Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Sara (Epilepsi) Tedavisi

Beyin insan vücudunu yöneten ve birçok eylemi gerçekleştirmemizi sağlayan oldukça önemli bir organdır. Beyinde milyarlarca hücre bulunmaktadır ve bu hücrelerin arasında da elektriksel bir bağlantı vardır. Epilepsi hastalığı ise bu hücreler arasında geçici olarak ortaya çıkan normal olmayan elektrik yayılması şekilde tanımlanmaktadır. Epilepsi hastalığı halk arasında sara olarak da bilinmekte ve hastanın nöbetler geçirmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Epilepsi tedavisi olan bir hastalıktır. Tedavi hastaların durumuna göre farklılık göstermektedir. Bazı hastalar belirli bir süre uygulanan tedavi ile tamamen iyileşirken bazılarının hayat boyu tedaviye devam etmesi gerekmektedir.

Epilepsi hastalığının görülme sıklığı yüz kişide bir kişi şeklindedir. Her yaş grubundan insan epilepsi hastası olabileceği gibi; hastalık çoğunlukla on altı yaş altı ve altmış beş yaş üstü bireylerde daha sık görülmektedir. Kadınlar ve erkekler arasında hastalığın görülme sıklığı ile ilgili herhangi bir fark bulunmamaktadır.

Epilepsi hastalarının bazılarında hastalığın nedeninin kesin olarak saptanamadığı durumlar mevcuttur. Ancak genel olarak epilepsi hastalığına neden olan birçok etken de sıralanabilmektedir. Doğum sırasında beyne oksijen gitmemesi, beyin dokusunda ve damarlarında gelişime bağlı anormallikler olması, kafa travmaları, beyinde meydana gelen iltihaplanmalar, beyin tümörleri ve genetik etkenler epilepsi hastalığının nedenleri arasında sayılabilmektedir.

Epilepsi hastalığında beyin fonksiyonlarında geçici bozulmalar meydana gelir ve bu durum epilepsi nöbetleri olarak adlandırılır. Nöbet geçiren her birey epilepsi hastası değildir, nöbetlerin sürekliliğinin olup olmadığı ve nasıl geliştiği incelenmelidir. Epilepsi nöbetleri sanılanın aksine tek tip değildir, farklı hastalarda farklı şekil ve şiddette meydana gelmektedir. Bazı hastalarda bilinç kaybı, şiddetli kasılmalar, ağızdan köpük gelmesi şeklinde nöbet görülür iken, bazı hastalarda bilinç kaybı yaşanmamakta, hastanın herhangi bir uzvunda titreme hareketi, uzvunu kontrol edememe şeklinde görülmekte veya bazı hastalarda da dışarıdan fark edilmeyecek şekilde nöbet görülmektedir. Epilepsi nöbetleri hastalığın beynin hangi kısmında olduğuna, hastanın nöbet sırasında bilinç kaybı yaşayıp yaşamamasına ve istemsiz hareketlerinin olup olmamasına göre incelenebilmektedir. Genellikle beynin tamamının etkilendiği jeneralize nöbetler ve beynin bazı alanlarının etkilendiği parsiyel nöbetler olarak iki ana grupta incelenir.

Epilepsi hastalığının iyi huylu rolandik epilepsi, çocukluk çağı epilepsisi, temporal lob epilepsisi, fotokonvulsif epilepsi, infantil spazm, frontal lob epilepsisi gibi çok farklı çeşitleri vardır. İyi huylu rolandik epilepsi çoğunlukla ilkokul zamanında ortaya çıkar ve ergenlikle beraber atlatılır. Temporal lob epilepsisi genellikle yetişkinlerde görülür ve beynin şakak bölgesinde ortaya çıkar. Frontal lob epilepsisi beynin frontal lob kısmında görülmektedir, ani nöbetlerle kendini göstermektedir. Fotokonvulsif epilepside hasta ışığa karşı duyarlıdır ve nadir görülen bir epilepsi türüdür. Çocukluk çağı epilepsisi çoğunlukla ilkokul çağlarında kısa süreli dalgınlıklar şeklinde ortaya çıkmaktadır. İnfantil spazm ise bir yaş öncesi bebeklerde tekrarlayan kasılmalar şeklinde meydana gelen epilepsi türüdür.

Yorgunluk, uykusuzluk, stres, düzensiz beslenme ve bazı ilaçlar epilepsi nöbetini tetikleyebilmektedir. Hasta nöbet geçirdiğinde yakınları tarafından çok iyi gözlemlenmeli ve durumu doktora aktarılmalıdır. Bu hastalığın tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Epilepsi nöbeti sırasında hastaya gereksiz ve yanlış müdahaleden kaçınılmalıdır. Elinde veya çevresinde hastaya zarar verebilecek nitelikte materyal var ise alınmalı, hastanın başının altına yumuşak bir eşya konulmalı, ağzından köpük salya geliyor ise yan çevrilmeli ve kravat gibi boğazını sıkan herhangi bir eşya varsa çıkarılmalıdır. Hastaya herhangi bir şey koklatmak, ağzını açmaya çalışmak ve hastayı sıkmak yanlış davranışlardır. Bu tür davranışlar hastanın çenesinde ve ağzında çeşitli yaralanmalara ve uzuvlarında hasara neden olabilmektedir.

İnceleyen ve Onaylayan : Doç. Dr. Aşkın Şeker

Sara (Epilepsi) Tedavisi Türleri

Epilepsi, hastanın yaşamını etkileyen zor bir hastalıktır ancak düzenli tedavi ile kontrol altına alınabilmektedir. Tedavinin başarılı olabilmesi için öncelikle doğru bir teşhis konulması gerekmektedir. Hastalığın sebebi ve beynin hangi kısmını etkilediği de bu süreçte önemlidir. Hasta ve hasta yakınlarının bu süreçte doktor ile iletişim halinde olması ve hastanın geçirdiği nöbetin doğru şekilde doktora aktarılması büyük önem taşımaktadır. Epilepsi hastalığı tedavisi uzun bir süreçtir. Tedavi her hastada farklı sonuçlar vermektedir. Bazı hastalar uzun bir tedavi döneminden sonra tamamen iyileşebilir iken bazı hastaların hayat boyu tedaviyi sürdürmeleri gerekmektedir. Epilepsi hastalığının iki çeşit tedavisi mevcuttur; bunlardan ilki ilaç tedavisi ikincisi ise cerrahi yöntemler ile tedavidir.

