Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Otizm

Otizm Hastalığı Hakkında
Otizm Durumunun Nedenleri
Otizm Hastalığı Belirtileri
Otizm Teşhis Ve Tanı Yöntemleri
Otizm Risk Faktörleri
Otizmin Komplikasyonları
Otizm Nasıl Önlenir?
Sık Sorulan Sorular

İletişim ve sosyal etkileşim sorunlarıyla bilinen, kısıtlı ilgi alanları ve tekrarlayan bozuk davranışlara sebep olan Otizm, ömür boyu devam etmekte olan bir gelişim bozukluğu olarak biliniyor. Otizmin, yaşamın ilk üç yılında ortaya çıktığı bilinmektedir. Aileler, Otizm hastalığını erken yaşta teşhis edebilirler. Erken teşhis halinde, iyileştirme programları ile rahatsızlığın etkilerini en az seviyeye indirebilirsiniz. Otizm konusunda, bilim adamlarının araştırmalarını sürdürdükleri bilinmektedir. Genetik bir rahatsız olduğuna ilişkin görüşler ise son zamanlarda daha da arttı. Genel olarak kesin bir tedavi yönteminin bulunmadığı bilinirken, farklı tedavi yöntemleri ile hastalıkla mücadele edilebilmektedir.

İnceleyen ve Onaylayan : Prof. Dr. Ufuk Utku

Otizm Hastalığı Hakkında

Otizm doğuştan oluşabilmekte olduğu gibi doğumdan itibaren ilk 3 yılda da oluşabilmektedir. Otizm hastalığı için genel olarak bir nöro-gelişim bozukluğu diyebiliriz. Beyin işleyişinin yapısını oluşturan sinir sistemi ve sindirim sistemi kaynaklı problemlerden oluştuğu düşünülmektedir. Son yıllarda çok sayıda üniversite, Otizm hakkında bilimsel araştırma sonuçlarını paylaşmaktadır. Son derece karmaşık sağlık sorunlarından oluştuğu öne sürülmekte olan Otizm, bireylerin bir bölümünde ise beyindeki anormal elektrik hareketlerine bağlı olarak, bilinç yitimi, istemsiz hareketler vb. nörolojik sorunların görülmesine sebep oluyor. Günümüzde en çok karşılaşılan nörolojik bozukluklar içerisinde bulunan Otizm, ABD'de her 68 çocuktan birinde görülmektedir. Erkek çocukları için Otizm oranı ise 1/25 oranıyla dikkat çekiyor. Bu oranın ise her ülkede farklılık gösterdiği biliniyor.

Otizm Nedir?

Küçük çocukların aynı yaştaki diğer emsallerinden farklı davranışlar içerisinde bulunduğu gözlemleniyorsa, otizm teşhisi konulabilir. Bu kapsamda vakit kaybetmemeniz, uzman bir psikiyatriste başvurmanız gerekmektedir. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nün yayınlamış olduğu bilgilere göz atarsanız, Otizm hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Özellikle erken çocukluk döneminde ortaya çıktığı bilinen Otizm, nörogelişimsel bir bozukluk olarak biliniyor. Toplum içerisinde görülme sıklığı ise %1 olarak dikkat çekerken, çocukluk ve erişkinlerde benzer olarak görülür. Konuşamama, kendini sevdirmeme, sinirlilik, sarılmama ve dokundurmama gibi davranışların, Otizm hastalığı taşıyan çocuklarda gözükmekte olduğu ortadadır. Bu davranışları birleşimiyle ortaya çıkabilen Otizm, kişinin çevresine de zarar verir. Davranışsal bozukluklar yaşayan Otizm hastalarının yakınları da, büyük bir mücadele içerisinde bulunurlar.

Otizm Bir Hastalık mıdır?

Kişilik durumu ve terapisi mümkün olan Otizm, bir hastalık olarak gösterilmemektedir. Bireylerin sosyalleşmemesi, en büyük sorun olarak biliniyor. Otizm ile ilgili olarak günümüzde net tanılar koymakta zorlanılmakta ve ağır vakalar, hafif olanlar ve buna ek olarak otizmli görünüp sonunda öyle çıkmayanların olduğu ortadadır. Nörolojik sistem bozukluğunu içermesi, Otizm hakkında en net bilinendir. Yüksek zekâ ve üstün yetenekleriyle hayatın büyük armağanları arasında gösterilmekte olan Otizm hastaları, normal insanlardan farklıdırlar. Daha farklı sesler duymaları ve ışıkları farklı görmeleri de, bunun en büyük göstergesidir. Tedavisi mümkün olan Otizm, ilk 3 senede büyük önem taşıyor. Şüphe içeren çocuklar için ailelerin, acil olarak tedavi için ilk adımı atmaları gereklidir.

Otizm ve Yüksek Zekâ

Avustralya'daki Queensland ve İskoçya'daki Edinburgh üniversitelerinden bilim adamları, Otizm hastalığına yönelik araştırmalarda bulundular. Otizm riskini arttırmakta olan genlerin üstün zekâ ile ilişkisi olabileceğini öne süren uzmanlar, test için ise yaklaşık 10 bin kişinin zekâ testine sokulduğunu belirttiler. DNA testlerine bakıldığında, bu sendromla bağlantılı genetik izler taşıyan kişilerin daha üstün zekâya sahip olabileceklerini öne sürdüler. Genel olarak %70 oranında, Otizm hastalarında zekâ geriliği görülmektedir. Ancak ufak bir oranı içeren bir kısım için aynı şeyin söylenmesi ise mümkün durmuyor. Karmaşık sorunları çözebilmeleriyle dikkat çekmekte olan bu kısım, daha üstün zekâya sahip olmalarıyla dikkat çekmektedir.

Türkiye'de Otizm

Otizm konusunda bilgi ve tecrübe sahibi uzman hekim sayısının ve potansiyelin olması gerekenden az olması bu konuda bilgilendirme ve destek konusunda problemler oluşmasına neden olmaktadır. Türkiye'de ise Otizm kayıtlarına dayalı istatistiklerin sağlık olmadığını görebilirsiniz. Türkiye’de yer alan Otizmli çocukların sayısının 500.000 ‘in üzerinde olduğu bilinmektedir. Yapılan incelemelerde, 0-14 yaş arasında 150.000 civarında Otizmli çocuğun bulunduğu var sayılırken, toplamda Otizmden etkilenen kişi sayısının ise 2 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam ise Otizm hastası olan çocukların yakınları ve akrabalarından oluşuyor. Otizm olduğu kanıtlanmış olan çocukların özel eğitimlerden yararlanması sağlanmaktadır. Hastaların özel değerlendirmelerden geçtikten sonra bu okullara davet edildiği ve bu okullarda eğitim alması sağlanmaktadır. Özel durumlarda ise psikolog, dil ve konuşma terapisti, eğitim programcısı, odyolog, fizyoterapist, uzman hekim ve sosyal hizmet uzmanı da, değerlendirmeye katılabilirler. Türkiye'de otizmli çocukların eğitsel değerlendirme ve tanılama süreçleri için görülen önemli sorunun otizm alanında yeterli bilgi ve tecrübeye sahip özel eğitim uzmanlarının bulunmamasının olduğu biliniyor. Türkiye'de Otizm tanısı, çocuk ruh hastalıkları ve çocuk nörolog uzmanları tarafından konulmakta olan bir rahatsızlıktır. Türkiye'nin Otizm ile mücadelede hala geri planda olduğu bilinirken, daha da gelişmesi gereklidir. Türkiye, dünya genelinde Otizm ile mücadelede geride kalmıştır.

