Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Kireçlenme

Kireçlenme Hakkında
Kireçlenme Nedenleri
Kireçlenme Belirtileri
Kireçlenme Tanı Ve Teşhis Yöntemleri
Kireçlenme Risk Faktörleri
Kireçlenme Komplikasyonları
Kireçlenme Nasıl Önlenir?
Sık Sorulan Sorular

Kireçlenme eklemlerde bulunan kıkırdak dokunun zamanla hasar görmesi sonucunda eklem ağrıları ve eklem tutulmaları ile karakterize olmuş bir rahatsızlıktır. Artroz, osteoartrit, osteoartroz gibi isimlerle tanımlanan kireçlenme pek çok kişiyi etkisi altına almaktadır.

Kireçlenmenin oluşması vücut dokularında, organlarda, kan damarlarında biriken kalsiyumdan kaynaklanır. Kalsiyum birikimi vücuttaki normal süreçleri sertleştirerek bozmaktadır. Kan dolaşımı ile taşınan kalsiyum vücudumuzdaki her hücrede vardır. Dolayısıyla kireçlenme vücudumuzdaki hemen her alanda etkili olabilir. Vücutta bulunan kalsiyumun tamamına yakını kemiklerde ve dişlerdedir. Sadece % 1 lik kısmı kaslarda, hücre dışındaki sıvılarda ve dokularda bulunur.

Kireçlenme vücudun hemen her bölgesinde etkili olabilir. Kalp kapakçıkları, büyük küçük arterler, beyin, diz eklemleri, tendonlar, böbrek, safra kesesi, mesane, yumuşak dokular ve kaslar kireçlenmenin en fazla görüldüğü alanlardır. Kalsiyum birikimi bazı hallerde zararsızdır. Bu tür birikimlerin yaralanma, enflamasyon ya da biyolojik süreçlere vücudun verdiği tepki olarak oluştuğu düşünülmektedir. Ancak bazı kireçlenmeler kan damarlarını olumsuz etkileyebilir, organ fonksiyonlarının bozulmasına neden olabilir. Araştırmalar 60 yaş üzeri kişilerin büyük çoğunluğunda kan damarlarında kalsiyum birikimi olduğunu göstermektedir.

Kireçlenmenin oluşmasında pek çok faktör etkili olmaktadır. Bunların arasında enfeksiyonlar, kalıcı iltihabik durumlar, kalsiyum metabolizmasının bozuklukları, iskeletin ve bağ dokularının etkilenmesine neden olan otoimmün bozukluklar ve genetik etkenler bulunmaktadır. Araştırmalara göre kalsiyumdan zengin beslenme ile kalsiyum birikim arasında bir bağlantının olmadığı belirlenmiştir.

Kireçlenme tanısı için genellikle röntgen tetkiki kullanılmaktadır. Röntgen çekimlerinde vücutta kireçlenme oluşan bölgeler rahatça belirlenebilir. Bunun yanında hastalara kan testleri de yapılabilir. Bu şekilde organlardaki herhangi bir sorun tespit edilebilmektedir. Kanser türlerinde de tümörlü alanda kalsiyum birikimi olabildiği için tanı sırasında kanseri saf dışı bırakabilmek için biyopsi yapılması gerekebilir. Bu tetkikte tümörün iyi ya da kötü huylu olduğu da tespit edilir.

Kireçlenme tedavisi sırasında dikkate alınan bazı faktörler bulunmaktadır. Kalsiyum birikiminin olduğu bölge, kalsiyum birikmesinin nedenleri, komplikasyonları tedavi planlamasında göz önüne alınır. Olası komplikasyonlar için hasta sürekli takip altında tutulur. Küçük arterlerde oluşan kalsiyum birikimi fazla riskli olarak görülmez. Kireçlenme kalp kapakçıklarını etkisi altına alırsa olası riskler dikkate alınır. Şiddetli vakalarda kireçlenmenin kalp kapakçığının fonksiyonunu etkileyecek derecede olması halinde cerrahi müdahale ile kapakçığı açmak ya da değiştirmek gerekebilir.

Böbreklerde biriken kalsiyum için hastalara böbrek taşı tedavisi uygulanır. Bu şekilde kalsiyum birikimi de azaltılmış olur. Daha sonra yeniden böbrek taşı oluşumunu önleyebilmek için hastalara diüretik verilebilir. İdrar söktürücü ilaçlar idrarı serbest bırakarak böbreklerde fazla kalsiyum birikimini engeller. Eklemler ve tendonlarda biriken kalsiyum her zaman ağrı yapmasa da hastalarda hareket kısıtlılığına neden olabilir. Kireçlenme tedavisi sırasında soğuk uygulama ve anti inflamatuar ilaçlarla uygulanabilir. Hastalarda ağrı sorunu bu tedavi yöntemleri ile geçmediği takdirde cerrahi girişim yapılabilir.

Kullanılan bazı ilaçların da kalsiyum düzeylerini etkileme riski vardır. Özellikle tansiyon ilaçları, kolesterol ilaçları, hormon replasman tedavisi bu grupta yer alan ilaçlardır. Sıkça mide yanması için kalsiyum karbonat takviyesi alınırsa vücuttaki kalsiyum seviyeleri yükselebilir. Böbreklerle ya da tiroid bezinin arkasında bulunan küçük bezlerde yani paratiroid bez problemleri de kandaki kalsiyum seviyelerini yükselten etkenlerdir.

Yaşa bağlı olarak kişilerin günlük tuz ihtiyacı da değişmektedir. Bu nedenle yaşa, cinsiyete ve diğer sağlık sorunlarının varlığına göre günlük kalsiyum dozunun belirlenmesinde uzman desteği almakta yarar vardır.

Sigara alışkanlığının kalp hastalıkları gelişiminde risk faktörü olması nedeniyle kireçlenme açısından da risk kabul edilmektedir. Bu yüzden sigara alışkanlığının terk edilmesi kalp, beyin ve kan damarları açısından önemli faydalar sağlayacaktır.

Kireçlenme Hakkında

Kireçlenme en fazla kullanılan bilek, diz ve parmak eklemlerini etkilese de vücudumuzda eklem olan her alanda etkili olabilir. Kıkırdak dokudaki hasar eklemin yaralanmasına neden olan etkenlerden, aşırı kilo sorunundan, romatizmal hastalıklardan, kas zayıflığı gibi faktörlerden dolayı oluşabilir. Fakat herhangi bir neden olmasa da eklemlerin sık kullanılması yüzünden yaşın ilerlemesiyle de kireçlenme sorunu yaşanabilir. Bu yüzden toplumda 60-65 yaş üzerindeki kişilerde kireçlenme yaygın olarak görülmektedir. Aile bireylerinde kireçlenme sorunu varsa kişide de kireçlenme olma olasılığı yüksektir. Çünkü kireçlenme genetik özellikler nedeniyle nesilleri etkileyebilir.

