ilk belirtilerinin kendini göstermesi haftalar, aylar hatta yıllar sürebilir. Bu belirtiler ile birlikte hastalık yavaş yavaş başlamış olur. Özellikle çocuklarda yorgunluk ve halsizlik şikayetleri bu hastalığın temelinde bulunmayan şikayetleri oluştursa da en sık karşılaşılan başlangıç evreleri arasında yerini alır. Ayrıca aralıklı ya da sürekli ateş, iştah kaybı ve kilo kayıpları da bu tablo içerisindedir. SLE hastalığının belirtileri her bir olguda değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle her hasta profilinde farklı olarak değerlendirilmelidir. Ancak pek çok kişide organ tutulumuna bağlı olarak hastalığa bağlı belirtiler kendini gösterir. Deri ve mukoza tutulumları oldukça yaygındır. Işığa duyarlılık ve buna bağlı deri döküntüleri, ağız ve burun içerisinde ülser, burun ve yanak bölgesinde kelebek döküntü, soğukta ellerde kızarma, morarma ya da beyazlaşma (Raynoud Fenomeni) hastalığın belirtileri içerisinde değerlendirilir. Eklem bölgelerinde şişlik, sertlik ve kas ağrıları ile birlikte, kansızlık, kolay morarma, göğüs ağrısı ve nöbetler de olabilir.

Cilt Döküntüleri

Cilt döküntüleri, burun çevresinden yanaklara doğru yaygınlık gösteren bir kelebek şeklini alır. Bu kelebek kanadını andıran görüntü cilt üzerinde kızarıklık olması ile birlikte güneş ışığına maruz kalan bölgelerde bağ dokusuna kadar inen etkiler ortaya çıkarır. Cilt üzerindeki döküntülerin şiddeti değişiklik gösterse de bağışıklık sistemini etki altına alan iltihaplara yol açar. Bu döküntüler yüzde, saçlı kafa derisinde, kulaklarda, kollarda ve göğüs bölgesinde kendini gösterir. Bozuk para şeklinde olan cilt döküntüleri iyileşme sonrasında iz bırakabilirler.

Raynaud Fenomeni

Raynaud Fenomeni (sendromu) en basit hali ile el ve ayak parmaklarındaki soğuk hava teması sonrasında görülen renk değişikliği, solukluk ve morarma olarak ifade edilebilir. Bu sendrom başlı başına bir hastalık değildir, belirtidir. Özellikle lupus hastalığında başlı başına bir belirti olarak kabul edilir.

Ağız İçinde Yaralar

Ağız içerisinde oluşan yaralar, SLE hastalığının teşhisini kolaylaştıran belirtiler içerisindedir. Bu ağız yaraları genellikle ağrı yapmayan yaralardır. Ayrıca burun içerisinde de küçük ve ağrısız yaralar çıkabilir. Ağız ve burun içerisindeki ülserler kişiyi çok fazla rahatsız etmemekle birlikte, burun içerisinde oluşan bu küçük yaralar kanamaya neden olabilir.

Artritler

Artritler, özellikle SLE hastası olan çocukları büyük bir ölçüde etkilemektedir. Ellerde, el bileklerinde, dirsekler, dizler, kollar ve bacaklardaki eklemlerin şişerek ağrılı bir tablo oluşmasına yol açar. Eklemlerdeki bu ağrılar gezen ağrı olarak da karşımıza çıkabildiği gibi vücudun iki tarafında her iki aynı eklemde de görülebilir. Ancak bu hastalığın temelinde oluşan artritler genelde kalıcı değişikliklere ve deformasyonlara yol açmazlar.

Akciğer ve Kalp Zarında Sıvı Artışı

Akciğeri saran zar dokusu plevra ve kalbi saran zar dokusu perikardın sıvı artışına bağlı olarak iltihaplanması durumudur. Plörit ve perikardit olarak ele alından bu durum vücut için önem taşıyan hassas dokulardaki iltihaplanmaya yol açması ile birlikte, kalp ve akciğerin çevresinde sıvı artışına neden olur. Özellikle akciğer zarında sıvı artışı nefes alma esnasında göğüste artan bir ağrıyla yol açar.