Otizmli Bireylerin Yatkın Olduğu Durumlar

Otizm, dünyada en çok rastlanan çocuk hastalıkları arasında bulunmaktadır. Çocuğun doğuştan veya ilk 3 yaşındaki durumlar sebebiyle Otizmli olabildiği biliniyor. Otizmli bireylerin yatkın olduğu durumlar arasında zekâ geriliği, dikkat bozuklukları, epilepsi, öğrenme sorunları, hiperaktivite, efektif mutizm, takıntı, korkular, psikiyatrik bozukluklar, yeme sorunları, uyku bozuklukları vb. durumların olduğu görülmektedir. Otizm olan çocukların zekâlarının daha geri olduğu gözlemleniyor. Zekâ seviyesinin düşük olması sebebiyle bir şeyleri öğrenmede daha da güçlük çeken çocuklar, daha zor gelişiyorlar. Aynı videoyu defalarca izleyebilmeleri ve sıkıcı olmaları ise dikkat bozukluklarından kaynaklanmaktadır. Ortak bir dikkat noktasının olması ve odaklanma sorunu, dikkat bozukluğu sebebi ile yaşanan durumlar arasında bulunuyor. Otizm tanısı olan çocukların en az %33'ünde otistik regresyon görülmektedir. Epilepsi nöbetleriyle ilişkili olabildiği gözlemlenirken, çocukluk yaşlarında nöbetlerin yüzdesinin daha yüksek olduğu biliniyor. Nöbetlerin olması, merkezi sinir sistemindeki bozukluğu gösterir. Otizmli olan çocukların neredeyse yarıya yakınında epilepsi nöbetlerinin görüldüğü bilinmektedir. Bu çocukların çoğunda tekrarlayıcı stereotipik davranışların olduğu görülüyor. Bu davranışları sergilemede, başkalarının varlığından rahatsızlık duymazlar. Eğitim sonucunda azaltılabilen stereotipik, kontrol altına alınmalıdır. Bazı durumlarda ise ilaçlı müdahalede gerekebilmektedir.

Asperger Sendromu

Çocukluk döneminde başlamakta olan Asperger sendromu, sosyal etkileşimi zorlaştıran problemler arasında gösterilmektedir. Aşırı içe kapanıklık, beceri zayıflığı ve iletişim sorunu, Asperger sendromunun en kötü özellikleri arasında gösteriliyor. Otizme, genel özellikleri sebebiyle benzetilir. Otizm ile ortak noktalarından birisi de, yaşamı bir ömür boyunca etkilemesidir. Doktor Hans Asperger tarafından tanımlanmış olan Asperger sendromu, Otizm hastalığının dışında tutulmuştur. Dil ve konuşma becerisinde gelişim geriliğinin olmaması, Otizmden farklarından birisidir. Otizme göre daha büyük çocuklarda görülmekte olan Asperger sendromu, özellikle 4-11 yaşları arasındaki çocuklarda görülüyor. Sosyal etkileşimde bozukluk, bilişsel gelişim eksikliği, tekrarlayıcı davranışlar ve aşırı içe kapanıklık, Asperger Sendromu olan çocuklarda gözükmektedir. Yetişkin insanlarda Asperger tanısının olabilmesi ise oldukça zor olurken, erken tanının konulmasının önemi büyüktür. Asperger sendromunun çocuk, genç ve yetişkinlerin olumsuz etkilenmesine sebep olduğu bilinmektedir. Sosyal becerilerinde zayıf olan Asperger sendromlu çocuklar, Otizmli çocuklardan daha farklıdır. Hastalığın belirtileri ise oldukça geniş olarak görülüyor. Asperger sendrom belirtileri arasında; Sohbeti başlatma ve sürdürebilmede zorluk, Değişiklikten hoşlanmama ve rutini sevme, İçine kapanıklığın aşırı seviyede olması, Tekrarlayıcı davranışlarda bulunma, Esprilerin algılanmasında zorluk çekme, Daha fazla detaycı olma, Tek taraflı sohbete dalma, Görülmektedir. Ancak bu belirtilerin olması halinde, çocuğun Asperger sendromuna yakalandığını çıkartmamalısınız. Bu belirtilerin bir kaçının birden çocukta görülmesi halinde, Asperger sendromundan şüphelenilebilir. Yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkmakta olan Otizm, Asperger sendromundan farklıdır. Bu sendromu taşıyan kişiler, bebeklik dönemini normal olarak geçirirler. Konuşmaya başlama ve konuşmanın normal olarak görüldüğü biliniyor. Asperger sendromlu çocukların, Otizmli çocuklardan daha fazla konuşkan olduğu da gözlemlenmektedir.

Panik Atak

Otizm rahatsızlığını taşıyan çocukların, panik atak rahatsızlığına yatkın olduğu biliniyor. Panik atak durumunda beyne yanlış bir "tehlike sinyali" gönderilmektedir. Kişinin yaşamsal tehdit mesajı almasıyla, korktuğu öngörülüyor. Kişinin karşısına birden çıkan vahşi hayvan, panik atağa sebep olabilir. Ancak Otizm hastası olan kişilerde, vahşi bir hayvanla karşılaşılması ise şart değildir. Daha ufak ve normal bir insanın korkmayacağı durumlarda, panik atak rahatsızlığının görülmekte olduğu gözlemlenir. Panik atak belirtileri arasında ise kalbin çok hızlı artması, hızlı soluk alıp verme ve ten renginin beyazlamasını görebilirsiniz.