Eklemlerdeki kıkırdak dokunun aşınması ya da tamamen yok olması halinde eklemde hareket kısıtlılığı, hareket esnasında ya da hareketsiz olunan zamanlarda ağrıya neden olabilir. Örnek verme gerekirse diz eklemindeki kireçlenme olduğunda eklemde şişlik ve sertlik meydana gelebilir. Bacağın rahatça açılması, merdivenden çıkmak, eğilmek gerçekten zor olur. Hareket anında ağrı hissedildiği gibi uzun süre dizin hareketsiz kalması durumunda da ağrı ortaya çıkabilir. Kireçlenmenin ilerleyen aşamasında kıkırdak dokunun hacim olarak azalması artacağından hastada yürüme zorluğu da ortaya çıkabilir. Dizin hareketi sırasında çıtırtı hissi duyulabilir, kıkırdak dokunun azalması nedeniyle ses oluşabilir.

Eklemlerin tam olarak işlevini görebilmesi için kıkırdak dokunun da işlevini görebilmesi gerekir. Bu nedenle erken yaşlardan itibaren kıkırdak dokuyu koruyacak önlemler alınmalıdır. İdeal kiloyu koruma ve düzenli olarak egzersiz yapma bu önemlerin en önemlileri arasındadır. Fakat önlemlere rağmen genetik özelliklerden, kazalardan ya da diğer nedenlerden dolayı da kireçlenme sorunu yaşanabilir. Bu durumda kireçlenmenin olumsuz etkilerini, ağrıyı azaltabilecek önlemler alınması faydalı olabilir. Bu şekilde kireçlenmenin ilerlemesi de yavaşlatılabilir.

Kireçlenme Nedir?

Kireçlenme iskelet sistemindeki eklemler meydana getiren kıkırdak dokunun zamanla hasara uğramasıyla oluşmaktadır. En fazla el, diz, kalça, omurga eklemleri kireçlenmeden etkilense de vücudun hemen her bölgesinde bu sorun yaşanabilmektedir. Erken dönemde kireçlenmenin farkına varılırsa tamamen ortadan kaldırılmasa bile etkisi hafifletilebilir. Kıkırdak doku normalde pürüzsüz ve kaygan bir yapıya sahiptir. Ancak kireçlenme nedeniyle pürüzlü bir hale gelmektedir. İdeal kilonun korunması, aktif bir yaşam sürülmesi ve uygun tedavilerle kireçlenmenin ilerlemesi yavaşlatılır. Bu sayede hem ağrılar azaltılabilir hem de eklemlerin fonksiyonlarını daha rahat yapması sağlanabilir.

Kireçlenme belirtileri başlangıçta yavaş olup zamanla kötüleşen bir seyir izler. Eklemlerde ağrıya, hassasiyete, esneklik kaybına, kemik çıkıntılarına ve çıtırtı gibi seslere neden olur. Kişiler yere çömelirken, merdiven çıkarken diz ağrısından yakınırlar. Kireçlenmenin erken aşamada teşhis edilmesi için geçmeyen eklem sertliği ya da ağrısı olduğunda mutlaka bir ortopedi uzmanına görünmek gerekir.

Kireçlenme cinsiyet ayrımı olmadan herkesi etkileyebilir. Ancak yaşın ilerlemesi ve kadın olmak kireçlenme açısından risk faktörü olarak görülmektedir. Ayrıca genetik özellikler, doğumsal deformiteler de kireçlenme oluşma riskini arttırmaktadır. Vücut ağırlığının artması nedeniyle kalça ve diz eklemine binen yükün artması, geçirilen bir kaza sonrası eklemlerde oluşan travmatik durumlar, eklemlere baskı yapan meslekleri yapma gibi etkenler de kireçlenmeyi tetikleyen unsurlardır.

Kireçlenme tedavisinin başında egzersiz yapmak ve kilo kontrolünün sağlanması gelmektedir. İnsanların sağlıklı kiloda kalması, düzenli olarak egzersiz yapması gerekir. Kireçlenme zaman içinde kötüleşen dejeneratif bir sağlık sorunu olsa da yaşam tarzında yapılacak değişiklikler, ilaçlar, cerrahi yöntemler sayesinde belirtilerin azaltılması mümkündür. Fakat kireçlenme tamamen tedavi edilemez. Sadece ilerlemesi yavaşlatılabilir ve hastanın yaşam konforu iyileştirilebilir.

Eklemlerin çevresindeki kasların güçlendirilmesi, anti inflamatuar ilaçlar, kronik ağrıları azaltan ilaçlar hastaların yakınmalarını azaltabilir. Fizik tedavi uygulamaları yanında yürüyüş yapmak, yüzme gibi spor etkinlikleri kireçlenme nedeniyle oluşan ağrıların azaltılmasında faydalıdır. Bu önlemler aynı zamanda eklem hareketliliğinin de artmasına yardımcı olmaktadır.

Kireçlenme tedavisinde bu yöntemlerin faydalı olmaması halinde enjeksiyon ve cerrahi yöntemlerin uygulanması gerekebilir. Kortikosteroid enjeksiyonlar eklem ağrılarının azaltılması için yılda 3-4 kez uygulanabilir. Ancak enjeksiyonda doz ayarının iyi yapılması gerekmektedir. Zira fazla doz uygulanması eklem hasarının kötüleşmesine neden olabilir. Hyalüronik asit ile yapılan enjeksiyonlar özellikle diz eklemindeki ağrılar için çok etkilidir. Bu enjeksiyon maddesi eklem sıvısına benzer özellikte olduğundan herhangi bir yan etki göstermez ve maksimum fayda sağlar. Ancak enjeksiyonların kıkırdak dokudaki hasarı tedavi etmesi söz konusu değildir. Sadece kıkırdak hasarının yavaşlamasını sağlar.

Kireçlenme tedavisinde kullanılan protez denilen eklem replasmanı ameliyatı da en son çare olarak uygulanmaktadır. Hasar gören kıkırdak doku ameliyatla yerinden alınır ve vücutla uyumlu olan özel implantlar kıkırdak dokunun yerine yerleştirilir. Başarıyla tamamlanan ameliyattan sonra hastaların ağrıları ortadan kalkar ve hareketlerini rahatlıkla yapmaya başlarlar.

Kireçlenme Türleri Nelerdir?

Kireçlenme vücutta başta eklemler olmak üzere pek çok organı, yumuşak dokuları, küçük ve büyük arterleri, kalp kapakçıklarını, safra kesesi, böbrekler, beyin gibi hayati organları etkileyebilir. Kireçlenme türleri görüldüğü gibi vücudun her alanında etkili olabilir.