İlaç Tedavisi

Epilepsi hastalığında ilk olarak ilaç tedavisi denenmektedir. İlaç tedavisi ile hastalığın kontrol altına alınması, nöbetlerin azaltılması ve engellenmesi ve hastanın normal bir yaşam sürmesi amaçlanmaktadır. Doktor tarafından hastaya en uygun ilaçlar belirlenerek tedaviye başlanmaktadır. Bu tedavide ilaçların zamanında ve belirtilen dozda kullanılması çok önemlidir. İlaçların düzensiz kullanılması durumunda o zaman kadar elde edilen olumlu gelişmeler de ortadan kalkacaktır. İlaç tedavisini düzenli olarak uygulayan hastaların büyük bir bölümünde olumlu sonuçlar alınmaktadır. Eğer hastalar kullanılan ilaçlara rağmen nöbetler azalmıyor ise, hastada yan etkiler görülüyor ise veya gebelik şüphesi gibi durumlar var ise mutlaka doktora danışılmalıdır. Bu tür durumlarda hastanın ilaçlarının değiştirilmesi veya dozlarının yeniden ayarlanması gerekebilmektedir. Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar çok çeşitlidir. Fenobarbital, karbamazepin, valproat, fenitoin, lamotrigin, topiramate, gabapentin, etosüksimid, primidon, vigabatrin ve levetiracetam bu ilaçlardan bazılarıdır.

Epilepsi hastalığının ilaçla tedavisi uzun süre devam etmektedir. Eğer kullanılan ilaçlar ile hastanın nöbet geçirmesinin önüne geçildi ise ilaçlara iki yıl kadar daha devam edilmekte, bazı hastalarda da ilaç tedavisi hayat boyu sürmektedir. Bu nedenle kullanılan ilaçların hastaya uygunluğu büyük önem taşımaktadır. İlaçların hasta üzerinde herhangi bir yan etkisi olup olmadığı gözlenmelidir. Hasta epilepsi ilaçlarını kullanmaya başladığında ortaya çıkan yan etkiler çoğunlukla vücudun ilaca alışma süreci olduğu için normal kabul edilmektedir. Bunlar baş dönmesi, uykulu olma durumu, denge problemleri gibi yan etkilerdir ve kısa bir süre içerisinde kendiliğinden kaybolmaktadır. Cilt problemleri, konsantrasyon sağlayamama, iştahın aşırı açılması veya kapanması da ilaçların uzun dönemde görülen yan etkilerine örnek verilebilir. Bunlar dışında ilaçlar sebebi ile hastada alerji görülebilmektedir. İlaç kullanan hastaların dikkatlice gözlemlenmesi ve bu tür yan etkiler görüldüğünde doktora bilgi verilmesi tedavi süreci için oldukça önem taşımaktadır.

Fenobarbital

Fenobarbitaller beyin ve sinir sisteminin çalışmasını düzenlemek için kullanılan ilaç türüdür. Epilepsi hastalarında ortaya çıkan istem dışı kasılmalarda, gebeliğin yirminci haftasından doğumdan sonraki ilk haftaya kadar ortaya çıkan istemsiz kasılmalarda, el, ayak ve yüz kaslarında oluşan kasılmalarda, tiroit hastalığında ortaya çıkan gerilim hali, menopoz döneminde ortaya çıkan gerilim halinde ve endişe, korku sonucu ortaya çıkan gerilimlerde kullanılır. İlaç kullanımında kandaki ilaç seviyesini ölçmek için fenobarbital teşyi yapılmaktadır. Bu test ilacın kandaki seviyesinin tedavi edici dozda olup olmadığını ve ilaç kullanımı sırasında ortaya çıkan yan etkilerin ilaçla ilgili olması halinde tedbir alınması için yapılmaktadır. Fenobarbital kullanımı sırasında konvülsiyon, depresyon, nefes almada zorluk, deride döküntü, boğazda nedensiz ağrı, ateş, yorgunluk, halsizlik, deri ve gözlerde sarılık gibi nadir görülen yan etkiler ortaya çıkabilmekte ve tıbbi olarak gözlem altında takip edilmesi gerekmektedir. Bulantı, kusma, ishal, kas ve eklemlerde ağrı, baş ağrısı gibi yan etkilerde çok nadir görülen yan etkiler olarak bildirilmektedir. İlaç kesildikten sonra ortaya çıkabilecek baygınlık hissi, halüsinasyon, titreme gibi yan etkiler acil tıbbi müdahale gerektirir.

Karbamazepin

Karbamazepin epilepsi, alkol bırakma tedavisi, bipolar bozukluk tedavilerinde kullanılan bir ilaçtır. İlacın tedavi edici dozu önemlidir ve bunu belirlemek için kanda bulunan ilaç seviyesine bakmak için karbamazepin testi yapılmaktadır. Başlıca yan etkileri uykuya eğilim, baş dönmesi, bulantı, kusma, deride döküntü, ishal, kabızlık, çarpıntı, bulanık görme, ateş basması, ayaklarda şişme, karaciğer fonksiyonlarında bozukluk, sodyum düşüklüğü, beyaz kan hücrelerinde düşme olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ilaçlar doktor kontrolü dışında bırakılmamalı ve değiştirilmemelidir. Yan etkilerin ortaya çıkması durumunda mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Valproat

Valproat duygu durum bozukluklarında ve çeşitli epileptik nöbetlerin tedavisinde kullanılan antiepileptik bir ilaçtır. Her ilaçta olduğu gibi valproatın da yan etkileri vardır. İlacı almaya başladıktan sonra bilişsel bozukluk fark ederseniz mutlaka doktorunuza başvurmalısınız. Valproat kandaki üre seviyesinin artmasına neden olabilmekte buda bilişsel bozukluklara yol açabilmektedir. Yan etkiler arasında kilo artışı, karaciğer fonksiyonlarında bozulma, ishal, kabızlık sayılabilmektedir. Vücutta kırgınlık, kusma, iştahsızlık gibi yan etkiler ortaya çıktığında mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Fenitoin

Fenitoin epilepsi tedavisinde, kafa travmaları sonucu ortaya çıkabilecek konvülsiyonların önlenmesinde kullanılan bir ilaçtır. Yan etkileri damar yolu ile verildiğinde hızlı verilmesine bağlı hipotansiyon gelişebilmektedir. Baş ağrısı, baş dönmesi, konuşmada zorluk gibi yan etkilerde ortaya çıkabilmektedir. Damar dışına ilaç sızması sonucu uygulanan bölgede döküntü, inflamasyon, duyarlılık olabilmektedir.