Anksiyete

Otizm ve Anksiyete birlikteliği, okul dönemlerinde Otizmli çocuklarda sıklıkla görülüyor. Gelişimsel olarak normal bir gelişim göstermelerine rağmen, okul döneminde büyük sorunların yaşanabildiği gözlemlenmektedir. Otizmli çocuklarda anksiyete oranı, okul döneminde %84'e kadar çıkabilir. Bu kapsamda tedavinin doğru şekilde ilerlemesi ve yapılması, büyük önem taşır. Konuşma bozukluğu olan çocuklarda, anksiyete semptomlarının daha fazla gösterildiği belirtiliyor. Kekeme, selective mutizm gibi durumlar da, konuşma bozuklukları içerisinde bulunmaktadır. Konuşma bozukluklarından herhangi birine sahip olmakta olan çocuk veya ergenin anksiyete oranı, kekeme rahatsızlığına sahip olan bir bireyin anksiyete oranından daha fazladır. Bozukluğun yükselmesi, anksiyete oranının da yükselmesine sebep oluyor. Otizm ile anksiyete arasında bir bağlantı bulunurken, hangisinin diğerine sebep olduğu ise kesin olarak söylenememektedir. Sosyal etkileşim bozukluğunun ise anksiyete üzerinde etkisinin büyük olduğu biliniyor. İlaç tedavisi, anksiyetenin üstesinden gelebilmek için büyük önem taşıyor. Otizmli kişilerde kullanılan ilaçlar hastadan hastaya göre farklılıklar göstermektedir. Dozun yüksekliği, kişinin rahatsızlık durumuna göre farklılık gösteriyor. İlaçların yan etkileri arasında kilo alımı bulunurken, büyük bir yan etkisi görülmemektedir. İlk sohbeti başlatmada büyük problem yaşayan Otizmli bireyler, yalnızlığı daha fazla tercih ederler. Oluşan bu tarz durumlar, ansiyeteye bağlı davranışların artmasına neden olacaktır. Okul hayatına giriş yapan Otizmli bir çocukta, anksiyete problemlerinin gelişmesi durumu gözlemlenebilir. Bunun sebebi ise sosyal hayata adapte olma süreci ve daha fazla insanla irtibat içerisine girilmesidir. Otizmli çocuklara sahip olan ebeveynlerin çocuklarının bakımı konusunda bilinçlenmeli, onların ihtiyaçlarını, isteklerini ve yaşayabilecekleri sorunları önceden öngörerek ona göre hassasiyete sahip olmalıdır. Aynı şekilde otizmli hastalara bakacak olan bakıcıların da bu konuda bilinçlendirilmesi ve bu bilinç doğrultusunda davranışlarını düzenlemesi hastanın gelişimi için önemlidir. Olası belirtilerde nasıl davranmanız gerektiği konusunda bilinçli olmanız, sizlerin olaylara müdahale etmede zorlanmamanızı sağlar. Ansiyete sorunları yaşayan otizmli hastalara yardımcı olması ve daha rahat davranabilmesi amacıyla toplum içerisinde oynayabileceği oyunlarla önüne geçilmeye çalışılacaktır.

Obsesif-Kompulsif

Obsesif, Kompulsif sıklığı, 5-15 çocuklarda görülebilir. Bu oran ise 1000'de %1 olarak bilinirken, ergenlik öncesinde ve 20'li yaşlarda ise iki defa artıyor. Kız çocuklarına göre erkek çocuklarda ise daha fazla görüldüğü bilinirken, erkek çocuklarda daha erken yaşta başladığı da belirtilmektedir. Hastalığın tedavisi için üç yolun bulunduğunu bilmelisiniz. Psikoterapi, ilaç tedavisi ve her ikisinin bir arada kullanılması, Obsesif-Kompulsif bozukluk tedavisi yöntemleri arasında bulunuyor. Hafif ve ortak OKB tedavisi için bilişsel davranışçı terapinin ilk seçenek olması gerektiğini unutmamalısınız. İlaç tedavisi yöntemine başvurmak için uzman doktorla görüşmelisiniz. İlaçların dozunun miktarını kendinizin ayarlamaması gerekirken, dozların seviyesine ilişkin bilgi alımında bulunun. Çocuklarda görülmesi halinde ailelerin, rahatsızlığın gelişimini engellemeler için tedaviye ilişkin adımlarda bulunması gereklidir. Bu adımlara ilişkin uzmanlarla görüşülmesinin, büyük bir önem taşıdığını unutmamalısınız.

Tedavi

Otizm hastalığıyla ilgili uzun yıllardır sürmekte olan tartışmalar bulunmaktadır. Otizmin tamamen önlenebileceği herhangi bir tedavi yönteminin bulunmadığı biliniyor. Son zamanlarda uzmanlar otizmli hastalarda %100 e yakın sonuçlar alınan durumlardan bahsedebiliyorlar. Ancak nörolojik bir problem olması sebebi ile Otizm, erken bebeklik dönemlerinden itibaren görülebilir. Uygulanabilecek iyi bir tedaviyle Otizm, en az seviyeye indirilebilmektedir. Otizm rahatsızlığı taşıyan bireylerin, yıllar boyunca sürmesi gerekmekte olan terapi ve tedavi süreçlerine ihtiyaçları bulunuyor. Bu süreç doğrultusunda, çocuğun kendi başına öğrenme olmadığı becerilerin kazanmasını sağlamasının hedeflendiği bilinmelidir. İletişim sorunlarının çözülebildiği ve Otizmin etkilerinin azaltılabildiği tedavilerin bulunduğu da unutmamalısınız. Kesin olarak bir etki sağladığı hakkında farklı görüşler bulunsa da, kısa ve uzun vadede etkili olduğuna ilişkin birçok bilginin bulunduğundan emin olmanızda sakınca bulunmuyor. Otizmli kişilerin sürekli olarak tekrar eden davranışlarını düzeltmeden, hastalara tedavi uygulanmaya başlanması doğru bir davranış olmayacaktır. Bu rahatsızlığı taşıyan bireylerde, Asperger sendromu, anksiyete, panik atak gibi rahatsızlıklarda bulunabilir. İletişim ve davranış eksikliğinin, çocukların öfke nöbetleri yaşamasına sebep olabileceğini de unutmamalısınız. Tedaviye başlamadan ve tedaviden olumlu sonuç alabilmek için öncelikle, bu tür reaksiyonların önüne geçilmesi gerekmektedir. Otizm tedavisi için hasta hazırsa, ilk aşamada nörolojik ve psikiyatrik tedavinin uygulanması gerekmektedir. Çocuklarda kaygı ve öfke nöbetlerini önleyebilmek adına, çeşitli dozlarda ilaç kullanıma başlanabilir. Nörolojik ve psikiyatrik tedavilerin ise Otizmi ortadan kaldırabilmek için tek başına yeterli olmayacağını bilmeniz gerekir. Hastanın tamamen iyileşmesini sağlamak, tedavinin amacı olmamaktadır. Tedavinin amacı, terapilerin sorunsuz bir şekilde ilerlemesini sağlamaktan geçiyor. Uzun süreli tedaviler sonucunda, Otizmli hastaların sahip olmaları gereken becerilerini kazanabileceğini unutmamalısınız. Hayatlarını bu hastalığın etkisinden kurtarmış şekilde yürütebilmeleri için hastaların, tedaviden asla uzaklaşmamaları gerekir. Otizm tedavisinde beslenme ve vitamin programlarının da rolünün büyük olduğunu bilmelisiniz. Doğru beslenmenin tedavi de büyük bir rol oynadığı bilinirken, hastalıkla mücadelede sizlerin güçlü olmanızı sağlar. Vitamin programları ise Otizmli çocukların gücünü arttıran unsurlar arasında bulunuyorlar.

Davranışsal Eğitim ve Yönetim

Erken ve yoğun davranışsal eğitim modelinin uygulanması halinde, Otizm hastalığıyla mücadele etmede büyük adımlar atılabilmektedir. Davranışsal eğitim ve yönetim için öncelikle, kapsamlı bir değerlendirmenin yapılması gerekiyor. Değerlendirme sürecinin ve planlamanın, en iyi şekilde yürütülmesinin önemi büyüktür. Davranışsal eğitim ve yönetim kapsamında; Tıbbi değerlendirme raporlarının incelenmesi Aile görüşme formlarının uygulanması, Öğrencinin performans alımının yapılması, Öğretmen tarafından geliştirilen değerlendirme araçlarının uygulanması, Gerekmektedir.