Küçük ve Büyük Arterler

Kan damarlarının yani küçük ve büyük arterlerin bir bölümünün ya da tamamının sertleşmesiyle esnekliklerini kaybetmesi tıpta artreio skleroz halk arasında da damar kireçlenmesi olarak tanımlanır. Bu tür kireçlenmenin nedeni arterlerin iç kısmında bulunan hücrelerin esnekliğini kaybederek zayıflaması ya da kanda bulunan yağlı maddelerin, kalsiyumunun birikim yaparak arterlerin daralmasına yol açmasıdır. Bu rahatsızlık diyabet gibi hastalıklarla birlikte geliştiğinde daha hızlı bir seyir izler. Hastalarda baş ağrısı, baş dönmesi, konsantrasyon bozukluğu, yürürken sendeleme, sinirlilik, etkilenen damarların olduğu bölgede ağrı gibi belirtiler görülebilir.

Küçük ve büyük arterlerde kireçlenme belirtilerine karşı erken aşamada önlem alınırsa iyileşme daha kolay olabilir. Damar kireçlenmesi ya da damar sertliği olan kişilerin alkol ve sigaradan uzak durması, diye yapması, tuzu azaltması gibi önlemler alması gerekmektedir. Ayak damarlarının kireçlenmeden etkilenmesi halinde ya da kireçlenmeyi önlemek amacıyla dar ayakkabılar giyilmemelidir.

Kan damarlarında kalsiyum miktarının da artması küçük ve büyük arterlerde kireçlenmeye neden olabilir. Kireçlenmenin en önemli nedeni vücudumuzun hasarlanan, yapısı bozulan dokuları iyileştirmeye çalışmasıdır. Damarda kireçlenmenin olması demek %99,9 oranında damar sertliği olduğunu göstermektedir. Fakat bu damarda kireçlenmenin olduğu alanın daraldığı ya da kalp krizi gelişmesine hazır olduğunu göstermez. Kalsiyum birikimi ne kadar fazla olursa damar sertliği riski de yüksektir. Bu durum kalp krizi geçirme riskinin arttığı anlamına gelir.

Kalp Kapakçıkları

Kalp kası kasılarak kalpte biriken kanı atmaktadır. Bunun için de kalp kasının elektrik akımı ile uyarılması gerekmektedir. Uyarılar kalpteki bazı özel hücrelerden gönderilir. Uyarı oluşması için de her defasında hücrelere kalsiyum iyonları girmektedir. Uyarı oluştuktan sonra da kalp kasının her yerine hızlı bir şekilde yayılmalıdır. Elektrik akımının hücreler arasından geçerek ilerlemesi için de kalsiyum gereklidir. Bu sistemde kalsiyumun azalması kalp atımlarının düzensiz olmasına, tansiyonun düşmesine ve kalp kasılmasının zayıflamasına neden olur. Kalsiyum birikimi olursa tansiyon yükselir ve kalpte kalp kapaklarında kalp damarlarında kireçlenme meydana gelir. Bu yüzden kalp sağlığı açısından kalsiyum dengesi korunmalıdır.

Kalpte pulmoner, mitral, triküspit, aortik adlı dört tane kalp kapakçığı bulunmaktadır. Kişinin yaşı ilerledikçe de kalp kapakçıklarında kireçlenme oluşabilir. Ayrıca beslenmeye dikkat edilmemesi de kalp kapakçıklarının kireçlenmesine yol açabilir. Bu sorun aşırı zayıf olanlarda da görülebilir. Kalp kapakçıkları kireçlendiği takdirde kanın kalpten akışına olumsuz etki yapabilir ve kalp hastalıklarının oluşmasına zemin hazırlanabilir.

Kalp kapacıklarında ileri derecede kireçlenme olması kapakçık hastalıklarına neden olmaktadır. Bu durum hastalarda nefes nefese kalma, kalp çarpıntısı, bitkin hissetme, göğüs ağrısı, baş dönmesi gibi belirtilere neden olur. Vücutta su tutulumu varsa ayaklarda ve bileklerde şişme olur. Bu belirtiler hastaların en kısa sürede doktora gitmesi için sinyal gibidir.

Kalp kapakçıklarının kireçlenmesi halinde ilerleyen aşamaya kadar fazla belirti olmayabilir. Tanı için kalp doktoruna giderek muayene olmak gerekir. MR, ultrason, elektrokardiyogram, eko kardiyogram gibi bazı testlerin de yapılması gerekir. Kireçlenme vakalarının pek çoğu kalp sorunlarına neden olmasa da hastaların yakından takip edilmesi gerekir. Fakat kireçlenmenin kalp kapakçığının daralmasına yani stenoza sebep olması halinde kapakçık ameliyatının yapılması gerekebilir.

Beyin Kireçlenmesi

Beyin kireçlenmesi kandaki yüksek miktardaki kalsiyum nedeniyle beyin damarlarının, beyinciğin ve diğer beyin yapılarının etkilendiği bir kireçlenme türüdür. Bu hastalarda baş dönmesi, dengesizlik, konsantrasyon bozukluğu gibi belirtiler görülebilir.

Diz Eklemleri Kireçlenmesi

Diz eklemleri kireçlenmesi ağrı ile başlayan ilerleyen aşamada diz ekleminde hareket kısıtlılığına neden olan bir kireçlenme türüdür. Vücudumuzda kireçlenmeden en fazla etkilenen alan diz eklemleridir. Genellikle orta yaşta olan kişileri etkilese de travma, genetik özellikler, romatizmal rahatsızlıklar, fazla kilo gibi risk faktörleri nedeniyle her yaşta kişilerin bundan etkilenmesi mümkündür. Diz eklemleri kireçlenmesi özellikle hareketle artan ağrıya, uzun süre hareketsiz kalındığından ya da dizin aşırı kullanımında ağrıya, parmakların son ve orta kemiklerinin genişlemesine, eklemde şişmeye neden olabilir.

Başlangıç aşamasında fazla kilonun verilmesi, egzersiz yapılması, ağrı kesici kullanılması diz eklemi kireçlenmesine faydalı olabilir. Ayrıca kıkırdak dokuyu destekleyen ilaç tedavisi de yapılabilir. Ayrıca fizik tedavi ve eklem içi enjeksiyonları da tedavide uygulanabilir. Enjeksiyon tedavisi ile diz eklemindeki kıkırdak yüzeylerin kayganlığını arttıracak, kıkırdağı besleyen, sürtünmeyi azaltacak ilaçlar, kortizon ve hastanın kendi kanından elde edilen trombositten zengin plazma yani PRP tedavisi ya da kök hücre enjeksiyonları kullanılabilir. Bu tedaviler diz eklemlerinde kireçlenme nedeniyle oluşan yakınmaları oldukça azaltır. Ayrıca eklemlerin fonksiyonlarını daha rahat yapmasını sağlayabilir. Eklemdeki kireçlenme ileri aşamada ise uygulanan diğer tedavilerden fayda sağlanamazsa ya da kıkırdak dokusu tamamen kayboldu ise kısmi ya da tam diz protezi ameliyatı yapılabilir. Bu şekilde hastalar diz eklemini normal şekilde kullanabilir hale gelir.

