Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

D Vitamini Eksikliği

D Vitamini Eksikliği Hakkında
D Vitamini Eksikliği Nedenleri
D Vitamini Eksikliği Belirtileri
D Vitamini Eksikliği Tanı Ve Teşhis Yöntemleri
D Vitamini Eksikliği Risk Faktörleri
D Vitamini Eksikliği Komplikasyonlar
D Vitamini Eksikliği Nasıl Önlenir
Sık Sorulan Sorular

Vücudun sağlığını koruyabilmesi ve sağlıklı şekilde fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için çeşitli girdilere ihtiyacı vardır. Bu girdilerin başında hormonlar gelirken; ikinci aşamada ise vitaminler gelmektedir. Vitaminler hem hormon seviyelerinin kontrol edilmesinden hem de spesifik bazı hayati görevlerin vücut içerisinde icra edilmesinden sorumludurlar.

Vitaminler kendi içerisinde eriyebilme kapasitelerine göre sınıflandırılırlar. Suda eriyen vitamin grupları C ve B; yağda eriyen vitamin grupları ise A, D, E ve K’dir. Her grup vitaminin vücut içerisinde üstlendiği rol özel ve birbirinden farklıdır. Hayatın sürdürülebilmesi ve gerekli konforun sağlanabilmesi için her vitamin grubuna yeteri miktarda ihtiyaç vardır.

Herhangi bir vitamin grubunun vücut içerisinde eksik bulunması halinde vücut fonksiyonlarında yavaşlama, körelme veya tamamen kesilme gözlenebilir. D grubu vitaminler de vücut fonksiyonlarının düzenlenmesinde oldukça önemli olduğundan dolayı, eksikliği halinde önemli sonuçlar doğurur.

İnceleyen ve Onaylayan : Uzman Dr. Sema Tutar Pişkinsüt

D Vitamini Eksikliği Hakkında

D Vitamini, tüm vitaminler içerisinde en özel yere sahip olan vitaminlerin başında gelmektedir. Bunun sebebi, vitamin olmasına rağmen hormonlar kadar etkili görevler üstleniyor olmasıdır. Hormonların vücut üzerinde üstlendikleri roller hayatidir. Birçok enzimin salgılanması, vücudun hareket etmesi, düşünmesi ve kimyasının düzenlenmesi tamamen hormonların görevidir. İşte D vitamini de üstlendiği roller açısından incelendiğinde en az hormonlar kadar önemlidir.

D grubu vitaminler kolesterolden sentezlenmektedir. Sentezlenme işlemi ancak özel koşullar altında sağlanabilir. Vücuda çeşitli yollar aracılığı ile alınan D grubu vitaminlerin fonksiyonel hale getirilebilmesi için vücudun güneş ışığına maruz bırakılması gerekmektedir. Sentezlenmesi için dışsal bir güce ihtiyaç duyulması da bu vitamin grubunun oldukça özel olmasını sağlamaktadır. Güneş ışınları ile olan bu yakın bağlarından dolayı D grubu vitaminlere “güneş ışığı vitamini” adı da verilmektedir.

Alınmasına veya sentezlenmesine bağlı olarak; ayrıca birkaç spesifik hastalığa bağlı olarak vücutta D vitaminin eksikliğine rastlanabilir. Bu eksiklik, vitaminin işlevsel hale getirilmesine kadar geçen sürecin herhangi bir yerinde yaşanan sorundan dolayı oluşabilir. Bu kadar geniş bir skalada işlev gören D vitaminin eksikliğine sebep olan durumun eğer bariz değil ise saptanması oldukça zordur.

Vücut belki de yüzlerce ufak fonksiyonun birleşmesiyle oluşmuş, işleyen bir makinedir. Bu makinenin sağlıklı ve sorunsuz çalışması da bu yüzlerce fonksiyonun sorunsuz çalışmasına bağlıdır. Fonksiyonel bir inceleme yapıldığı takdirde görülecektir ki D grubu vitaminler bu makinenin sorunsuz çalışmasını sağlayan yağ gibidirler. Çarklar arasındaki uyumun sağlanmasından sorumlu olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Hormonların ve kasların verimli çalışmasından, hormonlara bağlı olarak vücut kimyasının düzenlenmesine kadar birçok alanda D vitamininin etkilerine rastlamak mümkündür.

D Vitamini Nedir

D Vitamini, vitamin grupları içerisinde oldukça özel yere sahip; sentezlenmesi dahil birçok konuda spesifik durumlar barındıran özel bir vitamindir. Diğer vitaminlerin aksine hormon gibi işlev gördüklerinden dolayı vücut için oldukça önemli hale gelmişlerdir. Sentezlenmesinde güneş ışınlarına ihtiyaç duyulmasından dolayı farklı isimleri de bulunmaktadır.

Vücuda D vitamini dışsal kaynaklardan alınır. Genelde hayvansal olarak alınmasına rağmen bazı bitkisel kaynaklarda da D vitaminine rastlanmaktadır. Beslenme aracılığıyla D vitaminin alınıyor oluşu, vücudun D vitamini eksiğinin giderildiği anlamına gelmemektedir. Vücuda beslenme yoluyla alınan D vitaminlerinin işlevsel hale gelebilmesi için sentezlenmesi gerekmektedir. Bu sentezlenme süreci de oldukça komplekstir. Tüm kompleksliğinin yanında D vitaminin sorunsuz olarak sentezlenebilmesi için güneş ışığına da ihtiyaç vardır.

D vitaminin vücuttaki en büyük etkisi, kalsiyum seviyesinin kontrol edilmesi noktasında olur. Bilindiği üzere kalsiyum vücudun içerisinde bulunan kemik ve diş gibi sert dokuları oluşturan elementtir. Bu element sürekli olarak vücuda alınmakta; diş ve kemiklerin güçlendirilmesinde, sağlıklı hale getirilmesinde kullanılmaktadır. Ayrıca küçük bir yüzdesi de vücudun diğer fonksiyonları üzerinde hayati öneme sahiptir. Böylesine hayati bir elementin seviyesinin kontrol edilmesi de D vitaminine bağlıdır. D vitamini, kalsiyum miktarını ayarlayabilmek için bağırsak fonksiyonlarına müdahale eder. Alınan besinlerden emilecek kalsiyum miktarı, bağırsaklara yapılan müdahaleler yardımıyla belirlenir.