Böbrek Fonksiyonunda Ödem Gelişmesi

Hastalığın gelişmesi ile birlikte görülen doku tutulumları ele alındığında, neredeyse tüm SLE hastalarında böbrek tutulumu ile karşılaşmak mümkündür. Hafiften daha çok şiddetli bir seyir izleyen bu durum ilk evrelerde herhangi bir belirti vermez. Ancak hastalığın teşhisinde yapılan kan ve idrar tetkikleri ile böbrek fonksiyonunda ödem gelişmesi rahatlıkla saptanabilir bir durumdur. Böbrek fonksiyonlarında bozulmalar olan ve ödem söz konusu olan hastalarda idrarda protein ya da kan görülmekle birlikte, ayaklarda ve bacaklarda şişlik görülür.

Nörolojik Problemler

Nörolojik problemlerin içerisinde özellikle baş ağrıları, nöbetler ve dikkat dağınıklıkları ilk sırada yerini alır. Merkezi sinir sistemini tutulumunun ortaya çıkışı ile birlikte nöro-psikiyatrik tabloları da görebiliriz. Depresyon, duygu durum değişiklikleri, anımsamada güçlük gibi düşünmenin ve davranışın bozulduğu bir mental tabloyu oluşturur.

SLE Hastalığı Tanı ve Teşhis Yöntemleri

SLE tanısı, hastada bulunan diğer hastalıkların dışlanması ile birlikte belirtilerin, bulguların ve tetkiklerin birleşmesi sonucunda konur. Ağrı, ateş gibi belirti ve bulgular ile birlikte, kan ve idrar testlerinin yapılması gerekir. Ancak belirtmek gerekir ki tüm bulgu ve belirtiler aynı anda gözükmez. Bu nedenle SLE’nin teşhisi güçleşir.

Belirtilerin İncelenmesi

SLE hastalığını diğer hastalıklardan ayırt etmek için 11 maddeden oluşan tanı kriter listesi bulunur. Bu kriterler ışığında SLE hastalarında gözlemlenen bazı yaygın belirti ve anormallikler rahatlıkla ayırt edilebilir. Hastalığın kesin teşhisinin konulabilmesi için ilk evreden itibaren herhangi bir zamanda oluşan bu 11 kriterden en az dördünün varlığı yeterlidir. Belirtilerin bu kriterler ışığında ele alınması aşamasında; kelebek döküntü, ışığa karşı hassasiyet, diskoid lupus, mukozal ülserler, artrit, plörit, böbrek tutulumu, merkezi sinir sistemi bozuklukları, kan hücresi bozuklukları, immünolojik bozukluklar ve antinükleer antikorlar incelenir.

SLE Hastalığı Risk Faktörleri

Hastalığın altında yatan ana neden henüz daha kesinlik kazanmamış olsa da hastalığı tetikleyen risk faktörleri belirlenmiştir. Cinsiyet, yaş, ırk, güneş ışınları, bazı reçeteli ilaçlar, Epstein – Barr virüsü enfeksiyonu ve kimyasallara maruz kalma SLE hastalığının ana risk faktörleri olarak ele alınır.

Erkeklere oranla kadınlarda daha sık karşılaşılan SLE; bebekler, çocuklar ve yetişkinler de dahil olmak üzere tüm yap gruplarını etkileyebildiği gibi 15 ila 40’lı yaş aralıklarında daha sık görülür. Güneş ışınlarının cilt lezyonlarına sebep olduğu bu hastalıkta, güneş ışınları hastalığa karşı direnci olmayan bireyler için önemli bir risk faktörü oluşturur.

Bazı reçeteli ilaçlar ise, uzun süreli kullanım sonucunda gelişen ilaca bağlı lupusu tetikler. Hastalığın belirtileri ortaya çıkmadan önceki süre içerisinde, ilaç tedavisi aylarca hatta yıllarca sürebilir. Bu ilaçların kullanımı sonrasında bireylerin yalnızca küçük bir bölgelerinde lupus hastalığı kendini gösterir.

Epstein – Barr virüsü enfeksiyonu ateş, boğaz ağrısı gibi belirli bir sinyal vermeyen belirtilere ve bulgulara yol açar. İlk enfeksiyonun hafiflemesi sonrasında aktive edilmediği süre içerisinde bağışıklık sistemindeki hücreleri etkisiz hale getirir. Bu durum sonucunda da net olmayan nedenlere bağlı olarak tekrar etmesi ile birlikte enfeksiyonun lupusa zemin hazırladığını söyleyebiliriz.