Yumuşak Dokularda Kireçlenmeler

Kireçlenme vücudumuzda olan yumuşak dokularda da etkili olabilir. Kanda yüksek miktarda bulunan kalsiyum zamanla yumuşak dokularda da birikim yapabilir. Bu yumuşak dokularda şişliğe, ağrıya ve hassasiyete neden olabilir.

Kireçlenme Nedenleri

Kireçlenme nedenleri değişik faktörlere bağlı olabilir. Yaşın ilerlemesi, enfeksiyonlar, kalıcı iltihap, kandaki kalsiyum miktarının artması, genetik etkenler, hareketsizlik, D vitamini eksikliği, zamanla dokuların aşınması gibi kireçlenme oluşumunda pek çok neden sayılabilir. Yaşın ilerlemesiyle eklemlerdeki kıkırdak dokunun aşınması söz konusudur. Ayrıca hareketsiz bir yaşam sürme kireçlenme için uygun zemin hazırlar. Genetik yatkınlığın olması da kireçlenmeye neden olabilir. Bu nedenlerden bazıları alınacak önlemlerle saf dışı bırakılabilir. Ancak genetik yatkınlık gibi etkenler önlenemediği için kireçlenmenin etkilerinin azaltılmasına çalışılmalıdır.

Enfeksiyonlar

Vücudumuzun hemen her bölgesinde gelişebilen enfeksiyonların nedeni bakteriler, mantarlar, parazitler ve virüslerdir. Vücudu etkileyen enfeksiyonlar nedeniyle kireçlenmeye uygun zemin hazırlanır. Bu nedenle enfeksiyon geçiren hastaların doktor kontrollerini ihmal etmemesi gerekir.

Kanda Yüksek Miktarda Kalsiyum Olması

Yetişkin bir kişinin vücudunda bulunan kalsiyum miktarı 1 kg’dan fazladır. Kalsiyumun % 99 kadarı kemiklerde bulunur. Kalanı ise hücrelerin içinde ya da arasında olur. Kanda bulunan kalsiyumun miktarı normalde 1 gram bile değildir. Fakat bu dengenin oldukça hassas olduğunu da söyleyebiliriz. Kanda, kemiklerde ve hücrelerde bulunan kalsiyumun bu dengesi mutlaka korunmalıdır. Kanda bulunan kalsiyum oranı vücudun kalsiyum depolarında bulunan miktar açısından da bir ipucudur.

Vücutta kalsiyum bulunmadığı zaman hücreler arası iletişim de sağlanamaz. Sinirlerin taşıdığı sinyaller yerine ulaşamaz, kalp kasları kasılmaz ve diğer kaslar hareket etmez. Kan pıhtılaşması için de kalsiyumun varlığı önemli bir etkendir. Kalsiyum olmadan yaşam da mümkün değildir. Ancak kanda yüksek miktarda kalsiyum olması damarlarda, kaslarda, eklemlerde kireçlenmeye, böbrek taşına neden olabilir.

Kalsiyumun vücuttaki dengesini sağlamada pek çok organ etkili olmaktadır. Bu organların başında paratiroid bezi gelmektedir. Boyundaki tiroid bezinin üstünde yer alan pirinç tanesi kadar olan dört adet paratiroid bezi kandaki kalsiyum miktarını her an kontrol eder. Kalsiyumun düşük olması halinde kendi salgıladığı hormonlar yardımıyla böbreklere, kemiklere, bağırsaklara emir yollar. D vitaminin yardımıyla bağırsaktaki kalsiyum emiliminin artmasını sağlar. İdrarla birlikte kalsiyumun atılmasını azaltır. Kemiklerden ise kana kalsiyum geçmesinde etkili olur. Kanda kalsiyum miktarının yüksek olması halinde ise yine paratiroid bezinin haberi olur. Bu dengenin sağlanması için ilgili organlar her zaman iş birliği halindedir. Kalsiyum fazlalığında dokulardaki kalsiyum birikimi daha kolay olur ve kireçlenme meydana gelir.

Genetik Bozukluklar

Genetik bozukluklar da kireçlenme nedenleri arasındadır. Ailesinde kireçlenme öyküsü olan kişiler bu rahatsızlığın gelişmesi açısından daha risklidir. Eklemlerdeki kıkırdak dokunun içeriğinde belirleyici genlerimizdir. Bu nedenle birinci derece yakınlarında kireçlenme olan kişiler kireçlenme gelişimine daha yatkın olurlar.

Kalıcı İltihap

Kalıcı iltihap vücutta çeşitli hasarlara neden olabilir. Bunların arasında kireçlenme de bulunmaktadır. İltihabın etkili olduğu bölgede kireçlenme gelişme riski daha fazla olur.

Yıpranma ve Aşınma

Yıllar içinde eklemlerdeki yıpranma ve aşınma kıkırdak dokunun hasar görmesine neden olur. Eklemlere binen yük nedeniyle kıkırdak doku aşınır. Bazı hallerde yıpranmanın derecesine göre kıkırdak tamamen yok olabilir.

Yaş

Yaşın ilerlemesi kireçlenme oluşumuna yatkınlığı arttırır. Yaşlanma nedeniyle eklem kıkırdakları aşınmaya başlar. Ayrıca kandaki ve dokulardaki yüksek kalsiyum miktarı nedeniyle kireçlenme gelişmeye başlar. Araştırmalar 60 yaş üzeri kişilerde kireçlenmenin daha fazla görüldüğünü belirlemiştir.

D Vitamini Eksikliği

D vitamini eksikliği bağırsaklardaki kalsiyum emilimini azaltan bir etkendir. Ayrıca vücutta enfeksiyonlara yatkınlığa, depresyona, tümör gelişimine, kalp damar hastalıklarına, kemik erimesine kadar pek çok soruna neden olabilir. Kireçlenme riskini de arttırır ve kireçlenme olan eklemlerde ağrının tetiklenmesine neden olabilir.

Hareketsizlik

Hareketsizlik kireçlenmenin en önemli sebepleri arasındadır. Hareketsiz bir yaşam tarzı eklem kıkırdaklarının yükünü daha fazla arttırmaktadır. Eklemler binen yükün azaltılması için kasların güçlendirilmesi son derece önemlidir. Bu nedenle yaşamımıza düzenli şekilde egzersiz yaparak doğru yön vermeliyiz.

Eklem ve Kaslarda Zorlama

Eklem ve kaslarda zorlama hareketsizlik gibi kireçlenmeye neden olan bir etkendir. Aşırı yapılan egzersiz ve sportif aktiviteler eklemlerin zorlanmasına neden olup kireçlenme gelişme riskini arttırmaktadır.