Lamotrigin

Lamotrigin epilepsi tedavisinde kullanılan antiepileptik bir ilaçtır. Bipolar efektif bozukluk ve manik depresyon tedavilerinde de kullanılmaktadır. Lamotriginin yan etkileri arasında deri döküntüsü, bulantı, kusma, görme bozukluğu, lökopeni bulunmaktadır. Bu yan etkiler ortaya çıktığı takdirde mutlaka doktora başvurulmalıdır. İlacın kesilmesi ile bu yan etkilerin gerilemeye başladığı görülmektedir. Bazı hastalarda deri lezyonları görülebilmektedir, bu hastalar yatarak tedavi edilmektedir.

Topiramat

Topiramat yeni nesil antiepileptik ilaçlardan biridir. İki yaş ve üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde kullanılabilmektedir. Genellikle düşük doz ile başlanıp sonradan artırılarak kullanılmaktadır. Uyku hali, baş dönmesi, sinirlilik hali, yorgunluk bulantı, kilo kaybı ve terleme gibi yan etkileri vardır.

Gabapentin

Gabapentin bazı psikolojik hastalıkların tedavisinde, nöropatik ağrı tedavisinde ve konvülsiyonların tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Yan etkileri uyku hali, baş dönmesi ve sersemlik olarak ortaya çıkabilir. İlaç kullanırken halsizlik, uyku hali, baş dönmesi gibi etkiler olabileceğinden ilaç kullandığınız sürece dikkat gerektiren bir işle uğraşıyorsanız ve araç kullanıyorsanız daha dikkatli olmaya özen göstermeniz gerekmektedir.

Etosüksimid

Etosüksimid eski bir ilaçtır ancak bazı epilepsi türlerinin tedavisinde hala kullanımı mevcuttur. İştahsızlık, bulantı, aplastik anemi, sinirlilik hali, baş ağrısı ve alerjik reaksiyonlar ilacın yan etkilerindendir. Mideyi rahatsız ettiği bilindiği için tok karna kullanılması önerilen bir antiepileptik ilaçtır.

Primidon

Primidon da epilepsi nöbetlerinin kontrol altına alınması için kullanılan bir ilaçtır. Alerjik reaksiyon gösteren hastalarda kullanımı uygun bulunmamaktadır. En belirgin yan etkileri aşırı uyku hali ve halsizliktir. Mide bulantısı, baş ağrısı ve kusma gibi yan etkiler de görülebilmektedir ancak bu yan etkilerin geçici olduğu bildirilmiştir.

Vigabatrin

Vigabatrin yeni nesil bir antiepileptik ilaçtır. Özellikle parsiyel epilepsisi olan hastalarda ve infantil spazm nöbetlerinde kullanımı yaygındır. Daha çok çocuk hastaların tedavisinde tercih edilmektedir. Vigabatrin görme alanında daralmaya yol açan yan etkilere sahiptir. Bunların fark edilmesi de genellikle erken dönemde zor olmaktadır. Yorgunluk, depresyon, baş dönmesi ve uyku hali diğer yan etkileri arasında sayılabilmektedir.

Levetiracetam

Levetiracetam on altı yaş üzeri epilepsi hastalarında kullanılan yeni nesil bir antiepileptik ilaçtır. Genellikle dirençli epilepsi hastalarında ek tedavi olarak önerilmektedir. Çok ciddi bir yan etkisi bulunmamakla beraber; halsizlik, uyku, iştahsızlık, diyare, baş ağrısı ve bulantı bilinen yan etkileri arasındadır.

Cerrahi Yöntemler

İlaç tedavisi gören bazı hastaların nöbetlerinde azalma olmadığı durumlarda hastanın kullandığı ilaçların dozları değiştirilmekte, kullanılan ilaçların kendisi değiştirilmekte veya uygun ilaçlar beraber kullanılmaktadır. İlaç tedavisi belirli bir süre (en az iki yıl) denenmekte hala olumlu sonuç alınamaz veya hasta kullandığı ilaçlar sonucunda yan etkilere maruz kalır ise başka tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır. Epilepsi tedavisinde bir diğer yöntem cerrahi tedavidir. Cerrahi yöntemler her hastaya uygulanmamaktadır. Hastanın belirli bir süre ilaç tedavisi görmesi ve bu tedaviden olumlu sonuç alamaması, kullanılan ilaçların hasta üzerinde olumsuz yan etkilerinin olması, hastanın yaşam kalitesinin nöbetlere bağlı düşmesi, nöbetlerin beyinde bulunan bir tümör veya damarsal bozukluktan kaynaklanması hastaya cerrahi tedavi uygulanmasını gerektiren sebeplerdendir.

Cerrahi tedavi öncesi hastanın bu tedaviye uygun olup olmadığının anlaşılması için gerekli testler mutlaka yapılmalıdır. Hasta cerrahi tedaviye uygun değil ise farklı tedavi yöntemleri için planlamalar yapılmaktadır. Epilepsi cerrahisinde uygulanan başlıca iki yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki nöbetlere sebep olan epileptik odak adı verilen bölgenin kaldırılması şeklinde uygulanan rezektif cerrahi; ikinci yöntem ise hastanın nöbet yayılım yollarının kesilmesi amacı ile uygulanan fonksiyonel cerrahidir. Cerrahi tedavi uygulanacak hastanın hangi yöntem için uygun olduğu yapılan tetkikler sonucunda doktor tarafından belirlenecektir.

Rezektif Cerrahi

Rezektif cerrahi hastanın nöbet geçirmesine neden olan odak bölgenin kaldırılması şeklinde uygulanan bir yöntemdir. Parsiyel epilepsi hastalarına yani hastalığın beynin belirli bir bölgesini etkilediği durumlarda uygulanmaktadır. EEG ve benzeri testler yardımı ile problemin hastanın beyninin hangi bölgesinde başladığı, ne kadarının etkilendiği ve hastalığın sebebi araştırılmaktadır. Bu araştırmalar sonucunda hastanın beyninin bir bölümünün etkilendiği durumlarda, beyinde tümör veya damar anomalileri olduğu durumlarda rezektif cerrahi uygulaması düşünülmektedir. Rezektif cerrahi sonrasında hasta yaklaşık bir iki sene daha ilaç kullanmaya devam etmekte ve ilerleyen süreçte doktor gözetiminde ilacı azaltarak bırakmaktadır.

Nasıl Yapılır?