D vitamini sentezleme sürecinde besin yoluyla alınan D1 ve D2 vitaminlerinin güneş ışınları yardımıyla D3 vitaminine çevrilmesi söz konusudur. Günlük D vitamini ihtiyacının karşılanabilmesi için sağlıklı bir bireyin günde on beş dakika kadar güneş ışığına maruz kalması gerekir. Bu maruz kalma durumu sağlanamaz ise vücudun D vitamini seviyesi hızla düşer ve hayat kalitesinde bozulmalar gözlenir. Yapılan araştırmalara göre sağlıklı bir insanda mililitrede en az yirmi nanogram D vitamini bulunması gerekmektedir.

D vitamininin güneş ışınları ile olan derin bağlantısı, Dünya’nın coğrafi durumunun insan sağlığı üzerinde etki oluşturmasına sebebiyet verir. Ayrıca yaşam standardı ile D vitamini eksikliği arasında da bağlantı bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ofiste çalışma sürelerinin yüksek olması, güneşe çıkma süresini düşürdüğü için, böyle ülkelerde D vitamini eksikliğine sık rastlanmaktadır. Ayrıca güneşlenme süresi düşük olan kuzey ve güney kutup ülkelerinde de D vitamini eksikliğine sık olarak rastlanmaktadır. Yapılan istatistik araştırmalarına göre ABD’de nüfusun yüzde kırkında; Dünya’da ise yüzde on beşinde D vitamini eksikliği ve buna bağlı sorunlar görülmektedir.

D Vitamini Eksikliğinin Yol Açtığı Hastalıklar

D vitamininin vücut üzerinde birçok fonksiyonu yerine getiriyor olması, eksikliği durumunda da bu fonksiyonların kısmen ya da tamamen yerine getirilemeyeceği anlamına gelmektedir. Bu fonksiyonların kısmen ya da tamamen ortadan kalkması da vücut için oldukça olumsuz bir durumdur.

D vitamine bağlı olarak gelişen fonksiyon kayıpları çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu genelde kalsiyum ve fosfor emiliminin ortadan kalkmasıyla yakından alakalıdır. D vitaminin bu iki mineralin emilimi üzerindeki yoğun etkisi, vitaminin eksikliği durumunda iki mineralin eksikliğine bağlı hastalıkların gelişim ihtimalini oldukça artırmaktadır.

Kalsiyum emiliminin azalmasına bağlı olarak sert dokuda yıpranmalar meydana gelen. Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen hastalık, kalsiyumun emilememesi yüzünden ortaya çıkar. Kalsiyum emilimi de D vitamini seviyesine bağlı olduğu için, kemik erimesinin sebepleri arasında D vitamini eksikliğini saymak mümkündür.

Bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesi ve fonksiyonel olarak çalışabilmesi için yüksek D vitamini seviyesine ihtiyaç vardır. D vitamini eksikliği durumunda bağışıklık sistemi zayıflayacağı için enfeksiyon ve virüs hastalıklarının ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Ayrıca vücut kimyasının bozulmasından da dolaylı da olsa D vitamini sorumludur. Bu kimyasal değişim beraberinde depresyon gibi psikolojik hastaları getirebilmektedir.

D Vitamini Eksikliği Nedenleri

D vitaminin vücut tarafından sentezlenmesi süreci oldukça komplikedir. Bu sürecin sorunsuz şekilde icra edilememesi durumu vitamin eksikliğinin temelini oluşturur. Ayrıca D vitamininin alınamaması, az alınması gibi durumlar da vitamin eksikliğinin sebepleri arasındadır. Günden güne vitamin eksikliğini tetikleyen sebepler artmaktadır. Bu sebeplerin her birini saymak mümkün olmasa da yapılan araştırmalar ışığında en sık karşılaşılan sebepleri saymak mümkündür. Bu sebeplere ek olarak, nadiren karşılaşılan bazı sebepleri de sayabiliriz ancak bu vakaların oldukça sınırlı bir çevrede gelişiyor olması, genel bir makalede anlatılmasının önüne geçmektedir. Ayrıca bazı hastalıkların da D vitamini sentezine engel olduğu bilinmektedir.

Yetersiz Güneş Işığı

D vitaminin kaynağını hayvansal ve bitkisel besinler oluşturur. Genelde hayvansal kaynaklarda ve özellikle de balıklarda D vitamininin D1 ve D2 formları bulunur. Bunlar vücuda ağız yoluyla alınır. Alınan vitaminlerin işlevsel yani D3 formuna geçebilmesi için belirli bir süreci atlatmaları gerekir. Bu süreci atlatamayan D1 ve D2 formları işlevsiz olarak vücuttan atılırlar. Organların da büyük roller üstlendiği bu sürecin en temel elemanı ise güneştir. Güneşin yaydığı UV ışınlar cilt üzerinde D vitamininin ilgili formlarının D3 formuna dönüşmesini sağlayarak vücuda yararlı bir hale getirir.

Doğal yollarla sentez için, sağlıklı bir bireyin günde en az on beş dakika boyunca kolları ve kafası güneşe maruz kalacak şekilde dışarıda veya doğrudan güneş alan bir pencere arkasında bulunması şarttır. UV ışınlar deri yüzeyine temas ederek D vitamininin ilgili forma dönüşmesini sağlayacaktır. Bu sentezin artması için güneş altında geçirilen süre artırılabilir. Güneşe temas eden cilt alanının yüksek olması da aynı şekilde sentez miktarını artırmaktadır.

Günümüzde çalışma koşullarının beyaz yakalılar için oldukça kapalı olması, özellikle gelişmiş ülkelerde D vitamini eksikliğinin yaşanmasına sebep olmaktadır. Bu eksikliğin sebebi D vitamininin öncül formlarının yeteri kadar alınamıyor olmasından değil; ilgili formların güneş ışınlarına maruz bırakılamıyor oluşundandır. Yani vücuda giren D1 ve D2 formları, D3 formuna dönüştürülemeden vücuttan atılmaktadır. Güneş ışınları olmadan yararlı ve işlevsel D vitamini formları elde etmek ne yazık ki mümkün değildir. Beslenmenin oldukça iyi olduğu gelişmiş ülkelerde daha fazla D vitamini eksikliği ile karşılaşılıyor olmasının sebebi budur.