Özel Terapiler

Kendi içine dönük kelimesinden türetilmiş olan Otizm, Latince autismus anlamına gelmektedir. Doğuştan veya doğum sonrasında ilk 3 yıl içerisinde kendini gösterebilmektedir. Otizm rahatsızlığının çevresel ve genetik etkenlerden dolayı da meydana gelebileceği tahmin edilmektedir. Nöro-gelişimsel rahatsızlık olarak öne sürülen Otizm, 70 çocuktan birinde görülüyor. Otizmli çocukların tedavi edilmesi ise günümüzde mümkün hale gelmiştir. Özel terapiler, tedavi yöntemleri arasında bulunuyorlar. Bu terapilerin, Otizmle mücadelede büyük önem taşıdığı belirtilmektedir. Otizm rahatsızlığı taşıyan kişiler için uygulanan terapilerin temel amacı, çocukların işitme, karşısındaki kişileri algılama, iletişim kurma ve derin düşünme gibi becerilerini kazanmalarını sağlamaktan geçiyor. Psikososyal tedavide genel olarak davranışçı terapilerin uygulandığı bilinirken, erken müdahalenin bu terapiler açısından büyük önem taşıdığını bilmeniz gerekiyor. Uygulanan özel terapiler arasında sanat terapisi de yer alırken, çocukların iletişim gücünün arttırıldığı ve sosyal becerilerinin geliştirildiği gözlemlenmektedir. Otizm tedavisinde uygulanan özel terapiler içerisinde; Duyusal Bütünleştirme Terapisi, Müzik Terapisi, Sanat Terapisi, İşitsel Bütünleştirme Terapisi, Drama Terapisi, Ata Binme Terapisi ve Yunuslarla Terapi gibi yöntemlerin bulunduğu görülüyor. Hangi yöntemin daha faydalı olacağına ise sizler değil, uzman kişinin karar vermesi gereklidir. Bu kapsamda Otizmli çocukların yakınlarının ve ailelerin, özel terapi kapsamında uzman doktorlarla görüşmesinin önemi büyüktür.

Otizm Durumunun Nedenleri

Otizm hastası olan çocuklarda, belli başlı sebepler ile ortaya sorunlar çıkmaktadır. Beyinsel sorunların has safhada olduğu hastalıkta, ortaya çıkan sorunların birbirine benzerlik gösterdiği bilinmektedir. Otizm hastalığında durumun nedenleri arasında, Beyin hücreleri etkileşimin az veya çok olması ile beynin farklı bölgelerinin koordineli çalışmamasının bulunduğu bilinmektedir.

Beyin Hücreleri Etkileşimin Az veya Çok Olması

Otizmli bireylerin dikkatlerini herhangi bir şeyin üzerine toplayabilmeniz, normal bir çocuğa göre oldukça daha basit olmaktadır. Bu kapsamda yetenekli olan Otizmli çocuklar, belli bir yaştan sonra beyinlerinde senkronizasyon eksikliğinin görüldüğü biliniyor. Senkronizasyon eksikliği, çocuğun davranışlarına olumsuz etkiler. Beyin hücrelerinin etkileşiminin az veya çok olmasına sebep olmakta olan bu eksiklik, çocuk ve yakınları açısından kötü bir durumdur. Beynin sağ ve sol taraflarındaki dille ilgili bölümlerin eksik çalıştığı görülürken, bu sorunlar sebebi ile hastaların büyük problemler yaşadıkları görülüyor. Beynin belli hücrelerinin daha fazla çalışması veya daha az çalışması, etkileşimin olumsuz olmasını sağlamaktadır. Hastanın davranışlarını ve algılamasını olumsuz etkileyen bu durum, Otizmli hastaların sıklıkla karşılamakta olduğu durumlar içerisindedir.

Beynin Farklı Bölgelerinin Koordineli Çalışmaması

İnsan beyninin koordineli çalıştığı bilinmektedir. Ancak bu durum, normal bir insan için geçerli olur. Beynin farklı bölgelerinin koordineli çalışmaması halinde, davranışsal ve algısal olarak ortaya büyük sorunlar çıkacağını bilmeniz gerekiyor. Otizmli hastalara yönelik incelemeler yapıldığında, hastaların davranışlarındaki bozuklukların içerisinde beynin farklı bölgelerinin koordineli çalışmamasının etkisinin büyük olduğu görülmektedir.

Otizm Hastalığı Belirtileri

Otizm hastalığının çeşitli belirtileri bulunuyor. Bu belirtilerin taşınması halinde, hastanın Otizm olduğuna teşhis konulabilir. İletişim konusundaki belirtiler, kişinin Otizm olup olmadığını anlamak için büyük önem taşımaktadır. Eğer sizlerinde yakınınızda Otizm şüphesi taşıyan birisi bulunuyorsa, iletişim konusundaki belirtilere göz atabilirsiniz. Bu belirtilerden yola çıktığınız takdirde, kolaylık ile hastanın durumuna teşhis koyarsınız. Aynı zamanda davranışsal belirtilerde, hastanın Otizmli olup olmadığını anlamanız için önem taşımaktadır. Durumun belirtileri arasında iletişim konusundaki belirtiler ve davranış belirtileri bulunuyor. İletişim konusundaki belirtilere göz atarsanız, karşılıklı konuşmada zorlanma, bazı sözleri sıkça yenilemek, konuşmayı öğrenmede gecikme, sosyal oyunlara ilgisizlik, arkadaşlık kuramama isteği, başkalarının yaptıklarına ilgisizlik, empati kuramama ve göz kontağı kuramamanın olduğu bilinir. Eğer Otizmli olup olmadığını davranışsal belirtiler üzerinden teşhis etmek istiyorsanız, yinelenen davranışlar, aynı konuya sürekli ilgi, sıra dışı konulara aşırı ilgi, değişikliğe karşı aşırı tepki göstermek, sıra dışı davranışları sık tekrarlamak, nesne takıntıları ve isminin söylenmesine kayıtsız kalınmasından anlayabilirsiniz.

İletişim Konusundaki Belirtiler

İletişim, Otizm hastalığının en büyük problemleri arasında bulunmaktadır. Otizm hastalarına yönelik inceleme yapan uzmanlar, bu hastalarda iletişim konusunda büyük sorunların olduğunu görüyorlar. Kendilerini ifade etmede ve karşı tarafı algılamada büyük sorunlar yaşadığı görülmekte olan Otizm hastaları, iletişim konusundaki sorunlar sebebi ile ağır tedaviler görebiliyorlar. İletişim konusundaki belirtiler üzerinden yola çıkarak hastanın yakınlarının, hastalığın gelişmesine ve gelişimine engel olması gerekmektedir.