Yapılan muayene ve testler sonucunda rezektif epilepsi cerrahisinin gerekli olduğuna ve hastanın bu ameliyata uygun olduğuna karar verilmektedir. Ameliyatta anestezi verilerek uyutulan hastanın kafatasında kesi açılarak beynin epileptik bölgesi çıkarılmaktadır. Rezektif cerrahi de çıkarılan bölgenin yeri çok önemlidir. Hastanın beyin fonksiyonlarının herhangi bir zarar görmemesi gerekmekte, bu tür riskler olduğunda ameliyat tercih edilmemektedir.

Kimler İçin Uygun Olur?

Rezektif epilepsi cerrahisi tüm epilepsi hastalarına uygulanmamaktadır. Öncelikle hastanın en az iki yıl ilaç tedavisini denemesi ve bu tedaviden olumlu sonuç alamamış olması gerekmektedir. İlaç tedavisi sırasında kullanılan doza bağlı ve ilaca bağlı ciddi yan etkiler meydana gelmesi de rezektif cerrahi uygulanması için bir nedendir. Hastanın geçirdiği nöbetlerin şiddetinin ve sıklığının hastanın hayatını ciddi derecede olumsuz etkilemesi durumunda da rezektif cerrahi düşünülmektedir. Epilepsi hastalığının herhangi bir beyin tümörü veya damar bozukluğundan kaynaklanması durumunda da cerrahiden yararlanılmaktadır; hatta bu tür durumlarda ameliyat kararı daha hızlı verilebilmekte ve başarı oranı daha yüksek olmaktadır. Epilepsi hastasının beyninde belirli bir odak yoksa bu ameliyat uygulanmamaktadır. Zihinsel problemi olan hastalarda cerrahi başarı açısında uygulanıp uygulanmaması düşünülmektedir. Ameliyatın başarısı için rezektif cerrahi uygulanacak hasta ile doktor arasında iyi bir iletişim ve iş birliği olması gerekmektedir.

Fonksiyonel Cerrahi

Epilepsi hastalığının cerrahi tedavisinde bir diğer yöntem fonksiyonel cerrahidir. Fonksiyonel cerrahi sürecinin oluşması için hastanın en az iki yıl süre ile bir veya daha fazla epilepsi ilacını farklı doz ve şekillerde kullanması ve buna rağmen nöbetlerinde herhangi bir azalma görülmemesi gerekmektedir. Kullandığı epilepsi ilaçlarına karşı direnç gösteren ve ciddi yan etki problemleri yaşayan hastalar için de düşünülen bir yöntemdir. Rezektif cerrahi yönteminin uygulanamadığı hastalarda nöbetlerin yayılım yollarının kesilmesi için fonksiyonel cerrahi yöntemi uygulanmaktadır.

Nasıl Yapılır?

Cerrahi operasyon öncesi hastanın ameliyata uygun olup olmadığının belirlenmesi için çeşitli tetkikler yapılmaktadır. Bu tetkikler sonucunda ameliyata uygun bulunan hasta anestezi verilerek uyutulmaktadır. Ameliyat ile hastanın beyninde belirlenen nöbet yayılım yolları kesilerek nöbete neden olan kısmın hastanın beyninin geri kalan kısmına ulaşması engellenerek nöbet yayılımının önüne geçilmektedir.

Kimler İçin Uygun Olur?

Epilepsi hastalığında cerrahi tedavi uygulanması için bazı şartlar gerekmektedir. Hastanın epilepsi ilaçlarını bir süre kullandığı halde olumlu bir gelişme görememesi, ilaçlara karşı direnç oluşması, ciddi yan etkiler görülmesi, nöbetlerin hastanın hayatını ciddi boyutta olumsuz etkilemesi ve hastalığın herhangi bir yapısal bozukluk olması durumlarında fonksiyonel cerrahi uygulanması düşünülmektedir. Genellikle bu şartları taşıyan ve rezektif cerrahi uygulanamayan hastalara fonksiyonel cerrahi uygulanmaktadır.

Epilepsi Pili

Epilepsi hastalığında ilaç tedavisi ve cerrahi yöntemlerin uygulanamadığı hastalarda epilepsi pili olarak adlandırılan yöntem uygulanabilmektedir. Epilepsi pilinde tedavi vagus adı verilen beyin ve vücut arasında iletişim sağlayan bir sinir aracılığı ile uygulanmaktadır. Genellikle genel anestezi uygulanarak hastanın sol göğüs kısmına pil yerleştirilmekte boyun kısmına da pilden gelen elektriğin iletilmesini sağlayacak bir materyal sarılmaktadır. Yerleştirilen epilepsi pili ile elektriksel sinyaller yollanarak nöbetlerin önlenmesi amaçlanmaktadır. Epilepsi pili uygulanan hastalarda yüzde elli oranında nöbetlerde azalma izlenmiştir. Epilepsi pili ilaç olmadığı için herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır.

Kimler İçin Uygun Olur?

Epilepsi hastalığının tedavisinde ilk olarak ilaç tedavisi uygulanmakta; ilaç tedavisinin işe yaramadığı durumlarda cerrahi yöntemlere başvurulmaktadır. Ancak bu iki yöntemin de işe yaramadığı veya uygulanamadığı epilepsi hastaları da mevcuttur. Epilepsi nöbetleri ilaçlarla kontrol altına alınamayan veya ameliyat olması riskli bulunan hastalarda epilepsi pili olarak bilinen yöntem uygulanabilmektedir.

Ketojenik Diyet

Ketojenik diyet bin dokuz yüz yirmilerde epilepsi hastalığının tedavisi için uygulanmaya başlanan bir yöntemdir. Günümüzde zayıflamak veya başka hastalıkların tedavilerine katkı sağlamak amacı ile de uygulanabilmektedir. Ketojenik diyet uygulayan epilepsi hastalarının yarısında nöbetlerde azalma olduğu izlenmiştir. Ancak hastaların bu tür bir diyeti uygulamadan önce mutlaka doktora danışmaları gerekmektedir.

Ketojenik diyetin mantığı basitçe karbonhidrat alımını en aza indirerek vücudun enerji ihtiyacı yağlardan karşılamasını sağlamaktır. Bu duruma ketozis adı verilmektedir. Bu nedenle diyette karbonhidrat alımı oldukça az sağlıklı yağların alımı yüksektir. Ketojenik diyette et, tereyağı, zeytinyağı, süt ve süt ürünleri, yumurta gibi gıdalar tüketilmektedir; makarna, ekmek, meyve suyu, bal gibi gıdaların tüketiminden kaçınılmaktadır.