Ayrıca bilindiği üzere Dünya’nın şekli ve güneşin konumundan dolayı belli bölgeler çok az güneşli gün sayısına sahiptir. Özellikle ekvator bölgesinden uzaklaştıkça güneşli gün sayısı düşmektedir. Sonuç olarak ekvatorun kuzeyine ve güneyine doğru uzaklaştıkça D vitamini eksikliği vakaları ile daha sık karşılaşılmaktadır.

Düzensiz, Yetersiz ve Sağlıksız Beslenme

Düzenli, yeterli ve sağlıklı beslenmenin birçok hastalığın engellenmesinde büyük bir etkisi bulunur. Bilindiği üzere insan bedeni aldığı besinlerdeki maddeler yardımıyla varlığını sağlayabilmektedir. Yani vücuda girdi olarak kaydedilecek şeylerin alımı ağız yoluyla olmaktadır. D vitamini gibi vitaminler ile çeşitli mineraller beslenme yoluyla vücuda alınmaktadır.

Vücudun, varlığını devam ettirebilmek için gereken fonksiyonları yerine getirebilmesi için birçok vitamine ve minerale ihtiyacı vardır. Bu vitamin ve mineraller yardımıyla vücut fonksiyonları gerçekleştirilmekte; hormon seviyeleri düzenlenmektedir. Bu vitamin ve minerallerin alınması kadar düzenli alınması da önemli olduğundan dolayı, beslenmenin düzenli olması büyük önem taşımaktadır. Günümüzde D vitamininin güneşe bağlı etkilerinden sıyrılan insanların D vitamini eksikliği ile karşılaşmasının en büyük sebebi beslenmenin yanlış olmasıdır.

D vitaminin kaynakları iki tanedir. Birincisi hayvansal ikincisi ise bitkiseldir. Bitkisel D vitamini kaynaklarından alınan vitamin çeşidinin oldukça düşük işlevli olması büyük bir sorundur. Hayvansal kaynaklı D vitaminleri yüksek işlevli olmasına rağmen toplumun büyük bir kesimine hitap etmeyebilmektedir. Ya da hayvansal gıdaların gelir seviyesinden dolayı oldukça az tüketilmesi, D vitamini eksikliğinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

D vitaminin istatistiksel verileri incelendiğinde özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde başlıca sebebin güneş ışınından değil, beslenmeden kaynaklandığı gözlenmektedir. Balık, peynir, tereyağı gibi besin maddelerinin az tüketilmesi; bitkisel kaynaklıların tercih edilmesi başlıca sebeptir. Ayrıca yaşam tercihi olarak vegan olmayı tercih edenlerde de hayvansal kaynakların alınamıyor oluşu, D vitamini eksikliğini tetiklemektedir.

D vitamini eksikliği çekmek istemeyenlerin düzenli olarak D vitamini açısından zengin besinleri tüketmesi gerekir. Bu tüketim haftalık veya aylık değil, günlük olmalıdır. Vücudun günlük D vitamini ihtiyacını giderebilecek gıdaların alınması elzemdir. Bu sayede vücut fonksiyonları sorunsuz olarak yerine getirilebilmektedir.

Güneş Kremi Kullanmak

Güneş kremleri, güneşin yaydığı zararlı ışınların engellenmesinde büyük öneme sahiptir ve kullanılması önerilmektedir. Güneş kremlerinin kullanımı sayesinde güneşe bağlı cilt kanseri oluşumlarının büyük oranda önüne geçilmektedir. Özellikle güneşin dik vurduğu saatlerde güneş kremi sürmeden sokağa çıkmak, cilt kanseri riskini büyük oranda artırmaktadır.

Güneş kremlerinin UV ışınlarını engelliyor oluşu cilt kanseri riskini büyük oranda düşürüyor olmasına rağmen D vitamini eksikliği riskini artırmaktadır. Cilt yüzeyinde vitamini sentezleyecek ortamın oluşmasını engelleyen cilt kremlerinin kontrollü olarak kullanılması şarttır. Güneşin dik vurduğu saatlerde kullanılan cilt kremlerinin, güneşin daha yatay açılarla geldiği gündüz ve akşamüstü saatlerinde kullanılmaması; bu saatler arasında güneş kremi sürmeden sokağa çıkılarak D vitamini sentezinin sağlanması gerekmektedir.

D Vitamini Eksikliği Belirtileri

D vitaminin vücut ve hormonlar üzerinde üstlendiği işler düşünüldüğünde, eksikliğinin ne gibi belirtiler vereceğini az çok tahmin etmek mümkündür. Ancak üstlendiği işlerin çok geniş bir skalada yer alıyor olması, belirtilerin de aynı geniş skalada görülmesine sebep olmaktadır. Genel olarak vücudun hem fiziksel hem de psikolojik durumu üzerinde etkisi olduğunu söylemek mümkündür.

Belirtilerin kolay kolay fark ve ayırt edilemiyor oluşu birçok problemi de beraberinde getirir. D vitamini eksikliğini önlemeye yönelik çözümler oldukça standart olsa da hastalığa dair belirtilerin erken dönemde belirti vermiyor oluşu; belirti verdiğinde ise ayırt edilemiyor oluşu ileri düzey hasarlara yol açabilmektedir. Çoğu zaman tedavi ile geri dönülebilir sonuçlar ortaya çıksa da nadiren geri dönülemez derecede problemler de görülebilir. Bu sebepten ötürü D vitamini eksikliğinin risk grubunda bulunanların oldukça dikkatli olmasında ve hastalığa dair ufak nüansları fark edebilmesinde fayda vardır. D vitamini eksikliğinin bu özel durumu aynı zamanda önleyici tedavilere ağırlık verilmesi zorunluluğunu da ortaya çıkarmıştır.

Yorgunluk ve Baş Ağrıları

D vitamininin vücudun stres düzeyi üzerinde etkisi bulunur. Hücre yapılarına olan etkilerinden dolayı hem sinir sistemini hem de organ fonksiyonlarını etkileyebilir. D vitamini eksikliğinin mevcut olması durumu da beraberinde yorgunluk ve baş ağrıları getirebilir.

Bilindiği üzere hem yorgunluğun hem de baş ağrılarının birçok sebebi vardır. İki durumun da D vitamini eksikliğine bağlı olarak geliştiğinin söylenebilmesi için ilk aşamada hastalığa sebep olan durumların varlığı kontrol edilmelidir. Bu aşama, D vitaminine bağlı sorunların fark edilebilirliğinin düşük olmasını anlatmaktadır aynı zamanda.