Karşılıklı Konuşmada Zorlanma

Otizm hastalarıyla ilgili inceleme yapan yetkililer, karşılıklı konuşmada zorlanmanın sıklıkla yaşandığını görmektedir. Karşısındaki kişiyle iletişim kurmakta büyük problemler yaşayan Otizmli kişiler, aynı zamanda onu algılamakta da sorunlar yaşayabilirler. Otizm hastası olan bir yakınınız bulunuyorsa, konuşma sırasında daha fazla sabır göstermeniz gerektiğini unutmamalısınız. Karşılıklı konuşmada zorlanmak, Otizm belirtileri arasında yer alıyor.

Bazı Sözleri Sıkça Yinelemek

Her hastalığın farklı belirtileri bulunurken, Otizm hastalığının belirtileri arasında iletişimsel bozukluklar yer alıyor. Bazı sözleri sıkça yenilemek, Otizm hastalarındaki belirtiler içerisinde bulunuyor. İletişimsel bozukluktan kaynaklanan bu durum, kişinin Otizmli olduğunu gösteren belirtilerden birisidir.

Konuşmayı Öğrenmede Gecikme

Otizm hastası olarak dünyaya gelen çocuklar, konuşmayı öğrenmede gecikme yaşayabilmektedir. Eğer yakınınızın veya sizlerin çocuğunun konuşma konusunda problemlerinin bulunduğunu düşünüyorsanız, Otizm şüphesi ile doktor gözetimine başvurmanız gerekir. Konuşmayı öğrenmede gecikme, psikolojik veya farklı sebeplerden de olabilir. Ancak günümüzde yapılan araştırmalarda, Otizm hastalarının en büyük belirtileri arasında bulunduğu unutulmamalıdır.

Sosyal Oyunlara İlgisizlik

İnsanlar, bebeklik ve çocukluk dönemleri içerisinde oyun oynamak isterler. Sosyal oyunlara ilgisizlik, Otizm hastası olan çocuklarda sıklıkla görülmektedir. Eğer sizlerinde veya yakınınızın çocuğunun Otizmli olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, sosyal oyunlara olan ilgisine dikkat etmelisiniz. Sosyal oyunlara ilgisizlik, Otizm hastalığının belirtileri arasında yerini alıyor.

Arkadaşlık Kurmak İstememek

Çocukluk döneminde insanlar, çevrelerindeki insanlar ile daha fazla arkadaşlık kurmak istiyorlar. Bunun sebebi ise oyun oynama ve eğlenme isteğinden geçmektedir. Arkadaşlık kurmak istememek, Otizm belirtileri arasında bulunabilir. Daha içine kapanık olduğu bilinmekte olan Otizmli çocuklar, arkadaş canlısı olmamaktadır. Arkadaşlık kurmak istememek, normal bir çocuğun sergilemekte olduğu davranışlar içerisinde bulunmaz.

Başkalarının Yaptıklarına Karşı İlgisizlik

Otizmli çocukların, çevresindeki insanların davranışlarına ilgi göstermemekte olduğu bilinmektedir. Yapılan incelemelerle birlikte, Otizm hastası olan çocukların dikkatlerini çekebilmenizin çok daha zor olduğunu unutmamalısınız. Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik gösteren çocukların, Otizm belirtisi kapsamında doktora götürülmelidir.

İyi Empati Kuramama

Empati, günümüzde birçok insan için büyük sorun olmaktadır. İnsanların olaylar sırasında kendisini karşısındaki insanların yerine koyabilmesi, birçok problemin ortadan kalkmasını sağlar. İyi empati kuramama sorunu, Otizm hastalarında sıklıkla yaşanıyor. Otizm hastası olan bireylerin, kendilerini başkalarının yerine koyabilmede sorunlarla karşılaştıkları görülürken, bu sorunların üstesinden gelebilirsiniz.

Göz Kontağı Kuramamak

Göz kontağı kuramamak, Otizm hastalarının en büyük sorunları arasındadır. Bir kişinin Otizmli olup olmadığını düşünüyorsanız, göz kontağı kurabilmesine dikkat etmelisiniz. Göz kontağı kuramamak, Otizm belirtileri içerisinde yer alır.

Davranış Belirtileri

Otizm hastaları, davranışsal belirtiler ile hastalığı taşıdıklarını gösterirler. Bir kişinin Otizmli olup olmadığını göstermiş olmakta olduğu davranışlardan kolaylıkla anlayabilirsiniz. Davranışsal bozukluklar, hastalığın seviyesini de göstermektedir. Hastanın davranışlardan yola çıkarak, Otizm hastası olduğunu tespit edebilmeniz söz konusudur.

Yinelenen Davranışlar

Bir çocuğun sosyal belirtilerine dikkat etmek, bebeklik döneminden itibaren bir çocuğun otizmli olup olmadığını anlayabilmeniz açısından önemlidir. Erken teşhis, tedavinin olumlu ilerleyebilmesi adına önem taşımaktadır. Yinelenen davranışlar, Otizm hastalığının davranışsal belirtileri arasında bulunuyor. Vücudunu sallama, el çırpma, duyduğu sesleri tekrarlama ve kollarını sağa sola savurma gibi davranışların olduğunu görebilirsiniz.

Aynı Konuya Sürekli İlgi

Televizyonda çıkan bir çizgi film, Otizm hastası olan bir çocuğun ilgisini çekebilir. Çizgi filmin ilgisini çekmesinde herhangi bir anormallik tespitine varamazsınız. Ancak çocuğun sürekli olarak aynı konuya ilgi göstermesi ve dış dünyadan tamamen kopması, Otizm belirtileri içerisinde bulunabilir. Bebeğin veya çocuğun yakınlarının, bu konuda dikkatli olmaları gerekmektedir.

Sıra Dışı Konulara Aşırı İlgi

Otizmli bireyler, sıra dışı konulara aşırı ilgide duyabilmektedir. Örneğin uçakların nasıl uçtuğuna takılabilirler. Çamaşır makinesinin karşısına oturup, makinenin çalışma sistemine ilgi duyabilirler. Bu gibi sıradışı konular, Otizm hastası olan çocukların ilgi odağı halinde görülür.

Değişikliğe Karşı Aşırı Tepki Göstermek

Çocuklar, değişiklikler için tepkiler gösterebilmektedir. Ancak Otizm hastası olan çocuklarda, bu tepkilerin boyunun çok daha fazla olduğu görülür. Yapılan değişikliklere gösterdikleri tepkiler, çocuğun Otizmli olup olmadığını anlamada önem taşır. Bir yemek masasında yoğurt ve salatanın yerini değiştirmeye aşırı tepki gösteren bir çocuğun Otizm hastası olabileceğini unutmayınız.

Sıra Dışı Davranışları Sık Sık Tekrarlamak

Otizm hastası olan çocuklar, el ve kol hareketleri ile sıra dışı davranışlar sergileyebilirler. Bu davranışların sık şekilde tekrarlanması, çevresine ve yakınlara rahatsızlık verebilmektedir. Bir çocuğu otizmli olup olmadığını çevredeki insanlar, göstermiş olduğu davranışlardan kolaylıkla anlayabiliyorlar. Otizm hastası olan çocuklar, sıra dışı davranışların tekrarını sıklıkla gerçekleştirirler.