Epilepsi Tedavisinde Güncel Gelişmeler

Günümüzde gelişen teknolojinin de etkisi ile tedavi yöntemlerinde olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. Epilepsi tedavisinde de gerek görüntüleme yöntemlerindeki gelişmeler gerekse yeni buluşlar hastaların teşhis ve tedavisine birçok olumlu katkı sağlamaktadır. Hasta doktora başvurduğunda yapılan tetkikler ile hastalığın doğru ve hızlı teşhis edilmesi büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda epilepsi pili olarak adlandırılan yöntem sayesinde de ilaç tedavisi ile istediği sonucu elde edemeyen ve cerrahi tedaviye uygun olmayan hastalar için alternatif bir yöntem olmuştur. Epilepsi pili uygulanan hastaların bir kısmında yüzde elli oranında nöbetlerde azalma olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca şu an deneme aşamasında olan (kulağa takılan veya beyne yerleştirilen çeşitli uyarıcılar) başka tedavi yöntemleri olduğu da bilinmektedir.

Sara (Epilepsi) Tedavisi Öncesi

Tedaviye başlamadan önce hastada epilepsi hastalığı olduğunun kesinleşmesi için tanı konulması gerekmektedir. Bu nedenle hastanın hikayesinin dinlenmesi, muayenesi ve çeşitli tetkikler yapılmaktadır. Hastanın ne zamandan beri bu tür problemler yaşadığı, yaşadığı problemlerin neden kaynaklandığı, geçirdiği nöbetlerin sıklığı ve süresi incelenmeli ve bu bilgilere göre hastaya uygun bir tedavi planı yapılmalıdır.

Hastanın Durumunun Analiz Edilmesi

Tedaviye başlamadan önce ilk yapılması gereken şey hastanın durumunun analiz edilmesidir. Hastanın şikayetleri dinlenmekte ve doğru tanı konulması için bu şikayetler ışığında bazı tetkikler yapılmaktadır. Hastanın kaç defa nöbet geçirdiği, nöbetlerin ne kadar sürdüğü ve ne sıklıkta olduğu bu aşamada büyük önem taşımaktadır. Hastalığa neyin sebep olduğunun bulunması ve hastalığın beynin hangi kısmını etkilediğinin bilinmesi de tedaviyi etkileyen başlıca unsurlardır. Bu aşamada bu bilgilerin edinilmesi de önem taşımaktadır.

Epilepsi Tanısının Konulması

Herhangi bir hastalıkta tedavinin başarılı olabilmesi için en önemli etken hastalığın tanısının doğru konulmasıdır. Nöbet geçiren veya bayılan tüm hastalar epilepsi hastası değildir. Epilepsi hastalığının tanısının konulmasında hastanın geçirdiği nöbetin doktora doğru bir şekilde aktarılması ilk etapta büyük önem taşımaktadır. Hastanın kaç defa nöbet geçirdiği, nöbetin sıklığı ve şiddeti, ne şekilde gerçekleştiği gibi bilgilerin edinilmesi önemlidir. Bu nedenle hasta yakınlarının veya hasta nöbet geçirirken şahit olan insanların bu hususlara dikkat etmesi ve bunları doktora bildirmesi gerekmektedir. Hastanın epilepsi olma şüphesi var ise çeşitli tetkikler yapılarak hastalığın tanısının doğru şekilde konulması sağlanabilmektedir.

Tetkikler

Tetkikler hastalığın doğru tanısının konulması için çok büyük önem taşımaktadır. Epilepsi şüphesi ile doktora başvuran hastanın epilepsi olup olmadığı, epilepsi ise hastalığın sebebi ve beynin hangi kısımlarını etkilediği bu tetkikler yardımı ile öğrenilmektedir. Epilepsi hastalığının teşhisinde kullanılan tetkikler elektroensefalografi (EEG), manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayarlı beyin tomografisi ve kan tahlilleridir.

EEG

Epilepsi hastalığı teşhisinde en önemli tetkik EEG’dir. EEG beyindeki elektriksel aktivitenin ölçüldüğü bir testtir. Hastanın kafa derisine elektrotlar yerleştirilerek uygulanmaktadır. Bu elektrotlar aracılığı ile hastanın beynindeki elektriksel aktivite kaydedilir ve dijital ortama veya kâğıt materyal üzerine kaydedilerek anormal bir durum olup olmadığı kontrol edilir. Doktorun isteğine bağlı olarak uyanık veya uyuyorken çekilebilmektedir. EEG çekilmeden önce hastanın yaşı, cinsiyeti, hastalık şüphesi, varsa kullandığı ilaçlar hakkında bilgi sahibi olunmalıdır ve EEG sonuçları bu bilgilere göre değerlendirilmelidir. EEG çekiminde herhangi bir ağrı hissedilmez ve hastanın sağlığı için olumsuz bir durum oluşmaz. İlk EEG testinde istenen sonuç alınamaz ise birden fazla EEG çekilmesi istenebilmektedir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme

Manyetik rezonans görüntüleme güçlü bir manyetik alan ve radyo dalgaları yardımı ile vücuttaki organ ve dokuların ayrıntılı olarak görüntülenmesini sağlamaktadır. MRG ağrısız bir görüntüleme yöntemidir ve çoğunlukla hiçbir ön hazırlık gerekmemektedir; aksi belirtilmediği durumlarda hasta yemek yiyebilir ve ilaçlarını kullanabilir. Bilgisayarlı tomografi gibi tekniklerin aksine radyasyon içermemesi büyük bir avantajdır. MRG çekilebilmesi için hasta güçlü manyetik alana sahip tüp şeklinde büyük bir mıknatıs içine girer ve hastaya radyo frekans dalgaları gönderilir. Bazı durumlarda doktorun isteğine bağlı olarak hastaya kontrast madde verilerek MRG çekilebilmektedir. MRG çekilirken hastanın üzerinde herhangi bir metal eşya olmaması güvenlik açısından son derece önem taşımaktadır. Eğer hastada kalp pili, metal protez gibi var ise MRG çekecek görevliye mutlaka bilgi verilmelidir; ayrıca hamilelik şüphesi bulunan hastaların da görevliyi bilgilendirmeleri gerekmektedir.