Hastalığın temelinde yatan bir diğer risk faktörü ise kimyasallardır. Ancak kimyasalların lupus hastalığının riskini artırdığını ya da hastalığa neden olduğunu kesin bir dille söylemek zor olsa da yapılan bazı çalışmalarda silise ve civaya maruz kalan bireylerin lupus hastalığı riskinin yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca sigara kullanımı da lupus için diğer bir risk unsurudur.

Yaş Faktörü

SLE hastalığı bebek, çocuk ve erişkin yaşlarda görülebilen bir hastalık olmakla birlikte, genellikle 15 ila 40’lı yaş aralıklarında daha sık görülür. SLE’nin 5 yaşından önce başlaması oldukça nadir bir tablodur. Özellikle doğurgan dönemdeki kadınlar (15 – 40 yaş aralığı) bu hastalıktan daha sık etkilenirler. Lupus hastalığına neden olan faktörler incelendiğinde hormonal faktörler; kadınların doğurgan dönem içerisindeki hormon düzeyleri ile yaş faktörü aynı orandadır.

Irk Faktörü

Asya, Afrika ya da Kızılderili kökenleri insanları, beyazlara oranla daha fazla etkiler. Hastalık tüm dünyada bilinen bir hastalıktır. Özellikle Afrikan Amerikalılarda ve Hispanik, Asyalı ve Amerika yerlisi olan bireylerde daha yaygın görülür. Hastalığın ışığa karşı vermiş olduğu bir deri reaksiyonu olduğu düşünüldüğünde siyahlarda ve koyu tenli ırklarda görülme sıklığının yüksek olduğundan bahsedilebilir.

SLE Hastalığı Nasıl Önlenir

SLE hastalığı önlenebilir bir hastalık değildir. Ancak hastalıktan etkilenmiş bireylerin hastalığın başlamasına neden olan, tetikleyen ve alevlenmesine yol açan bazı unsurlara dikkat etmesi önerilir. Güneş ışınlarının verecek olduğu zararı en aza indirebilmek için güneş kremi kullanmak, viral enfeksiyon risklerini düşürmek, stresten uzak durmak, hormonların ve bazı ilaçların kullanımını sınırlandırmak gerekir.

Lupus Aşısı

Northwestern Üniversitesi 27 yıl süren çalışmaları sonucunda savunma hücreleri olan T hücrelerine etki eden düşük dozda bir aşı geliştirmişlerdir. Hastalığın temelini oluşturan ve yabancı organizmalar yerine sağlıklı hücrelere atakta bulunan T hücrelerine nasıl bir etkisi olduğunu incelemişlerdir. Romatoloji bilim dalında büyük bir başarı elde edilmesini sağlayacak olan ve herhangi bir yan tesiri bulunmayan bu yöntemin deneyimlerini gerçekleştirmek için hazırlanmaktadırlar.

Sık Sorulan Sorular

Bu bölümde SLE hastalığı ile ilgili sık sorulan sorulara yanıt vereceğiz.

SLE hastalığı öldürücü müdür?

Hastalığın tedavi süreci içerisinde erken ve uzun süre içerisinde kontrol altına alınması mümkündür. Tedaviler hastalığın sonuçlarının düzenlenmesine yöneliktir. SLE hastalarının pek çoğu hayatını tedaviler ışığında iyi bir şekilde idame ettirebilirler. Ancak hastalık ilerleyen evrelerde ve kontrol altına alınmadığında hayatı tehdit edici olabilir.

SLE hastalığının tedavisi var mı?

SLE hastalığının tam anlamı ile iyileşmesini sağlayan bir tedavi yöntemi yoktur. Hastalık için uygulanan tedavi yöntemleri yalnızca bulguların ve belirtilerin en az düzeye indirilebilmesi hatta ortadan kaldırılması amacı ile uygulanır. Hastalığın ilk evrede çok aktif olması nedeni ile organ ve doku kayıplarının hasarını önlemek amacı ile uygulanan tedavide yüksek dozda ilaçlar kullanılabilir. Böylece hastalık kontrol altına alınmış olur ve hastalığın belirtilerinin kaybolduğu döneme girilir.

SLE hastalığının tedavi yöntemleri nelerdir?