Nesne Takıntıları

Nesnelere vurmak, Otizmlilerde sıklıkla görülmektedir. Bir bardağın alınıp, daha sonrasında fırlatılmasını örnek olarak gösterebiliriz. Otizm hastası olan çocuklar, nesnelerin zarar görmesini isteyebilirler. Bu sebeple normal bir çocuktan çok daha düşünceniz şekilde davranırlar.

İsminin Söylenmesine Kayıtsız Kalmak

Çocuklara ismiyle seslendiğinizde, sizlere kafalarını çevirdiklerini veya cevap verdiklerini bilirsiniz. Ancak Otizmli çocuklar, isminin söylenmesine kayıtsız kalabiliyorlar. İsmini defalarca veya yüksek sesle söylemenize rağmen, çocuğun ilgi odağında hiçbir türlü olamayabilirsiniz. Bu durum, çocuğun annesi ve babasında bile sorun olabilmektedir.

Otizm Teşhis ve Tanı Yöntemleri

Gözlemle teşhis edilebilen Otizm, dünyada yaklaşık her 68 çocuktan birinde görülmektedir. Otizmin kişiden kişiye belirtilerinin ve şiddetinin farklılık gösterebildiği bilinirken, büyük riskler taşınmakta olabileceği de unutulmaması gerekenler arasında yer alıyor. İletişim sorunları, olaylara ilişkin zorluk ve tekrarlayan davranışlar, Otizm hastalığının teşhisinde önemli noktada bulunur.

Belirtileri İncelemek

Otizm hastalığında durumun teşhisi için birçok belirti olabilir. Bu belirtilerin taşındığını gözlemlediğiniz takdirde, Otizmli çocuklardan birisi olabileceğini unutmamalısınız. Belirtileri incelemek, hastalığın teşhisi açısından büyük önem taşımaktadır. Erken teşhis halinde, hastalığın gelişimine yönelik önlemler alabilirsiniz. Uzman doktor eşliğinde hastalıkla mücadele edilebilir.

Otizm Risk Faktörleri

Bir çocuğun Otizm hastası olmasının sebeplerinin olduğu bilinir. Genetik, Beyin Yapısı ve Genetik Mutasyon sebepleri ile çocuğun Otizm hastası olabildiği görülmektedir. Her Otizm vakasının taşıdığı risk faktörlerinin farklılık gösterebileceği gözlemleniyor.

Genetik

Otizm ile ilgili yapılan araştırmalarda, Otizm hastası olan çocuklarla ilgili incelemeler yapılmıştır. Yapılan bu incelemelerde, vakaların birçoğunun genetik olduğu görülmektedir. Çevresel faktörlerin hastalıktaki etkisinin daha küçük olduğunu belirtmekte olan uzmanlar, Otistik özelliklere katkıda bulunan genlerin yüzlerce olabileceğini belirtiyorlar.

Beyin Yapısı

Otizm hastalığını taşıyan insanlardaki beyin yapıları, normal bireylere göre farklılık göstermektedir. Bireylerin sağ ve sol yarım kürede daha fazla simetri gösterdiğini belirten uzmanlar, sol ve sağ tarafların farklılık içerisinde bulunduğu gözlemleniyor. Beynin sol yarım küresi dili işleme ve konuşma yeteneklerinin, sağ yarım küreden daha büyük bir rol içerisinde olduğu belirtilenler arasındadır. Ancak sağ yarımküre ise görsel ve işitsel uyarıcılara odaklanmaya daha yatkınlık gösterir. Otizmli hastaların beyin yapısı sebebi ile dünyayı algılamada farklılık gösterdikleri, yapılan son araştırmalar ile kesinleşmiştir.

Genetik Mutasyon

Genetik mutasyonun tespit edildiği Otizme yönelik, uzmanlar tarafından üç araştırma yapılmıştır. Yapılan araştırmanın birbirlerini doğrulması ile Otizm hastalığının genetiksel olarak mutasyon taşıdığı da öğrenildi. Dünyaya yeni gelecek olan bir bebeğin, anne ve babasından kaynaklanan sebep ile Otizmli olabileceği görülüyor. Anne ve babadan gelen genetiksel özellikler sebebi ile Otizm hastası olan çocuklar ile ilgili araştırmalar yapılırken, anne-baba yaşının önemine vurgu yapılmaktadır. Anne-baba yaşının artması ile birlikte, Otizm riskinin de yükselebileceği belirtiliyor.

Otizmin Komplikasyonları

Otizm çocuğun gelişimsel sürecini derinden etkileyen bir kromozom anormalisidir. Otistik bireylerde gözlenen bazı sorunlar doğrudan kromozom anormalisi ile ilintili olduğundan dolayı otizmin komplikasyonları olarak adlandırılabilirler. Bunlardan hepsi bir bireyde görülebileceği gibi sadece bazıları da görülebilir. Ekstra olarak görülebilecek durumlar da olmakla beraber istatistiksel olarak burada sıralanacaklar tepededir. Bunların dışında tik sahibi olma, efektif mutizm, takıntı sorunları, çeşitli korkular, psikolojik sorunlar, beslenme ile ilgili problemler, uyku düzeninde sorunlar, duyu ile ilgili problemler, aşırı sinirlilik hali, çevreye saldırma, bruksizm gibi durumlara da rastlanabilir.

Zeka Geriliği

Otistik bireylerin birçoğunda zeka geriliği gözlenmesi muhtemeldir. Zeka geriliğinin temel sebebi alınan bilgileri genelleme kabiliyetinin olmayışından dolayıdır. Bu durum konuşmayı ve algılamayı da derinden etkilemektedir. Otistik bireyde zeka geriliğinin hangi düzeyde olacağı otizmin ağır mı yoksa hafif mi yaşandığıyla ilgilidir. Birçok otistik birey zamanla konuşmakta, algılamakta ve anlamakta sorun çekmemeye başlar. Buradan hareketle otistik bireylerin, diğer bireylere göre daha geç gelişim gösterdiği sonucuna varabiliriz.

Dikkat Dağınıklıkları

Otistik bireyler dikkat dağınıklığına sıkça rastlanır. Bir şeye veya bir faaliyete odaklanmakta ciddi problem yaşarlar. Bundan dolayı yapmaları gereken herhangi bir şeyi tamamlayabilmek için uzun süre ilgilenmeleri gerekir. Ayrıca sürekli olarak bir faaliyetten diğerine geçebilirler.

Otistik Regresyon

Otistik bireylerin yetişkin olma süreçlerinde büyük ihtimal ile epilepsi nöbetleri ortaya çıkar. Bu oran tüm vakaların yaklaşık yüzde yirmi yedisi ile yüzde otuzunu oluşturur. Epilepsi nöbetlerinin ortaya çıkması, sinir sistemindeki problemlerden kaynaklanır.