Bilgisayarlı Beyin Tomografisi

Bilgisayarlı beyin tomografisinde x ışınları yardımı ile bölgenin kesitler halinde görüntüsü alınmakta ve incelenmektedir. Bilgisayarlı tomografide organ, doku ve kemiklerin yerleşimi net bir şekilde görüntülenebilmektedir. Bilgisayarlı beyin tomografisi çekilirken hastanın üzerinde herhangi bir metal eşya bulunmaması gerekmektedir. Radyasyon içermesi dezavantajlı bir durumdur. Hamile olan veya hamilelik şüphesi olan hastalara uygulanmamaktadır. Bazı durumlarda kontrast madde uygulanarak inceleme yapılmaktadır. Emziren kadınlarda kontrast madde uygulandığında yirmi dört saat ile kırk sekiz saate kadar bebeğin emzirilmesi önerilmemektedir.

Kan Tahlilleri

Epilepsi hastalığında tanı konulması için yapılması gereken bir diğer tetkik kan tahlilleridir. Hastanın şikayetlerinin kaynağının epilepsi veya başka bir hastalık olup olmadığı, epilepsi ise buna sebep olabilecek olguların belirlenmesi bu tahliller ile mümkün olabilmektedir. Hastada enfeksiyon, diyabet, anemi ve menenjit gibi hastalıkların olup olmadığı kan tahlilleri ile öğrenilebilmektedir. Hastaya uygulanacak kan tahlilleri; kan şekeri, tam kan sayımı, kan kültürü ve kanda enfeksiyon kontrolüdür.

Hastalık Geçmişinin İncelenmesi

Tedaviye başlamadan önce hastanın ne zamandır nöbet geçirdiği öğrenilmelidir. Hastanın geçirdiği nöbetlerin şekli, sıklığı ve bu sıklığın değişip değişmediği tedavi sürecini etkilemektedir. Şimdiye kadar kullanılan ilaçların neler olduğu, dozu ve hastaya ne gibi etkileri olduğu da bundan sonraki süreçte uygulanacak olan tedavi yönteminin belirlenmesinde büyük etkiye sahiptir.

Hastanın Tedavi Yönteminin Belirlenmesi

Epilepsi hastalığının tedavisinde hastanın durumuna göre çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Hastalığın sebebi, beynin hangi kısmını etkilediği, hastanın genel sağlık durumu, yaşı gibi etkenler yöntemin belirlenmesinde etkili olmaktadır. Epilepsi hastalığında ilk olarak ilaç tedavisi uygulanmakta; ilaç tedavisinden olumlu bir sonuç elde edilemez ise cerrahi yöntemlere başvurulmaktadır. Hastalık beynin belirli bir bölümünü etkiliyor ise ve hastanın durumu da ameliyata elverişli ise rezektif cerrahi uygulanmaktadır. Hastalık beynin farklı bölümlerini etkiliyor ise rezektif cerrahi uygulanamıyor ise fonksiyonel cerrahi uygulanmaktadır. Hem ilaç tedavisi hem de cerrahi tedavi uygulanamadığı durumlarda epilepsi pili olarak adlandırılan tedavi yöntemi uygulanabilmektedir.

Hastanın Dikkat Etmesi Gerekenler

Epilepsi hastalarının dikkat etmeleri gereken bazı hususlar vardır. Hasta nöbet geçirme sıklığını, eğer hatırlıyor ise nasıl bir nöbet olduğunu mutlaka doktora bildirmelidir. Nöbetleri tetikleyebilecek olan uykusuzluk, stres, yanlış beslenme gibi davranışlardan olabildiğince kaçınmalıdır. Halihazırda ilaç kullanıyor ise doktorun belirttiği dozu ve zamanı aksatmadan kullanmalı, ilacın olumlu ve olumsuz etkilerini gözlemlemelidir. Nöbet geçirdiğinde zarar görebileceği nitelikteki işleri yapmaktan kaçınmalıdır. Bazı ilaçları kullanmadan önce herhangi bir yan etki veya epilepsi ilaçları ile etkileşim olmaması için doktoruna danışmalıdır.

Sara (Epilepsi) Tedavisi Sonrası

Epilepside tedavi sonrası dönemde hastanın titizlikle incelenmesi gerekmektedir. Uygulanan tedavi yöntemine göre bu süreç farklılıklar göstermektedir. İlaç tedavisi uygulanıp nöbetleri biten hastalarda ilaçların azaltılıp kesilmesi söz konusu olabilmektedir. Bu hastaların tekrar nöbet geçirip geçirmedikleri takip edilmelidir. Epilepsi cerrahisi uygulanan hastaların da cerrahi operasyon sonrası bakımı, iyileşme süreci, doktor kontrolleri ve ameliyatın başarısı dikkat edilecek unsurlardandır.

Hastanede Kalma Süreci

Epilepsi tedavisinde hastaya cerrahi operasyon yapılmış ise ameliyat sonrası hasta yoğun bakıma alınmaktadır. Genellikle hastaların hastanede kalış süreleri üç gün olmaktadır. Hastanın kafasında ameliyat sonrası şişlik ve ağrı görülmesi normaldir ve bunun için soğuk uygulama ve ağrıyı geçirecek ilaçlar kullanılabilmektedir. Bu etkilerin büyük bir kısmı birkaç hafta içerisinde geçmektedir.

İyileşme Dönemi

Tedavi sonrası hasta birkaç gün hastanede kalmaktadır. Hastanın kafasında oluşan şişlik ve hissedilen ağrı birkaç hafta içerisinde azalmaktadır. Ameliyattan yaklaşık iki hafta sonra dikişler alınmaktadır. Hastanın ameliyat sonrasında da bir süre epilepsi ilaçları kullanması gerekmektedir. Bu süreçte hastanın tekrar nöbet geçirip geçirmediği, ameliyatın başarılı olup olmadığı takip edilmektedir. Hastanın iyileşme durumuna bağlı olarak bu ilaçlar zamanla azaltılıp bazı hastalarda tamamen kesilmektedir.

Kontrol Süreci

Epilepsi tedavisinde tedavi ilaçla da olsa cerrahi yöntemlerle de olsa hasta doktor kontrolünde olmalıdır. Epilepsi tedavisi çok uzun bir süreçtir. Hastalığın ilerleyişi, hastanın geçirdiği nöbetler, bu nöbetlerdeki artışlar ve azalmalar doktor tarafından takip edilmelidir. Cerrahi operasyon sonrası hastanın herhangi bir komplikasyon yaşayıp yaşamadığı, ameliyatın başarılı olup olmadığı kontrol sürecinde incelenmektedir. Ameliyat sonrası hasta epilepsi ilaçları kullanmaya devam etmekte iyileşme durumuna bağlı olarak bu ilaçlar doktor tarafından azaltılmakta ve bazen kesilmektedir. Epilepsi pili takılan hastaların da tedavi sonrası mutlaka kontrole gitmesi gerekmektedir. İlaç tedavisi uygulanan hastalarda kullanılan ilaçlardan olumlu sonuç elde edilememesi veya ilaçların yetersiz olması durumunda doz veya ilaç değişikliği yapılabilmektedir.