Hastalığın tedavisinin bulgu ve belirtilere yönelik olması nedeni ile tablonun şiddetlenmesine ya da hafiflemesine bağlı olarak bir tedavi seçeneğine gidilir. Hafif ve orta dereceli bulgu ve belirtileri olan hastalar için 3 tip ilaç kullanılmaktadır. Daha şiddetli ve agresif SLE’li hastalarda daha etkili ilaçlar gereklidir. Bu tedavi yöntemlerinde ise; steroid olmayan iltihap önleyici ilaçlar, sıtma ilaçlar ve kortikosteroidler (lupus enflamasyonunu önlemek için) kullanılır.

SLE hastalığı tedavi edilmezse ne olur?

Hastalığın tedavi edilmemesi tüm bulgu ve belirtilerin kötüleşmesine neden olabileceği gibi, diğer etmenler ile birlikte (güneş ışığı, enfeksiyonlar, stres) “lupus atağı” oluşmasına yol açar. Ancak hastalığın seyrinin nasıl ilerleyeceği hakkında bir tahmin yürütmek oldukça güçtür.

SLE hastalarının yaşam süresi ne kadar?

Yukarıda bahsettiğimiz gibi SLE hastalığı tahmin edilmesi güç olan kronik bir hastalıktır. Bu nedenle eğer erken teşhis edilirse ve uygun tedavi başlanırsa, hastalığın yatıştırıldığı ve remisyona girdiği (tüm bulguların ve belirtilerin ortadan kalkması) söylenebilir. Bu nedenle yaşam süresini etkilemez.

SLE hastalığı bulaşıcı mı?

SLE bulaşıcı bir hastalık değildir. Yani bir kişiden başka bir kişiye bulaşmaz/geçmez.

SLE hastalığının ALS hastalığından farkı nedir?

Amyotrofik Lateral Skleroz yani ALS bir motor nöron hastalığıdır. Yani merkezi sinir sistemi içerisindeki omurilik ve beyin sapı arasındaki sinir hücrelerinin ölmesi ile oluşur. SLE hastalığı ise bağışıklık sisteminin sağlıklı dokulara zarar vermesi ile ortaya çıkar.

SLE hastaları hamile kalabilir mi?

Sorunsuz bir cinsel hayat sürdürebilirken, hamile kalabilirler. Ancak aktif SLE’li hastaların gebelik önleyici yöntemler kullanması gerekir. Hastalığın tedavisi sürecinde en ideal olan planlı bir gebelik sürecidir. Tedavi süreci içerisinde hamile kalınması halinde, kullanılan ilaçlar fetüsün gelişimine zarar verebilir. Ancak planlı bir gebelik ile SLE’li kadınların çoğu güvenli hamilelik ve sağlıklı bir bebek sahibi olabilirler.

SLE hastaları spor yapabilir mi?

Hastalık remisyondayken (belirti ve bulgularının kaybolduğu dönem) düzenli spor ve egzersizler üzerinden kısıtlama yapılmaz ve teşvik edilir. Yürüme, bisiklete binme, yüzme ve açık hava egzersizleri önerilir. Ancak açık hava faaliyetleri esnasında güneşe karşı önlem alınmalıdır. Koruyucu giysiler ve güneş kremleri kullanılmakla birlikte, güneşin tepede olduğu saatler içerisinde gün ışığına maruz kalınmamalıdır.

SLE hastaları nasıl beslenmeli?

SLE’yi iyileştirmeye yönelik bir beslenme tablosu yoktur. Ancak düzenli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmelidir. Tuz ve şekerden fakir beslenme alışkanlıkları edinilmesi kilo alımından korunmak için yarar sağlar.

SLE hastaları makyaj yapabilir mi?

Özellikle antialerjik ürünlerin kullanılması tavsiye edilir. Ancak hastaların kullanacak olduğu makyaj malzemeleri ve bakım ürünleri ile ilgili hekimlerine danışmaları gerekir.

SLE hastalığı başka hastalıklara yol açabilir mi?