Öğrenmede Güçlük

Öğrendiklerini genelleme ve genel bir çerçeveye oturtamama sorunundan dolayı otistik bireyler öğrenmekte ve öğrendiklerini kullanmakta büyük sıkıntı çeker. Genelde her otistik birey yalnızca bir alanda oldukça iyi öğrenip – uygulama yapmakla birlikte diğer tüm alanlarda başarısız olmaktadır. Bunun sebebi doğrudan öğrenme kapasitesinin tam olarak kullanılamamasıyla alakalıdır.

Hiperaktiflik

Dikkat dağınıklığının bir sonucu olarak hiperaktivite ortaya çıkabilir. Bazı otistik bireyler inanılmaz derecede hareketli olurlarken bazıları da inanılmaz derecede hareketsizdir. Otistik bireyin hareket seviyesi ile dikkat seviyesi arasında genelde ters orantı bulunur.

Otizm Nasıl Önlenir?

Tıp tekniklerinin gelişmesi sayesinde otizmin engellenmesi bir miktar da olsa mümkün hale geldi. Geliştirilen tedavi yöntemleri sayesinde birçok otizmli bireyde kayda değer iyileşmeler gözlenebiliyor. Hatta yapılan araştırmalara göre yüzde yüz seviyesinde iyileşebilenlere de rastlanıyor. Otizmin önlenebilmesi henüz tam olarak mümkün olmasa da bu konuda yapılan çalışmalar sayesinde büyük ilerlemeler kaydedilmiş durumda. Otizmi ortaya çıkaran sebeplerin de yavaş yavaş belirleniyor olması, otizmi önlemek yönünde büyük ilerlemeler kaydedilmesini sağlıyor.

Otizmin ortaya çıkışına dair birçok teori var. Genel olarak bunlardan bahsedilmesi, tam olarak kanıtlanamamış olsa da hastalığı ortaya çıkaran sebeplerin önlenmesini ve doğal olarak otizmin önlenmesini sağlayabilir.

  • Annenin gebelik yaşının düşük olması otizm riskini artıran faktörler arasında sayılıyor.
  • Genetik yatkınlık ve bu yatkınlıkları etkileyen çevresel faktörlerin varlığı.

Otizmi önlemenin yolu hamile kalmadan önce anne ve babanın kendi vücutlarını biyokimyasal açıdan düzenlemesinde yatıyor. Anne ve baba kendi sağlıklarını olabilecekleri en iyi seviyeye çektikleri takdirde çocuklarının otizmli olma ihtimali tamamen sıfırlanmasa da düşebiliyor. Klinik düzeyde yapılan testler hala kesin sonuçlar vermediğinden ötürü otizmin önlenmesine dair kesin veriler ya da öneriler açıklamak mümkün değil.

Sık Sorulan Sorular

Otizm hastalığı hakkında sıkça sorulan sorular bulunmaktadır. Hastalık öncesinde, sırasında ve sonrasında sorulan her bir sorunun cevabının bulunduğundan emin olabilirsiniz.

Otizmli Çocuk Neden Terapi Görmelidir?

Terapi, hastanın ruh hastalığını düzeltmede önemli rol oynamaktadır. Otizmli çocukların ruh sağlıklarının, davranışlarının ve psikolojilerinin bozuk olabileceğini düşünürsek, terapi görmelerinin öneminin tartışılmaz olacağını anlayabilirsiniz. Tedavi gören Otizmli çocuklar, hastalıkla mücadelede gelişim sağlarlar.

Otizm Önlenebilir Mi?

Erken teşhis, birçok hastalığın önlenebilmesi adına büyük önem taşımaktadır. Otizm hastalığı, erken teşhis ile önlenebilir. Hastalığa yakalandıktan sonra ise doğru terapi ve tedavi yöntemleri ile hastalığın önlenme imkânı bulunuyor. Hastalığın gelişimini engellemeye yönelik atılacak adımlar, hastalığın önlenmesi içinde büyük önem taşır.

Otizmin Nedeni Konusunda Uzmanlar Hemfikir Midir?

Uzmanlara göre Otizm hastalığının nedenlerinde farklılık bulunuyor. Hastalığın tek bir sebeple oluşmadığı bilinirken, son yıllarda ise farklı teoriler ortaya atılmaktadır. Anne yaşının ilerlemesinin Otizm hastalığının oluşmasındaki rolünün büyük olduğu belirtiliyor. Geç yaşta doğum yapan annelerin çocuklarının Otizmli olma ihtimallerinin daha yüksek olabileceğini görebilirsiniz. Uzmanlar, aşı ve yağmur ile Otizmin bağlantısı olabileceğini de öne sürmektedir.

Otizmli Bireyin Eğitiminde Nelere Dikkat Edilmektedir?

Çocukların belli yaşlardan itibaren eğitim almaya başladığı bilinmektedir. Otizmli bireyin eğitiminin normal bireylerden daha farklı olması gerekir. Daha duygusal ve hassas bir yapısı olan Otizmli bireylere verilen eğitimde, sabırlı ve anlayışlı olmaya dikkat etmelisiniz. Verilecek eğitimin, hastalığın gelişimini engellemedeki rolü de unutulmamalıdır.

Otizmle Karıştırılan Durumlar Nelerdir?

Her hastalığın fiziksel, davranışsal ve iletişimsel belirtilerinin olabileceği gözlemlenir. Otizmle karıştırılan durumlar, belirtilerin doğru teşhis edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Başka bir hastalığın Otizmle karıştırılması, sıklıkla gözlemlenen durumlar arasında bulunuyor.

Otizm Geçici Bir Şey Midir? Terapiyle Geçer Mi?

Otizm hastalığının ne zaman teşhis edildiğinin önemi büyüktür. Erken teşhis, Otizm hastalığıyla mücadelede önemli rol oynamaktadır. Hastalığa yakalandıktan sonra terapi yöntemi ile hastalığının gelişiminin engellenebileceği bilinir. Terapinin Otizm hastalığındaki etkisi büyük olurken, hastalıktan tamamen kurtulmanızı sağlayabilmektedir. Otizmli bireylerin mutlaka terapi yöntemine başvurmalarının gerektiğini unutmamalısınız.

Otizmli Çocukla Nasıl İletişim Kurulmalı?

Bir çocuğun Otizm hastası olması halinde, iletişimsel bozuklukların en üst seviyede olabileceği bilinmelidir. Otizmli çocukla iletişim kurarken, normal bir çocuktan daha farklı bir yaklaşım içerisinde bulunmanız gerekir. Daha hassas, duygusal ve agresif olabildikleri bilinirken, bu çocuklara yaklaşırken daha sabırlı ve anlayışlı şekilde iletişim kurmalısınız. Sabır ve anlayışın, iletişim kurarken en kilit noktalar olduğunu unutmayın. Otizmli olan bir çocuğun sizleri tehlike olarak görmemesi, sizlerle iletişim kurmaktan korkmaması gerekmektedir.

Otizm Sonradan Ortaya Çıkabilir Mi?