Sık Sorulan Sorular

Epilepsi hastalığının tedavisi için uygulanmakta olan birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Hastalığın teşhisi, tedavisi ve tedavi sonrası süreç ile ilgili merak edilen birçok konu bulunmaktadır. Bu nedenle bu süreçler ile ilgili merak edilen konular ve açıklamalarına yer verilmiştir.

Epilepsi Hastalığı Ameliyat İle Tamamen İyileştirilebilir mi?

İlaca dirençli epilepsi türlerinde ameliyat sonrası nöbetler kesilebilir ve hatta bir süre sonra ilaçlar tamamen kesilebilir. Ameliyatlardaki başarı oranı epilepsi türüne göre de değişiklik göstermektedir. Ameliyat sonrası iyileşme ihtimali yüzde seksen oranında olmaktadır. Ameliyattan sonra epilepsi ilaçlarına bir iki yıl daha devam etmek gerekebilir. İlaçların kesilmesine doktor karar verecektir. Ancak bazı epilepsi hastalarında ameliyattan birkaç yıl sonra tekrar nöbetler görülebilmektedir.

İlaçların Yan Etkileri Fazla İse Ne Yapmak Gerekir?

Her ilaçta olduğu gibi epilepsi ilaçlarının da yan etkileri vardır. Erken dönemde ortaya çıkan yan etkiler ve ilerleyen dönemde ortaya çıkan yan etkiler olarak iki gruba ayrılmaktadır. Erken dönemde ortaya çıkan yan etkiler genellikle hafif ve ilacın etkilerine uyum sağlandıkça ortadan kalkan yan etkilerdir ve doktor kontrolünde ilaca devam edilmektedir. Ancak bazı durumlarda doktor ilaç değişikliği yapabilmektedir. İlerleyen dönemde ortaya çıkan yan etkiler ise uzun süre ilaç kullanmaya bağlı olmaktadır ve hastanın durumuna göre doktor ilacı değiştirebilir veya ciddi bir yan etki söz konusu değil ise ilaca devam edilebilir. İlaca veya içindeki herhangi bir maddeye karşı hastanın alerjisi olması durumunda ise hemen ilacı bırakıp doktora danışılmalıdır.

Hastaların Ömür Boyu İlaç Kullanmaları Gerekir mi?

Epilepsi hastalığı çocukluk çağında ortaya çıkmış, dirençli değil ise veya herhangi bir beyin hasarı oluşmamışsa, bazı epilepsi türlerinde ilaç tedavisi ile iki ile beş yıl içinde ortadan kaybolabiliyor ve ilaçlar kesilebiliyor. Ancak epilepsi hastalığında ilaç tedavisi esastır ve ömür boyu ilaç kullanılmaktadır. İlaç tedavisi doktor tarafından bir iki yıl nöbet geçirmeyen hastalarda kademeli olarak azaltılabilir ve kesilebilir. Ancak bu hastalarda da sonradan nöbet geçirme olasılığı olabilmektedir.

Beslenme Rutini Epilepsiyi Etkiler mi?

Epilepsi hastalarında kan şekeri seviyesinin dengeli olması önemlidir ve bu yüzden aşırı şekerli yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Düzenli beslenilmeli, öğün atlanmamalı ve özellikle tam tahıllı yiyecekler tercih edilmelidir. Epilepsi hastalarının yeme alışkanlıkları da nöbetlerde artma veya azalma hususunda etkili olabilmektedir. Bazı besinler epilepsi ilaçları ile etkileşime girmektedir. Özellikle greyfurt, nar gibi meyveler, papatya, çarkıfelek kedi dili gibi bitkiler ilaçlarla etkileşime sebep olacağından dikkat edilmelidir. Sodyum, kalsiyum ve magnezyumun epilepsi nöbetleri konusunda etkili olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle değerlere bakılmalı ve süt, peynir, yoğurt, kuru baklagil, yeşil yapraklı sebzeler ve tuz alımı dengelenmelidir.

Ketojenik Diyetin Tedavide Yeri Var mıdır?

Ketojenik diyet karbonhidrat yönünden fakir, yağ oranı fazla ve proteinin az miktarda tutulduğu diyet şeklidir. Vücuttaki karbonhidratı azaltarak enerji ihtiyacının yağlardan karşılanması için düzenlenmiştir. Vücutta keton üretimini artırarak nöbet geçirme sıklığını azaltmayı hedefler. Dirençli epilepside ketojenik diyetin etkili olduğu ve bazı durumlarda ilaç tedavisinden bile etkili olduğu söylenmektedir. Ancak hastalar bu diyeti uygulamadan önce mutlaka doktora danışmalıdır. Ketojenik diyet bırakıldıktan sonra nöbet görülme sıklığı yeniden artabilmektedir.

Ameliyattan Sonra Nöbetlerin Geçmeme İhtimali Var mıdır?

Epilepsi ameliyatlarında başarı oranı ortalama yüzde seksen olarak söylenmektedir. Cerrahi tedavi sonrasında hastalara bir ila iki yıl gibi bir süre daha ilaç tedavisi uygulanabilmekte ve nöbetlerin olmamasına bağlı olarak kademeli bir şekilde dozlar azaltılarak ilaçlar tamamen kesilebilmektedir. Bu hastalarda ameliyattan birkaç yıl sonra tekrar nöbet görülme ihtimali olabilmektedir. Bazı hastalarda ise cerrahi tedavi sonrası nöbetlerde azalma görülse dahi ömür boyu ilaç tedavisine devam etmek gerekebilmektedir.

Ruhsal Durum Tedaviyi Etkiler mi?

Epilepsi tedavisinde ruhsal yönden iyi hissetmek önemlidir. Uykusuzluk, aşırı stres ve depresyon epilepsi nöbetlerini tetiklemektedir. Bu nedenle epilepsi hastalarında psikolojik sorunlar oluşmaya başlamış ise doktor kontrolünde bunların da tedavi edilmesi gerekmektedir.

Hangi Durumlarda Ameliyat Gerekli Olur?