Ortaya çıkan yorgunluk ve baş ağrıları geçici değildir. Ağrı kesiciler gibi geçici çözümlerin etkisinin geçmesiyle beraber şiddetlenerek artarlar. Ayrıca yorgunluk, dinlenmeyle ortadan kalkan cinsten değildir. Yataktan kalkılmasından itibaren tüm vücudu (özellikle kas dokularını) etkisi altına alan bir yorgunluktan söz etmek mümkündür. Bu yorgunluk hali tüm gün sürer. Hatta uyku esnasında bile ağrılar şeklinde kendini belli edebilir.

D vitamini eksikliğine bağlı olarak gelişen baş ağrıları ise belirli bir bölgede sabit kalmaz. Genelde kafanın tamamını belirli periyotlarla gezer. Ağrı kesiciler ağrının seviyesini düşürse de etkisinin geçmesiyle beraber şiddetli ve kronik ağrı tekrar gözlenir.

Hastalığa Yakalanma Sıklığının Artması

Bilindiği üzere vücudun koruyucu kalkanı bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sisteminin etkin olarak çalışması belki de onlarca faktöre bağlıdır. Bu faktörlerin başında da D vitamini seviyesi gelmektedir. D vitamini antikorların daha etkin çalışmasını sağlayan faktördür. Beslenmeye veya güneşte az kalmaya bağlı olarak kandaki günlük D vitamini seviyesinin oldukça azalması durumunda bakteri ve virüslerle mücadele eden bağışıklık sistemi görevini tam olarak yerine getiremeyecektir.

Bağışıklık sisteminin görevini tam olarak yapamaması bakterilere ve virüslere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar ile otoimmün hastalıkların artmasına sebep olacaktır. Herhangi bir bakteri veya virüs olmaması halinde bile bağışıklık sistemi vücudun kendi hücrelerine saldırarak saçkıran gibi hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olacaktır.

Hastalığa yakalanma sıklığının katlanarak artması ve iyileşme süresinin de uzaması halinde D vitamini eksikliğinden bahsetmek mümkündür.

Depresyon

Depresyon çağımızın en bilinen psikolojik rahatsızlıklarından bir tanesidir. Strese, çalışma koşullarına, yaşamın sürdürüldüğü ortama, sosyal ortama göre şekillenen bir durum olmakla beraber vücuttaki kimyadan da kaynaklanabilir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki depresyona giren kişilerin yüzde altmış beşinde D vitamini eksikliği söz konusudur. Doğrudan bir bağlantı kurmak zor olsa da istatistiksel verilerin bu kadar yüksek çıkması, D vitamininin depresyon üzerinde etkisi olduğunu düşündürmektedir.

Saç Dökülmesi

D vitamini sağlıklı saçların anahtarıdır. Saç foliküllerinin sağlıklı beslenmesi için damar yolları aracılığı ile saçlı deriye D3 vitaminleri sevk edilir. Bu sevk işleminin sorunsuz olması, sağlıklı ve gür saçların ortaya çıkmasına sebep olur. Kişide D vitamini eksikliği söz konusu ise saçlar sebepsiz yere dökülecektir. Bu dökülme genetik faktörlere değil, tamamen D vitamininin eksik olmasına bağlıdır.

D vitamini eksikliğine bağlı olarak gelişen dökülmelerin genelde kadınlarda ve çocuklarda olduğunu söylemek mümkündür. Erişkin erkeklerin saç dökülmesine yatkın olmasından dolayı, bu grup dışında kalanlarda görülen saç dökülmesi vitamin eksikliğine yorulabilmektedir. Bu tip dökülmeye sahip olanlarda D vitamini takviyesinin yapılması ve sentez sürecinin sorunsuz hale getirilmesinden sonra saç dökülmesinin durduğu; dökülen saçların da tekrar çıktığı gözlemlenmektedir.

Sırt, Kemik ve Kas Ağrıları

D vitamini, kalsiyum emilimini kontrol eden kilit vitamindir. Kalsiyum da özellikle kemiklerde ve kaslarda oldukça işlevsel bir elementtir. D vitamininin eksik olması kalsiyumun da yeteri kadar emilememesine sebep olur. Bu durum kas dokularının ve kemik dokularının zayıflayarak dışsal etmenlere karşı hassas olmasına sebep olur.

Vücudunda yeteri kadar D vitamini bulunmayanlarda sebepsiz sırt, kas ve kemik ağrılarına sıkça rastlanır. Bu ağrılar aynı zamanda yorgunluğun da sürekli hale gelmesine sebep olur. Yine yapılan istatistiksel çalışmalara göre kas, sırt ve kemik ağrısı çekenlerin yüzde yetmişinde D vitamini eksikliğine rastlanmıştır. İki durum arasındaki ilintiden dolayı, D vitamini eksikliğinin belirtileri arasında bu ağrılar da sayılabilmektedir.

Cilt Sorunları

D vitamininin sentezlenmesi sürecinin aksaması halinde vücudun genel D vitamini seviyesi azalacaktır. Vücudun, çeşitli fonksiyonlarını yerine getirebilmek için günlük belirli miktarda D3 vitaminine ihtiyacı vardır. Bu miktar sağlanamadığı takdirde cilt üzerinde bulunan hücrelerde yağ birikimi artacaktır. Yağ birikiminin artması hem cildin form değiştirmesine hem de gözeneklerin kapanmasına sebep olacağından dolayı, bu gözeneklerde akne oluşumu gözlenecektir.

Akne oluşumuna ek olarak ise vücudun bazı bölgelerinde kuru bir cilt ile karşılaşmak mümkündür. Bu kuru cilt öylesine yoğundur ki bölgedeki deri koparak kepek şeklinde etrafa saçılabilir.

Kilo Problemleri

D vitamini eksikliği çeken kişiler eğer var ise kilolarını vermekte zorlanmaktadır. Sürekli D vitamini eksikliği durumunda hücreler yağ yakımı için uygun olan pozisyonlarını kaybederek daha çok yağ toplamaya başlarlar. Bu durum da kilo vermenin neredeyse imkansız hale gelmesine sebep olur. Aynı şekilde zayıf bireyler de hızlı kilo almaya, aldıkları kiloları verememeye başlar.

Kilo ile ilgili olan bu durum beraberinde psikolojik sorunları da getirebilir. Kişinin kilo verememekten dolayı psikolojik bunalım yaşaması kilo alımını döngüye sokarak obezitenin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Obezite hastalarında yapılan istatistiksel çalışmalarda D vitamini eksikliğinin olduğu saptanmıştır.