Kireçlenme Belirtileri

Kireçlenme dejeneratif bir eklem hastalığıdır. İleri yaşlardaki kişilerde görülen eklem hastalıklarının arasında en fazla kireçlenme etkili olur. Vücuttaki her eklemi etkileyebilen kireçlenme en fazla kalça, el, diz, omurga eklemlerini etkiler. Eklemdeki kıkırdak yapısındaki bozulma olarak açıklanan kireçlenme neticesinde kıkırdağın altında bulunan kemik dokusunda değişiklik meydana gelir. Kemiğin büyümesi, eklem kenarında oluşan çıkıntılar eklemin yapısını bozar, ağrıya ve hareket kısıtlılığına neden olur. Kireçlenme belirtileri çoğu zaman yavaş gelişir. Bir anda şiddetini arttırabilir. Eklemlerde ağrı, tutukluk, eklem bozukluğu, hareket kısıtlılığı, krepitasyon belirtiler arasındadır.

Eklemlerde Ağrı Oluşması

Kireçlenme belirtileri arasında ağrı en fazla görülen yakınmalar arasındadır. İlk aşamada hareket sırasında görülebilen ya da günün ilerleyen saatlerinde ortaya çıkan ağrı dinlenme sonrasında geçer. Ancak eklem kıkırdağındaki aşınma, bozukluk arttıkça ağrı dinlenme zamanında da hissedilmeye başlar. Bu kireçlenmenin ilerlemiş aşamalarında görülür ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz derecede etkileri

Eklemlerde Tutukluk Ve Gıcırtıya Benzer Ses

Eklemlerde tutukluk ve gıcırtıya benzer ses kireçlenmede genellikle sabahları ya da uzun süre hareketsiz kalındıktan sonra ortaya çıkmaktadır. Bu etkiler genellikle kısa süreli olur. Nadir olarak 10-15 dakika ya da daha uzun devam edebilir. Eklem hareketi sırasında gıcırtı gibi eklemden ses gelir.

Krepitasyon

Krepitasyon sert yapıdaki iki yüzeyin birbirine sürtmesi sırasında ses çıkarması anlamına gelir. Kireçlenme olan eklemlerde kıkırdak dokunun aşınması durumunda kemiklerin birbirine sürtmesi halinde ses çıkar. Bu durum yani krepitasyon kireçlenmenin bir belirtisidir. En fazla diz ekleminde bu sorun yaşanmaktadır. Nadir olarak kalça eklemi kireçlenmesinde de bu sorun görülebilir.

Hareket Kısıtlılığı ve Eklemlerde Bozulmalar

Eklemlerde hareket kısıtlılığı ve bozulmalar kireçlenmenin ileri aşamalarında ortaya çıkabilir. Bu sorunlar kişinin yaşam kalitesini önemli oranda düşürür. Eklemlerdeki kemik çıkıntıları nedeniyle eklemlerde şişkinlik varmış gibi görünür ama asıl bakacak olursak kısmen eklemlerde ısı artışı veyahut şişlik beraberinde oluşabilir. Nadiren eklem deformiteleri olabilir. Bu yakınmalar bazı dönemlerde azalma gösterir ya da artarak etkili olmaya devam eder. Bu belirtilere rağmen kireçlenme tedavisi yapılmadığı takdirde hastalar yürümede bile zorluk çeker, yatağa bağlı kalabilir. Kireçlenme yavaş bir seyir izlese de ilerlemiş vakalarda vücudumuza geri dönüşümü olmayan zararlar verebilir.

Kireçlenme Tanı ve Teşhis Yöntemleri

Kireçlenme tanı ve teşhis yöntemleri bu rahatsızlığa karşı alınacak önlemleri belirlemede önemlidir. Erken aşamada teşhis edilen kireçlenmenin etkileri azaltılarak, ilerlemesi yavaşlatılabilir. Eklemlerinde şişlik, ağrı, tutukluk gibi sorunlar olan kişilerin mutlaka bir doktora gitmesi tavsiye edilir. Doktor tarafından hastaların şikâyetlerini değerlendirmek ve bunların nedenini belirleyebilmek için bazı tetkikler yapılır. Kireçlenmenin hangi aşamada olduğu ve eklemleri ne derecede etkilediği bu tetkikler sayesine belirlenir. Hastalar fiziki muayene sonrasında doktor tarafından tetkiklerin yapılması için yönlendirilir.

Fiziki Muayene

Kireçlenme tanısı için yapılan fiziki muayenede hastaların yakınmaları, öyküsü dinlenir. Genetik yatkınlık bakımında ailede yakın bireylerde kireçlenme olup olmadığı sorgulanır. Elde edilen verilere göre hastada kireçlenmeden şüphe edildiği takdirde kesin tanı için hastanın daha ileri tetkikleri yaptırması sağlanır.

Tetkikler

Kireçlenme tanısı için ultrasonografi, röntgen çekimi gibi tetkikler oldukça fazla kullanılır. Çekilen röntgen filmlerinde kireçlenme olan bölge görülebilir. Eklemlerin durumunu ve kireçlenmenin derecesini değerlendirmek için eklem sıvısının incelenmesi, kan tahlillerinin yapılması da gerekebilir.

Röntgen Görüntüleme

Direkt radyografi yani röntgen görüntüleme sayesinde kireçlenme tanısı konulabilir. Fakat röntgen sonucunda kireçlenme bulgularının olması eklemde kireçlenme nedeniyle yakınmaların olacağını göstermez. Ayrıca bu tetkik yakınmaların şiddeti konusunda da bilgi vermez. Sadece eklemin kireçlenmeden etkilenip etkilenmediğini görmeye yardımcı olur.

Kan Testi

Kireçlenme tanısını koymaya yarayan bir kan testi bulunmamaktadır. Fakat bazı kan testleri kireçlenmeyi diğer romatizmal hastalıklardan ayırmada kullanılabilir. Bu nedenle hastalara tanı sırasında kan testi de yapılabilir.

Eklem Sıvısının İncelenmesi

Özellikle eklem şişliği sorunu olana hastalarda kireçlenme tanısı sırasında eklem sıvısı incelenmesi tetkiki yapılır. Bu tetkik kireçlenmenin diğer hastalıklardan ayırt edilmesinde çok faydalı bilgiler verir.

Kireçlenme Risk Faktörleri

Eklemlerin kireçlenmeden etkilenme derecesi farklıdır. Bazı eklemler kireçlenmeden daha fazla etkilenmektedir. Ancak bunun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Kireçlenmenin risk faktörleri olarak kabul edilen bazı etkenlerin bunda rol oynadığı düşünülmektedir. Kireçlenmenin gelişme hızını arttıran bu etkenlerin arasında yaşın ilerlemesi ilk sıralarda yer almaktadır. Zira kireçlenme orta ve ileri yaş hastalığı olarak görülmektedir. Genellikle 40 yaş öncesinde pek görülmez.