Epilepsi hastalarında en az iki sene farklı ilaçlar farklı dozlarda kullanıldığı halde ilaç tedavisine yanıt alınamıyorsa, ilaçlar ciddi yan etkilere sebep oluyorsa ve hasta ilaçlarını kullanamıyorsa cerrahi tedavi uygulanabilir. Ayrıca beyinde kitle ve damarsal bozukluklar gibi durumlar epilepsiye neden oluyorsa cerrahi tedavi uygulanır ve bu gibi durumlarda cerrahi karar daha kısa sürede verilebilmektedir.

Epilepsi Hastaları Zihinsel Problemler Yaşar mı?

Epilepsi hastalığı doğrudan zihinsel problemlere yol açan bir hastalık değildir. Epilepsi hastalığı hiçbir hastalığı olmayan kişilerde de görülebilen bazen de bir travmaya bağlı olarak nöbet şeklinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Doğum travması, kafa travması gibi beyin hasarı yaratan travmalar sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğu için zihinsel sorunlarda ortaya çıkmaktadır. Çocuklarda zekâ ve gelişme geriliğine sebep olması hastalıktan değil beyinde oluşan hasardan kaynaklanmaktadır. Çocukluk döneminde sık geçirilen nöbetler nedeni ile zihinsel sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

Epilepsi Tedavileri Bilişsel Sıkıntılara Yol Açar mı?

Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçların bazı yan etkileri ortaya çıkmaktadır. Antiepileptik ilaç kullanan hastalarda bu etkiler konuşma zorluğu, konsantrasyon zorluğu ve hafıza problemleri olarak kendini gösterebilmektedir. Bu tip yan etkiler ortaya çıktığında mutlaka doktora başvurulmalıdır. Doktor tarafından ilaçların dozu yeniden düzenlenebilir veya değiştirilebilir.

Epilepsi Hastaları İlaç Tedavisine Ne Zaman Başlar?

Epilepsi hastalarında tanı konulduktan sonra iki nöbet geçirilmesi sonrası ilaç tedavisine başlanmaktadır. Epilepsi nöbetlerine neden olan etken beyin tümörü ise ilaç tedavisi başlanmadan önce tümör alınmalıdır. Tümör çıkarıldıktan sonra hastalarda epilepsi nöbetleri devam edebilmektedir. Bu hastalarda antiepileptik ilaç tedavisi başlanır. Çocukluk döneminde epilepsi nöbetlerinin arası çok uzun ise ilaçların olumsuz etkileri göz önünde bulundurularak ilaç tedavisi bazen ertelenebilmektedir.

Epilepsi Nöbeti Sırasında Ne Yapmak Gerekir?

Epilepsi nöbeti geçiren bir kişiye müdahale ederken kesinlikle zorlayıcı hareketlerde bulunmamak gerekir. Hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğu ve yapılması gerekenlere dair bir yazı olup olmadığı kontrol edilmelidir. Nöbet geçiren kişi güvenli bir yere alınmalı, etrafında yaralanacağı herhangi bir şey var ise uzaklaştırılmalıdır. Rahat nefes almasını sağlamak için boğazını sıkan kıyafet, kravat ve benzer nesneler varsa gevşetilmelidir. En sık yapılan hatalardan olan hastaya soğan kolonya gibi şeyler koklatmak işe yaramamaktadır ve yapılmamalıdır. Tükürüğünün dışarı çıkmasını sağlamak için hasta yan yatırılmalıdır. Solunum yolu açık tutulmaya çalışılmalı, ancak hasta dişlerini sıkıyorsa kesinlikle açmak için zorlanmamalıdır; zorlandığı takdirde hastada ağız ve diş yaralanmaları olabilmektedir. Ağıza su, ilaç gibi şeyler vermeye çalışılmamalıdır. Nöbet sonrası kişi yorgun olacağından bir süre dinlendirilmelidir. Nöbet beş dakikadan uzun sürdüyse, nöbet geçiren kişi yaralandıysa, nefes almada zorluk çekiyorsa veya gebe ise mutlaka yardım çağrılmalıdır. Hastanın geçirdiği nöbetin nasıl olduğu, ne kadar sürdüğü gibi ayrıntılar sağlık görevlilerine bildirilmelidir.

Hangi Durumlarda Doktora Başvurulur?

Epilepsi hastaları bazen düzenli ilaç kullanmalarına rağmen sık nöbet geçirebilirler. Bu durumda mutlaka tekrar doktora başvurulmalıdır. Doktor tarafından hastanın ilacı veya kullandığı doz değiştirilerek problem çözülebilmektedir. Kullanılan ilaçlara bağlı yan etkiler ortaya çıktığında, hastada ilaç alerjisi olduğunda veya gebelik düşünüldüğünde mutlaka doktora başvurmak gerekir. Farklı bir hastalığa bağlı ilaç kullanılacağı zaman ilaç etkileşimi olmaması için de doktora danışılmasında fayda vardır.

Epilepsi İle Depresyon Arasındaki İlişki Nedir?

Epilepsi tanısı alan hastalarda depresyon da görülebilmektedir. Bunun nedeni nöbetler sırasında beyinde oluşan elektriklenmeye bağlı olabilmektedir. Ayrıca epilepsi hastalarında nöbet zamanı belli olmadığı için kaygılanma, damgalanmış olma, hastalık sebebi ile bazı iş ve uğraşlardan uzak durma gibi nedenler depresyon riskini artırmaktadır. Epilepsi hastalarının yarısına yakınında depresyon görüldüğü belirtilmektedir.

İlaçsız Epilepsi Tedavisi Mümkün Müdür?

Epilepsiye yakalanan insan sayısı oldukça fazladır ancak her insanda aynı tip epilepsi görülmez. Epilepsinin türüne göre tedavi prosedürlerinde de değişiklik görülmektedir. Birçok epilepsi hastası ilaçla tedavi edilir ancak ilaçla tedavi edilemeyecek hastalar da mevcuttur. Bu hastalar hayat tarzı değişikliklerine ek olarak cerrahi uygulamalarla ya da pil uygulamaları ile tedavi edilirler. Nörolojik merkeze takılan pil ile oldukça başarılı sonuçlar alınmaktadır. Tüm hastaların yüzde on kadarını oluşturanlara ise cerrahi yöntemlerle müdahale edilmektedir. Cerrahi ve pil uygulamalarından sonra epilepsi ilaçlarının kullanılıp kullanılmayacağı ya da kullanılacaksa ne kadar süre kullanılacağı hastanın durumuna göre belirlenmektedir.

İlgili Bölümler
İlgili Ameliyatlar
İlgili Hastalıklar