D Vitamini Eksikliği Tanı ve Teşhis Yöntemleri

D vitamini eksikliğinin tespit edilmesi oldukça kolaydır. Hastanın belirtilerle doktora başvurmasından sonra yapılan fiziksel muayene ve belirtilerin değerlendirilmesi aşamasından sonra hastanın D vitamini açısından fakir olduğu zannı oluşursa hastaya kan testi uygulanmakta ve mililitre başına nanogram hesabına göre D vitamini sayımı yapılmaktadır.

Hastanın D vitamini eksikliği kolayca tespit edilebiliyor olmasına rağmen buna neyin sebep olduğu kestirilemez ise çeşitli başka testlerde uygulanmaktadır. Uygulanan bu testler hastanın özel durumuna göre geniş bir skalada olabileceğinden dolayı tek tek saymak mümkün değildir. Genelde sentez, emilim kısımlarını ilgilendiren testlerdir.

Fiziki Muayene ve Belirtilerin Değerlendirilmesi

Hastanın, D vitamini eksikliğini işaret edebilecek belirtileri gözlemlemeye başlaması, teşhisin başlangıcı olarak kabul edilebilir. D vitamini eksikliğinin verdiği belirtilerin tespit edilmesi oldukça zordur. Tespit edilebilir belirtiler verse dahi bu belirtilerin diğer hastalıklara ait belirtilerden ayırt edilebilmesi de zordur. Yani hasta açısından belirtileri gözlemlemekten başka yapacak bir şey yoktur.

Hasta belirtilerin farkında olarak doktora başvurduktan sonra, bu alanda uzman olan doktor belirtileri inceler ve hastalığa dair fark edilebilir izleri arar. Hastayla mülakat, yaşam tarzının anlaşılması ve D vitamini eksikliği ekseninde değerlendirilmesi sonrasında eğer şüpheler D vitamini eksikliğini gösteriyorsa kan testine gönderilir.

Kan Testi

Fiziksel muayene ve hasta ile yapılan mülakatın ardından en ufak bir şüphe dahi oluşmuşsa hasta kan testine yönlendirilir. Uygulanan testin oldukça kolay ve maliyetsiz olmasından dolayı genelde ilgili belirtilerle başvuran her hastaya kan tahlili uygulanmaktadır. Bu kan testinde hastadan alınan bir tüp kan, mililitre başına düşen D vitamini açısından incelenmektedir.

Erişkin bir bireyde bir mililitre kan içerisinde en az yirmi nanogram D vitamini bulunması beklenmekle birlikte bu miktarın kırk nanograma kadar çıkmasında herhangi bir sakınca yoktur. Vitaminlerin fazlalığı vücut için tehlike oluşturmadığından dolayı yapılan sayım minimum miktar üzerinden değerlendirilerek raporlanır. Eğer hastada yirmi nanogramın altında bir D vitamini miktarı söz konusu ise o hasta için D vitamini eksikliğinden bahsetmek söz konusudur.

D Vitamini Eksikliği Risk Faktörleri

D vitamini eksikliğinin risk faktörlerinin oluşmasında vitaminin alımı, sentezlenmesi ve tüketimi sürecinde yaşanan aksaklıklar önemli yer tutar. Vitaminin alınmasını, sentezlenmesini veya işlevsel olarak kullanılmasını engelleyen faktörler oldukça fazladır. Bunun sebebi, vitaminin ilgi alanının oldukça geniş olmasıdır. Bu kadar geniş skalada hizmet veren bir vitamini de aynı genişlikte faktörler etkilemektedir.

Risk gruplarının oluşmasında hastaların bilinçsiz tercihleri, kalıtsal durumları veya bilinçli tercihleri etkili olabilir. Vitaminin alımı konusunda yapılan besin tercihleri önemli yer tutar. Çevresel faktörlere bağlı durumlar ise dışsal olmakla birlikte hastanın tercihi dışında şekillenir. Bazı kalıtsal hastalıklar ise D vitamini sentezine müdahale ederek genetik faktörleri oluşturur.

Sağlıksız ve Düzensiz Beslenenler ile Veganlar

D vitamini eksikliğinin ortaya çıkmasına sebep olan faktörlerin başında kişilerin beslenme düzenleri gelir. Kişinin düzensiz, sağlıksız ve yetersiz beslenmesi yeteri kadar D vitamini almasının önündeki en büyük engeldir. Özellikle D vitamininden yoksun beslenmek doğal olarak vitaminin ham halinin vücuda alınamamasına sebep olur. Bu sebepten ötürü de vücudun günlük D vitamini ihtiyacı karşılanamaz.

Beslenme her ne kadar düzenli ve sağlıklı olsa da bazı durumlarda tercih olarak D vitamininden yoksun gıdaların tüketimine ağırlık verilebilir. D vitamini her ne kadar bitkisel kaynaklardan da elde edilebiliyor olsa da günümüzde en zengin ve işlevsel D vitamini kaynağı hayvansal gıdalardır. Hayvansal gıdaların tüketimine karşı politik bir duruş sergileyen vegan bireyler, bu gıdaların ticari olarak üretilmesine tepki olarak tüketimi kesmektedir. Politik olarak oldukça doğru olan bu tavır beraberinde vücut sisteminde sıkıntıları meydana getirmektedir. Zengin D vitamini kaynağı olan hayvansal gıdalardan uzak duran veganlar, kronik olarak D vitamini eksikliği çekmekte; çekmeyenler de risk grubu içerisinde yer almaktadır.

Obezite ve Çölyak Hastaları

Obezite hastalarında ve çölyak hastalarında bağırsak fonksiyonları düzensizdir. Ayrıca beslenme alışkanlıkları ve yiyeceklere olan hassasiyetler de farklı olduğundan dolayı, bu hastalığa sahip bireylerde D vitamini eksikliği ile sıkça karşılaşılmaktadır. Özellikle çölyak hastalarında, vitaminin emilim sorunları yüzünden karşılaşılan bu eksiklik; obezite hastalarında beslenme alışkanlıklarından dolayı gelişmektedir.