Eklem kıkırdağındaki değişimler yaşlanma ile oluşmaya başlar. Bu yüzden kireçlenme görülme sıklığı yaşın ilerlemesiyle birlikte artış gösterir. Ayrıca kadınlarda da kireçlenme gelişme olasılığı fazladır. Bunun kesin nedeni ise bilinmemektedir. Diyabetik nöropati, gut, septik artrit, romatoid artrit, doğuştan kalça çıkığı gibi eklemleri etkileyen rahatsızlıklar da kireçlenme gelişme riskini arttırmaktadır. Bunların dışında travmatik etkenler, genetik özellikler, hormonal etkiler de kireçlenme risk faktörleri olarak görülmektedir.

Genetik Faktörler

Kıkırdak dokudaki maddeler kalıtımsal özelliklere göre belirlenmektedir. Bu yüzden genetik faktörler kireçlenme gelişmesi bakımından risk olarak kabul edilmektedir. Özellikle ellerde gelişen kireçlenmede genetik özellikler çok etkili olmaktadır.

Hormonal Faktörler

Kireçlenme risk faktörleri arasında hormonal faktörler de bulunmaktadır. Bunun kadınlarda menopoz döneminden sonra kireçlenmenin daha fazla görülmesinde etkili olduğu düşünülmektedir. Menopoz sonrası vücuttaki hormonal düzenin değişmesi kireçlenme riskini arttırmaktadır.

Travmatik Faktörler

Yıllar içinde eklemleri etkileyen tekrarlayıcı nitelikteki küçük travmalar nedeniyle eklemlerin yük taşıma yeteneğinin bozulmasına neden olmaktadır. Bu tür travmatik faktörler kıkırdak dokunun hasarlanmasına, yıpranmasına ve aşınmasına yol açmaktadır. Bu tür sorunlar aşırı kilolu olana kişilerde daha etkili olmaktadır. Özellikle diz eklemi bu nedenle kireçlenmeye daha yatkın olur.

Kireçlenme Komplikasyonları

Kireçlenme yavaş seyir izleyen ancak zamanla kötüleşen bir rahatsızlıktır. Eklemleri, dokuları ve organları olumsuz şekilde etkilemektedir. Aynı zamanda eklemlerdeki deformitenin geri dönüşü de mümkün değildir. Kişinin yaşam kalitesini düşüren kireçlenme için zamanında önlem alınmalıdır.

Yaşam Kalitesinin Düşmesi ve İşgücü Kaybı

Kireçlenme hastaların yaşam kalitesinin düşmesi ve işgücü kaybı yaşanmasına neden olur. Eklemleri tutması halinde hareket kısıtlılığından ağrıya kadar çeşitli sorunlara nedeni olur. Aynı etkiyi organ ve dokularda da gösterir.

Deformite

Kireçlenme etkilediği eklemlerde, doku ve organlarda pek çok deformiteye neden olabilir. Eklem kıkırdağının aşınması, tamamen yok olması gibi nedenler hastaların zorluk çekmesine neden olur.

Miyokard Enfarktüsü (Kalp Krizi)

Kireçlenmenin kalp kapakçıklarını etkilemesi durumunda hastalarda miyokard enfarktüsü yani kalp krizi geçirme riski artar. Kalp kapakçıkları kireçlenme nedeniyle görevini yapamadığı takdirde kalbe kan akışı ve vücuda kan akışı aksar. Bu başta kalp krizi olmak üzere kalp hastalıkları riskini arttırır.

Çevresel Damar Hastalığı

Damar sertliği sadece kalp damarlarında ortaya çıkmaz. Vücudumuzdaki bütün damarlarda kireçlenme nedeniyle darlıklar oluşabilir. Bu çevresel damar hastalığı olarak tanımlanır. Damarlardaki darlık ilişkin olduğu bölgeye göre çeşitli sorunlara da neden olabilir. Örneğin bacaklardaki damarlar etkilenirse yürüme ağrılarından kangrene uzanan sorunlar yaşanabilir.

Kanserin Yayılması

Bazı kanser türlerinde tümörlü bölgede daha fazla kalsiyum birikmesi olabilir. Kanser hastalarında yapılan tetkiklerde yoğun kireçlenme oluşumu varsa kanserin yayılması söz konusudur. Kadınlarda meme kanseri için yapılan mamografi tetkiklerinde böyle kireçlenme tespit edilmesi halinde meme dokusunun alınması gündeme gelebilir. Bu önlem kanserin yayılmasını önlemek için alınabilir.

İnme

Kan damarlarındaki kireçlenme inme açısından en önemli risk faktörüdür. Hastalarda beyne giden damarlarda ileri derecede damar kireçlenmesi varsa inme geçirme olasılığı yükselmektedir.

Kireçlenme Nasıl Önlenir?

Kireçlenme genellikle ileri yaş hastalığı olarak değerlendirilse de erken yaşlarda kireçlenmeyi önlemek için bazı tedbirler alınabilir. Bu tedbirler genetik özelliklerden kaynaklanan kireçlenmeyi önleyemez. Ancak yaşam tarzından, aşırı kilodan, hareketsizlikten ve bunun gibi sebeplerden kaynaklanan kireçlenmeyi önlemede faydalı olabilir.

D Vitamini Desteği

D vitamini eksikliği kireçlenmenin nedenleri arasında görülmektedir. Bu nedenle vücudun ihtiyacı olan D vitamininin düzenli olarak alınması gereklidir. Bağırsaklarda kalsiyum emilimini hızlandıran da bu vitamindir. Dolayısıyla vücuttaki kalsiyum dengesinin korunmasında bu vitaminin önemli bir rolü vardır.

Düzenli Egzersiz

Genç yaşlardan itibaren düzenli egzersiz yapılması kasların ve eklemlerin güçlenmesine yardımcı olacaktır. Kasların güçlenmesi demek eklemlerin işlevini daha kolay yapması demektir. Bu kireçlenmenin önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Ancak egzersiz yaparken aşırıya kaçmamak ve kasları fazla zorlamamak gerekmektedir.

Kilo Kontrolünü Sağlamak

İdeal kilonun üzerinde aşırı kilolu olmak eklemleri zor durumda bırakır. Eklemlerin yükünü arttıran aşırı kilodan sağlıklı diyet ve düzenli egzersiz ile kurtulmak gerekir. Kilo kontrolünü sağlamak kireçlenmeden korunmanın en önemli etkenidir.

Ağır Yüklerden Kaçınmak

Ağır yük taşımak eklem kıkırdağının zarar görmesine neden olacaktır. Bunun uzun süre sıkça yapılması kireçlenmeye davetiye çıkarmaktadır. Kireçlenmeyi önlemek için ağır yüklerden kaçınmak gerekir. Eklemleri baskı altına alan, kıkırdağın zorlanmasına neden olan bu faaliyetin yapılmaması eklem sağlığı açısından önemlidir.

