Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca kullanılan çerezler bakımından daha fazla bilgi için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Enfeksiyon hastalıkları virüslere, bakterilere ve parazitlere bağlı olarak ortaya çıkar ve ortaya çıkış sebeplerine göre değişmekle birlikte vücudun neredeyse tamamında gözlenirler. Ayrıca enfeksiyon hastalığının türüne göre değişmekle birlikte birçoğu bulaşıcı hastalıklar sınıfına da girer. Tarihsel olarak enfeksiyon hastalıklarının oldukça büyük kitle ölümlerine sebep olduğu bilinmektedir. Günümüzde geliştirilen tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde enfeksiyon hastalıklarına bağlı ölümler oldukça azalmıştır. Enfeksiyon hastalıklarına bağlı ölümlerin engellenmesi ve hastalığın kontrol altına alınması noktasında hala çalışmalar devam etmekte; çözümlere karşı direnç gösteren virüslere, bakterilere ve parazitlere karşı ise daha etkili müdahale için yöntemler araştırılmaktadır. Hastalığı ortaya çıkaran mikroskobik canlılar düşünülürse, bu canlılarla müdahale için ne kadar emek harcanması gerektiği de tezahür edilebilir.

Enfeksiyon hastalıklarının tespit edilmesinde hastanın verdiği belirtiler oldukça önem taşır. Şimdiye kadar ortaya çıkan vakalarda yapılan incelemelerde enfeksiyon hastalıklarının en sık verdiği belirtinin yüksek ateş olduğu saptanmıştır. Grip, idrar yolları enfeksiyonu, AIDS, menenjit, sıtma gibi hastalıkların ortaya çıkış süreleri ve ortaya çıkaran sebepler değişse de verdiği belirtiler belirli bir düzleme oturmaktadır. Tüm bu belirtilerden kaynaklanan sorunların çözülmesinde ve hastaların, sahip oldukları hastalıkları bulaştırma risklerini en aza indirgeyerek tedavi etme görevi enfeksiyon hastalıkları konusunda uzman doktorlara aittir.

Enfeksiyon hastalıklarının teşhisi, hastaların verdiği belirtilere ek olarak yapılan klinik testler ile yapılır. Günümüzde gelişen görüntüleme ve test yöntemleri sayesinde hastalığa hangi parazitin, virüsün veya bakterinin sebep olduğu kolayca anlaşılabilmektedir. Hastalık eğer vücuda girmiş ise en etkili tedavi yönteminin acilen uygulanması gerekir. Ayrıca önleyici tedaviler kapsamında tüm enfeksiyon hastalıkları dahil olmasa da çoğu hastalık için aşı uygulamaları yapılmaktadır. Enfeksiyon hastalıklarının bulaşma potansiyelleri değerlendirildiğinde yapılan aşı ve diğer önleme çalışmalarının ulusal ve uluslararası çapta olduğu söylenebilir.

Sonuç olarak enfeksiyon hastalıkları önleyici tedavi, teşhis, klinik tedavi ve sosyolojik çalışmaların bir arada yürütüldüğü; kapsam bakımından oldukça geniş bir alanı temsil eder. İnsanlık tarihinde birçok ölüme sebep olan sıtma gibi hastalıklar, enfeksiyon hastalıklarında tıbbi uzmanlaşma sayesinde kontrol altına alınabilmiştir. Mevcut parazitler, virüsler ve bakteriler çeşitli sebeplerden dolayı mevcut tedavilere direnç geliştirdikçe tıp bilimi de karşı çözümler üretmektedir.

Mikrobiyoloji, mikroorganizmaları inceler. Mikroorganizmalar ise yaşadığımız çevrede bolca bulunurlar. Bazı mikroorganizmalar insan, hayvan ve bitki sağlığı için yararlı olabileceği gibi bazıları da zararlıdır. Bu organizmaların türlerinin belirlenmesi, katalog altına alınması, diğer canlılarla ve birbirleriyle olan ilişkilerinin saptanması mikrobiyolojinin iş tanımına girer.

Klinik mikrobiyoloji ile insan vücuduna zararı dokunan ve dokunması muhtemel mikroorganizmaların tespiti yapılır. İlgilendiği canlılar oldukça küçük ve gözle görülmesi imkansız olduğundan dolayı tüm bu çalışmalar mikroskop altında ve laboratuvar ortamında yapılır. Doğumdan sonraki bir hafta içerisinde insan vücuduna yararlı bakteriler insan vücudunda bir yaşam alanı oluşturur. Burada yaşama başlayan mikroorganizmalar bebeği hastalıklardan korumakla görevlidir. Ancak çeşitli çevresel etmenlerle zararlı mikroorganizmalar da bu bölgeye karışabilir. Klinik mikrobiyoloji ile bu karışım tespit edilmeye çalışılır. Zararlı virüslerin, bakterilerin, mantarların ve parazitlerin tespit edilmesi için kan, idrar, gaita testleri kullanılır. Klinik mikrobiyolojinin işi bir insan üzerindeki zararlının tespit edilmesiyle bitmez. İlgili zararlının hangi yolu kullanarak bulaştığının tespiti de gerekir. Bunun için ise doku parçaları, yaşam alanından alınan örnekler kullanılabilir.

Zararlı mikroorganizmalar insan vücudunda enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkmasına sebep olur. Enfeksiyon hastalıkları ölümcül olabilmelerinden ötürü oldukça dikkatli incelenmesi ve tedavi edilmesi gereken hastalıklar sınıfına girer. Genelde tedavileri ilaçlı olmakla birlikte ilaç olarak antibiyotikler kullanılır. Her antibiyotik her mikroorganizma üzerinde etkili olmadığından dolayı doğru antibiyotiğin seçilmesi gerekir. Klinik mikrobiyoloji teknikleri sayesinde organizma üzerinde yapılan testler sayesinde doğru antibiyotiğin seçilmesi söz konusu olabilmektedir.

Klinik mikrobiyoloji organizmanın türüne göre kendi içerisinde dörde ayrılır. Bunlar sırasıyla bakteriyoloji, viroloji, mikoloji ve parazitoloji olarak adlandırılır. Alınan örnekten hangi tür organizmanın hastalığa sebep olduğunun tespit edilmesinden sonra ilgili alt dal üzerinde çalışmaya başlar. Organizma cinslerinin oldukça fazla olmasından dolayı böyle bir iş ayrımına gidilmesi hastalığın doğru teşhisi ve hızlıca önlenmesi açısından büyük önem taşır.