Otizm hastalığının doğmadan ve ilk 3 yaşta tespit edilmesinin önemi çok fazla olurken, Otizm hastalığının sonradan ortaya çıkabileceğini unutmamalısınız. Hastalığın sonradan ortaya çıkması halinde, tedavisinin daha zor olacağını bilmeniz gerekir. Daha büyük hastalıklara da sebep olabilmesi sebebiyle Otizmin erken yaşta teşhisinin ebeveynlerin en büyük görevlerinden birisi olduğunu bilmeleri gerekmektedir.

Otizmli Bireylere Beslenme Diyeti Uygulamak Şart Mı?

Beslenme, bütün hastalıklarda mutlaka dikkat edilmesi gerekenler arasındadır. Otizm hastası olan bireylerde, bağışık sistemlerinde problemler görülebilmektedir. Bağışıklık bozukları ve geçirgen bağırsak sendromu gibi sindirim problemleri, Otizmli çocuklarda görülür. Diyetisyen tarafından Otizmli çocuk için beslenme diyetinin uygulanması, hastalığın gelişimini engellemede önemli rol oynamaktadır. Abur cubur olarak bilinmekte olan besinlerin, çocukların davranışlarında, ruh hallerinde, öğrenme yetilerinde ve enerji düzeylerinde dalgalanmalara sebep olduğunu unutmamalısınız.

Otizm Her Otizmlide Aynı Şekilde Mi Görülür?

Günümüzde hastalıkların risk faktörleri ve belirtilerinin olduğunu unutmamalısınız. Hastalığın her hastada farklı şekilde ortaya çıktığı ve her hastanın durumunun işlevsel olarak farklı olacağı bilinmelidir. Otizm hastalığının da, her bireyde aynı şekilde görüldüğü söylenemez. Hastalığın belirtilerinin ve risk faktörlerinin, hastalığın bireyde nasıl görüleceği konusunda etkisi büyüktür.

Her Otizmli İçe Dönük Müdür?

Otizmli çocuklar, dış çevreye genellikle kapalı olmaktadır. Arkadaş canlısı olmamaları ve agresif olmaları, bunun en büyük örnekleri arasında yerini alıyor. İçine dönük olmalarıyla bilinen Otizmli çocuklar, iletişimsel bozukluklar gösterirler. İletişimsel bozukluklar sebebi ile hastalığın gelişiminde sorunlar olabileceğini görebilirsiniz.

Hangi Klinik Otizmle İlgilenir?

Ebeveynler, Otizm şüphesi sebebi ile çocuğunu kliniklere götürürler. Çocukta otizmden şüphe ediliyorsa, öncelikle çocuğunuzu psikiyatrisine götürmelisiniz. Psikiyatristin çocuğu değerlendirmesinin ardından gerekli görülmesi halinde, nöroloğa sevki sağlayabilirsiniz. Tam teşekküllü bir değerlendirmenin ardından rehberlik araştırma merkezine yönlendirilen çocuk, son olarak ise özel eğitim merkezlerine yönlendirilmektedir.

Otizmli Bireylerde Zekâ Geriliği Görülür Mü?

Otizmli çocukların zekâ seviyeleri, normal çocuklar gibi farklılık göstermektedir. Bazılarının üstün zekâlı olabildiği görülürken, bazılarında ise zekâ geriliğinin olduğu gözlemleniyor. Mental Retardasyon denilen zihin problemlerinin, Otizmli çocukların %70'inde görüldüğü bilinmektedir. Tam olarak zekâ geriliğini ifade etmeyen Otizm, iletişim bozukluğunun had safhada olduğu hastalıklardan birisi olarak biliniyor. Birçok Otizmli çocuğun matematik, resim veya müzik gibi alanlarda başarılı olabildiğini görebilirsiniz. Zekâ geriliğini taşıyan çocuklarda, farklı alanlarda yeteneklerin oluşması ise söz konusu değildir.

Otizm hangi yaşlarda anlaşılır?

Gelişen test teknikleri sayesinde otizm hastalığının daha anne karnında dahi tespit edilmesi mümkündür. Anne karnında tespit edilemediği durumlarda ise belirtiler üzerinden otizmin anlaşılması mümkündür. Bebek doğduktan sonra: Bir ay içerisinde anne ve babanın gözlerinin içine bakabilmelidir. İki ay içerisinde mimiklerini kontrol eder hale gelmeli, gülmelidir. Üç ay içerisinde hareket eden objeleri takip etmeye başlamalıdır. Altı ay içerisinde kendisine yönelik sesli uyarılara dikkat kesilebilmelidir. Altı ay içerisinde bazı olayları kavrayabilmelidir. Yedi ay içerisinde karşısındakinin yüz ifadelerine tepki vermelidir. Sekiz ay içerisinde sesleri taklit etmelidir. İşte bu sürecin herhangi bir yerinde tıkanma var ise otizm şüphesi doğmalıdır.

Otizm nasıl anlaşılır?

Otizmin anlaşılması günümüzde oldukça kolaydır. Çocuğun daha doğumdan itibaren ortaya koyduğu belirtiler otizmi anlamada oldukça yardımcı olmaktadır. Otizmli çocuklar sesli uyarılara karşı tepkisizdir. Etraflarında olan bitenleri umursamaz bir hava içerisindedirler. Göz teması kurmak konusunda oldukça ketumdurlar. Oldukça sakin bir tabiatları olabilir. Hiçbir sesli uyarı yokken sesli uyarılardan rahatsız oluyor havası takınabilirler. Fiziki uyarıcılara karşı kayıtsızdırlar. Bacaklarını, kollarını ve başlarını sürekli olarak sallama ihtiyacı hissederler. Çok sakin bir yaşam sürerken bir anda öfke nöbetleri geçirebilirler. Üç yaş sonrasında da ses taklit etmeye devam edebilirler.

Otizmliler ne zaman konuşabilirler?

Otistik çocuklar, normal çocuklardan çok daha farklı bir gelişim ve algı sürecine sahiptir. Normal çocukların tep vereceği şeylere tepkisizlik söz konusudur. Normal çocuklar iki – üç yaş civarında konuşma yetenekleri geliştirirken otistik çocuklarda bu süre çok daha uzun olabilmektedir. Bazı otistik çocuklarda hiçbir zaman konuşma yetisi gelişmeyebilir. Esasen sebep otistik çocuğun konuşulanı anlamaması değil, konuşurken çıkan seslerin hoşlarına gitmemesidir. Yaşanan travmalar ya da içerisinde bulunulan kayıtsızlık durumu genelde beş – yedi yaş arasında çözülür. Özel eğitimin de başlamasıyla beraber konuşma yetisi tam olarak kazanılır.

Otizm doğuştan mı olur?

Otizmin ortaya çıkmasındaki en büyük pay genetik faktörlerin olsa da otizme sebep olan başka durumlar da bulunmaktadır. Otizme sebep olan genetik ve nörolojik yapı doğuştan gelir. Sıfır – üç yaş arasındaki uyarıcılara bağlı olarak da hastalık ortaya çıkar ve sonrasında ömür boyu devam eder. Tahminen on beşinci kromozomdaki aktarım sorunundan dolayı ortaya çıkmasından dolayı Dünya üzerinde hızla yaygınlaşmaktadır.

İlgili Bölümler
İlgili Tedaviler