Günlük Yaşamda Doğru Pozisyonları Kullanmak

Günlük yaşamda yapılan hataların vücudumuza inanılmaz zararları vardır. Bilmeden, düşünmeden hareket etmek son derece sakıncalı sonuçlar doğurabilir. Kireçlenmeyi önlemek için günlük yaşamda doğru pozisyonları kullanmak önemlidir. Örneğin kireçlenmenin en fazla etkilediği diz ekleminin kireçlenmesi yaşamımızda yaptığımız bu hatalardan kaynaklanabilir. Yıllar boyu sıkça dizi bükerek oturmak, dizin üzerine çömelmek gibi pozisyonlar diz eklemi kireçlenmesinin nedenleri arasındadır. Vücudumuzdaki diğer eklemler de benzer pozisyonlar nedeniyle kireçlenmeye maruz kalabilir.

Sık Sorulan Sorular

Kireçlenme hakkında genel bilgilere yazımızdan ulaşabilirsiniz. Kireçlenme nedenleri, risk faktörleri, komplikasyonları ile ilgili detaylı içeriklere ulaşabilirsiniz. Bu bölümde ise kireçlenme hakkında merak ettiğiniz sorunların yanıtlarını bulabilirsiniz.

Kireçlenme Nasıl Tedavi Edilir?

Kireçlenmenin kesin bir tedavisi olmasa da hastalığın şiddetine ve evresine göre bir tedavi planı yapılır. Bu tedavinin amacı hastaların ağrılarının giderilmesini, kireçlenmenin ilerlemesini, hareket kısıtlılığını ve günlük aktivitelerini yapmasındaki zorlukların giderilmesini kapsar. Tedavinin ilk aşaması hastanın kireçlenme konusunda bilinçlendirilmesidir. Yaşamında kireçlenmeden etkilenen eklemi aşırı kullanmaması, ağır egzersizlerle eklemi daha fazla zedelememesi konusunda bilgilendirme yapılır. Ayrıca aşırı kiloların verilmesi konusunda telkinde bulunulur. Ağrılı kireçlenme hastalarına bu dönemde dinlenmeleri tavsiye edilir.

Kireçlenme tedavisinde eklemin çevresindeki kasların güçlendirilmesi amacıyla düzenli egzersiz yapılması gerekir. Bu şekilde eklemin yükü hafifletilmeye çalışılır. Doktor tarafından düzenlenen egzersiz programına hastaların mutlaka uyması gerekir. Yine doktorun önerisiyle fizik tedavi uygulamaları yapılır. Ekleme gerektiği yerde sıcak ya da soğuk uygulama, derin ısıtıcı ve ağrı kesici akım tedavileri uygulanır.

Tedavi sırasında iltihap dağıtıcı ve ağrı kesici ilaçlarla kireçlenme kontrol altına alınmaya çalışılır. Ayrıca son yıllarda kıkırdak dokunun güçlenmesini sağlayan ilaçlar da kullanılmaya başlanmıştır. Eklem şişliği olan hastalarda ise eklem içine kortizon enjeksiyonu yapılabilir. Ayrıca eklem kayganlığının arttırılması amacıyla eklem içine bazı ilaçların enjeksiyonu da yapılabilir. Hastalar bu tedavi yöntemlerinden yeterince fayda görmediği takdirde cerrahi girişim ile tedavi önerilir.

Kireçlenme En Çok Hangi Eklemlerde Görülür?

Kireçlenme vücuttaki hemen her eklemi etkileyebilen bir sağlık sorunudur. Ancak vücutta en fazla yükün bindiği ve en fazla kullanılan diz eklemi, kalça, omurga, parmaklar, bilekler kireçlenmeye maruz kalmaktadır.

Kireçlenme Tedavi Sonrası Tekrar Oluşur mu?

Kireçlenme tedavisinde eklemdeki kireçlenme tamamen ortadan kaldırılamaz. Bu nedenle tedaviden sonra kireçlenmenin tekrar oluşması söz konusu olamaz. Tedavi sadece kireçlenmenin belirtilerini azaltır ve daha yavaş ilerlemesini sağlar.

Kireçlenme Tehlikeli Bir Hastalık mıdır?

Kireçlenme önemsenmediği takdirde tehlikeli bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Erken aşamada tedaviye başlanmadığı takdirde eklemler bundan ciddi oranda zarar görecektir. Eklemlerdeki hareket kısıtlılığı giderek artacak ve hastanın yatağa mahkûm olmasına neden olacaktır.

Kireçlenme Görülen Bölgelerde Ameliyat Yapmak Gerekir mi?

Kireçleme tedavisinde ameliyat en son seçenek olarak uygulanmaktadır. Hastaların tedavisi sırasında beslenmeye dikkat edilmesi, egzersizlerin yapılması oldukça önemlidir. Bu yöntemlerin yetersiz kalması durumunda eklemlere enjeksiyon yapılması gündeme gelebilir. Kireçlenmenin ağrı ve eklem tutukluğu, şişlik gibi etkileri bu şekilde giderilemez ise ameliyat yapılması gerekebilir.

Kireçlenme Sadece Yaşlılarda Mı Görülür?

Kireçlenme sadece yaşlılarda görülen bir hastalık değildir. Ancak yaşın ilerlemesi kireçlenme oluşması bakımından risk olarak kabul edilmektedir. Eklemler yıllar içinde hem fazla kullanılmaktan hem aşırı yük taşımaktan, kalsiyum birikiminin artmasından, genetik yatkınlık gibi etkenlerden dolayı yaşlılarda görülme sıklığı da artmaktadır.

Böbrek Safra Kesesi Gibi Organlarda Kireçlenme Görülür mü?

Kireçlenme sadece eklemlerde değil vücudun her yerinde etkili olabilir. Böbrek, safra kesesi, kalp kapakçığı, kan damarları gibi organlarda hatta beyinde bile kireçlenme olabilir. Yumuşak dokularda dahi kireçlenme olabilir. Özellikle kanda yüksek kalsiyum birikimi olması durumunda kireçlenme vücutta yaygın olarak görülebilir.

Kireçlenme İçin Alternatif Tıpla Tedavi Uygulanabilir mi?

Kireçlenme için uygulanacak tedavi yöntemlerinde eklemlerdeki kireçlenmenin tamamen yok edilmesi mümkün değildir. Uygulanan tıbbi tedavilerin bitkisel yöntemlerle alternatif tıp tedavi yöntemleri ile desteklenmesi faydalı olabilir. Bu tedaviler için bir uzmana danışmanız yararlı olacaktır.

Kireçlenmede Bitkisel Tedavi Uygulanır mı?