50 Yaş ve Üzeri Kişiler

Özellikle menopoz sonrası kadınlar olmak üzere elli yaşın üzerine çıkan her birey doğrudan doğruya D vitamini eksikliği açısından risk grubu içerisine dahil edilmektedir. Cilt hücrelerindeki yorgunluk, bağırsak fonksiyonlarındaki sorunlar, genel yaşlanma halinin getirdiği sıkıntılar vücuttaki D vitamini seviyesinin sürekli olarak düşük kalmasına sebep olmaktadır.

Ofis Ortamında Çalışanlar

Çağımızın ortaya çıkardığı iş kollarının büyük bir bölümü güneş ışığından yoksun olan ortamları beraberinde getirmektedir. Geçtiğimiz yüzyılın büyük kısmında kişiler gün ışığı altında çalışmak zorunda iken günümüzde bu durum tam tersi bir hal almıştır. Birçok kişi ofis ortamında, güneş ışınlarından yoksun çalışır. Bir o kadar insanın da güneş ışınlarının hiç olmadığı gece vakti çalıştığı düşünülürse, ofis ortamının ve çalışma koşullarının D vitamini eksikliğinin başlıca risk grubunu oluşturduğu fark edilebilir.

Bilindiği üzere güneş ışınları, D vitamininin sentezlenmesi noktasında oldukça önemlidir. Doğru ve yeterli beslenme ile D1 ve D2 vitaminleri yeteri kadar alınsa da bunlar sentezlenemediği takdirde vücuda fayda sağlamamaktadır. Sentezlenmenin sağlanabilmesi için de güneş ışınlarının deriyle temas etmesi gerekmektedir. Ofis çalışanları ancak yapay ışıklara maruz kalmaktadır. Bu sebepten ötürü ofis çalışanlarında sık sık D vitamini eksikliği ile karşılaşılmaktadır.

Koyu Ten Rengine Sahip Olanlar

Ten rengi ile güneşlenme imkanı arasında bağlantı bulunur. D vitamini eksikliğine göre daha ciddi sonuçlar ortaya çıkarabilecek cilt kanserinden korunmak, güneşten korunmakla mümkündür. Açık tenli bireylerin güneşe maruz kaldıklarında cilt kanserine yakalanma ihtimali; koyu renkli tene sahip bireylere göre oldukça fazladır. Bu sebepten ötürü açık tenli bireyler güneşten ya dışarı çıkmayarak ya da güneş kremi sürerek korunmaya çalışmaktadır. Bu da sentez işleminin açık tenli bireylerde daha az olmasına sebep olmaktadır. Tüm bu durumlardan ötürü ten rengi açık olan bireyleri doğrudan risk grubu içerisine almak mümkündür.

Bağırsak Hastalığı Olanlar

D vitamininin alım, sentez ve kullanım sürecinin en kritik aşamalarından birisini bağırsak bölgesinde yapılan emilim aşaması oluşturur. Besin yoluyla alınan D vitaminleri mideyi geçtikten sonra bağırsak kısmında ilgili hücreler tarafından süzülerek kana karıştırılır. Damar yoluyla cilt bölgesinde güneş ışınları ile birleştirilerek sentezlenen D vitaminleri, yararlı form olarak adlandırılabilecek D3 vitaminine dönüştürüldükten sonra vücut tarafından kritik işlerde kullanılır.

Bu sürecin sorunsuz olarak işletilebilmesi için bağırsak fonksiyonlarının sorunsuz olarak çalışma elzemdir. Bazı bağırsak hastalıkları, bu sürecin bozulmasına sebep olurlar. D vitaminini emecek olan spesifik hücreler görevlerini tam olarak yerine getiremez ve D vitamininin ham hali olan D1 ve D2 vitaminleri kana karıştırılamaz ya da az karıştırılır. Sonuç olarak bağırsak hastalıklarına bağlı olarak D vitamini eksikliği ile karşılaşılabilir.

D Vitamini Eksikliği Komplikasyonlar

D vitamini eksikliği, D vitamininin vücut üzerinde üstlendiği roller düşünüldüğünde geniş bir skalada soruna yol açabilir. D vitamini eksikliği hangi sebepten kaynaklanıyorsa kaynaklansın, çeşitli hastalıklara doğrudan veya dolaylı olarak etki edebilir. Ayrıca ilgili komplikasyonlar içerisinde psikolojik hastalıklar da bulunabilir.

Genel olarak diyabet, otoimmün (bağışıklık sistemi) hastalıklar, obezite gibi hastalıkları ortaya çıkarma veya destekleme durumu olmakla birlikte birçok cilt problemine de sebep olabilir.

Çocuklarda Görülen Komplikasyonlar

D vitamini eksikliğinin çocuklarda ortaya çıkarabileceği en uç komplikasyon raşitizmdir. Bilindiği üzere D vitaminin en kritik görevi kalsiyum ve fosfor emilimini düzenlemesidir. Yeteri kadar D vitamini barındıran bir vücut, yeteri kadar kalsiyum ve fosfor da emmektedir. D vitaminin eksik olması durumunda ise yeteri kadar kalsiyum ve fosfor emilememektedir. Kalsiyum ve fosforun kemiklerin ve dişlerin oluşumundaki payı düşünülürse, D vitamini eksikliğine bağlı olarak kemik ve diş yapısının oluşumunda sorunlar oluşması muhtemeldir.

Çocuklarda D vitamini eksikliğinin ortaya çıkması, kalsiyum ve fosforun yeteri kadar emilememesine sebep olur. Henüz gelişim çağında olan kemikler ve dişler de bu durumdan oldukça olumsuz etkilenir. Bilindiği üzere raşitizm kalsiyum ve fosfor azlığına bağlı olarak gelişen vücut şekil bozukluklarıdır. İskelet sisteminin bu iki elementin yoksunluğu ile gelişmesi imkansızdır. Gelişse bile yumuşak ve güçsüz olacaktır.

Erişkinlerde Görülen Komplikasyonlar

Erişkin dönemde, çeşitli sebeplere bağlı olarak D vitamini eksikliği gelişmesi yine kalsiyum ve fosfor seviyesinde eksilmelere sebep olur. Bu iki element sadece çocukluk döneminde değil, erişkin dönemde de oldukça önemlidir. Çocukluk döneminde sorunsuz oluşan iskelet sistemi gücünü koruyabilmek için iki elemente sürekli olarak ihtiyaç duyar. D vitamininin eksik olmasından dolayı iki element yeteri kadar alınamazsa ilk aşamada kemiklerde deformasyonlar meydana gelir. Dışsal etkilere karşı oldukça hassas hale gelen kemikler kolayca kırılabilir.