Hastalık vücudun pek çok bölümünü etkileyebilir ve başka hastalıkların oluşmasına neden olabilir. Özellikle böbrekler, merkezi sinir sistemi, kan ve kan damarları, akciğerler, kalp ve kemik dokularında komplikasyonların gelişmesine neden olur. SLE’nin yol açtığı böbrek hasarları böbrek yetmezliğine zemin hazırlaması ile birlikte ölümcül sonuçlar doğurabilir. Merkezi sinir sisteminin SLE’den etkilenmesi halinde baş ağrıları, davranışlarda değişiklikler, halüsinasyonlar ve nöbetler şeklinde varlığını ifade eder. Anemi ve kanamalara yol açan komplikasyonlar da ise kan ve kan damarlarının tutuluma uğradığını söyleyebiliriz. Akciğer komplikasyonları hastalığın yol açtığı en ciddi başka bir hastalıktır. Soluk alıp verme esnasında hastanın şiddetli ağrı çekmesine yol açar. Akciğer zarının iltihaplanması ve plörit riskini arttıran bu tablo nadir durumlarda belirti göstermez. Akciğerle birlikte kalp zarı da hastalıktan etkilenir. Ayrıca bazı hastalarda atardamar sertleşmesi (ateroskleroz) görülür.

SLE hastalığının bitkisel tedavisi var mı?

Günümüzde çok sayıda alternatif, bütünleyici ya da bitkisel tedavi bulunuyor. Ancak bu tedavileri denemenin faydalarının yanı sıra tehlikelerinin de göz önünde bulundurulması gerekir. Kanıtlanmış faydalarının çok az olması ve maddi yük bakımından da sıkıntı oluşturduğu düşünüldüğünde pek çok açıdan zarar sağladığını söyleyebiliriz. Ayrıca bazı bitkisel tedavilerin ilaç tedavileri ile etkileşime girme durumu vardır. Bu nedenle hekiminizin ortak kararı ile bitkisel tedavi yöntemlerine başvurulması önerilir.

SLE hastaları hangi bölüme muayene olmalıdır?

SLE hastalığının tanı ve tedavisi dermatoloji, romatoloji ve iç hastalıkları (dahiliye) hekimleri tarafından yapılmaktadır.

SLE hastalığı bebeklerde görülür mü?

Bebeklerde de görülebilen SLE, yenidoğan lupusu olarak adlandırılır. Ancak farklılık gösterir. Belirtiler 3 ila 6 ay içerisinde şiddetlenme olmadan kendiliğinden kaybolur. Doğumdan birkaç gün ya da hafta içerisinde güneşe maruz kalınması halinde deride döküntü olarak kendini gösterir. Ağır seyretmeyen bu tablo, haftalar içerisinde tedavi gerektirmeden iyileşir.

SLE hastalığı cinsel temas ile bulaşır mı?

SLE bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu nedenle hastalar sağlıklı bir cinsellik sürdürebilirler.

SLE hastalığı erkeklerde görülür mü?

SLE hastalığı erkeklerde kadınlara oranla 9 kat daha az görülüyor.

SLE hastalığı tedavisi süresi ne kadar?

Hastalık devam ettiği sürece tedavi sürdürülür. Tedavi süresi içerisinde hastalığın alevlenme riskinin yüksek olması nedeni ile düşük dozlarda tedavi sürdürülür.

SLE hastalığı tedavi edildikten sonra tekrar eder mi?

SLE hastalığının tam anlamı ile iyileşmesine neden olan bir tedavi yöntemi yoktur. SLE hastalığında ortaya çıkabilecek tüm durumların erken saptanması halinde önlenebilir olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle daha kolay tedavi edilebilmesi için sıklıkla kontrole gitmek gerekir.

SLE hastalığının cerrahi tedavisi var mı?

Henüz geliştirilmiş bir cerrahi tedavisi bulunmayan SLE hastalığının klinik çalışmaları devam ediyor. Bu klinik çalışmalarda geliştirilmeye çalışılan tedavi yöntemi ise kemik iliği naklidir. Kemik iliği naklinde asıl amaç bağışıklık sistemini vücuttaki olgun kemik iliği hücreleri ile yeniden oluşturmaktır.

SLE Hastalığı tedavilerinin başarı oranı nedir?

SLE’nin vücuttan tamamen yok edilmesine yönelik bir tedavi olmaması nedeni ile uygulanan tedavi yöntemlerinde yalnızca belirtilerin ve bulguların en aza indirilmesi ve hasta şikayetlerinin dindirilmesi hedeflenmektedir. Bu tedavi yöntemlerinde de kullanılan ilaçlar ve koruyucu önlemlerin alınması ile beraber hastalığın remisyona girdiğini söyleyebiliriz.

İlgili Bölümler
İlgili Tedaviler