Kireçlenmenin kesin bir tedavisi olmasa da ağrı ve şişlik gibi problemleri azaltacak, hastaların yaşam kalitesini yükseltecek tedaviler uygulanabiliyor. Bir anlamda kireçlenme tedavisi belirtilerin ortadan kaldırılması, hafifletilmesi için uygulanmaktadır. Bu kapsamda kireçlenmede bitkisel tedavi uygulanabilir. Bu konuda bir uzmana danışabilirsiniz. Tanik asit içeren okaliptüs yağı ağrının dindirilmesinde, zencefil iltihabı ve ağrının azaltılmasında, zerdeçal ise kireçlenme ağrısının ve şişliğin azaltılmasında kullanılabilen bitkisel tedavi seçenekleri arasındadır. Kıkırdak dokudaki kayıpları önlemek için kireçlenme başlangıcında yeşil çay tüketilebilir. Doğal yumurta kabuğu da kireçlenme başlangıcında ağrıların dindirilmesinde ve eklem tutukluluğunu azaltmada faydalı olacaktır.

Kireçlenmeye İyi Gelen Besinler Var mı?

Kireçlenmenin başlangıcında ve orta evresinde kıkırdak dokunun hasarlanmasına neden olan kimyasalların ortadan kaldırılması için omega 3 yağ asidi içeren besinler tüketilebilir. Bu amaçla omega 3 içeren yağlı balıklar, balık yağı, yumurta, ceviz, keten tohumu gibi besinler tüketilebilir. Omega 3 yağ asitleri doğal ağrı kesici özelliği de taşımaktadır. Bu nedenle kireçlenmeye çok yönlü olarak iyi gelir.

Kireçlenme Eklemlerde Şişliğe Neden Olur mu?

Kireçlenme ilerleyen aşamalarda eklemlerde bozulmaya neden olabilir. Bu durumda eklemlerden çıkıntı yapan kemikler eklemlerin sanki şişmiş gibi görünmesine neden olur. Ancak gerçekte nadiren eklemler kireçlenme nedeniyle gerçekten şişer.

Aşırı Hareketli Yaşam veya Hareketsiz Yaşam Kireçlenmeyi Nasıl Etkiler

Hareketsiz yaşam tarzı kireçlenme gelişimi bakımından risk olarak kabul edilir. Aşırı hareketli yaşam tarzı da pek kabul görmez. Olması gereken düzenli aktif bir yaşam tarzıdır. Düzenli yapılan egzersizler, spor faaliyetleri kasların ve eklemlerin direnç kazanmasına yardımcı olur. Bu yüzden kıkırdak doku daha rahat desteklenebilir. Kıkırdak dokuya binen yük dengeli olarak dağıtılabilir.

Kireçlenme için hangi bölüme gidilir?

Kireçlenmenin eklemleri etkilemeye başlamasından sonra çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Ağrı, hareketlerde zorluk ve eklemlerden ses gelmesi başlıca belirtilerdir. Hastaların bu belirtileri fark ettikten sonra ortopedi ve travmatoloji bölümüne başvurması gerekir. Yapılan tetkiklerin ardından kireçlenme tanısı konursa tedavi ilaçlarla ve fizik tedavi ile devam ettirilir.

Kireçlenme hangi vitamin iyi gelir?

Kireçlenmeyi tamamen ortadan kaldıran bir tedavi yöntemi olmadığı için geliştirilen tüm tedavi yöntemleri kireçlenmeyi durdurmak ve belirtilerini hafifletmek üzerinedir. Kireçlenme, kalsiyum tuzlarının eklemlerde birikmesinden dolayı geliştiği için kalsiyumun daha efektif kullanılmasını sağlayan vitaminler de birikme miktarını azaltmaktadır. Kalsiyumun kemiklerde kullanılabilmesi için D vitamini olmazsa olmazdır. Doğal olarak D vitamini takviyeleri ve D vitamininden zengin besinlerin tüketimi kireçlenmeye iyi gelmektedir.

Kireçlenme kaç yaşında başlar?

Kireçlenmenin ortaya çıkmasında genetik yatkınlık, beslenme akışkanlıkları, çeşitli hastalıklar ve hareket seviyesi önemlidir. Çağımızın yaşam alışkanlıkları insanları hareketsiz bir yaşam teşvik ettiğinden ötürü normal koşullar altında altmışlı yaşların sorunu olması gereken kireçlenme yirmili yaşlardaki insanları dahi etkileyebilmektedir. Hala görülme sıklığı açısından altmış yaş ve üzeri risk grubu olarak adlandırılsa da her geçen gün ortalama görülme yaşı daha da düşmektedir. Bazı durumlarda on – on iki yaşlarında dahi kireçlenme ile karşılaşılabilir.

Kireçlenme engel yaratan bir hastalık mıdır?

Kireçlenme oldukça uzun bir gelişim sürecine sahiptir. Hastalık çok uzun süreler boyunca da engel oluşturabilecek seviyede belirtileri ortaya çıkarmaz. Ancak bir noktadan sonra kemik sağlığı ve eklem sağlığı o denli bozulur ki hastanın hareket etmesi dahi imkansız hale gelebilir. İleri seviyeli kireçlenme hastalığının engel yaratan bir hastalık olduğunu söylemek mümkündür.

Kireçlenme fizik tedavi ile geçer mi?

Kireçlenmenin tedavi edilmesinde kullanılan en önemli yöntemlerden birisi fizik tedavi uygulamalarıdır. Vücudun değişik bölgelerine göre değişen hareketlerin belirli bir disiplin ile uygulanması sayesinde kireçlenmenin geriletilmesi ve belirtilerinin hafifletilmesi mümkündür. Ayrıca daha geniş alanlı kireçlenmelerde fizik tedavi cihazlarından da yararlanılabilir. Cihazların temel görevi ilgili bölgedeki dolaşım faaliyetlerinin maksimize edilmesidir. Dolaşım hızlandığında ve kanlanma arttığında ilgili bölgedeki kireç oluşumu sıfıra yaklaşmaktadır.

Kireçlenme ne kadar sürede iyileşir?

Eklemlerde kalsiyum tuzlarının birikmesinden ve kıkırdak dokularının zarar görmesinden dolayı ortaya çıkan kireçlenmenin mevcut hasarlarının geriye döndürülmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Kireçlenme tedavisi ile amaçlanan hasar oluşumunun durdurulması ve hastanın yakınmalarının azaltılmasıdır. Doğal olarak kireçlenmede tam iyileşmeden bahsetmek söz konusu değildir. Tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri süreklidir.

Kireçlenme ağrı yapar mı?

İki kemiğin sorunsuz şekilde hareket etmesini, sinir uçlarının bu durumdan etkilenmemesini sağlayan kıkırdak dokunun zarar görmesinin ilk belirtisi ağrı olarak karşımıza çıkmaktadır. Az ya da çok kireçlenen her eklem dokusu beraberinde ağrıyı getirmektedir. Ağrı geçici değil, kalıcıdır. Hareket edildikçe artma eğilimindedir. Ancak aynı eklemin aynı hareketle birden fazla defa çalıştırılması bölgenin ısınmasından dolayı ağrı hissini ortadan kaldırabilmektedir. İleri seviyeli kireçlenme vakalarında ise ağrılar eklemlerle sınır değildir, tüm vücuda yayılmış durumdadır.

İlgili Bölümler
İlgili Ameliyatlar