Eğer doğru müdahale edilmezse bu deformasyonlar kemik erimesini ortaya çıkarabilir. Kemiğin yapısından mikro olarak bulunan delikler genişler ve çoğalır. Bu durum D vitamini eksikliğine bağlıdır. Deliklerin oldukça çoğalması kemiklerin tamamen güçsüz düşmesine sebep olur. Erişkinlerde D vitamini eksikliğine bağlı olarak görülen komplikasyonların en uç noktası kemik erimesidir.

D Vitamini Eksikliği Nasıl Önlenir

D vitamini eksiliğini önlemek için, eksikliği ortaya çıkaran durumların kontrol altına alınması şarttır. Hayat düzeninin sağlıklı bir şekilde kurulması, beslenme düzeninin değiştirilmesi; değiştirilemediği noktada ise takviyelerle vücudun desteklenmesi elzemdir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde D vitamini eksikliğinin sıkça görülüyor olmasından dolayı takviye bazlı korunma yöntemleri gelişmiş durumdadır. Ayrıca kişilerdeki bilinç seviyesinden dolayı güneşte kalma süresi günden güne artmaktadır.

Beslenme Düzeninin Kurulması

D vitamininin yeteri kadar alınması, vücuttaki D vitamini seviyesinin korunabilmesi açısından oldukça önemlidir. Vitaminin depolanması söz konusu olmadığından dolayı, günlük alım gerekir. D vitamini açısından zengin bitkisel ve hayvansal kaynakların tüketimi kadar bunların düzenli tüketimi de önemlidir.

En çok D vitamini içeren kaynaklar hayvansal olmakla beraber bazı kişilerin tercih olarak bunları tüketmiyor oluşu bitkisel kaynakları da öne çıkarmaktadır. Kişilerin D vitamini alabilecekleri kaynaklar şunlardır:

  • Süt ve süt ürünleri
  • Yağ açısından zengin balıklar
  • Karaciğer
  • Yumurta
  • Bazı mantar çeşitleri
  • Maydanoz, yulaf
  • Örnekler çoğaltılabilir ancak günlük yeteri kadar D vitamini ihtiyacını sağlayacak besinler bunlardır.

D Vitamini Takviyeleri

Çeşitli sebeplerden ötürü günlük D vitamini ihtiyacını karşılayamayanların yapması gerekenlerin başında suni olarak hazırlanmış takviyeleri almak gelmektedir. Eczanelerde oldukça cüzi fiyatlara satılan bu takviyeler sayesinde D vitamini ve diğer vitaminler takviye olarak alınabilir. Dikkat edilmesi gereken nokta alınan vitaminlerin ham halde olmasıdır. Yani vitamin takviyelerini almak güneşten mahrum kalmanın bahanesi değildir. Alınan bu takviyelerin de sentezlenmesi için güneş ışınlarına ihtiyaç vardır.

Güneşte Kalma Süresini Artırmak

Sağlıklı ve erişkin bir bireyin günlük en az on beş dakika, yüksek temas oranına sahip şekilde güneş altında durması gerekir. Kollar, boyun bölgesi ve kafa bölgesi güneş ışınlarıyla temas edebilecek alanlardır. Yaz aylarında bacaklar da bu gruba dahil edilebilir. Günümüzde özellikle türban veya çarşaf takan kadınlarda D vitamini eksikliğine sık rastlanmaktadır. Bu kişiler D vitamini açısından zengin besinler tüketse de güneş ışınlarına maruz kalmadıkları için vitamini sentezleyemezler. Bunun önüne geçmek için yapılması gereken şey minimum on beş dakika güneş altında bulunmaktır.

Sık Sorulan Sorular

D vitamini eksikliği oldukça geniş bir alanı ilgilendirmektedir. Çok uzun bir makalede dahi bu eksikliğin neden ortaya çıktığını, belirtilerini ve sorunlarını anlatmak mümkün değildir. Risk grubunda olanların ve halihazırda bu sorunu yaşayanların spesifik sorularına cevap vermek bu açıdan oldukça kıymetlidir.

D Vitamini Hangi Kaynaklardan Alınır?

D vitaminin alınabilmesi için hayvansal ve bitkisel gıdalar tüketilmelidir. Ayrıca çeşitli sebeplere bağlı olarak bu tür tüketimlerin az olması halinde suni olarak üretilen vitamin takviyelerinden de yararlanılabilir.

D Vitamini Eksikliği İle Kanser Arasında Bağlantı Bulunur Mu?

D vitamini eksikliğinin bazı kanser türlerinin oluşumunu tetiklediğine dair fikirler olsa da klinik testler yardımıyla kanıtlanmış herhangi bir sonuç bulunmamaktadır. Genel olarak söylemek gerekirse yapılan istatistiksel çalışmalara göre bazı kanser hastalarının D vitamini seviyelerinin düşük olduğu saptanmıştır.

D Vitamini Takviyeleri İşe Yarar Mı?

D vitamini takviyeleri, alınan takviyeler doğru şekilde sentezlenirse işe yaramaktadır. Alınan vitamin takviyeleri, D vitamininin ilk formunu oluştururlar. Bu form vücut için tamamen yararsızdır. Alınan vitaminlerin güneş tarafından sentezlenmesi ve karaciğere gönderilmesi; sonrasında ise böbrek tarafından işlenerek son formuna çevrilmesi gerekmektedir. Tüm bu sürecin başarılı şekilde yürütülmesi halinde takviyeler oldukça faydalı olmaktadır.

D Vitamini Fazlalığı Vücuda Zarar Verir Mi?

Vitamin fazlalıkları vücuda zarar vermez. Herhangi bir vitaminin vücuda fazla olan kısmı emilmeden doğrudan atılmaktadır. Emildikten sonra fazla olan kısım da yine böbrekler tarafından tahliye edilebilmektedir. D vitamininde de aynı durum söz konusudur.

D Vitamini Eksikliği İçin Hangi Kliniğe Başvurulmalıdır?

D vitamininin eksik olduğuna dair şüpheler doğması ve bazı belirtilerin gözlemlenmesinden sonra kişi dahiliyeye başvurarak gerekli teşhis ve tedavi sürecinin başlamasını sağlayabilir.

D Vitamini Tedavisi Nasıl Yapılır?

D vitamini tedavisi beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, vitamin takviyelerinin verilmesi ve eğer gerekiyorsa bazı hayat tarzı değişikliklerinin yapılması ile sağlanır. Genel olarak bahsedilmesi gerekirse:

  • İlk aşamada D vitamini eksikliğine neyin sebep olduğu araştırılır. D vitamini alım sürecinin hangi aşamada bozulduğu saptanır. Bu bozulmaya sebep olan faktör eğer takviyeler ve güneşe çıkma ile ortadan kaldırılabiliyor ise sorun yoktur. Eğer daha farklı bir hastalık bu sürece etki ediyorsa o hastalığın tedavisinin yapılması şeklinde D vitamini eksikliği ortadan kaldırılır.
  • Eğer hastalığa sebep olan faktör bir hastalık değilse hastanın beslenme düzeni oturtulur. D vitamini açısından zengin besinler düzenli olarak tüketilir. Tüketim günlük ihtiyacı karşılayabilecek düzeyde ve düzenli olur.
  • Eğer kişi ofis ortamında çok vakit geçiriyorsa haftalık olarak belirli periyotlarla güneş ışınlarına maruz kalması sağlanır. Düzenli yürüyüşler ile bu durum sağlanabilir.

D Vitaminin Normal Düzeyi Nedir?

Erişkin bir insanda D vitaminine bağlı fonksiyonların sorunsuz olarak işletilebilmesi için kanda bulunması gereken minimum D vitamini miktarı mililitre başına yirmi nanogramdır. Bu en düşük seviyeyi ifade etmekle birlikte genelde otuz veya kırk nanogram aranır. Bu miktarın sağlanamadığı durumlarda hastaya çeşitli takviyeler uygulanabilir.

D Vitamini Eksikliği Hangi Hastalıklara Yol Açar?

Vücudun birçok fonksiyonunun gerçekleştirilmesinde D vitamini oldukça kritik öneme sahiptir. Bazı sentezlerin gerçekleştirilebilmesi için D vitaminin yeterli miktarda olması gerekir. Olmadığı takdirde de çeşitli hastalıklar ortaya çıkabilir. Bu hastalıklar şunlardır: hücre bozulmasına bağlı kanser oluşumu, sürekli yorgunluk hali, metabolizma hastalıkları, psikolojik rahatsızlıklar, romatizma hastalıkları, kalp – damar hastalıkları, kemik sağlığında bozulmalar.

D Vitamini Eksikliği Ne Kadar Sürede Geçer?

D vitamini eksikliğinin giderilebilmesi için beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, hareketli bir yaşama geçilmesi ve güneş altında daha fazla vakit geçirilmesi gerekmektedir. Kritik seviyenin altındaki hastalarda ise takviyeler mecburidir. Bu takviyeler bazen ağız yoluyla bazen de damar yoluyla verilmektedir. Her iki uygulamada da vücudun yeteri kadar D vitaminine kavuşması altı ayı bulabilmektedir.

D Vitamini Eksikliği Olan Nasıl Beslenmelidir?

D vitamini açısından zengin olan birçok besin bulunur. Sentezlenmesi için güneş altında yeteri kadar kalındığı müddetçe süt ve süt ürünleri, tereyağı, deniz ürünleri, karaciğer, yumurta, patates, mantar, maydanoz ve yulaf tüketilebilir. Bu sayede günlük olarak ihtiyaç duyulan D vitamini miktarı vücuda besinler yoluyla alınabilir.

D Vitamini Eksikliği Neden Kilo Aldırır?

D vitamininin kilo aldırdığına dair bilgiler teyide muhtaçtır. Sürece birçok dolaylı faktör etki ettiğinden dolayı kilo verenlerin ya da alanların D vitamininin durumundan dolayı bunu yaşadıklarını söylemek güçtür. Ancak, D vitamininin eksik olduğu durumda metabolizmanın normalden daha yavaş çalışması söz konusudur. Bunun da kilo artıran bir etki oluşturduğu düşünülebilir.

Gebelikte D Vitamini Eksikliği Nelere Yol Açar?

Vitaminler içerisinde belki de en kritik görevler D vitamininindir. Eksikliği durumunda çeşitli belirtiler ortaya çıkar ve vitamin vücuda takviye edilmediği müddetçe de bu belirtilerde artış görülür.

  1. Sürekli depresyon hali,
  2. Vücudun tamamını etkisi altına alan sürekli ağrılar,
  3. Kaslarda ve kemiklerde zayıflama,
  4. Vücudun genelinde terleme problemleri,
  5. Kilonun korunmasında sorunlar,
  6. Metabolizma değerlerinde bozulmalar,
  7. Şiddetli baş ağrıları,
  8. Bağırsak fonksiyonlarında düzensizlik,
  9. Boşaltım sisteminin bozulması.

    D Vitamini Eksikliği İle Demir Eksikliği Aynı Şey Mi?

    Demir eksikliği ile D vitamininin eksikliği birbirinden oldukça farklı durumlardır. D vitamini bir vitamin iken demir bir mineraldir. Vücutta üstlendikleri görevler de birbirinden oldukça farklıdır. İkisinin eksikliği de farklı sebeplere bağlı olarak gelişmekte; gelişen eksiklik de birbirinden çok farklı belirtiler ortaya koymaktadır.

    D Vitamini Eksikliği Unutkanlık Yapar Mı?

    D vitamininin hafıza üzerinde doğrudan etkisi olmasa da birçok dolaylı yoldan hafıza üzerinde etki oluşturmaktadır. Nöron faaliyetlerinin düzenlenmesi, ön belleğin ve kalıcı belleğin faaliyetleri büyük oranda D vitamini ile ilişkilidir. Uzun süredir vitamin eksikliğini yaşayanlarda ciddi hafıza problemleri ortaya çıkabilmektedir. Eğer tedavide gecikilirse hafıza sorunları kalıcı hale de gelebilmektedir.

    D Vitamini Eksikliği Hangi Tahlillerle Belli Olur?

    D vitaminin eksikliği kısa vadede dışarıdan fark edilebilen belirtiler ortaya koymaz. Tanının mutlaka laboratuvar testleri kullanılarak yapılması gerekir. Günümüzde tanı için tam kan sayımı kullanılmaktadır. D3 değerleri üzerinden D vitaminine yönelik değerlendirme yapılmaktadır. Gereken bazı durumlarda ise idrar ve dışkı testlerine de başvurulabilmektedir.

İlgili Bölümler
İlgili Tedaviler